Bilinen ilk yazılı kanun metnini ortaya koyan Sümerlerde, Antik Çağın önemli medeniyetlerinde ve tarihin akışında rol oynayan tüm uygarlıklarda, ortaya çıkan uyuşmazlıklara çözüm aranmıştır. Hukukun ortaya çıkışı da bu anlaşmazlıkları çözüme kavuşturma gayesi ile mümkün olmuştur.

Tahkim (Arbitration) ise bu uyuşmazlıkların çözüme ulaşmasında son yüzyılda bir fikir olarak kendisine yer bulmuş, günümüz dünyasında ise aktif bir role sahip olmuştur. Uluslararası Ticaret Odası (International Chamber of Commerce) 1919 yılında yeni bir atılım olarak konvansiyonel sistemin dışına çıkmıştır. Bununla beraber, kendi bünyesinde 1923 tarihinde ICC Uluslararası Tahkim Divanını oluşturmuştur. Global hale gelen uyuşmazlıkların, ticari ve sair anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında ICC Uluslararası Tahkim Divanı önemli bir görev üstlenmiştir.

Bu noktada, kısaca Tahkimin tanımından ve işlevselliğinden bahsetmekte fayda var. Tahkim, kelime anlamı olarak, anlaşmazlıkların hakem yoluyla çözülmesi yöntemi olarak ifade edilebilir. Herhangi bir yerel veya uluslararası mahkeme önünde anlaşmazlığın giderilmesi yerine hakemler ve taraflar aracılığıyla uyuşmazlığa hızlı, etkili ve adil bir çözüm üretilmesi Tahkim yöntemi ile mümkün olabilmektedir.

Denilebilir ki, tarihin akışı da zamanının kendisi de son yüzyılda kendisine yeni bir rota çizmiştir. Uyuşmazlıkların, anlaşmazlıkların nitelikleri ve nicelikleri kendi boyutlarını oluşturmuş ve geçmiş yüzyıllara kıyasla finansal ve hukuksal açıdan farklı alternatiflere ihtiyacı arttırmıştır.

Türk Hukuk sisteminde ise Tahkim ne yazık ki köklü bir geçmişe sahip değildir. Ancak yapılan yasal düzenlemelerle birlikte, şimdinin ve geleceğin oluşturulacak yasalarında kendisine daha geniş kapsamlı bir alan bulmaya başlamıştır. Zamanın ruhu bunu gerektirmektedir. Ülkemizde 2001 yılında Birleşmiş Milletler (UNCITRAL Model Law) Tahkimi örnek alınmak suretiyle yasalaşan 4686 sayılı “Milletlerarası Tahkim Kanunu” ile modern bir düzenleme yapılmıştır. Bununla birlikte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan düzenleme ile Tahkim, alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak benimsenmiştir.

Tahkim yönteminin ülkemizde en çok uygulandığı alanların başında ise Tüketici Hukukundan doğan uyuşmazlıklar, Sigorta Hukuku’nun kapsamı içine giren anlaşmazlıklar ve Spor Hukukunun alanına giren ihtilaflar sayılabilir. Elbette ki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yürürlükte bulunan yasal mevzuat hükümleri çerçevesinde farklı alanlarda doğan/doğacak olan durumlarda Tahkim yöntemine başvurulması mümkündür.

Kabul görmüş anlayışla yapılan yargılamalar ile tahkim yargılamaları birbirlerinden önemli ölçüde ayrılmaktadırlar. Bu noktada, Tahkim yöntemi ile konvansiyonel yöntemin benzerlikleri ile farklılıklarından bahsetmek gereklidir. Mahkemeler ve hakimler önünde gerçekleştirilen yargılamaların Türkiye Cumhuriyeti özelinde, Tahkim yargılamasına göre daha uzun, kapsamlı ve detaylı olarak yapılmakta olduğunu söyleyebiliriz. Tahkim yöntemi ise daha kısa sürede yapılan, tarafların ihtilafın çözümünde daha uzlaşmacı bir karakter gösterdiği, yeniliklere daha açık bir yargılama faaliyetidir. Farklı karakteristik özellikler gösterseler de bu iki yöntemin kabul etmekte olduğu benzer uygulamalar bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak; yargılamanın adil olması, tarafların eşitliğine uygun hareket edilmesi, yargılama mercilerinin kararlarını verirken gözetecekleri ilkelere uygun davranmaları gibi özellikler sayılabilir. Bu doğrultuda konu uyuşmazlığa taraf olan kişilerin, yasaların imkan verdiği ölçüde tercih edecekleri yöntemin belirlenmesi önem arz etmektedir.

Sonuç olarak, genel bir ifade ile söylenebilir ki, yeni zamanın yeni yasaları kurulmaya ve geliştirilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda, Tahkim yönteminin kendisine yeni bir alan yaratmaya başladığını, farklı alanlarda oluşacak uyuşmazlıklarda tercih edilecek bir yöntem haline geleceğini, hukuk disiplininde uğraş gösteren kişilerin katkılarına ihtiyacı olan bir alternatif olacağını kabul etmemiz gerekmektedir.

Av. Gökhan AĞZIKARA