Başvuru Konusu: 1. Başvuru, tutukluluk incelemelerinin hâkim mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

Olayımızdaki uyuşmazlığa cevap vermeden önce söz konusu uyuşmazlığın doğurduğu hak ihlaleri hakkında kısa bir bilgi vermek gerekir şöyle ki, hakim önüne çıkarılan bir sanığın hakim önünde üstüne atılı suçlar hakkında savunma yapma hakkı verilmesi gerekmektedir. Taraflara dosyaya giren deliller hakkında görüşlerini sunmaları ve karşı tarafça ileri sürülen deliller hakkında bilgi sahibi olmalarına izin verilmesi gerekmektedir.

Öte yandan sanık hakkında savcılık makamı tarafından iddia edilen suçun sanık tarafından da bilinmesi ve savunma yapması için hakim huzurunda meramını anlatmasına izin verilmesi gerekmektedir aksi bir uygulama silahların eşitliği ilkesine aykırılık oluşturacağına kuşku yoktur.

Adil Yargılama ilkesine bakmak gerekirse dürüst işlem ilkesi olarakta bilinen bu ilke, hukuk devleti ilkesine uygun olarak önceden kanunlarla gösterilmiş esaslar çerçevesinde yapılması kastedilmekte olup insan hakları ile şüpheli,sanık ve mağdurun haklarını koruyarak yapılan yargılama olarak ifade edilebilir o halde sanığın Meramını Anlatma İlkesine aykırı davranılarak hakim önünde dinlenmeden hüküm kurulması Adil Yargılama İlkesine de aykırılık teşkil edeceği açıktır.

Bununla birlikte İHAS(m.63) a) her sanığa kendine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar etmek

b) savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıkları sağlamak vb hakların tanındığını da ifade etmek gerekmektedir.

Olayımıza geçmeden olayımız özelinde daha önce yargı mercilerince verilen benzer örneklere değinmek isterim.

(Yarg6.CD., 10.09.2009, 589511418)

Sanığa Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunma hakkı tanınmadan ve son söz hakkı verilmeden hüküm kurulması sebebiyle 5271 sayılı CMK,’nın 216.maddesine aykırı davranılması, bozmayı gerektirmiştir.

(Rowe ve Davis*Birleşik Krallık[BD], B. No:2890195, 16.2.2000, 60)

Çekişmeli Yargılama ilkesi, taraflara dosyaya giren görüşler ve diğer tarafça sunulan deliller hakkında bilgi sahibi olma ve bunlar üzerinde değerlendirme yapma imkanı verilmesi anlamına gelir. Adil yargılanma hakkı, cezai konularda, soruşturmakovuşturma makamlarının, şüphelininsanığın lehine veya aleyhine olarak ellerinde bulundurdukları delilleri savunma tarafına açıklamalarını gerektirir. Ancak bu husus mutlak olmayıp bazı sınırlamalara konu olabilir.

OLAY VE OLGULAR

1. Başsavcılık, başvurucuyu silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle İzmir 6. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk etmiştir. Hâkimlik 18/6/2020 tarihinde isnat edilen suçtan başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.

2. Çeşitli tarihlerde yapılan tutukluluk incelemeleri sonucunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verildiği anlaşılmaktadır.

3. Başsavcılık, tutuklama kararına konu olan suçtan cezalandırılması istemiyle başvurucu hakkında aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır.

4. İzmir 20. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianamenin kabulüne karar vermiş ve kovuşturma aşaması başlamıştır.

5. 8/9/2020 tarihinde yapılan ilk duruşmada Mahkeme başvurucunun adli kontrol altına alınarak tahliye edilmesine karar vermiştir. Başvurucu 6/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesi aşamasında derdesttir.

Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

7. Başvurucu, 18/6/2020 tarihinde tutuklandıktan sonra mahkeme huzuruna çıkarılmadan tutukluluk durumunun incelendiğini belirterek bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

8. Bakanlık görüşünde; Anayasa Mahkemesince bu tür ihlal iddiaları bakımından öncelikle aynı giderim imkânını sağlayan başvuru yollarının tüketilmesi ve bunlardan sonuç alınamaması hâlinde bireysel başvuruda bulunulması gerektiği, 4/12/2012 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu tespitinin yapılmış olduğu ve başvuru yollarının tüketilmediği sonucuna varıldığı belirtilerek başvurucunun 5271 sayılı Kanun'un 141. ve devamı maddelerince tazminat davası açma imkânı bulunması ve bu yönde herhangi bir tazminat davasının da açılmamış olması hususlarının başvurunun kabul edilebilirliği yönünden yapılacak incelemede dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.

9. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki açıklamalarını tekrarlamıştır.

HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/9/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Somut olayımıza cevap verecek olursak, Başsavcılık, başvurucuyu silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle İzmir 6. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir. Hâkimlik 18/6/2020 tarihinde isnat edilen suçtan başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir. Daha sonra yapılan duruşmalarda ise başvurucunun tutukluluğuna devam kararı verilmiştir. Yukarıda verdiğimiz bilgiler ışığında söz konusu savcılık makamının istemiyle 6. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklama kararı verilmiştir. Sanığın tutuklama kararının öncesinde dinlenmediği gibi ardından da herhangi bir şekilde dinlenmemiş ve uzunca bir süre dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmiştir. Sonuç olarak kişinin hakim huzurunda dinlenmeden karar verilmesi adil yargılanma ilkesine ve hakim önünde meramını anlatma ilkelerine aykırılık teşkil ettiği açıktır. Başvurucunun hak ihlali söz konusu olmakla birlikte tutuklukta geçirdiği süreler için maddi ve manevi tazminat talebi de olabilecektir. Ancak şu husus unutulmamalıdır ki Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Yapılabilmesi İçin İç Hukukta Başvuru Yollarının Tüketilmesi Gerekmektedir. Bu yönüyle AYM’nin verdiği karar yerindedir.

Adem ARAS
Hukuk Fakültesi Öğrencisi