Birleşme ve devralmaların tüm dünyada yaygınlaştığını, amiyane tabirle trend olduğunu söylemek yanlış olmaz. 2021'de birleşme ve devralmaların değeri bir önceki yıla göre yüzde 64 artarak 5.8 trilyon dolar düzeyine ulaşmış. Son 2 senedir Türkiye'de de çok büyük birleşme - devralmalara imza atılıyor. Bu kurumun Ticaret Kanunu'ndaki tanım ve özelliklerinden bahsedip daha sonra ise 2 tane dikkat edilmesi gereken husustan bahsedeceğim.

TTK'nın 134. maddesinde ticaret şirketlerinin birleşmelerine, bölünmelerine ve tür değişmelerine 134 ila 193. maddelerin uygulanacağı belirtilirken, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise "Diğer kanunların, bu Kanunun 135 ilâ 194 üncü maddelerine aykırı olmayan hükümleri saklıdır." denilerek açık kapı bırakılmıştır.

Kaynağını Anayasamızdan alan serbest piyasa ve adil bir rekabet ortamının olmasından hareketle Türkiye'de tekelcilik ve kartelleşmenin yasak olduğunu söyleyebiliriz. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 7. Maddesi baskın ve tekel hale gelecek şekilde yapılan birleşme ve devralma işlerini yasaklamıştır.

TTK'nın 145. Maddesine göre birleşme sözleşmesinin yazılı olması geçerlilik koşuludur. Kanunun 151 ve 152. maddelerine göre birleşme işlemine karar verecek organ genel kuruldur ve bu birleşme Ticaret Siciline tescil edilmelidir.
Bu tanımlardan sonra birleşme devralmadaki iki husustan bahsetmek istiyorum. Bundan sonra yazacaklarım işin işletme ve finans kısmını ilgilendiriyor.

Birincisi devralınan şirketin değerleme gibi bir problemi olacaktır. Defter değeri, ara bilanço, faaliyet raporları gibi binlerce sayfa tutan dokümanlardan sonra bağımsız denetim kuruluşları şirkete bir değer biçecektir. Peki ya devralınacak şirkete daha fazla değer biçilirse neler olacaktır?

Warren Buffett, şirketlerin birleşmelerinin evliliğe benzetmiş ve fazla değer biçilen şirketlerle ilgili kurbağa prens masalına bir gönderme yapmış ve birleşme devralma işlerinde genelde devralan şirketin zarar ettiğini, devralınan şirketin her zaman karlı çıktığını eklemiş. Bunun dışında şirket evliliklerini Medeni Kanun'da atıf yapılan evlilik birliğine benzetebiliriz. Şirket içinde kavgalar ayrılıklar olsa da önemli olanın bir şekilde bu birliğin devamını sürdürmesidir.

Diğer bir taraftan devraldığınız ya da birleştiğiniz şirketin kurum kültürünün yok olması gibi bir ihtimal ortaya çıkacaktır. Bilindiği üzere, dünyanın en başarılı şirketlerinin mutlaka bir kurum kültürü vardır. Tabi bu çoğu zaman gereksiz bürokrasiyi getirebilir; ancak bu bürokrasiyi de kurum aracılığıyla azaltılabilir. Bugün çok iyi bildiğimiz şirketlerin çoğu büyük şirketlerin birer alt şirketi veya ortağı durumundadır. Ancak bu şirketler kurum kültürlerini korumaya devam ettikleri için çoğu kişi bu durumdan haberdar dahi olmaz. Buna örnek olarak Nike'nin Converse'i , Adidas'ın Reebok'ın yıllar önce satın alması; Duracell ve Kraft Heinz gibi şirketlerin de Berkshire Hathaway'in birer alt şirketi olması bu duruma örnek olarak verilebilir.

Utku Akufuk
Hukuk fakültesi öğrencisi