Akıllı Sözleşmeler – Smart Contract

Akıllı sözleşmeler aslında blockchain sistemine dayanan ve bu kapsamda çalışan bir yazılımlardır. Bu tür sözleşmelerde klasik anlamda hayatımızda olan sözleşmelerden farklı olarak önceden oluşturulan algoritmalarla zamanı geldiğinde gerçeklemek üzere sistemi harekete geçirmekte olup bu doğrultuda sözleşmelerin dijitalleştirilmesi ve otomatikleştirilmesi durumu söz konusudur. Diğer bir ifadeyle, şartlar yerine geldiğinde kendi kendini gerçekleştiren bir sözleşmedir akıllı sözleşme. Sözleşmenin her aşaması algoritma tarafından denetlenmektedir. Bu tür anlaşmalarda belirlenmiş kurallara uymak zorunludur. Şöyle ki; kurallar bilgisayar kodları aracılığı ile sözleşme hükümleri gerçekleşmeden önce belirlenmekte ve zamanı geldiğinde uygulamaya konmaktadır.

Örnek vermek gerekirse, bir araba satılacak olsun. Bu arabanın satılması için bedelin alıcı tarafından ödenmesi gerekmektedir. Bedel ödendikten sonra araç plaka kayıtlarının yeni alıcı üzerine yapılması gerekmektedir. Bütün bu hususlar güvenin bulunması gereken ve bazı durumlarda çeşitli hak kayıplarının yaşandığı durumlardır.

Günümüzde bu alım-satım örneğinde olduğu gibi noter, banka gibi kurumlarda sözleşme süresince yanımızda bulunan ve edimlerin ifasında gerekli olan kurumlardır. Ancak bu kurumlar hem masraflı hem de her zaman ulaşılabilen kurumlar değildir. (Örnek: Hafta sonları bu kurumlar kapalıdır)

İşte bu bütün bu hareket alanını kısıtlayıcı hususlar akıllı kontratlar ile ortadan kalkmaktadır. Açıklamak gerekirse, akıllı kontrat düzenlendiği takdirde, kontrat üzerindeki kodda, “eğer … bedelinde Ethereum ilgili hesaba yatarsa araç trafik, plaka kayıtları ilgili kişinin adına geçer/düzenlenir.” yazabilir. Bütün bu koşullar zamanı geldiğinde koşullandıkları şekilde gerçekleşir ve her eylem kaydedilir.

Bu örneklemeden yola çıkarak anlaşılacağı üzere, akıllı kontratların bilinen anlamıyla klasik sözleşmelerden en belirgin farkı, bu tür kontratlarda sözleşme koşullarının gerçekleşmesinin tarafların iradelerine bağlı olmamasıdır. Bunun sebebi akıllı kontraların çalışma prensibinin doğasıdır. Bu nevi sözleşmelerde belirli koşullar gerçekleştiği takdirde önceden belirlenmiş görevler/edimler yerine gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, akıllı kontratlar yapmak üzere oluşturuldukları amaç doğrultusunda hareket etmektedir. Tarafların iradesi sözleşme kurulurken gösterilmekte ve sonrasında artık sözleşme koşullarının gerçekleşmesi için ayrıca bir irade gösterimine ihtiyaç duyulmamaktadır. Bu tür kontratlar bir kez uygulamaya geçtikten sonra değiştirilememekte olduğu gibi geriye dönük olarak da koşulların değiştirilmesi durumu oluşturulamamaktadır.

Konuyla ilişkisi bakımından değerlendirildiğinde akıllı sözleşmelerin; kripto paralar ve ICO projeleri açısından önemi bir kez daha anlaşılacaktır. Zira akıllı kontratlar “güven ihtiyacı”nı ortadan kaldırmaktadır. Olağan koşullarda, sözleşmeler kurulurken tarafların, sözleşme konusunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda gelecek vade için şüphe ve güvensizlikleri her zaman için olacaktır. Ancak, akıllı kontratlardaki “if…then…” sistemi sayesinde güven duymaya ayrıca bir ihtiyaç kalmamaktadır. Çünkü sözleşme bir kere kurulduğunda ve taraflardan biri üstlendiği koşulu gerçekleştirdiğinde yukarıda da bahsedildiği üzere sözleşmenin karşı edimi de akıllı kontrattaki programlama gereği vadesi geldiğinde otomatik olarak gerçekleşecektir. ICO’lar özelinde bu durum bir örnek üzerinden şöyle ifade edilebilir: “Bir yatırımcı ICO projesine ethereum gönderdiğinde bu coin karşılığı olarak, ICO projesi kapsamında üretilecek olan yeni coin oluşturulduğunda söz konusu varlığın devri otomatik olarak yatırımcı lehine gerçekleşecektir.”

Akıllı sözleşmelerin tercih edilmesindeki amaçlardan biri de bu nevi kontratlarda aracı kurum ve şahısların bulunmaması, bu sebeple zaman ve masraftan büyük ölçüde kaçınılmış olmasıdır. Ama unutulmamalıdır ki her durumda bu tür sözleşmelerin kurulma aşamasında detaylıca denetlenmesi ve koşulların geleceğe yönelik olabildiğince farklı ihtimaller düşünülerek oluşturulması gerekmektedir. Aksi takdirde doğaları gereği değiştirilemez nitelikte olan bu sözleşmelerin birtakım sorunlara sebep olması kaçınılmazdır. Unutulmamalıdır ki akıllı kontratlar onları yapanlar kadar akıllıdır.

Sözleşme Hukuku Hükümleri ve Akıllı Sözleşmeler

Türk Hukuk sisteminde sözleşmelerin düzenlenmesine ilişkin hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu başta olmak üzere ilgili pek çok mevzuatta yer almaktadır.

Sözleşmeler, tarafların karşılıklı iradeleri ile olmaktadır. Buna ek olarak sözleşmelerin geçerli olarak kurulabilmesi noktasında genel kural herhangi bir şekil şartının olmamasıdır. Ancak kanunda aksi yöne bir hüküm mevcutsa sözleşmenin geçerliliği şekil şartına bağlıdır. (Türk Borçlar Kanunu’nun 12. maddesi)

Şekil şartı gündeme geldiğinde akıllı kontratların düzenlenmesi noktası özel olarak herhangi bir yasal düzenlemenin yapıldığı söylenemez. Ancak akıllı kontratlara konu edinilen alım-satım, mülkiyet devri, ICO yatırımları gibi hususlar hakkında bir takım kanun düzenlemesi veya yorum bulunmaktadır.

Örnek vermek gerekirse, genel anlamda akıllı sözleşme ile bir eşya alımı gerçekleştirilmesinde hukuken bir engel bulunmamaktadır. Ancak alımı, devri gerçekleşecek bir taşınmaz akıllı sözleşmenin konusu haline gelmişse; bu aşamada kanunda tapu devrine ilişkin emredici hükümlere gidilmesi gerekecektir. Zira tapu devrine ilişkin şekil şartları mevcuttur. Taşınmaz mülkiyetinin geçişi ancak resmi şekilde yapılması ile gerçekleşir. (TBK. Madde. 237) Devir ancak tapu sicilinde gerçekleştiği takdirde tamamlanır.

Bu sebeple şu an için akıllı sözleşmeler ile tapu devrinin gerçekleştirilebilesi mümkün gözükmemektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, akıllı sözleşmelerin amacı da aslında Kanun Koyucunun emredici hükümler düzenlemek suretiyle sağlamaya çalıştığı “güven”i sağlamak ve korumaktır. Bunların yanında bu nevi sözleşmeler daha az masraflı ve pratiktir.

Diğer bir örnek olarak ICO projelerine yatırımlar ele alınabilir. İlgili alanda herhangi bir hukuki düzenleme bulunmamaktadır. Bu sebeple, akıllı sözleşmeler kendilerine bu konuda hareket ve uygulama alanı bulmaktadır. Yukarıda da örneğini verdiğimiz üzere: “Bir yatırımcı ICO projesine ethereum gönderdiğinde, ICO projesi kapsamında üretilecek olan yeni coin oluşturulduğunda söz konusu varlığın devri otomatik olarak yatırımcı lehine gerçekleşecektir”. Burada hukuki boşluk olması sonucu doğabilecek güvensizliğin önünde akıllı kontratlar ile geçilebilir.

Bütün bunların yanında dikkat edilmesi gereken bir husus da akıllı kontratların değiştirilemez olduğudur. Sadece yapım aşamasında oluşturulmuşsa silinmesi durumu söz konusu olabilmektedir. Yani akıllı kontratlarda herhangi bir uyarlama, tadilat, ek madde konması, taraf değiştirilmesi vb. değişiklikler yapılamamaktadır.

Ayrıca TBK. 138. maddesinde belirtilmekte olan “Aşırı İfa Güçlüğü” durumunda öngörülmekte olan uyarlama imkanı da mümkün gözükmemektedir. Zira uyarlama kararı alınmış olsa bile uyarlanacak olan bedel veya edimin önceden kodlanmış olması gerekmektedir. Sözleşme kurulurken kodlanmayan unsurlar sözleşme kapsamında değerlendirilememekte, kodlar değiştirilememektedir.

Ek olarak, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraf değişikliklerine ilişkin olarak Türk Borçlar Kanunu’nda çeşitli hükümler mevcut olup genel anlamada taraf değişiklikleri belirli koşullar çerçevesinde mümkün kılınmaktadır. Örnek vermek gerekirse, TBK. madde 183 gereği alacağın devri sözleşme veya işin niteliği uygun düştüğü müddetçe borçlunun rızası aranmaksızın gerçekleşebilir veya yine ilgili Kanun’un 196. maddesi uyarınca alacaklının rızası ve sözleşme kurulması ile bir borçlunun borcu yeni bir tarafça üstlenilebilir.

Ancak, akıllı sözleşmelerde önceden kodlanma durumu söz konusu olduğu için bu nevi sözleşmelerde taraf değişikliği yapılması şu an için mümkün gözükmemektedir.

Akıllı Sözleşmeler ve Sözleşmeye Aykırılık

Akıllı sözleşmeler geleneksel örneklerinden farklı olarak bir nevi koşulların gerçekleşmesine bağlı olan önceden şartlanmış dijital sözleşmelerdir. Eğer bir koşul gerçekleşirse bir sonuç ortaya çıkar. Bu bağlamda önceden kodlanan koşul ve edimlerin ifasının gerçekleşmemesi durumuna rastlamak teoride mümkün değildir. Ancak sistemde ICO örneklerinde olduğu gibi henüz ortada bir ürünün olmadığı durumlarda sadece bir vaadin olduğu durumlarda edimin ifası gerçekleşmeyebilir. Bu durumda bir önceki yazımızda belirttiğimiz üzere TBK madde 117’de belirtilmekte olan borçlunun temerrüdü koşullarına gidilebilir. Bunun yanında TBK madde 125 üzerinde de durulabilir.

Vadeli sözleşmelerde, borcun zamanında ifa edilmemesinden kaynaklanan zararları doğrultusunda “gecikme tazminatı”“temerrüt faizi” (TBK madde.118; 120 ) gibi taleplerde bulunabilir ayrıca varsa “aşkın zarar” (TBK madde.122) talebini öne sürebilir.

Bunların yanında yasanın 125. maddesinde belirtilen “Seçimlik Haklar” kapsamında temerrüde düşen borçluya karşı borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat talebinin öne sürülmesi imkanı ve bu tazminat talebinin yanında borcun ifasının gerçekleştirilmesi isteğinin öne sürülmesi hakkı bulunmaktadır. Alacaklı taraf, borcun ifası ve gecikme tazminatından feragat ederek, sözleşmeden dönebilir veya borcun ifa edilmemesinden doğan zararın tazminini isteyebilir.

Sözleşmeden dönme durumunda, borçlu taraf temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse yatırımcı sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle ortaya çıkan zararın giderilmesini isteyebilmektedir.

Ayrıca yabancılık unsurunun bulunduğu durumlarda 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 24.maddesi uyarınca uyuşmazlığa tarafların seçtiği hukuk, taraflar bir hukuk seçmemiş ise sözleşmeden doğan ilişkiye, o sözleşmeyle en sıkı ilişkili olan hukuk uygulanabilir.

Ancak akıllı sözleşmelere pekala koşulların gerçekleşmediği durumlarda hangi sonuçların oluşacağı da kodlanabilir. Örnek vermek gerekirse, 100 ETH karşılığı 100 e-kitap alımı sözleşmesinde e-kitap devri vadesinde gerçekleşmezse 100 birimin iadesi gerçekleşir koşulu konulabilir.

Burada önemli olan husus, gelecekte ifası gerçekleşmek üzere kurulan sözleşmelerde 100 birim değerindeki paranın iadesinin nasıl sorunsuz gerçekleşeceği olabilir. İadenin sorunsuz ve vadesinde gerçekleşmesi için paranın bir kasada saklanması koşulu konulabilir ya da tarafların banka hesaplarına gerektiğinde ulaşma ve sözleşme konusu paranın intikali için erişimin sağlanması amacıyla tarafların da rızasıyla ve bankaların da 3. kişi olarak sözleşme tarafı olması koşuluyla akıllı sözleşmelerde madde oluşturulabilir. Ancak burada 3. kişi olarak bankaların taraf olması maliyeti arttıracaktır. En makul çözüm sözleşmeler kurulurken teminat olarak bir değerin saklanmasıdır. Bu da TBK hükümleri gereğince sözleşmelerde serbestçe kararlaştırılabilir.

Her ne olursa olsun vadeli anlaşmalarda henüz koşul gerçekleşmemişse karşı edimin ifasında önceden belirlenmiş bir teminat ya da hazırda bekletilen kaydedilmiş bir ürün ya da dijital varlık yoksa borçlunun temerrüde düşmesi ve hak kayıplarının gerçekleşmesi ihtimali söz konusudur. Bu sebeple geleneksel hukuk normlarına, emredici ve tamamlayıcı hukuk kurallarına ihtiyaç, en azından yakın vadedeki anlaşmalar kapsamında, her zaman için olacaktır.

Ancak akıllı sözleşmelerin hayatımıza katabileceği bir pratikliği de değinilmesi gerekmektedir. O da şudur ki; bir kira sözleşmesi düşünülsün ve bu kira sözleşmesinin akıllı kontrat ile yapıldığı noktada para vadesinde ödendiği takdirde kiracı taşınmazı kullanabilir koşulu konulsun. Kira parası vadesinde ödenmediğinde yasal bildirim sürelerine de uygun olarak kiralanan taşınmazın kapısı kitlenebilir. Bu “kapının kitlenmesi” sonucu akıllı sözleşme ve teknolojik altyapıyla pekâlâ yapılabilir. Bu ise oldukça caydırıcı ve pratik bir yöntemdir. ANCAK, kiraya veren değişir ise akıllı kontratta taraf değişikliğine gidilebilir mi? Bu sorunun cevabı şu an için olumsuz olmakla birlikte eğer akıllı kontratın süresi 10 yıl gibi bir süre olarak belirlenmiş ve ayrıca silinemez durumda ise çeşitli zorluklar karşımıza çıkacaktır. Bu bağlamda sözleşmelerin detaylıca hazırlanması ve her koşul düşünülerek oluşturulmasında fayda vardır.

Sonuç

Akıllı sözleşmeler hukuk sistemimizde öngörülmemiş şekilde ve yapıda olan kendine özgü sözleşmelerdir. Bu kapsamda, hukuk kuralları uygulanmasında çeşitli sorunların ortaya çıkması ihtimali yüksektir. Tam da bu sebeple, emredici hukuk kurallarına uygun hareket etme koşuluyla sözleşme hükümlerinin detaylıca hazırlanması ve bütün ihtimallerin düşünülmesinde yarar vardır. Aksi takdirde elde edilmek istenenin aksine yukarıda da değinildiği üzere çok daha büyük hak kayıplarına uğranılması muhtemeldir. Ünlü deyişte de ifade edildiği üzere “akıllı sözleşmeler onları hazırlayan kadar akıllıdır.”


Av. Eren Evren - Stj. Av. Can Hakan