Anayasa Mahkemesi’nin 14.10.2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 2016/13010 sy kararı ile; bir avukatlık ortaklığında çalışan başvurucunun işvereni tarafından tahsis edilen e-posta hesabındaki yazışmalarının incelenmesi ve yazışmaların içeriğinin gerekçe gösterilerek iş akdinin feshedilmesi sebebi ile özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyeti haklarının ihlal edildiği tespit edilmiştir. Anayasa Mahkemesince işe iade talebinin reddine karar veren mahkemeye dosya eski hale getirilmesi için iade edilmiştir.

Bu bilgi notunda bu kararın incelemesi yapılacak, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal gerekçesi irdelenecek ve uyum için düzeltme önerileri sunulacaktır.

Karara Konu Olan Olaylar

Başvurucu bir avukatlık ortaklığında avukat olarak çalışmaya başlamış ve işvereni tarafından adına av.tr uzantılı bir kurumsal e-posta hesabı açılmıştır.

Başvurucu beş kişilik bir ekipte görevlidir ve 15.12.2014 tarihinde yaşanan bir olay sebebi ile aynı ekipten üç kişi, başvurucu hakkında yazılı şikâyet dilekçesi vermiştir. Başvurucu 26.12.2014 tarihinde savunma vermiş ve 09.01.2015 tarihinde işvereni ile bir mülakat gerçekleştirmiştir.

İşveren Avukatlık Ortaklığı tarafından 10.01.2015 tarihinde başvurucunun e-posta hesabı incelemeye alınmış ve 14.01.2015 tarihinde başvurucunun iş akdi, incelenen e-postalardan elde edilen bilgiler ile;

- Çalışma arkadaşlarına hakaretimiz ve tehditkar bir üslup sergilediği

- Ekip şefi ile olan ilişkisini şefi üzerinde psikolojik taciz boyutuna getirdiği

- Ekip şefi ile ilişki yaşadığı

gerekçeleri ile bildirimsiz ve tazminatsız olarak sona erdirilmiştir.

Başvurucu tarafından açılan işe iade davasında işveren tarafından dosyaya incelenen e-posta içerikleri ibraz edilmiştir.

İşveren tarafından ibraz edilen e-posta içerikleri ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin kararındaki ilgili kısım şu şekildedir;

İşe iade davasının görüldüğü İstanbul 8.İş Mahkemesi davanın reddine karar vermiş ve gerekçe olarak; başvurucunun görevi gereği işverenin işlerini yürütmesi için verilen ve içeriğinin işverence ulaşılabileceğini bildiği e-posta hesabı ile diğer çalışanlara hakaret etmesi ve sataşmasının fesih için haklı bir fesih sebebi olduğu gösterilmiştir.

Kararı Başvurucu temyiz etmiş, temyiz talebinde karara gerekçe gösterilen yazışmaların hukuka aykırı bir şekilde elde edildiği, bu yazışmaların denetlenebileceğinin daha önceden bildirilmediği ve söz konusu yazışmaların özel olduğu iddia edilmiştir. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9.Hukuk Dairesi kararı önce onamış ancak daha sonra maddi hata dilekçesi sonrası haklı sebep kısmını kaldırarak feshin geçerli sebep ile yapıldığına kanaat getirmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararında Anayasa’nın “Özel Hayatın Gizliliği” kenar başlıklı 20.maddesi, “Haberleşme Hürriyeti” başlıklı 22.maddesi, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin emsal Barbulescu/Romanya kararı ilgili hukuk kuralları olarak gösterilmiştir.

Anayasa Mahkemesi yapmış olduğu inceleme ile işverenin kural olarak;

- İşlerin etkin bir şekilde yürütülmesi ve bilgi akışını kontrol etmek

- İşçinin eylemlerine bağlı cezai ve hukuki sorumluluğa karşı korunmak

- Verimliliği ölçmek

- Genel güvenlik endişeleri

gibi sebeplerle işçiye sunduğu iletişim araçlarının denetlemesi ve kullanımına sınırlamalar getirmesi makul ve meşru görülebilir. Ancak kararda özellikle işverenin bu yetkisinin işlerin yürütülmesi, işyerinin düzeninin ve güvenliğinin sağlanması ile sınırlı olduğu da özellikle vurgulanmıştır.

Bu sebeple Anayasa Mahkemesi’nce işverence sunulan iletişim olanlarının işverene ait olması halinde bile bu araçlar üzerinde işverenin sınırsız ve mutlak bir denetim yetkisinin olduğu kabul edilemez.

Dava konusu olayda Başvurucunun e-posta yazışmaları silinmiş olmasına rağmen ekip şefi ile olan yazışmaları ekip şefinin yazışmaları incelenerek tespit edilmiştir. Mahkemeye işverence sunulan yazışmalar; başvurucu ile ekip şefi arasında gerçekleşen, genel olarak birbirleri ile ve işverene karşı olan düşüncelerinin açıklandığı, yer yer tartışmaya dönen diyaloglardan oluşmaktadır.

Anayasa Mahkemesince işverence yazışmaların denetleneceğine dair açık bir bilgilendirme yapılmamış olmasının, çalışanlara hak ve özgürlükleri üzerinde müdahalede bulunmayacakları konusunda makul bir beklenti sağladığı tespit edilmiştir.

Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nce Başvurucunun diğer ekip arkadaşları tarafından şikayet edildiği hususlar dikkate alındığında başvurucunun e-postalarının incelenmesinin zorunlu olmadığı, işverence e-postaların incelenmesi için gösterilen “iddiaların araştırılması ve ekip üyeleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi” amacına ulaşabilmek için tarafların ve tanıkların dinlenmesinin, işyeri kayıtları ile dahil olunan süreçlerin sonuçlarının değerlendirilmesinin yeterli olabileceği tespit edilmiştir.

Bu iki temel gerekçe ile Anayasa Mahkemesi’nce Başvurucunun 20 ve 22.maddedeki temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğine kanaat getirilmiş, eski hale iadenin sağlanması için dosyanın İstanbul 8.İş Mahkemesi’ne gönderilmesine ve başvurucuya 8.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

Bu karar sonucunda beklenen İstanbul 8.İş Mahkemesi’nin başvurucunun feshin geçersizliğine ve başvurucunun işe iadesine şeklinde hüküm kurulması olacaktır.

Anayasa Mahkemesi’nin Kararı Bağlayıcı mıdır ?

Günümüzde Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruya konu dava ile ilgili olarak dahi bağlayıcı olmadığına yönelik uygulamalar ile karşılaşsak da iş hukukuna egemen işçi lehine yorum ilkesi de dikkate alındığında Anayasa Mahkemesi’nin bu kararının iş mahkemelerince emsal olacağı kolaylıkla söylenebilir.

Kaldı ki Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı aslında uluslararası hukukta emsal olan Barbulescu/Romanya kararının da iç hukuka yansımasıdır. Esasen AİHM de Barbulescu kararında iletişimin denetlenmesi için önceden bilgilendirme yapılmış olmasının önemi ile iletişimin denetlenmesinin zorunlu olmasının gerekliliğine ve iletişimi denetleyecek kişi sayısının önemine vurgu yapmıştır. Anayasa Mahkememiz de benzer gerekçeler göstermiştir.

Emsal Kararlara Uyum İçin Yapılması Gerekenlere Dair Önerilerimiz

Yukarıda bahsi geçen her iki kararı dikkate alarak ve mevzuatımızda yürürlükte bulunan Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun ilgili hükümlerini göz önünde bulundurarak işverenlerce tahsis edilen e-posta hesaplarının denetlenebilmesi için aşağıdaki hususlara riayet edilmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz.

- Kurumsal şirket e-postaları üzerinden gönderilecek E-posta yazışmalarının ve şirket hatları üzerinden yapılacak Whataspp görüşmelerinin içeriklerinin denetlenebileceği bu sebeple bu iletişim araçlarının özel işler ve yazışmalarda kullanılmaması gerektiğine dair imza karşılığı bir bilgilendirme yapılmalı ve bu sayede aydınlatma yükümlülüğü de yerine getirilmelidir.

- Gönderilen E-posta içeriğinin ve yazışmaların denetlenmesi ancak Anayasa Mahkemesi’nin kararında belirtilen işlerin etkin bir şekilde yürütülmesi ve bilgi akışını kontrol edilmesi, işçinin eylemlerine bağlı cezai ve hukuki sorumluluğa karşı korunulması, verimliliğin ölçülmesi ve genel güvenlik endişelerinin bulunması halinde gündeme alınmalıdır.

- Gönderilen E-posta içeriğinin ve yazışmaların denetlenmesi gerekli görüldüğünde, ulaşılacak sonuca başka yöntemle ulaşma imkanının, örneğin tanık dinleyerek veya genel şirket kayıtlarına bakarak aynı delillere ulaşma olanağının olup olmadığı dikkatlice değerlendirilmeli ve aynı sonuca ulaşılabilecek başka yöntemler var ise e-posta yazışmaları ve özel görüşmeler denetlenmemelidir.

Bu hususlara dikkat edilerek yapılacak incelemelerin hukuka aykırı olmayacağını ancak bu kriterlere dikkat edilmeksizin yapılacak müdahalenin işveren açısından ağır sonuçları olabileceğini düşünüyoruz.

 Av. Eren Evren   

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ

>> Çalışanın Kurumsal E-posta Hesabının İncelenerek İş Akdinin Feshedilmesi Nedeniyle Kişisel Verilerin Korunmasını İsteme Hakkının ve Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edilmesi