Gerçekleşen olayın dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirmesi, Çiftlik Bank Dolandırıclığına ilişkin diğer unsurlar, şüphelinin bazı beyanları, Ponzi dolandırıcılığı ve bu sistemlerde yer alan hile unsuruna ilişkin hukuki değerlendirmem çalışmanın devamında yer almaktadır.

Çiftlik Bank oyunu, sosyal medya üzerinde yıllar önce çok büyük bir şekilde oyuncu kitlesine sahip olan Farm Ville uygulamasından esinlenerek tasarlanmıştır. Şüpheli Mehmet Aydın Çiftlik Bank projesinin oyun olarak tasarlandığını, katılım arttıktan sonra şirket kurulması suretiyle oyuncuların yatırım yapmaya başladığını ifade etmiştir. Oyuncular, sanal olarak yaratılmış olan hayvanların yem ve depo masrafını gerçek para üzerinden ödeyerek daha sonra para kazanacaklarına ilişkin bir inançla hareket etmiştir. Daha sonraki aşamada ise Mehmet Aydın, mağdurlardan elde ettiği iddia edilen yüksek meblağdaki parayı kendi hesabına geçirerek yurtdışına kaçmıştır. Şüpheli şikayetler neticesinde, "Bilişim Sistemleri ve Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması" suçundan İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 7 Nisan 2021, "Bankacılık Kanunu'na Muhalefet" suçundan İstanbul Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesinin 6 Haziran 2018, "Tacir veya Şirket Yöneticileri ile Kooperatif Yöneticilerinin Dolandırıcılığı", "Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama", "Bilişim Sistemleri, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık", "Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma" suçları kapsamında Geyve Sulh Ceza Hakimliğinin 19 Mart 2018 tarihli yakalama kararları ile aranmaktayken, teslim olarak Türkiye’ye getirilmiştir.

Dolandırıcılık suçu, 5237 sayılı TCK’de “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak fiili.” olarak tanımlanmıştır. Çiftlik Bank, Ponzi oyunları ve Saadet Zincirleri dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Suç herkes tarafından işlenebilen, mağduru bakımından da spesifik bir özellik taşımayan, ayırt etme gücüne sahip her gerçek kişinin mağduru olabileceği, serbest hareketli bir suçtur.

Kanun koyucu failin hileli davranışlarda bulunmasını fiilin bir şartı olarak özellikle belirtmiş fakat hile kavramının ne olduğu açıkça tanımlamamıştır. Kanunun lafzına bakıldığında hile, dolandırıcılık suçuna ilişkin fiile suç vasfını veren temel unsurdur, keza davranışın hileli olarak nitelendirilememesi halinde suç oluşmayacaktır. Sözlük anlamına göre birini aldatmak için yapılan düzen anlamına gelen hile, yöneldiği kimsenin denetim yapma yetkisini elinden alabilecek bir ağırlıkta olmalı ve doğurduğu güven ortamıyla kişiyi istediği yöne çekmelidir[1]. Sonuç olarak hile mağdurda psikolojik bir aldanma yaratarak faile amaçladığı yararı sağlamak konusunda önemli bir yardımcıdır. Yargıtay’a göre hile ise, nitelikli bir yalandır ve hile mevcut bir duruma ya da olaya ilişkin olmalıdır[2]. Bir durum ve olayla ilgili yanılgıya düşürme, mevcut olmayan bir durumu mevcutmuş gibi göstermek şeklinde olabileceği gibi tam tersi şekilde de ya da söz konusu olaya başka şeyler ilave etmek suretiyle de gerçekleştirilebilir[3]. Bir başka ifadeyle hile, objektif olarak hataya düşürücü ve başkasının tasavvuru üzerinde etki meydana getiren her türlü davranış olarak tanımlanmaktadır[4].

Hile unsuru, ponzi oyunlarında da eylemin dolandırıcılık olarak nitelendirilmesi için bulunması gereken maddi bir şarttır.

Ponzi dolandırıcılıklarında hilenin mevcudiyeti ile ilgili doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır.

Bir görüşe göre sözleşmelerin kuruluş aşamasında satıcının müşteriden herhangi bir şey saklamadığı hallerde başlangıçta bir hile olmasa da daha sonra satıcının yükümlülüğünü yerine getiremediği zaman hem hile gerçekleşmiş hem de dolandırıcılık suçu gerçekleşmiş olacaktır[5].

Bir diğer görüşe göre ise katılımcının sistemin işleyişi hakkında tam olarak bilgilendirilmesi gerekmekle birlikte[6] halkanın son zincirlerinde yer alan eski üyelerin zincire yeni üyeler eklemesi de onlar açısından suç oluşturmayacaktır[7]. Yine bununla birlikte bir diğer görüş ise sisteme sonradan dahil olan kişilerin sistemin ilerleyişi ve sonuçları hakkında bilgilendirilmesi halinde suçun oluşmayacağını, bu tür fiillerin cezalandırılabilmesi için ayrıca düzenleme yapılması gerektiğini ifade etmektedir[8].

Çiftlik Bank oyunun kurucusu Mehmet Aydın ifadelerinde özellikle, kimseye kesin kazanç vaadinde bulunmadığını, onlara sadece sistem herhangi bir şekilde kapanırsa sadece anapara iadesi garantisi verildiğini, oyuna üye olanların gerçek çiftliklerde payı olmadığının söylemiş, binlerce üyenin de oyunda kazandığı paraları nakit olarak teslim aldığını, Çiftlik Bank'ın mucidi ve kurucusu olduğunu, bu sistemi asla dolandırıcılık amacıyla kurmadığını ve her zaman iyi niyetli davrandığını belirtmiştir.

Şüpheli, beyanında sistemde hile unsurunun bulunmadığını, hatta kişilere kazanç vaadinde bulunulmadığını ifade ederek gerçekleştirdiği davranışın dolandırıcılık olarak nitelendirilmemesi gerektiğini belirtmiş, bununla birlikte sistem neticesinde mağdurların zarara uğradığının kabul edilmesi halinde dahi sistemi asla dolandırıcılık amacıyla kurmadığı ifadesiyle de hiçbir şekilde kasten hareket etmediğini belirterek suçsuz olmadığını öne sürmüş, üzerine atılı suçlamayı reddetmiştir.

Aydın’ın beyanında, sistemde “kazanç vaadi” bulunmaması noktasını özellikle belirtmesindeki tek sebep gerçekleştirilen eylemin dolandırıcılık olarak nitelendirilmesine karşı beyanda bulunmak değildir. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 80.maddesi piramit satış sistemlerini, “başlatan, düzenleyen veya toplantı, elektronik posta veya diğer birçok kimsenin de katılımını sağlamaya elverişli yöntemlerle yayan veya böyle bir sistemin diğer bir şekilde yayılmasını ticari amaçlarla destekleyenler hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.” Hükmünü amirdir. Aynı kanunun ilgili diğer maddesinde “gerçekçi olmayan veya gerçekleşmesi çok güç olan kazanç beklentisi sistemi” ifadesi kapsamına Çiftlik Bank olayının da girdiğinde şüphe yoktur. Dolayısıyla, somut olay hem TCK ilgili maddelerince, hem de TKHK atıfıyla birlikte TCK kapsamına girmektedir.

Yukarıda gerçekleştirilen fiildeki hile unsurunun “kazanç vaadi” olduğu ifade edilmiştir fakat somut olayda mağdurları yanıltan tek hile mağdurlara kazanç vaadi sağlanması olmamıştır. Mağdurların zihinlerinde, oyundan satın alınan, bakımları yapılan hayvanların gerçekte var olduğu algısı yaratılarak Türkiye’nin çeşitli yerlerinde açılan ve kendilerinin payları olduklarını düşündükleri üretim çiftliklerinde üretim yapılarak, üretim neticesinde elde edilen mamüllerin hem oyunculara hem de 3.kişilere satılabileceği sanrısı oluşturulmuştur. Çiftlikbank adıyla açılan mağazalarda satılan ürünler her ne kadar mağdurlar tarafından Çiftlikbank tarafından üretimi yapılarak satın alınmış olsa da aslında satın alınan ürünlerde üretici bilgisi yazılmayarak mağdurlara nerede üretildiği bilinmeyen ürünler satılmıştır. Somut olay üzerinden düşünüldüğünde söz konusu bu durumun mağdurların iradesinin sakatlanmasında önemli bir etken olarak kullanıldığını ifade etmek hukuken pek de temelden yoksun olmayacaktır.

Şüphelinin ifadeleri her ne kadar sistemde hile unsuru olmadığına ve mağdurlara bir kazanç vaat edilmediğine yönelik olsa da somut olayda hile unsurunun olmadığına yönelik herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. Bununla birlikte sistem kurulurken internet ve bilişim sistemleri kullanılmış, şirket ve kooperatif adıyla işlemler yapılmış, verilen reklamlarla basın ve yayım yolu etkin kullanılmış olsa da müşteki sayısının yetmiş beş bin mağdur sayısının da bunun çok daha fazlası olmasındaki temel sebep, kişinin kendinden başka kişilerin de sistemde olmasının sistemin inandırıcılığını arttırmış olması neticesinde, kişilerin sisteme üye olurken “Bu kadar insan yanılıyor olamaz.” Düşüncesiyle hareket etmesidir. Hacettepe Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programı’nda mezun olurken hazırladığım, “Dolandırıcılık Suçunun Bir İşleniş Şekli Olarak Piramitsel Dolandırıcılık Suçu” başlıklı Yüksek Lisans Tez çalışmamda da belirttiğim üzere, kanun koyucunun Piramitsel Sistemlerle ve Ponzi Dolandırıcılığı yoluyla işlenen dolandırıcılık suçlarını da nitelikli hal olarak değerlendirmesi gerekliliği açıktır.

Av. Ahmet Mertcan DEVELİ

----------------

[1] Meran, Necati, Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Sahtecilik, Malvarlığı, Bilişim Suçları, Ankara, 2008, s.225.

[2] Atalan, s.5.

[3] Özgenç, s.19.

[4] Atalan, s.6.

[5] Dönmezer, s.466.

[6] Hakeri, Hakan, Zincirleme Piramitsel Oyunlar Düzenleme Suçu, Yargıtay Dergisi, Ocak Nisan 2001, s.137.

“Sanığın, Titan Uluslararası Bilgi İşlem ve Matematiksel Kazanç Sistemleri Ticaret Danışmanlık Hizmetleri adı ile sistemi kurup, para toplamak ve organizasyonda görev alacak kişileri saptadığı, kurucu olarak kendisine Titan ve Türkiye Direktörü payesini verdiği, lüks yerlerde yemekli ve müzikli toplantılar düzenlediği, toplantıya katılanların kendi araçlarıyla toplantıya katılmaları ve toplantıdan hemen sonra yine araçlarıyla kimse ile görüşmeden ayrılmalarının sağlandığı, yapılan konuşmalarla 26 ülkede organize oldukları, iflas etmelerinin söz konusu olmayacağı şeklinde telkinde bulunulduğu, üyelere gizlilik anlaşması imzalatıldığı, kabul başvurusunda uluslararası bir yapılandırma içinde olduklarını gösterecek şekilde Data Administration Services Dad Ag Merkezi Zug-İsviçre tarafından yönetilen Titan International başlığını kullandıkları, gizlilik anlaşması ile organizasyon hakkında kişilerin birbirlerini bilgilendirmeleri engellenip, konuşulanların gizli kalmasının sağlandığı, konuşmacılara çeşitli matematiksel tablolar ve işlemlerle üye olduklarında çok para kazanacakları yönünde telkin ve açıklamalarda bulunulduğu, kendi servetlerinden örnekler verilerek bu sistemin çok kazançlı bir sistem olduğu düşüncesinin katılanların zihninde oluşturulduğu, üye olmaya karar verilenlere hemen form imzalatılarak alkışlarla, titanlı olduğu belirtilerek tebrik edildiği ve kendisine lider unvanı verildiği, tahsil edilen paraların Titan, Direktör, sistem müdürü, sistem müdür yardımcısı, sistem danışmanı, sistem yöneticisi, lider ve data arasında paylaştırıldığı, bu şekilde katılımcının inceleme ve araştırma eğiliminin etkisiz hale getirildiği, bu organizasyon içinde sanık Hakan’ın Titan ve direktör, Fevzi’nin İstanbul sistem müdürü, Ahmet’in İzmir sistem müdürü, Serdar'ın sistem müdür yardımcısı, Levent, Rene ve Thorsten'in data adına toplantılara katılıp, bu kuruluş adına faaliyet yürüttükleri, üye kayıtlarını tuttukları ve kuryelik yaptıkları; bu sanıkların eylem birliği içerisinde hile ve desiselerle mağdurların fikri faaliyetlerini etkiledikleri, onlarda psikolojik bir körlük yarattıkları, matematiksel işlem ve tablolarla üyelerde hatalı bir inanç meydana getirdikleri, çok para kazanılacağı vaadi, yüksek volümlü müzik, devamlı alkışlarla katılımcıların sağlıklı düşünme yeteneğinin ortadan kaldırıldığı, oluşan hatalı inanç ve kanaatle devamının sağlandığı, belirtilen sanıkların, toplantıya katılmalarından üye olunmasına kadarki zaman içerisinde ustaca hazırlanmış mizansen ve yalanlarla mağdurları kandırdıkları, kullanılan hile ve desisenin mağdurların bulundukları sübjektif durum nazara alındığında kandırıcı nitelikte olduğu, sanıkların gerçek durumu açıklamadıkları zira, sistem gereği zincirin halkaları genişledikçe üye temin etmenin zorlaşacağı, belli bir müddet sonra üye temininin imkansız hale geleceği ve sistemin bu aşamada çökeceği, son üye olanların bu işleyiş içerisinde para kazanma olanağının bulunmadığı, bu durumun bilinçli olarak gizlendiği, bu eylemler nedeniyle mağdurlar zarara uğratılarak sanıkların haksız kazanç elde ettikleri, bir kısım mağdurların başlangıçta ödedikleri katılım bedelini daha sonra kendilerinin de üye bulmak suretiyle zararlarının giderilmiş olmasının sanıklar açısından oluşan suçu ortadan kaldırmayacağı, bu şekilde sanıkların eylemlerinin hukuki boyutları çıkıp cezai sorumluluğu gerektiren dolandırıcılık suçu niteliğini aldığı anlaşılmıştır”,

CGK., 24.11.1998-6/280-359.

[7] Sanığın Titan Uluslararası Bilgi İşlem ve Matematiksel Kazanç Sistemleri Ticaret Danışmanlık Hizmetleri adı ile kurulan organizasyonda direktör, sistem müdürü, sistem müdür yardımcısı, sistem danışmanı, sistem yöneticisi gibi aktif görev üstlenmediği, organizasyona sonradan para ödeyerek katılıp grup lideri sıfatını aldığı anlaşıldığından; yönetici grubundan olmaması nedeniyle sistemin işleyişinden sorumlu tutulamayacağı ve şikayetçiye otomobilini gösterip bu sistemden kazandığı şeklindeki beyanının hile ve desise boyutlarına ulaşan kandırıcı nitelikte bulunmaması nedeniyle dolandırıcılık suçu oluşmamıştır”, 11.CD., 23.10.2003-2002/9613-2003/7268.

[8] Tezcan/ Erdem/ Önok, s.904.