İşte anılan kanunlarla, tüm büyükşehir belediyelerinin sınırları o ilin mülkî sınırına genişletildi. Ayrıca büyükşehirlerdeki tüm köyler kaldırıldı ve adlarına mahalle dendi. (Yazarken bile garip gelse de maalesef gerçek. Kanunla ihdâs edilmemiş olan, yüzyıllardan beridir devam eden “köy” ismi ve kavramı kaldırıldı. Eşyanın tabiatından ve kendiliğinden ortaya çıkan bir kavram ve yapı olan “köy” elbette kanun koyucu bu yönde karar verdi diye kaldırılmaz. Buralara köy adı kanunla verilmedi ki kanunla alınsın. Bunun yanında bunların mahallî idare olarak tüzel kişiliklerinin de kaldırılması ve belediye sınırı içine alınmaları ile emlak vergisi, imar uygulamaları ve benzeri birtakım düzenlemelerin kapsamına girmeleri gülünç uygulamalardır. Nitekim, tabiatın bu kuvvetine daha fazla direnemeyen kanun koyucu, köylünün bu düzenlemeler kapsamına girmemesi için onların mahalleliğini de kaldırdı ve yepyeni bir isim koydu: kırsal mahalle. Bin yıllık köy, 2012’de mahalle oldu. 2020’de kırsal mahalle. Kimbilir, belki yakında köy bile olur.)

İşte bu otuz büyükşehrimizin İstanbul ve Kocaeli dışında kalan yirmi sekizinde de sınırların il mülkî sınırlarına genişlemesinin, yaşamın birçok farklı alanına olduğu gibi yargı alanına da çok büyük etkileri oldu.

Zira 5235 numaralı kanun, mahkemelerin yargı çevresinin belirlenmesi işini HSYK’ya bırakmıştı. HSYK da 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararıyla büyükşehirlerdeki ihtisas mahkemelerinin (iş, asliye ticaret, tüketici, fikri ve sınai haklar hukuk-ceza vs.) yargı çevrelerini genel mahkemelerden farklı olarak belirlemişti. Büyükşehir olmayan illerde kurulu ihtisas mahkemeleri açısından bir değişiklik yoktu; orada hâlâ herhangi bir ihtisas mahkemesinin yargı çevresi asliye hukuk mahkmesinin yargı çevresi ile aynıydı. Fakat büyükşehirlere geldiğimizde iş biraz çatallaşıyordu.

Genel kural olarak, bir büyükşehirde kurulu ihtisas mahkemesinin yargı çevresi, büyükşehir belediye sınırı içinde kalmak kaydıyla, kurulduğu yerdeki ağır ceza mahkemesinin yargı çevresine genişliyordu. (Örneğin buna göre, İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresi çevresi İzmir Ağır Ceza Mahkemesinin yargı çevresine genişliyor fakat, İzmir Ağır Ceza Mahkemesinin yargı çevresinde kaldığı halde büyükşehir belediye sınırı içinde (50 km. yarıçap) olmadığı için örneğin Çeşme’ye ulaşmıyordu.) Bir örekle açıklarsak, asliye ticaret mahkemesinin görevine giren bir davada Çeşme mahkemelerinin yetkili olduğunu düşünen biri davasını Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinde (asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla) açmalıydı. Fakat, Seferihisar mahkemelerinin yetkili olduğunu düşünüyorsa Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesinde değil İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinde açmalıydı; çünkü Seferihisar İzmir Büyükşehir Belediye sınırları içindeydi.

Bu düzen bu şekilde devam ederken, 2012’de çıkarılan 6360 ve 6444 sayılı kanunların 30 Mart 2014’te mahallî idareler seçimiyle yürürlüğe girme zamanı yaklaştığından konu HSYK tarafından tekrar ele alındı ve 26.03.2014 tarihli ve 141 sayılı kararla, yeni kanunlara adapte olabilmek için, bir dizi düzenleme yapıldı. Bu kararda özetle; büyükşehir belediye sınırları genişlese de, biz büyükşehirlerdeki ihtisas mahkemelerinin yargı çevresini değiştirmiyoruz, 2005-2014 arası nasılsa aynı o şekilde devam edecektir, dendi. Yani yukarıda verdiğim örnek üzerinden gidersek, artık Çeşme de İzmir Büyükşehir Belediyesine dâhildi, ayrıca İzmir Ağır Ceza Mahkemesinin de yargı çevresinde idi. O zamanasliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu bir davada Çeşme mahkemeleri yetkili ise bu dava artık İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinde mi açılacaktı? İşte HSYK tam buna hayır; yargı çevreleri, eski büyükşehir belediye sınırları devam ediyormuş gibi devam edecek, dedi. Keza, yeni kurulan büyükşehirlerde de ihtisas mahkemelerinin yargı çevresi genişlemeyecek, eski merkez belediyesi olarak devam edecek, dedi. Örneğin, Denizli İş Mahkemesinin yargı çevresi, Denizli Ağır Ceza Mahkemesinin yargı çevresine (yani tüm Denizli iline) genişlemesi gerekirken, eskiden olduğu gibi Denizli merkez ilçe olarak kalmaya devam etti.

Aslında HSYK’nın bu düzenlemesi bile, büyükşehir belediye sınırlarının il mülkî sınırına genişlemesinin günlük yaşama ne denli uymadığının bir göstergesidir.

Fakat bu düzenleme, bir yönü ile eksik kaldı. 2014 tarihli 141 sayılı kararda, kazuistik bir metotla, genel itibarıyla 2005 tarihli 188 sayılı kararın yürürlükte olduğu, fakat büyükşehirler açısından belirtilen şekilde uygulanacağı anlatıldı, yani bir istisna kondu. Yalnız bu istisna, soyut ve genel bir düzenleme şeklinde yapılmadı; o tarihte büyükşehirlerde kurulu bulunan ihtisas mahkemeleri tek tek sayılarak yargı çevreleri belirtildi. Bu nedenle ortaya büyük bir sorun çıktı: 26.03.2014 tarihli ve 141 sayılı karardan sonra, büyükşehirlerde yeni bir ihtisas mahkemesi kurulduğunda ne olacak? 2005 tarihli karara göre ağır ceza mahkemesinin yargı çevresine mi genişleyecek (hatta tüketici mahkemeleri için il mülkî sınırı) yoksa 2014 tarihli kararda belirtilen selefleri gibi eski usulde mi devam edecek?

Sonuç olarak mevcut durumda, HSYK’nın 26.03.2014 tarihli ve 141 sayılı kararından sonra büyükşehirlerde kurulan ve kurulacak olan ihtisas mahkemeleri için herhangi bir istisna getirilmediğinden bu mahkemelerin yargı çevresinin 2005 tarihli karara göre belirlenmesi gerekir. Buna göre iş ve asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresi, büyükşehir belediye sınırları içinde kalmak kaydıyla (bu kayıt, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi farklı bir ile taşan yerler için önemlidir), ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi; tüketici mahkemelerinin yargı çevresi ise büyükşehir belediye sınırı yani il mülkî sınırıdır. Örneğin Eskişehir’de 2014 tarihli kararın çıktığı zamanda tüketici mahkemesi kurulmamıştı, fakat şimdi var. Bu nedenle örneğin Eskişehir Tüketici Mahkemesinin yargı çevresi, 2014 tarihli kararda herhangi bir istisna belirtilmediğinden, Eskişehir il mülkî sınırları olmalıdır.

Sorunun çözülmesi için, tek tek saymak yerine soyut ve genel bir düzenleme ile, bundan önce kurulmuş ve bundan sonra kurulacak ihtisas mahkemelerinin yargı çevresi şüpheye yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir.

Şahap ALTUNHAN