Yok yok, nefret ediyorum senden ve istemiyorum sevgini… Hayatı, doğayı, yıldızları, kuşları, yer altında ve yer üstünde yaratılmış olanı sevmek istemiyorum! Görmek istemiyorum olanları, duymak istemiyorum sesleri; dokunmak, tatmak, koklamak istemiyorum hiçbir şeyi. Bir ‘duygu’ sarıyor benliğimi, yok olup gitmek istiyorum.

Delicesine, tutkuyla ölümüne severcesine başlayan ilişkilerde ne olup bitiyor, neler yaşanıyor ki hüsranla son buluyor.

Tam aradığım kadın bu diyen erkek, tam aradığım erkek bu diyen kadın ilişkiye başladıklarında heyecan coşku, ilgi, hoşgörü, beğeni, istek ve arzularını çılgıncasına yaşarken süreç bu yaşananları neden tersine döndürüyor? Kıskançlıklar, sahiplenme güdüsüyle her türlü davranış kalıpları, denetleme, mülkiyet bildirme ve tahakküm etme isteklerinin kaynağı ne?

İlişkiyi her şekilde başlatmak kolay, ancak ilişkiyi ilk günkü heyecanında tutmak bir sanattır. Ve günümüzde bunun eğitimine ihtiyaç duyulmaktadır. Kadın erkek ilişkisinin sağlıklı olmamasının birçok nedeni var. İnsanların kişilik yapısı, içinde yaşadığı kültür, coğrafya, eğitim, ekonomi, ülkenin yönetimi, devlet anlayışı, sanatın icra biçimi ve sanat üzerinden topluma verilen mesajlar, tüketim bilinci, değerlerin yitimi ve bunun getirdiği yozlaşmalar ve hızlı değişim gibi pek çok sebebi sıralamak mümkün.

İçinde yaşadığımız ve nefretten, şiddetten, öfkeden beslenen bir sistem var. Bu sistem negatifle besleniyor. Neden biliyor musunuz? Aslında nedeni çok basit! Böl, parçala, etkisiz hale getir ve yönet. Nasıl mı? Mesela kadın ve erkek kavga edip ayrıldığı zaman sistem bundan beslenir. Çünkü kadın ve erkek ayrıldığında güçleri de ayrışır bu ayrışmanın etkisiyle zayıflar. Kadın ayrı bir eve erkek ayrı bir eve çıkar. Kadın ayrı bir kira öder, erkek ayrı. Boşanma davalarında devlet dahil birçok kişi para kazanır. Avukat, mahkeme harçları birer giderdir. Ayrı internet, elektrik, su, dijitürk, doğalgaz ödemeleri.. Bitmedi, ayrı ev eşyaları.. Bitmedi sağlık sorunları ( kanser vb.). Bunu düşündüğünüzde ne kadar önemli bir yükün altına girdiğinizi tahmin edebiliyor musunuz? Bu işin maddi kısmı, bir de bunun manevi kısmı var. Psikolojik depresyonun fiziksel ve ruhsal sağlığınız üzerinde yaratacağı büyük etkiler. Hele bir de çocuk varsa işler maddi ve manevi olarak bir kat daha artacaktır. İşte siz birbirinizle anlaşma yolunu seçmez de dış uyaranların etkisinde kalarak ayrışmayı seçerseniz bunlar size yazılmış olur. Ama bütün bu olumsuz uyaranları aşmak ve ilk günkü heyecanınızı korumak istiyorsanız bunun yolu da mümkün. Yeter ki isteyin!

Sağlıklı bir ilişkide gerekenler;

- Açık, dürüst, samimi ve sadık olmak.

- Eşler arasında güç kavgası yapmak yerine, güç paylaşımına önem vermek.

- Ortak kararlar doğrultusunda hareket etmek.

- Yek diğerinin benlik saygısından sorumlu olmak.

- Asla kendini partnerine dayatmamak ve emrivakilerden kaçınmak.

- Kıskanmak ve kıskandırma davranışlarından uzak durmak.

- Karşılıklı güven duygusunu pekiştirmek.

- Onu düşündüğünü, ona değer verdiğini ifade edecek tutum ve davranışlar sergilemek.

- İlişkinizde aşırıya kaçacak kapris yapmamak.

- Küsüp uzaklaşmak yerine, mümkünse iletişim kurarak sorunu çözme dilini oluşturmayı denemek.

- Bir duygu veya düşünceyi tersiyle ifade etmeniz anlaşılmama olasılığını doğurabilir. O nedenle daha anlaşılır net cümleler kurmaya özen göstermek.

- Sorunları içinizde büyütmek yerine mümkünse paylaşarak, konuşarak anlaşmak. En kötü ihtimalle bu size söylemiş olma hakkını verecektir.

- "Tepki” vermek yerine, “etkide” bulunmayı tercih etmek.

- Başkasına duyulan öfkeyi, eşe yansıtmamak.

- Önce yapıp sonra söylememek.

- Hatalı olduğunuz durumlarda gönül yapmayı ihmal etmemek.

- Aynı hataları tekrar etmekten kaçınmak.

- En küçük olayda onu ‘terk etme’ ile tehdit etmemek. Bu etkili bir yöntem değildir. Olayın daha da büyümesine sebep olur.

- Olumsuz anıların olumlulardan daha az olmasına özen göstermek.

- Yapamadığınız bir şeyi eşinize veya partnerinize, hatta hiç kimseye önermemek.

- Yaşadığınız bir sorundan kaçmayı değil aşmayı tercih etmek.

- Partnerinizden ne bekliyorsanız sizde de olmasına özen gösteriniz.

- Karşı cinsini iyi anlamak için o cinsin özelliklerini öğrenmek ve anlayarak davranmak.

- Bencil davranmamak.

- Hayatın yükünü, mümkün olduğu kadar birlikte göğüslemek.

- Sevgi, şefkat gibi yumuşak, kucaklayıcı duygulara daha çok yer vermek.

- Sorunları susarak, bastırarak değil, konuşarak ve dinleyerek anlaşmak.

- Geçmişin öfkesini bugüne taşımamak.

- Zaman geçtikçe ilişki de bir süreçten geçer. Her süreç kendi içinde önemlidir. Bunlar genellikle beşinci yıl, onuncu yıl, on beşinci yıl gibi devam eden süreçlerdir. Bu döngülere dikkat edip ilişkiyi tazelemek, ilişkide bir fark yaratmak.

- Her iki cinsin de kendi eksikliklerini tamamlama isteği duymak.

- Hep eleştirel tutumda olmayıp, kendi öz eleştirisini de yapmak.

- Hataların tek taraflı olmadığına dikkat etmek.

- Geçmiş ilişkisinde yaşadığı kişiden, çok gerekmedikçe bahsetmemek.

- Ben nasıl olsa onu değiştiririm diyerek ilişkiye başlamamak.

Yukarıdaki başlıkların tamamı ‘anlamak ve anlaşmak’ üzerinden irdelenirse, ilişki sağlam bir temele oturacaktır. Anlamak bir süreci gerektirir, kavramak ise tüm bu süreci kapsayan bir hâldir. Ve anlamak; zaman boyutunda kavranması gereken bir farkındalığa ulaşmayı tercih etmektir.

Her birimiz için farklı anlamlar taşıyan bu başlıkları değerlendirerek ilişkimizin olumsuz yönlerini iyileştirmek mümkündür. Daha detaylı bilgiler, GAYANNA adlı kitabımda yer almaktadır.

Nimet Erenler Gülkökü

Sosyolog- Aile Danışmanı ve Araştırmacı Yazar

-Bu makale aynı zamanda Pozitif Dergisi’nde de yayınlanmıştır.