Aile kurumunun toplumdaki yerinin önemi sebebiyle sosyal, politik ve kültürel yönlerden boşanma; bireysel bir husus olmaktan öte toplumsal bir husus olarak dikkatleri çekmekte akabinde hukuki açıdan da son derece önem arz eden bir sürece sahip olduğu görülmektedir.

BOŞANMA DAVALARINDA YAŞANAN ÇATIŞMALARIN DAYANAĞI OLARAK ‘KUSUR’ İLKESİ

Bir takım koşulların oluşması sonucuyla eşlerin evlilik birliklerine son vermesi belirli temel ilkelere dayandırılmaktadır. Aile birliğinin bozulması biçimlerinden boşanma ve boşanmanın ilkelerinden olan kusur ilkesi incelendiğinde söz konusu olan bu ilkenin boşanma üzerindeki ve sonuçları açısından oluşturduğu etkinin oldukça önemli olduğu yadsınamayacak bir gerçekliktir. Aile hukuku ilişkin davaların görüldüğü Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kusur ilkesini benimsemekte ve uygulamaktadır. [1]

Aile kurumu, hukuk düzeni tarafından korunan bir değerdir. Toplum, aile düzeninin devamı için eşlere bir takım yükümlülükleri yüklemiştir ve eşler bu yükümlülüğünü karşılıklı yerine getirerek evlilik kurumunu sürdürmektedir. Bu kurumun sonlandırılmasında; yükümlülük kusurlu olan ya da daha ağır kusurlu tarafa yüklemiştir. Bu yükümlülük de mevzuatımız TMK’ da maddi, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası olarak düzenlenmiştir. Kusurlu davranışın sonucunun düzenlendiği maddeler, TMK madde 174 ve 175. Maddeleridir.

Boşanmanın mali sonuçları yönünden de konuyu ele aldığımızda Türk Hukuk Sistemindeki kusur ilkesinin varlığını görmekte olup TMK madde 174 ve madde 175’i inceleyecek olursak;

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun Maddî Ve Manevî Tazminat Başlıklı 174.Maddesi  “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun Yoksulluk Nafakası Başlıklı 175.Maddesi “ Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”

Söz konusu maddeler doğrultusunda maddi ve manevi tazminat istemlerinin kusurun yoğunluk derecesi çerçevesinde şekillendiği çok açıktır. Yargıtay kararlarında boşanmaya yol açan olaylarda bir eşin daha ağır kusurlu olduğu soyut olarak benimsenmekte ve tazminata hükmedilmesi gerekliliği belirtilmektedir. [2] Buna rağmen bazı kararlarda da kusurlu davranış zikredilerek hangi tarafın yoğun kusurlu olduğunun tercih edildiği görülmektedir. [3]

Hangi söz eylemlerin kusur olarak kabul edileceği yasada temel olarak düzenlenmiştir, sıralı olarak kusurlu haller tek tek sayılmamıştır. Bu haller Yargıtay uygulamalarıyla tespit edilmektedir. Bu nedenle Yargıtay’ın uzun süreli uygulamaları, toplumun değişen ve gelişen koşulları, süreç içerisinde farklılıkların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

YARGITAY KARARLARI DOĞRULTUSUNDA BOŞANMAYA İLİŞKİN OLARAK, TARAF OLAN KADININ KUSURLU SAYILAN HALLERİ

- Aile Ekonomik Yönden Zor Bir Dönem Geçirirken Lüks Sayılabilecek Harcamalar Yapma

(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2284 E. , 2020/19 K.)

- Yeterli Para Kazanamadığını Söyleyerek Erkeği Aşağılayıp Hor Görmesi

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/2911 E. , 2020/4577 K.)

- Kadının Ev İşlerini Yapmaması

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/6769 E. , 2020/3929 K.)

- Güven Sarsıcı Davranışta Bulunan Kadın

(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2-813 E. 2016/157 K.)

- Kadının Sık Sık Eski Sevgilisinden Bahsedip Eşiyle Evlenmekten Pişman Olduğunu Söylemesi

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/10455 E. , 2018/1521 K.)

- Kadının Sadakat Yükümlülüğüne Aykırı Davranması

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/16396 E. , 2018/5651 K.)

- Kadının Eşine Toplum İçerisinde Hakaret Etmesi

(Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2019/4319 E. , 2019/11919 K.)

- Kadının Zina Eylemi

(Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2014/16935 E. 2014/17578 K.)

- Kadının Eşinin Ailesini İstemediğine Yönelik Davranışları

(Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2019/6392 E. 2020/1066 K.)

- Kadının, Eşinin Önceki Evliliği İle İlk Evliliğinden Olan Çocukları Ve Para İle İlgili Hususlarda Anlayış Göstermemesi

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/6119 E. 2019/12832 K.)

- Kadının Eşini Bıçakla Yaralaması

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/5121 E. 2019/12530 K.)

- Kadının Eşinin İlk Evliliğinden Olan Küçük Çocuklarına Karşı Kötü Davranıp Yemek Yemelerini Dahi Kısıtlaması

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/7033 E., 2013/19280 K. )

- Kadının Evin İşlerini Yapmayıp Ve Kayınvalidesinin Cenazesine Gitmemesi

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/18254 E.  2016/11230 K.)

- Eşini Sevmediğini Ve Eşinin Ailesine ‘Defolun’ Diyen Kadın

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/5059 E.  2012/2422 K.)

- Kadının Eşine “ Sen Erkek Misin?” Diyerek Hakarette Bulunması

( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/726 E. 2018/12496 K.)

- Kadının Erkeğe Şiddet Uygulaması, Evin Yemek ve Temizlik İhtiyaçları İle İlgilenmemesi

( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/6937 E. 2021/1086 K.)

- Kadının Erkeğe Hakaret Ederek Ve Erkeğin Kızı İle Tartışarak Ortak Birikimi De Yanına Alıp Müşterek Haneyi Terk Etmesi

( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/6907 E.  2021/1084 K.)

- Kadının Eşinin Ailesine Onları İstemediğine Yönelik Ve Eşine Hakaret İçerikli Mesajlar Atması

( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/6996 E. 2021/842 K.)

- Kadının Sadakatsiz Davranarak Eşini Aldatması

 ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/3070 E. 2020/4486 K.)

- Kadının Eşi İle Ortak İkamet Ettikleri Evi Haklı Bir Gerekçe Olmadan Terk Etmesi, Mahremiyetlerini Başkaları İle Paylaşması

(Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2017/2-2208 E. 2020/575 K.)

- Kadının Başka Bir Adamla Kaçması

(Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2020/2097 E. 2020/3084 K.)

- Kadının Erkeğe Sosyal Şiddet Uygulaması

(Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2020/1135 E. 2020/2210 K.)

- Kadının Güven Sarsıcı Hareketleri İle Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Etmesi

(Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2019/842 E. 2019/9510)

Evlilik birliğinin sona ermesine sebebiyet veren kadının hangi davranışlarının kusur olarak nitelendirilebileceği hususu her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilerek sayılan Yargıtay kararları ile ortaya konulmuştur.

Türk Boşanma Hukukunda gerek uygulama gerek mevzuat anlamında ‘’kusur ilkesi” geçerlidir. Bunu hem boşanmaya yol açan sebepleri sayan hükümler açısından hem boşanmanın mali sonuçlarını düzenleyen hükümlere göre savunabiliriz. [4]

Kusur durumu, taraflardan kimin tazminat ödeyeceği ve tazminat miktarı hususları belirlenirken tarafların ekonomik ve sosyal durumu baz alınmaktadır. Her ne kadar tarafların bu durumları baz alınsa da, maalesef ülkemizde tazminat belirlenirken nitelikli bir oranlama ve hesaplama yapılmamaktadır. Bu da ülkemizde Tazminat Hukuku bakımından, Avrupa standartları düzeyinde bir hukuki gelişim sağlanamadığını gözler önüne sermektedir.

KAYNAKÇA:

[1] Terazi Hukuk Dergisi Cilt:1 Sayı:1 Eylül 2006-Jurix

[2]”…evlilik birliğinin temelden sarsılmasında eşler eşit kusurludur…” 2. HD. 17.09.2003 2003/10213-11419 (Köseoğlu,189);”davacı kocanın hamile eşini evden kovduğu, hastalığı ile ilgilenmediği, …davalı kadının da eşine karşı ağır hakaretlerde bulunduğu… Tarafların eşit kusurlu olduğu…”2. HD. 18.07.2006 2006/2155-11273(yayınlanmadı) Bu kararlarda olayları başlatan veya evliliği koparan kusurlu hareket yorumlarına rastlanmamaktadır.

[3]”…kadının eşine, sen erkek misin, şerefsiz, senden adam olmaz şeklinde hakaret ettiği, kocanın da davalıyı devam dövdüğü, başka kadını sevdiğini açıkladığı…koca daha ağır kusurludur..” 2. HD. 29.09.2003 2003/11336-12250 (Köseoğlu ,188); “boşanmaya neden olan olaylarda güven sarsıcı davranışlar içerisine giren davacı tam kusurludur..” 2.HD. 18.07.2006 2006/2157-11274

[4]Terazi Hukuk Dergisi Cilt:1 Sayı:1 Eylül 2006-Jurix