Karada; PYD/YPG’nin PKK’nın Suriye’deki uzantısı olduğu ve Suriye iç savaşından faydalanarak harekât başlatılan bölgede etkinliğini artırdığı dile getirilmiştir. Küresel ve emperyalist güçlerin güdümüyle hareket eden örgütün, yegâne amacı Türkiye’nin bir kısmını da kapsayan Kürt özerk bölgesi oluşturmaktır. Suriye’deki iç savaştan yararlanan örgüt, Suriye’nin kuzeyinde kontrolü ele almış ve sözde Kürt özerk bölgesi için önemli bir adım atmıştır. Bundan sonraki adımın Türkiye’nin doğusundan toprak alarak, Kürt özerk bölgesi hayalini tamamlamak olduğu açıktır. Bu hayal(!) için, PYD/YPG’li teröristler Türkiye üzerindeki saldırılarını artırmıştır. 16. Ceza Dairesi bu durumu, PYD/YPG’nin PKK’nın Suriye uzantısı olmasına delil olarak değerlendirmiştir. 

PYD/YPG BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR

PYD/YPG; Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, cebir ve şiddet içeren eylemlerle vatandaşların can ve mal güvenliğini ihlal etmesi açısından 3713 sayılı yasanın 4928 sayılı yasa ile değişik 1. Maddesinde tarif edildiği üzere, SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜDÜR. 

SURİYE MESELESİ ULUSLARARASILAŞMIŞTIR

Kararda, Mart 2011’de başlayan Suriye’deki protesto hareketlerinin zamanla iç savaşa evrildiği, bölgesel ve küresel aktörlerin dâhil olmasıyla uluslararası bir boyut kazandığı belirtilmiştir. 

SAVAŞ TÜRKİYE SINIIRINA DAYANMIŞTIR

Esed rejiminin kontrolü kaybetmesiyle, Suriye’de ‘yönetilemeyen bölgeler’ oluşmuş, bu bölgelerde DEAŞ ortaya çık(arıl)mış, diğer yandan da PYD 13 Kasım 2016’ da sözde özerklik ilan etmiş, Türkiye sınırında yeni bir Kürt özerk bölgesi oluşturmuştur. Burada önemle belirtmek gerekir ki, başka durumlar olmasa dahi, sadece sınır hattımızda oluşturulan terör hattı bu harekâtın meşru geçerliliğini ortaya koymaktadır. 

KUVVET KULLANMA YASAĞI VE İSTİSNASI NEDİR? 

Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 2. Maddesinin 4. Fıkrasında “ Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığa karşı, gerek Birleşmiş Milletler'in Amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.” şeklinde kuvvet kullanma yasağı belirtilmiştir. Ancak bu yasak TERÖR ÖRGÜTLERİ GİBİ DEVLET DIŞI AKTÖRLERİN EYLEMLERİNİ KAPSAMAZ. 

BM Antlaşması’nın; 51. Maddesinde ‘meşru müdafaa’ hakkı düzenlenmiştir. Bu düzenleme kuvvet kullanma yasağının istisnasıdır. Bu maddeye göre; BM üyelerinden her biri, silahlı saldırıya hedef olması ihtimalinde, bu devletin meşru savunma hakkını kullanacağı belirtilmiştir. Meşru müdafaa hakkının kullanılması, BM Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli ve yeterli önlemleri almasına kadar devam edecektir. Suriye’de ise Güvenlik Konseyi’nin bu türden önlemi almadığına göre Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını kullanmasından başka bir yol düşünülemez.

TÜRKİYE BİRÇOK TERÖR SALDIRISINA MARUZ KALMIŞTIR.

DEAŞ; 6 Ocak 2015 Sultanahmet’teki bombalı saldırı, 20 Temmuz 2015’te Suruç saldırısı, 10 Ekim 2015 Ankara Garı patlaması, 1 Ocak 2016 Ortaköy Reina Saldırılarının failidir. Üvey kardeşi PYD/YPG ise; 17 Şubat 2016 Ankara Merasim Sokak’ taki askeri servis Bizzat etkilendiğim ve maruz kaldığım, Ankara Garı ve Güvenpark patlamaları sonucu halkta oluşan korkuya bizzat şahit oldum. Ankara’yı bilenler bilir; Güvenpark otobüs ve dolmuşların merkezidir. Bizim okulumuza giden dolmuş da, buradan geçtiği için, bir müddet okula gidemedik ve farklı yolları kullandık. Dakika farkıyla o saldırıdan kurtuldum.. Ve benim gibi ve benden daha fazla insan bu saldırıdan etkilendi. Bu harekat yapılırken bunların da göz önünde bulundurulması istirhamımdır.

DEAŞ TERÖR ÖRGÜTÜ İKEN, PKK/PYD/YPG BARIŞ GÜVERCİNİ Mİ? 

Bazı kesimler tarafından, DEAŞ’ın vahşi bir örgüt olduğu, PYD’nin ise masum(!) bir halk hareketi olduğu zırvaları ortaya atılmaktadır. Buna kargalar dahi güler lafı tam da bu olaya oturmuştur.

PROVAKASYONA DİKKAT!

Yine malum kesim; bölgede sivil halkın katledildiğine yönelik uluslararası alanda kamuoyu oluşturmak için, yalan haberler ve resimler ortaya atmakta. Lütfen bunun gibi ucuz provokasyona gelmeyelim. 

BİRLİKTE ÇOK GÜZELSİN TÜRKİYEM! 

Bu harekât ülkemize, insanımıza karşı halen umutların var olduğunu hepimize gösterdi. Tek vücut olarak, bu harekâta destek verdik. Allah bu birliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermesin.

Hep dua ettik. Allah askerimizin ayağına taş değdirmesin diye. Bu yazıyı yazarken maalesef şehit haberlerini de okudum. Allah ailelerine sabır versin. Tek cümle ile ‘ Vatan sağ olsun.’ 

SONUÇ OLARAK; Türkiye’nin; FIRAT KALKANI, ZEYTİN DALI ve BARIŞ PINARI HAREKÂTI uluslararası hukuk açısından da tereddütsüz olarak uygundur. 

Stj. Av. Muhammed Emin Asilkalkan