GİRİŞ

Spor kulüpleri, spor anonim şirketleri ve spor federasyonlarının kuruluşu, organları, üst kuruluş oluşturmaları, gelir ve giderleri, bütçe ve harcama esasları, görev, yetki ve sorumlulukları, denetimleri, bunlara yapılacak her türlü yardımın şekil ve şartları ile bunlara ilişkin diğer hususlara dair usul ve esasları düzenleyen Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanun Teklifi 22.04.2022 tarihinde TBMM’de kabul edildi. 26.04.2022 tarihinde ise “Yeni Spor Kanunu” Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Senelerdir yalnızca başarısızlıkların, kaosların, borçların, finansal ve idari istikrarsızlıkların konuşulduğu ülkemiz sporuna ilişkin, ilk olarak 2008 yılında başlayan çalışmaların sonucunda, nihayet tüm paydaşların beklediği Kanun yürürlüğe girmiş oldu. Kanun'un gerekçesine baktığımızda 4 büyükler olarak ifade edilen spor kulüplerinin borçlarından ve bu borçların son 8 yılda %534 artış gösterdiğinden bahsedilmekte olup kulüplerin borçlarının, varlıklarını ve öz sermayelerini yok etmiş olduğu yıllar boyu biriken ve artan net dönem zararları nedeniyle teknik iflas durumunda oldukları belirtilmektedir. Kanunun gerekçesinde ifade edilen borçlar yadsınamaz bir gerçektir ancak önemli gider kalemleri yabancı para cinsinden olan kulüplerimizin, yaşanan kur artışları nedeniyle borçlarının yalnızca son bir yılda iki kat arttığı da aşikardır.

Başlangıçta ifade etmemiz gereken bir diğer husus ise Kanunun 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan hükme göre: Kanunun 3 ila 20’nci maddeleri ile 42’nci maddesinin dördüncü fıkrası ve 47’nci maddesinin beşinci fıkrası saklı kalmak kaydıyla, Kanun hükümleri kuruluş kanunu bulunan spor federasyonları hakkında uygulanmayacaktır. Ülkemizde yalnızca Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) kuruluş kanunu bulunmaktadır. Bu nedenle saklı tutulan hükümler dışında kalan maddeler TFF bakımından uygulama alanı bulmayacaktır.

1. SPOR KULÜPLERİ

7405 sayılı Kanun’da, Spor Kulübü: “Bakanlık ve spor federasyonlarının faaliyetlerine katılmak amacıyla Bakanlığa tescilini yaptıran özel hukuk tüzel kişileri” olarak tanımlanmıştır.

Kanun öncesinde ve hali hazırda kurulmuş olan spor kulüpleri 5253 sayılı Dernekler Kanunu’na tabi olarak kurulduktan sonra Gençlik ve Spor Bakanlığına tescil ile spor kulübü vasfını kazanmaktaydılar. Getirilen düzenleme ile bu çifte kayıt ve tescil sistemi ortadan kaldırılmakta ve spor kulüplerinin Gençlik ve Spor Bakanlığına tescil ile tüzel kişilik kazanmaları sağlanmaktadır. Bu şekilde spor kulüplerinin öncelikle demek olarak kurulma mecburiyeti ve uygulaması ortadan kaldırılmaktadır.

Kanun’un gerekçesinde spor kulüplerinin dernekler mevzuatından çıkarılmasına ilişkin olarak, “Derneklerin kazanç paylaşma amacıyla kurulamayacağına ilişkin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nda yer alan hükümler ve sporun bir endüstri haline geldiği gerçeği göz önüne alındığında; sporun en önemli aktörleri olan spor kulüplerinin dernek statüsünde devam etmelerinin artık mümkün olmadığı açıktır. Bu nedenle, spor kulüplerinin dernekler mevzuatından çıkarılıp farklı bir yasal düzenlemeye tabi tutulması zorunludur.” ifadesi kullanılmıştır. Buna karşılık Kanun’da yer alan düzenlemeler ayrıntılı olarak incelendiğinde birçok hükmün Dernekler Kanunu’na paralellik gösterdiği ve yine birçok hükümde Türk Medeni Kanunu’nun derneklere ilişkin hükümlerine ve Dernekler Kanunu’na atıf yapıldığı açıkça görülmektedir. Hukukçuların Kanun’a ilişkin en büyük eleştirilerden biri de bu noktada oluşmaktadır. Derneklerin yapısının spor kulüplerine uymadığı, bu nedenle spor kulüplerinin dernek statüsünden çıkarılması gerektiğini savunan kanun koyucu, aynı zamanda Kanun’un muhtelif maddelerinde yine Türk Medeni Kanunu’nun derneklere ilişkin hükümlerinin uygulama alanı bulacağını belirtmiştir. Bu noktada Dernekler Kanunu’nda yapılacak değişiklikler ile de aynı sonuca ulaşılması mümkün olabilecektir.

Spor faaliyetlerine katılım noktasında ise spor kulüplerinin bir spor dalında faaliyetlere katılabilmesi, bu spor dalının bağlı olduğu spor federasyonu tarafından tescil edilmesine bağlıdır. Burada da tescilin yapılması, başvuru şekli ve gerekli belgelere ilişkin usul ve esasların ilgili spor federasyonunun talimatları belirleneceği düzenlenmiştir.

2. BİRLEŞME VE MAL VARLIĞI DEVRİ

2.1. Birleşme

Spor kulüpleri genel kurul üye tam sayısının en az dörtte üçünün katılacağı genel kurul toplantısında, toplantıya katılanların en az salt çoğunluğunun oyu ile alınacak kararla aynı ilde bulunan başka bir spor kulübü ile birleşebilecektir. Bu birleşme spor kulüpleri siciline tescil ile geçerlilik kazanacak ve devrolunan spor kulübünün tescil anındaki bütün aktif ve pasifi kendiliğinden devralan spor kulübüne geçecektir. Devrolunan spor kulübüne ait sportif tarihçe ve sportif başarı devralan spor kulübüne geçmiş sayılacaktır. Devralan spor kulübü, lige katılımda veya tescil edilen isminde devrolunan spor kulübü izlenimini verecek herhangi bir değişiklik yapamayacaktır. Devrolunan spor kulübünün müsabakalara katılım ismi veya unvanı yeniden tescil edilemeyecektir.

2.2. Mal Varlığı Devri

Spor kulüplerinin faaliyet gösterdikleri spor dallarından bir veya birkaçı, aktif ve pasif varlıklarıyla bir bütün olarak, genel kurul üye tam sayısının en az dörtte üçünün katılacağı genel kurul toplantısında, toplantıya katılanların salt çoğunluğunun oyu ile alınacak kararla başka bir spor kulübüne veya spor anonim şirketine mal varlığını devredebilir. Devralan spor kulübü veya spor anonim şirketi devreden spor kulübü ile birlikte; devir kararının tescilinden önce doğmuş veya borçları doğuran sebepler tescil tarihinden önce oluşmuş bulunmak kaydıyla müteselsil olarak sorumludur. Spor kulüplerinin mal varlığı devrine ilişkin getirilen bu hükmün eşya Hukuku ve borçlar hukuku ilkeleri ile bağdaşmadığı ifade edilmelidir. Bu noktada akademisyenler borçlar hukuku ve eşya hukuku bağlamında birleşmeden farklı bir şekil şartının öngörülmesi, belirlilik ilkesine aykırı olmaması adına en azından hangi mal varlıklarının devredildildiğinin yazılı şarta bağlanması gerektiğini görüşündedir.

3. SPOR ANONİM ŞİRKETLERİ

7405 sayılı Kanun'da spor anonim şirketi: “Bir spor kulübünün bağlı ortaklığı veya iştiraki olarak ya da spor kulübünden bağımsız şekilde 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulan ve spor faaliyetinde bulunmak amacıyla Bakanlığa tescilini yaptıran anonim şirketi” olarak tanımlanmıştır.

6102 sayılı Kanun’a göre kurulan ve tüzel kişilik kazanan anonim şirketler, Bakanlık tarafından tescil edilmeleri ile spor anonim şirketi vasfını kazanacaklardır. Spor anonim şirketleri, faaliyette bulunacakları spor dalını ilgili spor federasyonuna da tescil ettirmek zorundadır. Taahhüt ettiği spor dalı faaliyetlerine izinsiz ve mazeretsiz olarak üst üste üç yıl katılmayan spor anonim şirketlerinin, bu spor dallarına ilişkin tescilleri ilgili spor federasyonu tarafından iptal edilecektir.

Bir diğer önemli husus ise spor federasyonlarının, belirli liglerde yer alabilmek için spor anonim şirketi statüsünde olma yükümlülüğü ve bu şirketler için ödenmiş sermayesi bir milyon Türk lirasından az olmamak üzere asgari sermaye zorunluluğu getirebileceklerinin düzenlenmiş olmasıdır.

Sermayeye ilişkin olarak spor kulüpleri, belirli bir spor dalına ilişkin aktif ve pasif varlıklarını bir bütün olarak, bir spor anonim şirketine sermaye olarak koyabilir veya devredebilir. Ayrıca spor kulübü ile bağlantılı olan spor anonim şirketlerinin paylarının nama yazılı olması zorunludur.

Spor anonim şirketlerinin esas sözleşmesinin asgari içeriği, ortaklık yapısı, pay sahipliği, sermayesi ve organlarına ilişkin usul ve esaslar ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak Bakanlık tarafından çıkarılacak tebliğ ile belirleneceği öngörülmüştür.

4. BÜTÇE VE HARCAMA İLKELERİ

Kanun’un kamuoyunda ve sektör temsilcileri arasında en çok tartışılan maddelerinde biri de spor kulüpleri ve spor anonim şirketlerinin bütçe ve harcama ilkeleri olmuştur. Kulüplerin alacaklarını, kulüp yöneticilerine veya üçüncü kişilere temlik ettikleri, yoğun borç yükünün altında oldukları için ise kimi zaman kulüp yöneticilerine veya üçüncü kişilere borçlandıkları yadsınamaz bir gerçektir. Kulüplerin temlik ve borçlanmalarına ilişkin bir takım kısıtlamalar ve şartlar getiren hususlar Kanun’un 20 nci maddesinde düzenlenmiştir.

4.1. Temlik

Bir önceki hesap döneminde gerçekleşen brüt gelirinin yüzde 25’ini aşan, mevcut yönetim kurulunun olağan görev süresinin bitiminden sonra doğacak ya da vadesi gelecek gelir ve alacaklar, genel kurul kararı ile devredilebilecektir. Fakat bu devir kararındaki oran, yönetim kurulunun olağan görev süresinin bitiminde sonra doğacak ya da vadesi gelecek gelir ve alacaklar yönünden hiçbir surette bir önceki hesap döneminde gerçekleşen brüt gelirin yüzde 50'sini geçemeyecektir.

Devre ilişkin oy nisabı ise;

- üye sayısı on binden az olan spor kulüplerinde: en az üye tam sayısının salt çoğunluğunun,

- üye sayısı on binden fazla olan spor kulüplerinde: üyelerin, spor anonim şirketlerinde ise sermayenin en az üçte birini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin katılacağı genel kurulda, spor kulüplerinde toplantıya katılanların en az dörtte üçünün, spor anonim şirketlerinde ise toplantıya katılan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin sahip oldukları sermayenin en az dörtte üçünü oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyu ile devredebilir.

Oy nisabının pratikteki yansıması ise kulüplerin seçimli genel kurullarına bile katılan üye sayısının azlığı göz önüne alındığında bir önceki hesap döneminde gerçekleşen brüt gelirinin yüzde 25’ini aşacak devir işlemlerinin gerçekleştirilmesinin bir hayli zor olacağı yönündedir.

4.2. BORÇLANMA

Yeni Spor Kanunu ile birlikte spor kulüpleri ve spor anonim şirketleri, bir bütçe yılında önceki yıl brüt gelirlerinin en fazla yüzde onuna kadar borçlanabileceklerdir. Bu oranın üzerindeki borçlanmalar ise genel kurulun nitelikli çoğunlukla vereceği karar ile söz konusu olabilecektir. Ancak ek bütçe ile yapılacak borçlanma önceki yıl brüt gelirlerinin yüzde 50’sinden fazla olamayacaktır.

Borçlanmaya ilişkin oy nisabı ise;

- halka açık spor anonim şirketleri için sermayenin çoğunluğunu oluşturan pay sahipleri veya temsilcilerinin olumlu oyu ile,

- diğer spor anonim şirketleri için sermayenin en az üçte ikisini oluşturan pay sahipleri veya temsilcilerinin olumlu oyu ile,

- spor kulüplerinde ise genel kurul üye tamsayısının en az üçte ikisinin olumlu oyu ile kabul edilecek ek bütçe ile yapılabilir.

Bir diğer önemli husus ise; spor kulüpleri ve spor anonim şirketleri; yönetim kurulu üyelerine, bunların eşleri ve üçüncü dereceye kadar hısımlarına, çalışanlarına, yüzde beş ve üzeri pay sahiplerine ve yönetim kurulu üyelerinin yüzde beş ve daha fazla pay sahibi olduğu şirketlere hak ve alacaklarını devredemeyeceklerine ilişkin getirilen düzenlemedir.

Ayrıca spor kulüpleri ve spor anonim şirketleri; yönetim kurulu üyelerine, bunların eşleri ve üçüncü dereceye kadar hısımlarına ve spor anonim şirketleri, üzerinde 6102 sayılı Kanunun 195’inci maddesi anlamında doğrudan ya da dolaylı hâkimiyeti bulunan kişilere borç veremez veya bu kişiler lehine rehin, kefalet, ipotek veya diğer bir teminat sağlayamaz, sorumluluk yüklenemez ve bunların borçlarını devralamazlar. Spor kulüpleri ve spor anonim şirketlerinin; yönetim kurulu üyelerinden, bunların eşlerinden ve üçüncü dereceye kadar hısımlarından ve spor anonim şirketlerinin, üzerlerinde 6102 sayılı Kanunun 195’inci maddesi anlamında doğrudan ya da dolaylı hâkimiyeti bulunan kişilerden aldıkları borçlar da beşinci fıkrada belirtilen borçlanma sınırlamalarına tabiidirler.

5. DENETİM VE BEYANNAME USULÜ

Spor kulüplerinin İçişleri Bakanlığı ve Valiliklerin yanı sıra Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından da denetleneceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca ek olarak bağımsız denetim yetkisi düzenlenmiştir. Bu kapsamda spor kulüpleri ve spor anonim şirketlerinin mali durumunu ve kâr-zarar hesaplarını, yıllık dönemler hâlinde Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bir bağımsız denetim kuruluşuna denetlettireceklerdir. Bu denetimin giderleri Bakanlık tarafından karşılanacaktır.

Spor kulüpleri ve spor anonim şirketleri, yıl sonu itibarıyla veya en yüksek harcamaya sahip olan spor dalındaki müsabakaların yapıldığı döneme göre, gelir ve gider işlemlerinin sonuçlarını, kâr-zarar ve bilanço hesaplarını düzenleyecekleri beyanname ile her yıl hesap dönemi bitiminden itibaren üç ay içinde Bakanlığa vermekle yükümlü olacaklardır.

6. YÖNETİCİLERİN SORUMLULUĞU

Bütçe ve harcama limitleri başlıklı 20'nci maddenin son fıkrasında ise spor kulübü ve spor anonim şirketi başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile yöneticilerinin sorumlulukları düzenlenmiştir. Bu kişiler; mevzuat, tüzük ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini “kasıt veya ihmal” ile ihlal ettikleri takdirde kulüp, şirket, pay sahipleri ve alacaklılara karşı verdikleri zararlardan müteselsilen sorumludurlar. Ancak zarara sebebiyet veren bu kişilerin Kanunun 20'nci maddesinin dördüncü, beşinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarına aykırılık hâllerine (yukarıda detaylı olarak izah edilen hususlar) ilişkin sorumluluklarında “kasıt veya ihmal” aranmayacaktır. Zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiklerini ispat etmedikçe sorumlulukları devam edecektir. Ayrıca ilgili fıkralara aykırılık durumunda ilgili kişiler, Kanun’un 47 nci maddesi kapsamında aykırı fiilleri nedeniyle bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecektir.

7. CEZA HÜKÜMLERİ

Ceza hukuku yaptırımları ile diğer disiplinlerin yaptırımları karşılaştırıldığında kişi hak ve özgürlüklerine en sert şekilde müdahale eden yaptırımlar ceza hukuku yaptırımlarıdır. Hukuki değerlerin korunmasında ceza hukuku dışında diğer hukuk disiplinleri ile mücadele etme imkânı mevcut ise bu durumda ceza hukukuna ve yaptırımlarına ikincil olarak başvurulmalıdır. Ceza hukuku en son başvurulan çare (ultima ratio) olmalıdır.

Kanunda cezalara ilişkin hükümler 47’nci maddede 19 fıkra şeklinde düzenlenmiştir. Kanunun cezalara ilişkin hükümlerini yorumlayan ceza hukukçuları düzenlemelerin aşırıya kaçtığı, ceza hukukunun temel ilkeleri ile bağdaşmadığı ve bir takım anayasal özgürlüklere aykırılıklar içerdiği görüşündedir.

Yapılan düzenleme ile spor kulübü ve spor anonim şirketi başkan, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri bakımından birçok cezai müeyyidelerin getirildiği görülmektedir. 7405 sayılı Kanunda düzenlenen ceza hükümlerinin yanı sıra yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun muhtelif maddelerine de atıfta bulunulmuştur. Bu noktada ilgili cezai yaptırımlar ile karşı karşıya kalmamak adına, ilgili kişilerin birden fazla kez düşünmeleri gerektiği açıktır.

8. SPOR FEDERASYONLARI

8.1. TFF Dışındaki Federasyonlar

Spor federasyonlarının iki ana çatısı bulunmaktadır. İlk olarak kendi kuruluş kanunu bulunan Türkiye Futbol Federasyonu, ikinci olarak ise Gençlik ve Spor Bakanlığı teşkilatlanmasının altında bulunan ve futbol dışında kalan tüm federasyonların bağlı olduğu Spor Hizmet Genel Müdürlüğü’dür.

Federasyonlar, 7405 sayılı Kanun öncesinde bağlı ve bağımsız federasyonlar olarak ikiye ayrılmaktaydılar. Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte bağlı federasyon ve bağımsız federasyon ayrımı ortadan kaldırılmıştır. Böylelikle federasyonların tamamı “spor federasyonu” olarak anılmaya başlayacaktır.

Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu ile birlikte spor federasyonlarının dernek olarak kurulma zorunluluğu kaldırılmıştır. İçişleri Bakanlığında bulunan federasyonlara ilişkin tüm bilgi ve belgeler Gençlik ve Spor Bakanlığına devredilecektir. Bu noktada federasyonların tescilleri Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılacaktır.

Kanunun 26 ncı maddesinde “Spor federasyonları, spor dalı ile ilgili faaliyetleri yürütmek üzere kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulur ve kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin Resmî Gazete’de yayımlanması ile tüzel kişilik kazanır” hükmü yer almaktadır. Spor federasyonlarının -tıpkı TFF’de olduğu gibi- kuruluş kanunu veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulacakları düzenlenmiştir. Spor federasyonlarının kamu tüzel kişisi mi özel hukuk tüzel kişiliği mi oldukları tartışması da böylelikle başka bir boyuta taşınmıştır.

8.1.1. Hukuk Kurulları

TFF dışında kalan diğer bütün federasyonlar bakımından hukuk kurulları disiplin kurulları olarak ifade edilmektedir. Ayrıca Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde Tahkim Kurulu bulunmaktadır. Kanun öncesindeki dönemde olduğu gibi spor federasyonlarının disiplin kurulları tarafından verilen kararlara karşı 10 gün içerisinde Gençlik ve Spor Bakanlığı Tahkim Kuruluna başvuru yapılabilecektir.

Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesindeki federasyonların genel kurullarına, yönetim ve disiplin kurullarını seçme görevi verilmiştir. Disiplin Kurulu genel kurul tarafından seçilen 5 asil ve 5 yedek üyeden oluşmaktadır. Federasyon başkanı, yönetim, denetim ve disiplin kurulu üyelerinde aranacak genel şartlar Kanunun 34 üncü maddesinde düzenlenmiş olup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, en az lise mezunu olmak ve birtakım suçlardan mahkum olmama şartı aranmıştır. Ayrıca disiplin kurulu üyelerin hukukçu olup olmamalarına ilişkin veya kıdeme ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durum kanuna yönelik ifade edilen eleştirilerden birini oluşturmaktadır. Kurullarda görev alacak kişilerin kariyer ve liyakat bakımından yetkinliklerini somut bir şekilde ortaya koymuş kişilerden oluşturulması gerekirken Kanun’da buna ilişkin herhangi bir düzenleme olmaması hukukçular tarafından haklı bir şekilde eleştirilmektedir.

8.2. Türkiye Futbol Federasyonuna İlişkin Düzenlemeler

Türkiye Futbol Federasyonu şu an itibariyle kendi kuruluş kanunu bulunan tek federasyondur. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Kanunun 1 inci maddesinin 2 nci fıkrasında kendi kuruş kanunu bulunan federasyonlar bakımından kanunda bulunan bazı maddelerin uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Kanunun 52 ve 53 üncü maddelerin ile 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun bazı maddeleri değiştirilmiş ve eklemeler yapılmıştır.

8.2.1 İlk olarak Tahkim Kurulu’nun futbol faaliyetlerinin yönetimi ve disiplinine ilişkin kararına karşı yargı yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiş olsa da bu hüküm Anayasa’nın 59 uncu maddesinde yer almakta olup ilgili maddenin tekrarı niteliğindedir. Öyle ki 7405 sayılı Kanunun geneline baktığımızda yürürlükte bulunan mevzuatlara atıfların yanı sıra ilgili hükümlerin birebir yeniden düzenlendiğini sıklıkça görmekteyiz.

Anayasa madde 59/3: “Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.”

8.2.2. İkinci ve Kanun'da düzenlenen ve kanımızca sakıncalı bulunan diğer önemli bir husus ise Türkiye Futbol Federasyonu'nun ilk derece hukuk kurullarına ilişkin olarak yapılan düzenlemedir.

Bilindiği üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi özellikle Ali Rıza ve Diğerleri / Türkiye ve Sedat Doğan / Türkiye kararlarında futbol hukuk kurullarının tarafsız ve bağımsız olmadığı gerekçeleri ile ihlal kararları vermiştir. 28/07/2021 tarihli Genel Kurul kararı ile TFF statüsünde önemli değişiklikler yapılarak futbol paydaşlarından oluşturulan 13 kişilik bir komisyon oluşturulması ve bu komisyonlara yapılan başvurular neticesinde ise komisyonun Disiplin Kurulu, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu (UÇK) ve Tahkim Kurulu için 39'ar kişi seçmesi, bu seçilen kişiler arasından ise genel kurulda oylama yapılarak en fazla oy alan başkan, altı asil ve altı yedek üyenin seçiminin genel kurul tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve Disiplin Kurulu’na seçilecek üyeler bakımından en az 10 yıllık tecrübeye sahip hukuk fakültesi mezunu olma şartı getirilmiş, Tahkim Kurulu'na adaylık için ise 15 yıllık tecrübe ve hukuk fakültesi mezunu olma şartı aranacağı belirlenmiştir.

Kanun’un Meclis’e sunulmadan hemen önce ise TFF, hukuk kurulları için adayları belirleyecek olan komisyon oluşturulmuş ancak bu seçici komisyonda yer alan kişilerden yalnızca birinin hukukçu olması kamuoyunda tepki toplamıştır.

Kanun’un yürürlüğe girmesi ile birlikte ise yapılan bu statüsü değişikliği henüz uygulanamadan kaldırılmıştır.

8.2.3. 7405 sayılı Kanun ile birlikte statüde yapılan değişiklerden dönülmüş, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci ve 6 ncı maddelerinde değişiklik yapılarak ilk derece hukuk kurullarının, yönetim kurulu tarafından seçilecek üyelerden oluşacağı, hukuk kurullarına seçilen başkan ve üyelerin görev süresinin, Yönetim Kurulu’nun görev süresi ile bağlı olmaksızın dört yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.

TFF’nin en üst hukuk kurulu olan Tahkim Kuruluna ilişkin olarak ise yine Yönetim Kurulu tarafından en az on yıllık mesleki tecrübeye sahip hukukçular arasından seçilecek kişilerden olacağı düzenlenmiştir. Tahkim Kurulu üyelerinin hukukçular arasından seçileceği düzenlenmiş ise de ilk derece hukuk kurulları bakımından herhangi bir şarta yer verilmemiştir.

Ayrıca TFF Yönetim Kurulu tarafından seçilen, ilk derece hukuk kurulları ve Tahkim Kurulu üyelerinin Yönetim Kurulu üyelerinin huzurunda görevlerini tarafsız ve bağımsız şekilde yerine getireceklerine dair yemin etmek suretiyle görevlerine başlayacakları hükümde yer almaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, TFF hukuk kurullarının tarafsız ve bağımsız olmadıklarına ilişkin olarak ihlal kararları verilmiş olmasına rağmen yapılan Kanun değişikliğinde bağımsızlık ve tarafsızlığı kendisini seçen yönetim kurulu huzurunda yemin edilmesi şartına bağlayan düzenlemenin amaç ve maksadını anlamakta zorlanmaktayız. Yapılan bu düzenleme AİHM kararlarına uyulmadığının göstergesi olduğu gibi bundan sonra gelecek yeni ihlal kararlarının da habercisi niteliğindedir. Geçtiğimiz sene verilen ihlal kararları neticesinde TFF statüsünde değişiklik yapılmışken ve daha henüz uygulanamamışken 7405 sayılı Kanun ile eski düzene dönülmesi ne yazık ki ülkemiz hukuk anlayışı bakımından üzüntü vericidir.

9. ÜST KURULUŞ

Kanun’un 12. maddesinde: “Amatör spor faaliyetlerinde bulunan spor kulüpleri ve spor anonim şirketleri, il sınırları içerisinde en az on beş spor kulübü veya spor anonim şirketinin bir araya gelmesiyle federasyon, en az on beş federasyonun bir araya gelmesiyle de konfederasyon kurabilirler.” düzenlemesi yer almaktadır.

Hükme göre il sınırları içerisinde 15 spor kulübü bir araya gelerek federasyon kurabilecektir. Bu noktadaki eleştiriler paralel federasyon kurulmasının önünün açılması yönündedir.

10. PROFESYONEL FAALİYET

Profesyonel faaliyet, ilk kez 7405 sayılı Kanun’un 23’üncü maddesi ile birlikte tanımlanmıştır. “Sporcu için spor faaliyeti onun esas mesleği kabul edilir.” ifadesi kullanılmış olup profesyonelliğin bu şekilde kısa tanımlanmaması tüm çerçevesinin yeniden belirlenmesi gerekmektedir. Amatör ve profesyonel ayrımı sporcunun örgütlenme ve hukuki ilişkilerini şekillendirmektedir.

Bir dalın profesyonel olup olmadığına ise Bakanlık karar verecektir. Kanun hükmünde “spor federasyonunun üyesi olduğu uluslararası kuruluşlar tarafından profesyonel olarak kabul edilen” ifadesi yer almakta olup TMOK ve IOC’den görüş alınması muhtemeldir.

11. MENAJERLERE İLİŞKİN DÜZENLEMELER

5894 sayılı Kanuna eklenen bir başka hüküm ise menajerliğe ilişkin düzenlemelerdir. Menajerlerle yapılacak sözleşmelere ilişkin olarak; noterde düzenleme şekil şartı getirilmiş, sözleşmenin en fazla 2 yıl için yapılabileceği düzenlenmiştir. Ayrıca Menajerlik sözleşmesinin; tarafların isimleri, sözleşme tarihi ile süresi, menajerlik faaliyetinin kapsamı ile bundan kaynaklanan ücreti, ödeme koşulları, menajerin edimleri, fesih hükümleri ve tarafların imzalarının bulunması zorunlu tutulmuştur.

Menajerlik faaliyetinin bir şirket tarafından yürütülmesi hâlinde ise şirket bilgilerinin sözleşmede yer alması ve menajerin şirketi temsile yetkili olduğunu gösterir ticaret sicil tasdiknamesinin sözleşmeye eklenmesinin zorunlu olacağı belirtilmiştir.

Futbolcu adına hareket eden menajerin ücreti futbolcunun yıllık taban brüt geliri üzerinden hesaplanacaktır. Söz konusu brüt gelirin hesabında; taşınır veya taşınmazların karşılıksız kullandırılması ya da mülkiyetlerinin nakli gibi diğer kazandırmalar ile başarı primleri veya bonus ya da imtiyaz gibi garanti edilmemiş olan menfaatler dikkate alınmayacaktır. Menajere verilecek ücret en fazla; sözleşme süresince futbolcuya ödenecek brüt gelirin iki milyon Türk lirasından az olması durumunda bu ücretin yüzde onuna kadar, brüt gelirin iki milyon Türk lirasından fazla olması durumunda ise bu ücretin yüzde beşine kadar kararlaştırılabilecektir.

Futbolcusunu başka bir kulübe transfer eden spor kulübü veya spor anonim şirketini temsil eden menajere, spor kulübü veya spor anonim şirketinin elde ettiği bonservis bedelinin yüzde onuna kadar ücret kararlaştırabilecektir.

Ayrıca Kanun’un 54’üncü maddesinin 8, 9, 10 ve 11 inci fıkralarında ilgili hükümlere aykırılığın tespiti halinde menajer, futbolcu, spor kulübü ve spor anonim şirketi başkan, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerine yönelik uygulanacak cezai yaptırımlar düzenlenmiştir. Bu noktada ek bir sözleşme yapılması engellenmiş olmakla birlikte, yapılması durumunda uygulanacak cezai müeyyideler de hüküm altına alınmıştır.

Genel olarak menajerlere ilişkin yapılan düzenlemeleri olumlu bulmakla birlikte yakın zamanda FIFA’nın menajerlik sistemine ilişkin olarak yeni bir düzenlemeye gideceği gündemdedir. Bu doğrultuda kanuna eklenen menajerliğe ilişkin hükümlerin ilerleyen süreçte FIFA talimatları doğrultusunda revize edilebileceğini söyleyebiliriz.

SONUÇ

Spor federasyonları ve spor kulüplerini, esasında dernek yapından çıkartıp ancak Kanun’un muhtelif maddeleri ile ilgili mevzuatların derneklere ilişkin bölümlerine atıfların yapıldığını, Kanun’un bir sistematik çerçevesinde ele alınmadığını, idarenin Gençlik ve Spor Bakanlığı eli ile spor kulüpleri üzerinde büyük bir otorite kurduğunu görmekteyiz. Özellikle de TFF’nin ilk derece hukuk kurulları ve Tahkim Kuruluna ilişkin yapılan düzenlemeler, AİHM kararları gözetilmeden yapıldığı hissi uyandırmaktadır. Spor kulüpleri ve spor anonim şirketleri başkan ve yöneticileri bakımından getirilen şahsi sorumluluk ve cezai düzenlemeler dikkate alındığında ise ilerleyen dönemlerde spor kulüpleri ve spor anonim şirketlerine yönetici bulma konusunda -her ne kadar bu görüşe katılmasak bile- kulüplerin büyük bir sıkıntı yaşayacağı, aday olacak yöneticiler bir kere değil bin kere düşünmesi gerektiği görüşü de sıklıkça ifade edilmektedir.

Uzun yıllardır çalışmaları süren Kanun tasarısının günün sonunda yürürlüğe girmiş olmasını olumlu karşılıyoruz. Ancak Kanun’un yürürlükteki hali ile ilerleyen süreçte büyük sorunların doğabileceğinin habercisi olduğunu belirtmemiz gerekir. Önümüzdeki dönemde çıkarılacak birçok yönetmelik ve tebliğ ile Kanun’un uygulanmasını daha net bir şekilde görme imkânı bulabiliriz. Ayrıca ilerleyen dönemde Kanun değişikliklerinin olması gerektiği de daha bugünden hukukçular tarafından ifade edilmektedir.

Av. Safa BAYKÖSE

Kaynakça:

-AKÜZÜM Ural, ATİK Abdullah, EKŞİ Nuray, TUZCUOĞLU Engin, KARABAĞ BULUT Nil, KOCASAKAL Ümit, 7405 Sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Paneli, 14.05.2022, İstanbul Barosu.