Bilal, Üstadının avukatlık mesleğindeki maharetlerinden etkilenmiş ve onun gibi olmak istemişti. Üstad, ticaret hukuku alanında uzmanlaşarak nam salmış ve kırlaşmış saçlarını hukuk yolunda ağartmıştı. Bilal, Üstadının gözüne girebilmek için büroda var gücüyle çalışıyor, mesleğin inceliklerini öğrenmek için tüm gücünü sarf ediyordu. Üstadı Bilal’in büroya alışması için onu 2 hafta boyunca şehir dışında kendisini bekleyen icra işleri için göndermemişti.

Üstad bir zaman sonra Bilali yanına çağırdı ve Çorum'da bir haciz işleminin yapılması gerektiğini söyledi. Bilal işi memnuniyetle kabul edip yola koyuldu. Şehirdeyken haciz işlemini güç bela yapmış ve Üstadının onu takdir edeceğini düşünerek müjdeli haberi uçuruvermişti. Üstad, Bilalin ilk icra işinde cevval ve hevesli olmasından dolayı mutluydu. Bilal işi başarmış olmanın verdiği gururla büroya vardı. Üstad, Bilalin ilk işinde gerçekleştirdiği başarıdan dolayı memnuniyetini bildirmiş ve onu kendisiyle bir öğlen yemeği yiyerek onore etmişti. Bilal sevinçten yerinde duramıyor, işi öğrenmeye başlamanın heyecanıyla yanıp tutuşuyordu. Aynı gün Üstad, Bilal için bir iş listesi çıkardı ve Malatya, Erzurum, Ağrı ve Van’da haciz işlemlerinin yapılması gerektiğini, bürodaki en iş bitirici avukatın kendisi olduğu için bu işi verdiğini söyledi. Bilal’in yüzü biraz asıldı ancak Üstadı onu cesaretlendirerek avukatlık mesleğinin inceliklerinin ancak bu yolla öğrenileceğini, kendisinin de yıllarca aynı işleri yaparak uzmanlaştığından dem vurmaya başladı. Bilal, içine sinmemiş olsa da işi kabul edip ertesi gün başlayacak haciz işlemleri seferberliği için işe koyuldu.

Bilal yapmış olduğu yolculuklarda masrafları olabildiğince kısmaya çalışıyor, hatta yeri geldiğinde günü çay-simit ile geçiştiriyor ve bu yolla Üstadının takdirini toplamayı arzuluyordu. İşlemlere başladığında kısa bir süre içinde İstanbul’da gerçekleştirilen haciz işlemlerinin buralarda pek fazla işletilmediğini yaşayarak öğrendi. Hatta bir şehirde yapılan haciz işleminde icra memurlarıyla birlikte canını zor kurtarmıştı. Bilal uzun süreli yolculuktan sonra gerçekleşen son hadiseyi de nazara alarak avukatlık mesleğinin kendisine uygun olmadığına kanaat getirdi. Üstadı olsaydı buralarda aslan gibi kükrer, işleri bir çırpıda hallediverirdi diye düşünmeden edemedi. Büroya dönen Bilal bu işi yapamayacağını Üstadına iletti. Üstad, onun gibi yiğit bir avukat bulmasının zor olduğunu, bu tür küçük sorunlar yüzünden meslekten soğumaması gerektiğini ve kendisinden gayet memnun olduğunu söylese de Bilal ciddi bir hayal kırıklığı yaşadığını söyleyerek işi bıraktı…

Bilal üç dört ay avare avare dolandıktan sonra ailesinin desteği ile toparlanıp tekrar işe başlamaya karar verdi. İlk olarak her genç Avukat gibi CMK görevlerinde bulunmaya başladı. Ceza hukukunun fakültede zevkli bir ders olduğunu anımsayıp konu üzerinde kendisini yetkinleştirmek için çalışmaya başladı. Ceza hukukunun inceliklerini üstad avukatların kendi CMK anılarındaki amansız hukuk mücadelelerini izleyip “Kahrolsun Avukatlar” sloganıyla işe koyuldu. Bir zaman sonra işlerin aslında anılardaki gibi olmadığını kendisi hakkında 5 polisin görevi yaptırmamak için direnme ve kasten yaralama ile şikayeti üzerine ceza mahkemesinde yargılanmaya başlaması ile öğrenmiş oldu.

Hukuk fakültesine başlarken kimse ona gül bahçesi vaad etmemişti ancak bu şekilde olacağını da tahmin edememişti. Günler sonra hayal kırıklıkları içinde mahzun mahzun düşünürken bir ofis kiralayıp büro açmasının kendisi için iyi olacağını düşündü ve orta halli mazbut bir pasajda ofisini tuttu. Ofisin kira aidat ve ne manaya geldiğini anlayamadığı stopaj ücretlerinin kendisini ilk aylarda zorlayacağını düşünerek daralsa da işe başladı.

Ofiste boş boş otururken canının sıkıldığını farkedip hemen bir Netflix hesabı aldı ve işin inceliklerini öğrenebileceğini düşünerek avukatlıkla ilgili dizileri aradı. Suits dizisini gözüne kestirdi ve izlemeye koyuldu. Dizinin ilk bölümünü takiben dizinin cazibesine daha fazla dayanamayıp bir sezonu hemencecik bitirivermişti. Dizinin başrol karakteri Harvey Specter, iş bitiriciliği ve olağanüstü hukuk bilgisi ile izleyenleri büyülüyordu. Harvey, Genç Avukat Bilali inanılmaz derecede etkilemişti. Bilal onca yaşadığı sıkıntıdan sonra Harvey gibi olmaya and içti ve bu kapsamda hemen çalışmaya başladı. Müvekkiller nezdinde ilk izlenimin çok önemli olduğunu Harvey’den öğrenen Bilal ofisin kirasıyla jilet gibi takım elbise aldı. Hukuk fakültesinin yoldurduğundan arta kalan birkaç saçına bakım yapmaya başlayıp biryantinsiz dışarı çıkmamaya başladı. Uzaktan dinleyenlerin bile garipseyeceği ve ciddi bir şekilde şiveye kayan konuşması sebebiyle diksiyon dersi almaya başladı…

Bilal, Harvey  Specter’ın düşünce tarzı ve çalışma biçimini her yönüyle inceleyip not ediyordu. Bir gün ofise bir müvekkil adayı çıkageldi. Bilal, müvekkil adayını güzel bir şekilde ağırladı. Özgüvenli tavrı ve  ilk izleniminin göz alıcı olması nedeniyle müvekkili ikna etmeyi başarmış ve işi almıştı. Bilal, aldığı ilk işten dolayı kendisiyle gurur duyuyordu. Müvekkil, maliki olduğu taşınmazın bazı kişiler tarafından işgal edilmesinden dolayı mağdur olduğunu Bilal’e söylemişti. Bilal işi kolayca halledebileceğini müvekkiline söyleyip onu ofisten uğurladı. Müvekkil iyi bir avukat tuttuğundan emin bir şekilde evine gitti. Bilal ofiste yalnız kaldığından aldığı işin esası üzerine düşünmeye başladı ve hiçbir hukuki araştırma yapmaksızın işin Harvey Specter tarzı ile çözülebileceğine kanaat getirdi. Daha büyük hukuki uyuşmazlıklar üzerinde çalışmaya karar verdi. Harvey’nin günde 16 saat aralıksız çalıştığını görünce kendisi de bu şekilde çalışmaya başladı. Bir kaç gün bu tarzda çalıştı fakat vücudu alışkın olmadığı için ofiste bayılıp kaldı. Ambulans, acil, serum derken kendini toparladı ve iş üzerine tekrar düşünmeye başladı. Bir an için dizideki karakterlerden Harvey’nin Türkiye’deki Üstad avukatlardan birine benzediğini düşündü. Adını hatırlamak zor olduğu için internetten “vergi rekortmeni avukat” yazdıktan sonra  “hah işte bu bonus saçlı Üstad” dedi. Yüzünü hatırlasa da ismini ancak bu şekilde bulabiliyordu. Üstadın yazılarını okumaya ve videolarını izlemeye başladı…

Bilal, işe başlamadan önce Harvey bu konuda ne yapardı diye düşündü ve taşınmazı işgal eden şahısların peşine düşüp onları araştırmaya koyuldu. Bir dedektif gibi takip edip kimlerle ne konuştuklarını ve ne iş üzerine çalıştıklarını tespit etmeye çalıştı. Bilal şahısların konuştuğu kişilerle irtibata geçmek için onları ciddi manada işkillendiren sorular sormaya başladı. Bilal’in özgüven dolu tavırları nedeniyle şahıslar çekindi ve soruları yanıtladı. Bilal yapmış olduğu araştırmalar sonucunda taşınmazı işgal eden kişilerin tefecilik işiyle uğraştığını öğrendi. Aleyhlerine olan delilleri bir savcı gibi topladı. Çünkü Bilal Harvey’den işin dava yoluyla mahkemeye gitmeden halledilmesi gerektiğini öğrenmişti. Bilal ilk olarak kendi çabalarıyla topladığı delilleri ve tanıkların bulunduğu listeyi de içeren bir şikayet dilekçesi hazırladı. Bilal şahısları bu dosyayı savcılığa vermekle tehdit edip işgali sonlandıracaktı.

Bilal şahıslardan birini arayıp kendini tanıttıktan sonra kendileriyle bir toplantı yapmak istediğini söyledi. Telefonun ucundaki kişi Bilal’i kendi bulundukları yere davet etti. Bilal artık bir Üstad olduğuna kanaat getirdi ve davet edilen yere hazırlamış olduğu dosya ile gitti. Bilal, Harvey’den öğrendiği tehdit yöntemleri ile şahısları ikna etmeyi düşünüyordu. Bilal durumu şahıslara izah ettikten sonra, daha önce böyle bir şey ile karşılaşmayan şahıslar bir anlık durgunluktan sonra kendilerine gelip Bilal’e girişmeye başladı. Bilal, Harvey gibi birkaç aikido tarzı hamle yapmaya çalışsa da şahısların kavga konusunda uzman olduğunu çok kısa bir zaman içinde anladı ancak çok geçti. Bilal meydana gelen vakıa nedeniyle çenesi kırıldığı için 2 ay boyunca sadece çorba içebilmişti. Harvey serüveni hazin bir şekilde biten Bilal, aylar sonra iyileşti ve orta halli Üstad bir avukatın yanında asgari ücretle çalışmaya başladı…

(NOT: Bu yazı hiçbir şekilde avukatlık mesleğinin onurunu ve şanını veya şahısları rencide etmek amaçlı yazılmamış olup mizahi bir kurgudan ibarettir. Lütfen ciddiye almayınız.)
 

Av. Mehmet Emin Bozyiğit