DURDURMA

Durdurma PVSK md. 4/A’da hem önleme amaçlı hem de adlî amaçlı olarak uygulanabilmektedir.

Buna göre polis, kişileri ve araçları:

1. Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek

2. Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek

3. Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek

4. Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek, amacıyla durdurabilir.

-Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir. Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz

-Polis, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir ve durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilir; kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilir.

-Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için zorunlu olan süreden fazla olamaz.

-Durdurma sebebinin ortadan kalkması halinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilir.

-Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez.

Ancak, el ile dıştan kontrol hariç Kolluk amirinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Bu fıkra kapsamında yapılan araç aramalarına ilişkin olarak kişiye, arama gerekçesini de içeren bir belge verilir.

-Polis, görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir. Bu kişilere kimliğini ispatlamaları hususunda gerekli kolaylık gösterilir.

-Belgesinin bulunmaması, açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla ya da sair surette kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir.

-Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından CMK hükümleri uygulanır.

-Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.

YAKALAMA

Yakalama, önleme yakalaması ve adlî yakalama diye ikiye ayrılır.

Önleme yakalaması, kamu güvenliğine, kamu düzenine veya kişinin vücut veya hayatına yönelik var olan bir tehlikenin giderilmesi için denetim altına alınmasıdır. PVSK md. 13’te düzenlenmiştir.

Adlî yakalama, suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına veya muhafaza altına alma işlemlerinden önce özgürlüğünün geçici olarak ve fiilen kısıtlanarak denetim altına alınmasıdır.

Yakalama türleri:

1- Herkesin Yakalama Yetkisi

CMK md. 90/1 belirli koşullarda herkese geçici yakalama yetkisi vermektedir. Bu hüküm çerçevesinde yapılan geçici yakalamalar kanun hükmünün yerine getirilmesi içerisinde kalacağından kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu bakımından hukuka uygun kabul edilmektedir.

Geçici yakalamanın hukuka uygun olabilmesi için CMK md. 90/1 iki hâlden birinin yerine gelmiş olmasını aramaktadır.

Birinci hâl, kişiye suç işlerken rastlanmasıdır. Buna göre, fail suç işleyen bir kişiye (başka bir suçun failine) rastladığı zaman, onu geçici olarak yakalayabilecektir. Bu durum suçüstü hâllerinden birini ifade etmektedir (CMK md. 2/1-j) Buna göre, suça teşebbüs aşamasının başlangıcından suçun tamamlanmasına, hatta mütemadî suçta sona ermesine kadar olan süreçte işlenmekte olan bir suç sözkonusu olacağından geçici yakalama yetkisinin kullanılması da mümkündür

Herkes tarafından yakalama yapılabilmesi için onun kaçma olasılığının mevcut olması veya kimliğinin hemen belirlenememesi koşullarından birinin bulunması gerekir.

İkinci hâl ise, suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmamasıdır. Kanun koyucu suçüstü kavramını geniş olarak tanımlayarak bu durumu da suçüstü hâllerinden biri saymıştır.

*Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde kişinin yakalanması şikâyete bağlı değildir (CMK md. 90/3).

2- Yakalama Emri Üzerine Yakalama

Belirli koşullarda yakalama emri çıkartılabilir ve buna dayanarak yakalama işlemi yapılabilir;

Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir (CMK md. 98/1).

Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında yakalama emri re'sen veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim veya mahkeme tarafından düzenlenir (CMK md. 98/3).

Tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir (CMK md. 98/1,c.2).

Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet savcıları ve kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler (CMK md. 98/2).

Hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç 24 saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılır.

Yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa, aynı süre içinde yakalandığı yer adliyesinde, mevcut değil ise en yakın adliyede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılması suretiyle yetkili hâkim veya mahkeme tarafından bu kişinin sorgusu yapılır veya ifadesi alınır.

3- Kolluğun Yakalama Yetkisi

Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.

Gecikmesinde sakınca bulunan hâl: Derhâl işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin saptanamaması ihtimalinin ortaya çıkması hâlidir.

4- Cumhuriyet Savcısının veya Kolluk Amirinin Emri Üzerine Yakalama

Bu konuda açık bir düzenleme yoktur. Ancak CMK md. 90/2’nin yorumundan çıkmaktadır.

Buna göre, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısının veya kolluk âmirlerinin talimatı üzerine yakalama yapılabilir.

GÖZALTI

Yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanabilmesi için gözaltına alınmasına karar verilebilir (md. 91/1).

Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Yakalana kişinin yakınlarına haber verilir (md. 95).

Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez (md. 91/1,c.2).

Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz (md. 91/1,c.3).

Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir (md. 91/3).

Toplu suç, aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suçu ifade eder (CMK md. 2/1-k).

Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için Sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır (md. 91/5).

Sulh ceza hâkimi bu durumda üç şekilde karar verebilir;

1. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuruyu reddeder.

2. İşlemi hukuka aykırı bulursa, kişinin serbest bırakılmasına karar verir. 

3. Yakalananın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verebilir.

Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur (CMK md. 91/7).

Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz (CMK md. 91/6).

TUTUKLAMA

Tutuklama, yargılama makamının kararıyla şüpheli veya sanığın, hakkında muhakeme işlemleri yürütülmek üzere tutukevine konulmak suretiyle özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.

Koşulları(çok önemli):

1 - Kuvvetli Suç Şüphesi

2 - Tutuklama Nedenleri

a) Kaçma veya Kaçma Şüphesi

b) Delilleri Karartma Şüphesi

c) Katalog Suçların İşlendiği Hususunda Kuvvetli Şüphe

3- Ölçülülük

4- Özel Koşullar(*)

Tutuklama Kararını, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine ve ya re’sen mahkeme karar verir (CMK md. 101/1). *Bazı hallerde tutuklama kararı verilemez ;

-Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlar

-Hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlar. Ancak vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenen suçlardan dolayı üst sınırı 2 yıldan az hapis cezası gerektirse bile tutuklama kararı verilebilir

Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

a) Kuvvetli suç şüphesini

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu

Gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir.

Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır (md. 101/3).

Tutuklama kararını Cumhuriyet Başsavcılığı yerine getirir. Tutuklama kararı ve tutuklamanın uzatılmasına ilişkin her karar tutuklunun yakınına veya belirlediği bir kişiye hâkimin kararıyla derhal haber verilir(md. 107).

Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç 30’ar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine Sulh ceza hâkimi tarafından tutuklamanın koşulları göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir (md. 108/1).

Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlara itiraz kanun yolu açıktır (CMK md. 101/5).

Tutukluluk süreleri:

Asliye ceza mahkemesinin madde yönünden yetkisine giren işlerde tutukluluk süresi en çok 1 yıldır. Zorunlu hâllerde gerekçe gösterilerek 6 ay daha uzatılabilir. (Toplam bir yıl altı ay)

*Ağır ceza mahkemesinin madde yönünden yetkisine giren işlerde tutukluluk süresi en çok 2 yıldır. Zorunlu hâllerde gerekçe gösterilerek 3 yıl daha uzatılabilir. (Toplam beş yıl) TCK İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda uzatma süresi 5 yılı geçemez.

Tutukluluğun Sona Ermesi:

-Cumhuriyet savcısı, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdiğinde şüphelinin tutukluluk hâli  kendiliğinden sona erecektir.

-Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının, şüphelinin veya müdafiin talebi üzerine sulh ceza hâkimi şüphelinin adlî kontrol altına alınarak ya da alınmaksızın serbest bırakılmasına karar verebilir. Mahkeme tarafından da adlî kontrol kararı verilebilir.

-Mahkemece beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşme kararı verildiğinde, tutukluluk da otomatikman sona erer.

-Kovuşturma sonunda mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesi hâlinde de tutukluluk sona erer.

-İtiraz üzerine tahliye kararı verilmesi durumunda da tutukluluk sona erer.

Av. Galip KUBATLI