A. GENEL OLARAK ALT İŞVERENLİK İLİŞKİSİ

4857 Sayılı İş Kanunu'nun 2/6 maddesi uyarınca, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine dair yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi” denir.

Alt işveren-asıl işveren arasındaki ilişki, niteliğine göre, eser, taşıma, kira gibi sözleşmelere dayanır. Alt işveren üstlendiği işi sözleşme koşulları doğrultusunda, ama kendi adına ve bağımsız bir biçimde yürütür. Çalıştırdığı işçilerle kendi adına iş sözleşmesi yapar; gerekli talimatları verir; işçilere ücretlerini kendisi öder; ücret bordrolarını düzenler, primlerini yatırır.

B. ALT İŞVERENİN İŞ KAZASINDAN DOĞAN SORUMLULUĞU

İş Kanunu 2. maddeye göre; asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile il­gili olarak kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlik­te sorumludur. 5510 Sayılı Kanun'un 12/6.maddesiyle de asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.

Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu “müteselsil sorumluluktur”. Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu'nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı sebebiyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur.

Bu sebeple meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.

Asıl işveren ile alt işveren aralarında sözleşme yaparak müteselsil sorumluluk kuralını ortadan kaldıramazlar.

Meydana gelecek zararlardan asıl işverenin sorumsuz olacağına ilişkin yapılan sorumsuzluk anlaşması yalnız iç ilişkide geçerli olup işçiye karşı ileri sürülemez.

C. ALT İŞVERENLİK SÖZLEŞMESİNDE SORUMSUZLUK KAYDI

Alt işverenlik sözleşmesinde “iş kazalarından doğacak her türlü zarardan alt işverenin tek başına sorumlu olacağı” yönünde hükümler bulunabilir. Bu tür kayıtlar esasen Türk Borçlar Kanunu 115. maddesinde düzenlenen sorumsuzluk sözleşmesi niteliğindedir.

TBK Madde 115- Borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.

Borçlunun alacaklı ile hizmet sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borç sebebiyle sorumlu olmayacağına ilişkin olarak önceden yaptığı her türlü anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.

Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.

D. SORUMSUZLUK KAYDININ GEÇERLİLİK ŞARTLARI

Taraflar arasında kararlaştırılan sorumsuzluk kaydı sözleşme serbestliği ilkesi gereği iç ilişkide geçerli olabilecektir. Ancak sorumsuzluk sözleşmesi uyarınca, vuku bulacak kazalardan ve bu kazaların sebep olacağı zararlardan iş sahibinin sorumlu tutulmaması için, tazminata konu olayın iş sahibinin ağır kusuru veya hilesinden meydana gelmemiş olması gerekmektedir.

Şayet kaza, iş sahibinin ağır kusuru ya da hilesiyle meydana gelmişse sözleşmede yer alan sorumsuzluk kaydı batıl olacaktır. Bu halde tarafların kusur oranları belirlenip bu kusur oranlarına göre sorumlu olacakları tazminat miktarları belirlenecektir.[1]

Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa borçlu hafif kusurundan dahi sorumlu olacaktır. Bu durumda borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin sorumsuzluk kayıtları geçersiz olacaktır.

Kusur oranları belirlenirken ise tarafların arasındaki sözleşmeye uygulanan hükümler dikkate alınarak inceleme yapılmalıdır. Örneğin taraflar arasında eser sözleşmesi mevcutsa kusurun ve buna dayalı olarak yapılan tazminat hesabının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine göre araştırılıp değerlendirilmesi gerekir.[2]

Dolayısıyla asıl işveren – alt işveren arasındaki rücu davalarında kusur oranlarının SGK ve işçi sağlığı ile iş güvenliği mevzuatına göre incelenip değerlendirilmesi mümkün değildir.

SONUÇ

Alt işverenlik sözleşmesinde, Türk Borçlar Kanunu 115. maddesi kapsamında düzenlenen sorumsuzluk kayıtları yalnız iç ilişkide geçerli olabilecektir. Ancak taraflardan birinin ağır kusurundan sorumlu olmayacağı yönündeki anlaşmalar iç ilişkide dahi batıl olacaktır. Bu durumda yapılacak iş tarafların kusur oranları uyarınca sorumlu olacakları tazminat miktarlarının belirlenmesidir.[3]

Av. Fatma Hilal UĞURLU

--------------

[1] YARGITAY 6. Hukuk Dairesi 2021/707 E. , 2021/353 K.

[2] YARGITAY 15. Hukuk Dairesi 2019/3700 E., 2020/1385 K.

[3] YARGITAY 23. Hukuk Dairesi 2016/461 E., 2018/4367 K.