Giriş

Dünyada 10.7 milyondan fazla insan hapishanelerde tutulmaktadır. Hapishaneler kötü bilinen inkübatörler ve enfeksiyonların yükselticileridir ve COVİD-19 nedeniyle mahkûmlar arasındaki korku tüm dünyada derinleşmektedir. Mevcut salgın sırasında, hapishanelerin “gelgit COVİD-19” dalgasından korunması Devletler için zorlu bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Sonuçta, mahkûmların insan haklarını, özellikle de yaşam, sağlık ve insani muamele haklarını korumak için uluslararası yasalar uyarınca yükümlülükleri ve görevleri vardır. Özgürlüklerinden yoksun bırakılanlar için yakın bir tehdit Dünya Sağlık Örgütü'nün 15 Mart 2020 tarihli rehber raporunda vurgulandığı gibi, özgürlüklerinden yoksun bırakılan insanların COVİD-19 salgınına karşı dışarıdakilerden daha savunmasız olmaları muhtemeldir. Sınırlı koşullarda ve virüsün kolayca yayılabileceği yakın bir yerde yaşamaktadırlar. Bu tür ortamlarda bir salgının hapsedilenlerin ötesine geçmesi muhtemeldir.[1]

Dünya genelinde koronavirüs (COVİD-19) bulaşan kişi sayısı, 07.04.2020 tarihi itibariyle, 1,410,815’i aşarken, virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı da 81 bini geçmiştir. Tedavi sonrası iyileşenlerin sayısı ise 300 bin olmuştur. COVİD-19, Antartika hariç tüm kıtalara ve Türkiye dâhil 210'dan fazla ülkeye yayılmıştır. Türkiye'den 34.109 kişi bu hastalığa yakalanmış, 725 kişi ise hayatını kaybetmiştir. Türkiye, Dünya salgına en fazla kişinin maruz kaldığı 9. ülke konumundadır.[2][3]

Bir kısım bilimsel çalışmalar devam etmekle birlikte, bu hastalık için bilinen bir tedavi veya aşı henüz bulunamamıştır. Küresel sağlık uzmanlarının neredeyse günlük olarak önerdiği gibi, kendi kendine izolasyon, sosyal mesafe ve kişisel hijyen enfeksiyona karşı en iyi koruyucu önlemlerdir. Hastaların iyileştiği durumlarda bile, hala kalıcı akciğer hasarına maruz kalabilirler. Dolayısıyla COVİD-19'un oluşturduğu tehdidin ne uzak ne de hayal olduğunu varsaymak güvenlidir. Bunun yerine, gerçek ve yakındır ve bu tehdit hapishaneler, kapalı gözaltı merkezleri ve benzeri ortamlardakiler için çok daha şiddetlidir.

Toplumda infaz veya af düzenlemesi şeklinde ifade edilen, teknik olarak ise Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasını Öngören Kanun Teklifi ile yaklaşık 90.000 hükümlünün cezaevlerinden tahliyelerinin sağlanması amaçlanmaktadır. Bu teklifle getirilen en önemli değişiklik koşullu salıverilme sürelerine ilişkindir. Buna göre: Süreli hapis cezasına (yani ağırlaştırılmış müebbet hapis ve müebbet hapis dışında kalan hapis cezaları) mahkûm edilmiş olanlar için koşullu salıverilme oranı 2/3 yerine 1/2 olarak uygulanacaktır.[4]

Buna karşın, TCK m.102/2 kapsamında kalan cinsel saldırı suçu, TCK m.103 kapsamında çocukların cinsel istismarı suçu, TCK m.104/2 ve 3 kapsamında reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, TCK m.188 kapsamında uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçları, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında kalan terör suçları yönünden koşullu salıverilme süresi 3/4 olarak uygulanacaktır.[5] Terörle Mücadele Kanunu kapsamında kalan terör suçları yönünden her hangi bir değişiklik yapılması düşünülmemektedir.

Bu yasa teklifinde özellikle fikir ve ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü kullandıkları halde tutuklananlar ve hüküm giyenler, siyasi tutuklu ve hükümlüler, insan hakları savunucuları ile ilgili bir düzenlemenin yer almamış olması çok ciddi anlamda eleştiri konusu yapılmıştır. Bu hususta ülkemizdeki sivil toplum örgütleri ve uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin haklı birçok eleştirileri olmuş, Türkiye’ye yukarıda bahsi geçen sınıflandırmaya tabi olan hükümlü ve tutukluları da kapsayacak şekilde infaz düzenlemesi yapılması çağrısında bulunulmuştur.

COVİD-19 salgını özellikle salgınının hızla yayılmakta olduğu ülkelerde, devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında, ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların can güvenliğinin korunması için bir kısım tedbirler almaya zorlamıştır. İnsan hakkı örgütleri ve diğer sivil inisiyatiflerinin bu husustaki çağrı ve girişimleri kısaca aşağıdaki şekildedir.

I- İnsan Hakkı Örgütleri Ve Sivil İnisiyatifler Tarafından Yapılan Çağrılar

A- Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyonu’nun 6 Nisan 2020 Tarihli Çağrısı

Avrupa Konseyi, üye ülkelerini COVİD-19 salgını sırasında hapishanedeki herkesin haklarını ve sağlığını korunması çağırısı yapılarak;

Hüküm giymiş mahkumlar ve tutuklu kişiler, yüksek riskli bir ortamda tutuldukları için viral bulaşmaya karşı en savunmasız olanlar arasındadır: genel olarak, gözaltı tesisleri büyük ölçekli salgınlarla ve sosyal uzaklaşma ve hijyen kurallarına, uygunn korumayı sağlayamaz. Ayrıca, birçok Avrupa ülkesinde, cezaevlerinde yetersiz sağlık hizmetlerinin olması ve aşırı kalabalık olması, kolektif hücrelerde kötü gözaltı koşulları bağlamında salgın riski ve ayrıca tüberküloz, diyabet ve HIV gibi tutuklular arasında daha yüksek bulaşıcı ve kronik hastalıklar oranları bulunmaktadır. Avrupa genelinde, bir dizi kontaminasyon ve COVID-19 ile ilgili, hapishanelerde bazı ölümler bildirilmiştir; hapishanelerdeki gerilim, salgın krizin başlangıcından bu yana arttı ve ziyaretler veya diğer faaliyetlere getirilen kısıtlamalara tepki olarak protesto eylemlerine (bazen şiddetli) yol açtı.

İnfaz kurumlarında, büyük ölçekli koronavirüs salgınlarını önlemek için, bazı üye devletler belirli mahkum kategorilerinin serbest bırakılmasını başlattı. Diğer pek çok kişi cezaevi adalet politikalarını geçici veya erken tahliye ve af gibi çeşitli yollarla azaltmak için uyarlamaktadır; evde tutukluluk ve cezaların değiştirilmesi; soruşturmaların askıya alınması gibi tedbirle alınmıştır. Komisyon, tüm üye devletleri mümkün olan her durumda ve ayrım gözetmeksizin gözaltına alınabilecek tüm alternatifleri kullanmaya şiddetle teşvik etmektedir.

Avrupa İşkence ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Ceza (CPT) Önleme Komitesi tarafından COVİD-19 İlkeleri Beyanında belirtilen ilgili insan hakları standartlarına göre, özgürlükten yoksun bırakma alternatiflerine başvurulması, aşırı durumlarda ve hatta daha fazla acil durumlarda gerekli tedbirlerin alınması önerilmiştir. Sıhhi düzenlemelerin etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak ve cezaevi personeli ve cezaevi sistemi üzerindeki bir bütün olarak baskıyı hafifletmek için cezaevi nüfusunun azaltılması Avrupa genelinde vazgeçilmezdir. Bu arada, desteğe ihtiyaç duyan gözaltından serbest bırakılanlara acil durum konaklama ve sağlık hizmetleri de dâhil olmak üzere temel hizmetlere uygun erişim sağlanmalıdır. Açıkçası, bu bağlamda, insan hakları savunucuları, aktivistler ve gazeteciler de dâhil olmak üzere - bazı üye ülkelerde - insan hakları standartlarını ihlal eden tutukluların derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması daha da zorunludur.

Hükümetler ayrıca COVİD-19 salgını sırasında gözaltında tutulan herkesin insan haklarının korunmasını sağlarken, en savunmasız tutukluların, engelli kişilerin, hamile kadınların ve çocuk tutukluların özel ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmalıdır. Tutuklulara uygulanan herhangi bir kısıtlama ayrımcı olmayan, gerekli, orantılı, zaman sınırlı ve şeffaf olmalıdır. Örneğin, aile ziyaretleri ve diğer dış temaslar için kısıtlamaların gerekli olduğu durumlarda, telefon veya video iletişimine genişletilmiş erişim gibi alternatif düzenlemelerle zorunlu olarak azaltılmalıdır. İşkence ve kötü muamele yasağının mutlak niteliği, sağlık nedenleriyle tecrit durumu da dâhil olmak üzere hapishanelerde alınan tedbirlerden asla taviz verilmemelidir. DSÖ Avrupa'nın önerileri doğrultusunda mahkûmların ve cezaevi personelinin yaşam hakkını ve sağlığını korumak için her türlü önlem alınmalıdır. IASC Geçici Rehber'in de vurguladığı gibi, mahkûmlar bilgiye, yasal yardıma ve bağımsız şikâyet mekanizmalarına erişmeye devam etmelidir. Cezaevi izleme mekanizmaları, insanları daha fazla riske maruz bırakmamak (“zarar vermemek” ilkesi) için önlemler alırken durumu denetlemeye devam edebilmelidir.

İnfaz kurumlarında koronavirüs salgını ile mücadele zorluğunu etkili bir şekilde karşılamak için, üye devletler, yeterli insani ve mali kaynaklarla desteklenen ve hapishaneden ayrılanların ihtiyaçlarını karşılayan insancıl ve kapsamlı bir kriz planını acilen benimsemeli ve uygulamalıdır.[6]

B- Uluslararası 16 Sivil Toplum Örgütünün Siyasi Hükümlü Ve Tutukluların Serbest Bırakılması İçin Türkiye’ye Yaptığı Çağrı

Avrupa Gazeteciler Federasyonu, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi, Nesli Tükenmekte Olan Avukatlar Günü Vakfı, Freemuse Derneği, Uluslararası Halk Avukatları Birliği, Uluslararası İnsan Hakları Gözlemevi, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, İtalya İnsan Hakları Federasyonu, Avukatlar için Avukatlar, Kanada Avukat Hakları Koruma, İnsan Hakları Ligi, Barış ve Adalet Platformu, Sosyal Adalet Savunuculuğu Kampanyası, Açık Diyalog Vakfı, Tutuklanan Avukatlar Girişimi ve Medya ve Hukuk Araştırmaları Derneği olmak üzere 16 sivil toplum örgütü, Türkiye’ye karşı yapmış oldukları 25.03.2020 tarihli çağrı ile;

Türk hükümetinin COVİD-19'un hapishanelerde yayılmasını engellemek için yaklaşık 100 bin mahkûmu serbest bırakmaya yönelik ceza sisteminde değişiklikler hazırladığı bildirildi. Bu eylemi alkışlıyoruz. Diğer taraftan ise, medyada yer alan haberlere göre, terörle ilgili suçlamalar da dâhil olmak üzere belirli suçlamalardan hapse atılanların bu düzenlemeden faydalanmayacak olmasıdır. Terörle ilgili suçlamalardan tutuklanan veya mahkûm edilen gazeteciler, politikacılar, sanatçılar, hâkim ve savcılar, insan hakkı savunucuları ve terörle suçlanan tutuklu ve hükümlüler bu yasal değişiklikten faydalanamayacaktır.

Aşağıda imzası bulunan kuruluşlar, ayrımcı bir muafiyetten kaçınmak, tüm mahpusların temel insan haklarına saygı duymak ve COVİD-19 salgını da dahil olmak üzere tüm zarar türlerinden korunmak için gerekli tedbirlerin derhal alınmasını sağlamak için Türk Hükümetine başvurmaktadır. Yaşlı, hasta, sakat ve çocuklu olan mahpuslar derhal cezaevlerinden serbest bırakılmalıdır. …” Şeklinde talepte bulunmuşlardır.

C- COVİD-19 İle Mücadele Konusunda Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi Tarafından Yapılan Tavsiyeler

1) Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin de taraf olduğu bir uluslararası sözleşme ile kurulmuş, işkence ve kötü muamelelerin özellikle ceza ve tutukevleri ile nezarethane ve diğer benzeri kapalı alanlarda (özgürlükten yoksun bırakma alanlarında) önlenmesi açısından ihlaller yaşanmadan tedbirler alıp uygulayan (cezaevi ziyaretleri gibi), 47 Avrupa ülkesinde "önleyici" ("o priori") misyonları olan bir kuruluştur. Mahkemenizin malumları olduğu üzere Türkiye Cumhuriyeti de bu kuruluşun yetkilerini tanımıştır.

2) AİHM de birçok kararında İşkenceyi Önleme Komitesi'nin rapor, deklarasyon ve belgelerine atıf yapmakta ve kararlarında onlara da dayanarak ihlal bulunup bulunmadığına hükmetmektedir.

3) İşkenceyi Önleme Komitesi (Committee for the Prevention ofTorture-CPT), 20 Mart 2020 tarihinde "Coronavirüs yaygın ve bulaşıcı hastalığı sürecinde özgürlüğünden yoksun bırakılmış bireylere uygulanacak (asgari) standartlara dair ilkeler" başlıklı bir deklarasyon yayınlamıştır. CPT bu deklarasyonda Coronavirüs salgın hastalığı ile mücadelede cezaevinde tutulan kişileri ilgilendiren çok önemli ilkelere yer vermiştir. Bunların en önemlileri şu şekilde özetlenebilir:

Özgürlüğünden yoksun bırakılmış bireylerin sağlığını ve güvenliğini korumak için muhtemel her türlü tedbirin alınması temel ilkedir (m. 1). Coronavirus'ün yayılmasını önlemek için, özgürlüğün yoksun bırakılmış kişileri ilgilendiren her türlü kısıtlayıcı tedbirin yasal bir dayanağı olmalı, gerekli, ölçülü ve insan haysiyetine saygılı olmalı ve zaman yönünden sınırlandırılmış olmalıdır. (...) (m. 4).

[Cezaevlerinde çalışan] personelin yakın teması virüsün yayılmasını kolaylaştırdığı için, tüm yetkili otoriteler özgürlükten yoksun bırakmaya alternatif tedbirleri alma konusunda gerekli çabayı göstermelidirler. Bu yaklaşım, kapasitesinin üzerinde tutuklu bulunan cezaevleri açısından emredici (imperative) niteliktedir. Buna ek olarak, ulusal otoriteler tutuklama tedbiri yerine büyük oranda alternatif tedbirlere başvurmalıdırlar; cezaları başka tedbirlere çevirmeli veya erken tahliye yöntemine başvurmalıdırlar. (...) (m. 5).

Sağlık ve tedavi hizmetleri konusuna gelince, özellikle "yaslı" ve "daha önceden sağlık sorunları bulunan kişiler" gibi "zayıf ve özel bir korumaya ihtiyaç duyan kişiler" (vulnerable) ile risk grubunda bulunan özgürlüğünden yoksun kişilerin özel ihtiyaçları özel bir dikkati gerektirmektedir. (...) (m. 6).

Her ne kadar hayati olmayan bazı aktivitelerin askıya alınması meşru ise de yaygın hastalık süresince, tutulan kişilerin temel haklarına tam olarak saygı gösterilmelidir. (...) Ayrıca, ziyaret gibi dış dünya ile her türlü iletişimin kesilmesi gibi kısıtlayıcı önlemler, yoğunlaştırılmış alternatif iletişim yöntemlerine başvurularak tazmin edilmeli; bu husustaki eksiklikler telefonla görüş süresi ve sayısı artırılarak, sesli internet iletişim yöntemlerine başvurularak giderilmelidir." (m. 7).

4) Yukarıda belirtilenlerden anlaşılacağı gibi, Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi, son derece kolay ve hızlı yayılan corona virüs ile mücadele sürecinde cezaevlerinde tutulan bireylerin başta yaşam hakları ve maddi ve manevi vücut bütünlüklerinin korunmasının en temel öncelik olduğunun altını net şekilde çizmekte ve bu çerçevede tutukluluğa ve hürriyeti bağlayıcı cezalara alternatif tedbirlerin yoğun şekilde uygulanmasını (greater use of alternatives to pre-trial detention, commutation of sentences (hapis cezasının başka bir cezaya çevrilmesi), early release (erken tahliye) and probation (şartlı tahliye),...) ısrarla talep etmektedir.

5) Öte yandan; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nun 23 Nisan 2003 tarihli oturumunda kabul edilen, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 27.06.2006 gün ve 315 sayılı kararıyla benimsenmesine karar verdiği ve Bangalor Yargı Etiği İlkeleri m. 5 hükmüne göre "Hâkim, toplumdaki çeşitliliğin ve sınırlı sayıda olamamakla birlikte ırk, renk, cinsiyet, din, tabiiyet, sosyal sınıf sakatlık, yaş, evlilik durumu, cinsel yönelim, sosyal ve ekonomik durum ve benzeri diğer sebeplerden neşet eden farklılıkların şuurunda olmak ve bunları anlamak zorundadır." Bu kapsamda ilgililerin engellilik ve yaşlılık halinden kaynaklanan durumların da dikkate alınması gerekmektedir.

Dünya üzerinde bu hastalık hızla yayılmış, birçok ülkede salgın nedeniyle olağanüstü hal ilan edilmiş, yine birçok ülkede tutuklu ve hükümlülüklerin bu hastalıktan etkilenememesi için çözümler üretilmiştir.

D- İnsan Hakları İzleme Örgütü Tarafından Yapılan Çağrılar

Adalet Bakanlığı’nın 2020 Mart ayı verilerine göre, Türkiye’nin ceza ve tutukevleri sisteminin 235 bin 431 kişilik bir kapasitesi var, ancak 2019 Kasım’ında, ceza ve tutukevlerinde 286 binden fazla mahpus bulunuyordu. Sistemde 368 ceza ve tutukevi bulunuyor ve 67 bin 246 personel çalışıyor. Adalet Bakanlığı cezaevlerinde tutulan insan sayısına ilişkin güncel ve ayrıntılandırılmış istatistikleri artık yayınlamıyor, dolayısıyla eldeki sayılar bakanlar tarafından yapılan açıklamalardan alındı. Cezaevlerindeki mahpusların sayısı son yıllarda keskin bir artış gösterdi ve İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne hapishanelerin aşırı kalabalık olduğuna, mahpusların yer döşeklerinde yattıklarına ve sınırlı tuvalet ve yıkanma imkânlarını paylaşmak zorunda kaldıklarına ilişkin çok sayıda şikâyet ulaştı.[7]

Örgüt, Türkiye’de şu an cezaevinde olan 14 mahkûmun durumunu incelediklerini ve bunların Corona virüsü salgını karşısında ciddi anlamda risk altında olduklarını aktardı. İnsan Hakları İzleme Örgütü uzmanları, Türkiye’deki yetkililere, özellikle bu mahkûmların durumlarının değerlendirmeye alınması ve gelecek hafta oylamaya sunulacak kanun tasarısı kapsamında yürürlüğe girecek uygulanmalardan faydalanmalarının sağlanması çağrısında bulundu.

Raporda, “Türkiye, binlerce devlet memurunu, avukatı, siyasetçiyi, aktivisti ve gazeteciyi, şiddet içeren suçlar işlediklerini, şiddet eylemlerini kışkırttıklarını veya yasadışı silahlı örgütlere lojistik destek sağladıklarını gösteren deliller bulunmamasına rağmen tutuklamış, kovuşturmuş ve mahkum etmişti. Kanun tasarısında terörle mücadele yasası kapsamındaki suçlar için getirilen genel istisna, bu suçlardan hüküm giymiş bütün mahpusları kapsıyor ve yargılaması süren veya henüz başlamamış durumdaki tutuklulardan hiç bahsetmediği gibi, bu iki gruptan birinde olmakla birlikte, kronik sağlık sorunları nedeniyle KOVİD-19 karşısında ölümcül risk altında bulunan tutuklulara veya hükümlülere de bir ayrıcalık tanımıyor. Bu son gruptakilerin arasında, şiddet içeren suçlardan hüküm giymiş mahpuslar da bulunuyor”

Raporda Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT), COVİD-19 küresel salgını bağlamında, hükümetlere cezaevlerindeki aşırı kalabalığı rahatlamak amacıyla özgürlük tahdidine alternatif teşkil edebilecek uygulamalar sunmalarını ve “KOVİD-19 taraması yaparak” en korunmasız durumdaki mahpusların “yoğun bakıma erişimini sağlayacak yollar” açmalarını tavsiye ettiği hatırlatılarak, “Hükümetin kanun tasarısı sadece hüküm giymiş mahpuslara odaklanıyor ve cezaevlerindeki tutukluların tahliyesi konusunda bir düzenleme getirmiyor” ifadelerine yer verildi.[8]

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Türkiye’nin hasta mahpuslara yeterli sağlık hizmeti sunmamasının veya ölümcül hastalığı olan mahpusları tahliye etmemesinin, zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye girdiğine veya yaşam hakkını ihlal ettiğine yönelik COVİD-19 küresel salgınından önce vermiş olduğu çok sayıda karar var. CPT daha önceki raporlarında olduğu gibi, Türkiye’nin hapishanelerini ziyaret ettikten sonra kaleme aldığı 2013 tarihli yayınlanmış son raporunda da cezaevi yetkililerinin mahpuslara yeterli sağlık hizmeti sunma kapasiteleri konusundaki endişelerini dile getirmiş ve mahpuslara bulaşıcı hastalıklar konusunda bir tarama yapılmasını önermişti.[9][10]

Kurumun Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, yetkililerin Corona virüsünden korunmak amacıyla bazı mahkûmlarla ilgili harekete geçerken, durumları en fazla risk taşıyanları gözardı etmemesi gerektiğine vurgu yaptı. Williamson, “Türk hükümetinin aşırı kalabalık olan cezaevlerinde yoğunluğu azaltmaya yönelik olumlu girişimi, terör suçundan hüküm giymiş ve aslında şu an cezaevinde bile olmaması gereken ya da virüsten dolayı ölüm tehdidiyle karşı karşıya olan binlerce mahkumun dahil edilmemiş olması nedeniyle gölgelenmiş durumda,” dedi.

Cezaevlerindeki birçok gazeteci, hukukçu, siyasetçi ve insan hakları savunucularının terör suçundan hüküm giydiğine de değinilen açıklamada, aralarında aktivist Osman Kavala ve gazeteci Ahmet Altan’ın da bulunduğu bu kişilerin çoğunun 60 yaşın üstünde olduklarına da vurgu yapıldı, Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak’ın sağlık durumları nedeniyle Corona virüsü enfeksiyonu açısından riskli grupta oldukları hatırlatıldı.[11]

E- Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türkiye Raportörleri Tarafından Yapılan Çağrı

AKPM Türkiye raportörleri Thomas Hammarberg ve John Howell infaz yasa düzenlemesiyle ilgili yazılı açıklama yaparak; infaz yasasının bütün mahkumlara uygulanması için çağrıda bulunmuşlardır.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) internet sitesinden yazılı açıklamada ise; mahkûmların erken ya da şartlı tahliyesinin ayrımcı olmamasını ve siyasi nedenlerle cezaevinde tutulan mahkumları içermesi, “Korona virüsün cezaevlerinde yayılmasıyla mücadele etmek için Türk parlamentosunun Ceza İnfaz Kanunu'nda değişiklik yapmak için attığı adımları memnuniyetle karşılandığı, Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) özellikle de aşırı kalabalık cezaevleri için üye devletleri özgürlükten yoksun bırakma alternatiflerini kullanmaya çağıran yakın tarihli açıklamasında dile getirilen endişeleri de dikkate almaları gerektiği, ancak söz konusu değişikliklerin; siyasetçileri, gazetecileri, akademisyenleri, görevden alınan memurları, sivil toplum aktivistlerini; ifade ve toplanma özgürlüğünü kullandıkları için 'terörle ilgili suçlamalardan’ tutuklanan birçok kişiyi içermeyeceğini öğrenmenin dehşeti içinde olduklarını, bu ayrımcılığın, tutsakları akut ve riskli durumlara maruz bırakacağı, bazı bilinen davalarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi veya Türkiye’nin Anayasa Mahkemesi de gazetecilerin, politikacıların veya sivil toplum aktivistlerinin uzun süre gözaltında tutulmasını haksız bulan temel hak ihlalleri tespit etmiş olduğunu, bu nedenle, önerilen infaz değişikliklerinin siyasi gerekçelerle tutuklanan ve topluma tehdit oluşturmayanları sağlık ve güvenli yaşam koşullarından bilerek ve kasıtlı olarak mahrum bırakmasının düşünülemeyeceği, böyle bir ayrımcılığın insan hakları açısından kabul edilemez olduğu ifade edilerek, bu temelde yetkili makamları, ilgili ve gerekli bilgilere erişim sağlamaya ve yerel yöneticiler tarafından başlatılanlar da dahil olmak üzere tüm girişimleri kolaylaştırmaya, önleyici tedbirleri artırmaya ve tüm vatandaşların, özellikle de en savunmasız olanların sağlık hakkına erişimini sağlamaya çağırıyoruz." Şeklinde açıklama yapılmıştır.[12]

F- Avrupa Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi Tarafından Yapılan Çağrı

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi Dunja Mijatovic, koronavirüsle mücadele kapsamında üye ülkelere çağrıda bulunarak cezaevlerinde bulunan mahkumların haklarını ve sağlığını koruma altına almak amacıyla acil önlemlerin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etmiş, yapılan yazılı açıklamada Mijatovic, "Temel hak ve hürriyetlere uymayan bazı ülkelerin cezaevlerinde bulunan insan hakları savunucuları, gazeteciler ve aktivistler hiç bir şart koşulmadan derhal serbest bırakılmalı" şeklinde beyanda bulunmuştur.

Bazı Avrupa ülkelerinin hafif suçlardan cezaevinde bulunan mahkumları erken tahliye ettiğine vurgu yapan Mijatoviç Türkiye dahil bütün Avrupa Konseyi üyelerini önlem almaya çağırarak, "Üye ülkeleri bütün alternatifleri göz önünde bulundurarak harekete geçmeye çağırıyorum." ifadesini kullanmıştır. Batman Cezaevi'nde yangın çıktı, mahkûmların isyan ettiği ileri sürülüyor. Avrupa'da bulunan bazı mahkumların koronavirüsten hayatını kaybettiğini ifade eden Mijatovic ziyaretlerin askıya alınması ile birlikte tansiyonun yükseldiğini söyledi. Üye ülkelerin mahkûmlara yönelik acil plan oluşturması gerektiğini ifade eden Mijatovic, bu konuya ayrılabilecek fon üzerinde çalışılması gerektiğini ifade etmiştir.[13]

G- İngiltere Ve Galler Baro İnsan Hakları Komitesinin Yaptığı Çağrı

İngiltere ve Galler Baro İnsan Hakları Komitesinin 3 Nisan 2020 tarihli açıklamasında; İngiltere ve Galler Baro İnsan Hakları Komitesi (BHRC) önümüzdeki günlerde TBMM'ye çıkarılacak yasa tasarılarının COVİD-19'un Türkiye'deki hapishaneler ve gözaltı merkezlerine yayılmasını önlemeyi amaçlayan ciddi endişelerini dile getirmiştir. Erken şartlı tahliye mahkumları, ev hapsi veya diğer gözaltı alternatifleri, avukatlar, hâkimler, insan hakları savunucuları, gazeteciler ve akademisyenler de dâhil olmak üzere siyasi mahkumların infaz yasası dışında bırakılmasını içermektedir.

BHRC, mevcut halk sağlığı salgınında hapishanenin aşırı kalabalıklaşmasını azaltmaya yönelik mevzuatı memnuniyetle karşılar, ancak taslak mevzuatın aşağıdaki özellikleri hakkında ciddi endişeleri ifade eder:

- COVİD-19 enfeksiyonuna terör suçlamalarından hüküm giymiş binlerce mahkumun kapsam dışı bırakılması,

- Geçici veya duruşma öncesi gözaltında tutulan ve sayılarının 43.000 olduğu tahmin edilen tutukluların serbest bırakılması için tedbirler sağlanamaması,

- Türkiye, Temmuz 2016'daki darbe girişiminden bu yana binlerce devlet memuru, avukat, politikacı, aktivist ve gazetecinin yeterli kanıt olmamasına rağmen hapsedilmiş olmalarının ciddi endişelere yol açtığı,

Bu siyasi tutukluların birçoğunun yargılamalarını gözlemlerken, çoğunun aşırı ve yasadışı olarak, yargılama öncesi gözaltına alınmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5/3.maddesini tekrar tekrar gündeme getirmiş olduğu, bu kişilerin çoğunun alıkonulmasının, demokratik bir toplum kavramının merkezinde yer alan (muhalefetin bastırılması ve siyasi tartışma özgürlüğünün sınırlandırılması gibi) yanlış bir nedene başvurulduğu görülmektedir. AİHS’nin 10. ve 18.maddelerine aykırı bu tür sonuçlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bir takım davalarda benzer şekilde mahkumiyetle sonuçlanmıştır. Ayrıca, serbest bırakılan veya beraat ettirilen birçok kişinin yetkilileri tarafından uygunsuz bir şekilde takip edilmesine ilişkin bir kalıp ortaya çıkmıştır, böylece gözaltında tutulmaları için hiçbir temel yoktur.

Bu tür siyasi tutukluların çoğu, Türkiye'nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerini ihlal etmesi muhtemel yargılama öncesi gözaltı koşullarında kalmaktadır. Bu siyasi mahkûmlar özel infaz koşullarından dolayı risk altındadırlar.

Taslak mevzuatın, bu siyasi mahpuslardan herhangi birini, bireysel veya grup bazında ve COVİD-19'un erken tahliye veya gözaltına alternatifler için dikkate alınacak belirli ve ölümcül bir risk oluşturması da dahil olmak üzere sağlayamaması ayrımcıdır ve ciddi ve şiddet içeren suçlardan hüküm giyenler de dahil olmak üzere diğer mahpuslar için hükümlerin hazırlandığı durumlarda keyfidir.

Cezaevlerinde sağlık hizmetlerinin sağlanması bir Devlet yükümlülüğüdür. Mahkumlara yeterli sağlık/tıbbi bakım ve şartlar getirilmemesi, acımasız, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele yaparak veya yaşam hakkını ihlal ederek, tek başına duran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. ve 3. maddelerinin ihlali anlamına gelecektir. Bu durum da ayrımcılık yasağını ihlal edecektir. Türkiye, Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi'nin 12. Maddesi uyarınca, ulaşılabilecek en yüksek fiziksel ve zihinsel sağlık standardını ve BM Standart Asgari Kuralları uyarınca mahkumların ve tutukluların sağlığını koruma görevini güvence altına alma yükümlülüğüne sahiptir. Mahkumlara Yönelik Davranışlar (Nelson Mandela Kuralları) gereğince, yeterli sağlık hizmeti verememenin sonuçları felaket ve geri dönüşü olmayan bir durum olabilir.

Herhangi bir yasal dayanağı olmadan gözaltında tutulanların öneminin altını çizerken, gözaltı keyfi veya başka bir şekilde yerel veya uluslararası standartlara uymayanların serbest bırakılmasını gerektiren OHCHR ve WHO'nun geçici rehberliğini desteklemektedir. Çocuklar, risk profilli kişiler, yakın zamanda çıkma tarihleri ​​olan kişiler ve uluslararası hukukta tanınmayan suçlar için gözaltında tutulanlar da dahil olmak üzere virüse karşı özellikle savunmasız olabileceklerin serbest bırakılması gerekir.

BHRC, Türkiye Hükümeti'ni uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye ve geçici ve mahkeme öncesi gözaltında tutulanlar da dahil olmak üzere siyasi mahkumların derhal serbest bırakılmasını ve bu tür tedbirlerin uygulanmasında ayrımcılık yapmama ilkesinin uygulanmasını sağlamaya çağırmaktadır. Ayrıca, COVİD-19 enfeksiyonu veya bulaşması yoluyla spesifik risklerle karşı karşıya olanlar için erken tahliye veya uygun gözaltı alternatiflerine en erken noktada öncelik verilmelidir.[14]

H- Türk Ceza Hukuku Derneği Tarafından Yapılan Çağrı

TCHD 06.04.2020 tarihli çağrısında; “Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin sorunlarına yaşam hakkı ve insan onuru çerçevesinde çözüm bulunması için çağrımız” başlıklı açıklamada TCHD özet olarak; Yaşam hakkı, gerek tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi, gerekse Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 17. maddesinde garanti altına alınmış ve hiçbir şart altında dokunulamayacak mutlak bir hak olup, ister hükümlü ister tutuklu olsun cezaevlerinde bulunan tüm kişilerin, her ne sebeple olursa olsun, tehlikeye giren yaşam hakkıyla ve hatta bununla bağlantılı olarak sağlık hakkıyla ilgili olarak, yetkili kişi ve kurumlarca, insan onuruna uygun gerekli önlemlerin, hiç zaman kaybetmeksizin alınması hukuksal ve anayasal bir zorunluluktur., hiçbir ayrım yapılmaksızın, aralarında meslektaşlarımızın da bulunduğu, siyasi tutuklu ve hükümlüler de dâhil olmak üzere, cezaevindeki tüm kişilerin sorunlarına, yaşam hakkı ve insan onurunun korunması çerçevesinde çözüm üretilmesi gerekmektedir.” Şeklinde açıklama yapmıştır.[15]

İ- İnsan Hakları Derneği Tarafından Yapılan Çağrı

İnsan Hakları Derneği (İHD) yaptığı çağrıda; tespit edebildikleri kadarıyla, Türkiye hapishanelerinde 591’i ağır hasta olmak üzere toplam 1564 hasta mahpus bulunduğu, “Ağır hasta mahpusların salgın hastalık durumunda ciddi risk grubunda bulunması nedeniyle serbest bırakılarak infazlarının ertelenmesini, tutuklu olanların derhal serbest bırakılmasını, infaz sistemindeki sorunlar ve özellikle de 2005 yılında yürürlüğe giren “5275 Sayılı Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun”un insani olmayan bir yaklaşım üzerine kurulu olması; otoriteyi ve kuralları dayatan, yaşama hakkını ve özgürlükleri değil, güvenliği öne çıkaran bir anlayışla hazırlanması ve uygulamada yaşanan sıkıntılar sorunları artırdığı, siyasi iktidarın uzun zamandır gündeminde bulunan infaz kanunu değişikliği, COVİD-19 salgını da gözönüne alınarak infazda koşullu salıverme sürelerinin eşitliği ilkesine uygun yapılması gerektiği,

Bu kapsamda;

- Hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır;

- Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır;

- Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir;

- Hasta mahpusların infaz ertelemesi önündeki “toplum güvenliği bakımından tehlike” kriteri kanundan çıkarılmalıdır;

- Hasta mahpusların infaz ertelemesinin önündeki engel teşkil eden infaz kanununun 25. maddesindeki “infaza ara verilemeyeceğine” dair düzenleme ile 107. maddenin 16 fıkrasındaki düzenleme kaldırılmalıdır;

- AİHM’in Kaytan - Türkiye kararı uyarınca mahpusların müddetnamelerinde yaşları ve sağlık durumları dikkate alınarak tahliye olabilecekleri uygun bir tarih yer almalıdır;

- AİHM’in Gülay Çetin - Türkiye kararında belirttiği hususlara uyulmalı, hasta mahpusların tahliye edilmemesinin AİHS’in 3. maddesinin ihlali olduğu hatırda tutulmalıdır;

- Cumhurbaşkanının sağlık sebebi ile mahpusları af yetkisini düzenleyen genelgesi değiştirilmeli, Adli Tıp Kurumu tek belirleyici olmaktan çıkarılmalı, Cumhurbaşkanı ağır hasta mahpuslar ile ilgili yetkisini ayrım gözetmeksizin kullanmalıdır. (AS)[16] şeklinde çağrıda bulunmuştur.

II- İnsan Hakları Uzmanlarının Görüşleri

Avrupa Parlamentosu yeni Türkiye Raportörü Nacho Sanchez; “Eğer herkese terörist dersek, belki de hiç kimse terörist değildir.” şeklindeki açıklaması ile ülkemiz pratiklerinin mantıkla bağdaşmadığını izah etmiştir.[17]

Avrupa Hakimler Derneği Başkanı/Uluslararası Hakimler Derneği Birinci Başkan Yardımcısı, José Igreja Matos, BM Hakimlerin ve Avukatların Bağımsızlığı Özel Raportörü Diego García-Sayán; “Türk hükümeti hapishane nüfusunu azaltmak için bir af tasarısı geçiriyor. Ayrıca hükümeti avukatlar, İnsan Hakları savunucuları ve gazeteciler de dahil olmak üzere siyasi mahkumlara bu yardımı vermeye çağırıyorum, Hakimler ve Savcılar da af taslağına dahil edilmelidir.” Şeklinde açıklamalar yapmışlardır.[18]

Yine José Igreja Matos 4 Nisan 2020 tarihli açıklamasında; “COVİD-19 acil durumu, Hukukun Üstünlüğü ilkelerine ve Hakimlerin faaliyetlerine benzeri görülmemiş zorluklar getirir. En temel ve hayati insan haklarından bazıları ciddi şekilde kısıtlanmıştır. Hükümetlerin bu acil durumları (ve bunun sonucunda ortaya çıkan insani korkuları) güçlerini gereksiz yere harcamak ve insan haklarını aşırı derecede kısıtlamak için bir bahane olarak almaktan kaçınmak için büyük çaba gösterilmelidir. Her halükarda “bu krizin Hukukun Üstünlüğü felaketine dönüşmesini engellemeliyiz” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.[19]

“İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Türkiye Sorumlusu Emma Sinclair-Webb; Bu noktada hapishanelerdeki mahkum sayısını azaltmaya yönelik bütün çabalar olumlu karşılanmakla birlikte, bu tür önlemler siyasi mahkumları hedef alan birer araç olarak kullanılmamalıdır. Meclis, terörle mücadele kapsamındaki suçlardan yatan mahkûmlar ve hükümlerinin ertelenmesi için başvurmuş hasta mahkûmlar için getirilecek her türlü ayrımcı istisnaya karşı çıkmalıdır. Türkiye'de cezaevlerinde bulunan 'bütün mahkûmların koronavirüs salgınından dolayı koruma altına alınması gerektiğini vurgulamıştır.”[20]

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Siyasi ve Düşünce Tutuklularının Serbest Bırakılması Çağrısında Bulunmuştur. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, 28.03.2020 tarihinde yağmış olduğu açıklama aile; yeni tip Koronavirüs (COVİD-19) salgını sırasında kalabalık cezaevlerinde sosyal mesafenin korunmasının imkansız olduğunu ifade ederek, cezaevlerindeki kalabalığın azalması için hükûmetlere siyasi ve düşünce tutuklularını serbest bırakılması gerektiği konusunda çağrıda bulunmuştur.[21]

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi raportörü Boriss Cilevics, İspanya ve Türkiye’ye 'siyasi tutukları serbest bırakması' çağrısı yapmıştır.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) raportörü Boriss Cilevics, Türkiye ve İspanya’ya siyasi tutukları serbest bırakması çağrısında bulunmuştur. AKPM’nin “Siyasetçiler görevleri esnasında yaptıkları açıklamalardan dolayı yargılanmalı mı?” başlıklı soru önergesini hazırlayan raportör Boriss Cilevics, cezaevlerindeki sayı fazlalığına dikkat çekerek, koronavirüsten kaynaklı siyasi tutukluların ilk etapta serbest bırakılacaklar arasında olması gerektiğini kaydetmiştir.[22]

Birçok ülkenin koronavirüs pandemisinden kaynaklı tutukluları serbest bırakma yönünde aldığı kararın olumlu karşılandığını da belirten Cilevics, cezaevlerinde pandeminin yayılması tehdidinden kaynaklı önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “2017 referandumunda rol oynadıkları için tutuklu olan Katalan siyasetçiler ile Türkiye’de tutuklu olan belediye eşbaşkanları, milletvekilleri de bu tedbirlerden faydalanmalıdır” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.[23]

Uluslararası Af Örgütü'nün MENA bölge müdürü Heba Morayef, “Her hükümet hapishanelerini nasıl boşaltabilecekleri ve mahkumlar arasındaki etkileşimleri, özellikle grup hücrelerindeki kişileri nasıl azaltabileceklerine bakmalıdır” şeklinde açıklama yapmıştır.[24]

Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Doç. Dr. Kerem ALTIPARMAK, 6 Nisan 2020 tarihli röportajında; İnfaz rejimi ile ilgili yapılan yasa çalışmalarında; Silah ve şiddet kullanmamış olan terör suçlularının, (siyasi suçluların) üç türlü mağdur edildiğini ifade etmektedir. Terörle ilgili eylemlerin ağır cezalarla cezalandırıldığı, yasaların muğlak olduğu, infaz rejiminin ¾ oranında olması ile mağdur edildiklerini, ayrıca COVİD-19 la ilgili yapılan infaz rejiminde bu kişilerin yasa kapsamı dışında tutularak üçüncü kez ayrımcılığa tabi tutulduklarını, yeni infaz rejiminde ayrımcılık yapılmak suretiyle yeni bir suç ve ceza infaz uygulaması meydana getirme çabasının olduğunu ifade etmiştir.

Mevcut terör tanımlarının zaten muğlak olduğu, silah kullanmayan, şiddete karışmamış olan birçok kişinin zaten mağdur olduğunu, AİHM’nin Selahattin DEMİRTAŞ ve Osman KAVALA davalarında bu durumun açık bir şekilde ortaya konmuş olduğunu, AİHS’nin 18.maddesi ihlali ile devletin gücünü kötüye kullanmış olduğunun AİHM kararıyla da tespit edilmiş olduğunu ifade etmiştir.[25]

Aynı röportajda Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise; yeni infaz rejimi ile ayrımcılık yapıldığını, bunun kamu vicdanını yaralayacağını, COVİD-19’un herbir birey için büyük bir risk taşıyacağını, şiddet içermeyen siyasi suçlular açısından infaz rejiminde eşitlik sağlanması gerektiğini, aksi durumunda infazda iyileştirme değil, intikam düzenlemesine dönüşme riski olduğunu, sağlıklı yaşam hakkının bütün mahkûmların eşit hakkı olduğunu, aksi durumda mevzuatta olmayan idam cezasının üstü örtülü bir şekilde, fiili olarak uygulamaya sokulmuş olacağını ifade etmiştir.[26]

III- COVİD-19 Sebebiyle Dünya Üzerinde Bir Kısım Ceza İnfaz Kurumlarındaki Salgınlar ve Alınan Önlemler

Ülkeler şeffaf bir şekilde bilgi paylaşımı yapmadıklarından, ceza infaz kurumlarındaki COVİD-19 salgınına maruz kalan tutuklu ve hükümlülerle ilgili net bilgiler kamuoyuna yansımamakla birlikte, basın yayın kuruluşlarında çıkan haberler ve sivil toplum örgütleri tarafından yapılan açıklamalara göre bir kısım istatistiklere ulaşmak mümkün olabilmektedir.

A- ABD

COVİD-19 salgını ile mücadele eden ve bu salgının en yoğun görüldüğü ülke 07.04.2020 tarihi itibariye 330 milyon Nüfusu olan ABD’dir. ABD’de 367,650 vaka görülmüş, 10.943 ölüm gerçekleşmiştir.[27] ABD ise en yoğun olarak bu salgın, finans merkezi olan New York Eyaletinde görülmektedir. Ceza İnfaz Kurumlarında da en yoğun salgın yine New York Eyaletinde bulunan infaz kurumlarında görülmektedir.

4 Nisan 2020 Tarihi itibariyle NYC Hapishanelerinde COVİD-19 Enfeksiyon Hızının Analizi[28] Aşağıdaki Şekildedir.

Vaka Sayısı

Mevcut

Enfeksiyon Yüzdesi

Enfeksiyon Bindesi

NYC Jails (Rikers)**

239

4,422

5.405%

54.05

New York City

52,948

8,175,133

0.648%

6.48

New York State

102,863

19,440,469

0.529%

5.29

United States

266,558

331,002,651

0.081%

0.81

Hubei Province (Wuhan)

67,802

59,020,000

0.115%

1.15

China

81,620

1,439,323,776

0.006%

0.06

Lombardy, Italy

47,520

10,040,000

0.473%

4.73

Italy

119,827

60,461,826

0.198%

1.98

Son Güncelleme

03/04/2020

Wall Street Journal’ın 29.03.2020 tarihli haberine göre; ABD’de Oakdale cezasını çekmekte olan ve uyuşturucu mahkûmiyeti bulunan 49 yaşındaki erkek şahıs 28.03.2020 tarihinde hastanede COVİD-19 sebebiyle hayatını kaybetmiştir.[29]

ABD’nin en büyük bölge hapishanelerinden biri olan Chicago'daki Cook County Hapishanesinde vaka sayısı artmaya devam etmektedir. Resmi makamlar tarafından yapılan açıklamaya göre ilk kez iki tutukluda 23 Mart'ta pozitif test sonucuna ulaşılmış, 3 Nisan'a kadar bu sayı 210’a ulaşmıştır.[30] Illinois Eyaleti Cook County hapishanesinde bu sayı 134 ulaşılmıştır. Michigan Üniversitesi'ndeki ceza hukuku profesörü olan Sonja Starr; “Virüs bir kez oraya geldiğinde, orman yangını gibi yayılacak, çünkü mevcut hapishanelerde ve hapishanelerde var olan kalabalık koşullarda temel olarak bir uzaklaşma mevcut değildir. Buna karşılık yetkililer harekete geçmeye başlamışlardır. Federal düzeyde, Başsavcı William Barr geçen hafta Federal Cezaevleri Bürosuna “şiddet içermeyen ve asgari yeniden suçlama olasılığı bulunan ve cezaevlerini ev hapsinde sunma konusunda daha güvenli olabilecek risk altındaki mahkumları tespit etmesini emreden bir not yayınlamıştır.[31] ABD'nin Kaliforniya eyaletinde ise 3.500 kişinin erken tahliye edilmesine izin verilmiştir.[32]

B- Fransa

Fransız mahkûmlar, koronavirüs salgına karşı korunmadıkları korkusuyla şikâyette bulunmuştur. Avukatlar; "Avukat ziyaretçileri, hem hapishane personelini hem de gözaltındaki kişileri korumak için aile ziyaret odalarının askıya alınması dışında hiçbir sağlık önlemi alınmadı." şeklinde şikâyette bulunmuşlardır. Şikâyetçiler; koruyucu maske veya eldiven, hidro-alkolik jel dağıtılmadığını, önleme kampanyasının bir parçası olarak önerilen bir metrelik mesafelerin, hapishanenin aşırı kalabalık olması nedeniyle etkili olamayacağını vurgulamışladır. Şikâyetçiler doğrudan Adalet Bakanı Nicole Belloubet ve Başbakan Edouard Philippe'i hedef almışlar ve bu kişilerin gerekli tedbirleri almayarak suç işlediklerini ifade etmişleridir. Suçun ise; "tehlikede olan bir kişiye yardım edememe" olduğu ve 5 yıl hapis cezasına yol açabileceği ifade edilmiştir.

Paris yakınlarındaki Fresnes hapishanesindeki 74 yaşındaki bir mahkûmun, koronavirüs salgınının başlangıcında COVİD-19'dan hayatını kaybetmiştir. Adalet Bakanı Belloubet, 10 mahkumun COVİD-19 salgınına maruz kaldığını, 450 civarında mahkumunda "bazı belirtiler gösterdiğini" doğrulamıştır. Bakan 5.000 ila 6.000 arasında mahkûmun COVİD-19 nedeniyle erken tahliyeden faydalanabileceğini ifade etmiştir.[33] Daha sonra ise yaklaşık 5.000 mahkûmun serbest bırakıldığı duyurulmuştur.[34]

C- İngiltere

İngiltere Hapishane Memurları Birliği (POA), Londra'nın kuzeyindeki Pentonville hapishanesindeki iki personelin COVİD-19 belirtileri yaşadıktan sonra hayatını kaybettiğini ifade etmiştir. İngiltere ve Galler'deki memurlar, destek personeli de dâhil 7.900 hapishane personeli kendi kendini tecrit etmiş buna rağmen, 15'i koronavirüse yakalanmıştır. Ayrıca 90 mahkûmun COVİD-19 maruz kaldığı doğrulanmıştır.[35] Başka bir kaynağa göre ise; İngiltere’de; Seksen sekiz mahkûm ve 15 personel COVİD-19 için şimdiden pozitif çıkmıştır. Üç mahkûm ise COVİD-19 sebebiyle hayatını kaybetmiştir.[36] Yine başka bir kaynağa göre ise; İngiltere'de bugüne kadar toplam 88 tutuklu ve 15 cezaevi çalışanında COVİD-19 tespit edilmiştir.[37]

Prison Reform Trust müdürü Peter Dawson, “İstisnai zamanlar istisnai önlemler gerektirir ve halkın bu durumda, bazı mahpusların tutulması yerine birkaç hafta erken bırakılmasıyla onların korunmasına daha iyi hizmet edileceğinden emin olunmalıdır.” Şeklinde açıklama yapmıştır. Kuzey İrlanda 1.500 mahkûmun 200'ünü erken tahliye ederken, İskoçya'daki yetkililer de benzer önlemler almayı düşündüklerini ifade etmişlerdir.

İngiltere hükümeti, İngiltere ve Galler'deki 4.000 kadar mahkûmun koronavirüsün yayılmasını engellemek ve kontrol etmek için geçici olarak hapishaneden serbest bırakılacağını duyurmuştur. Adalet Bakanlığı, düşük riskli suçluların elektronik olarak etiketleneceğini ve geçici olarak serbest bırakılacağını, ancak ilk endişe işaretinde geri çağrılabileceğini açıklamıştır. Bu çözüm, birçoğu hücre paylaşan binlerce mahkûmun enfekte olmasını önlemenin bir yolu olarak görülmektedir.

Bu eylem, binlerce mahkûmun enfekte olmasını ve yerel NHS hizmetlerini ezmesini önlemek için gereklidir. Bunun nedeni, sıklıkla hücreleri paylaşan mahkûmlar arasındaki yakınlıktır. Sıkı tahliye için katı kriterleri geçen mahkumlar katı koşullara tabi olacak ve evde kalma gerekliliğini zorlamak için GPS etiketleri de dâhil olmak üzere elektronik olarak izlenecektir. Bu koşulları ihlal ettikleri veya başka suçlar işledikleri için derhal hapishaneye geri çağrılabilirler. Bültenler zaman içinde aşamalı olarak yayınlanacak, ancak önümüzdeki haftadan başlayabilir. Koronavirüs semptomları varsa veya barınma ve sağlık desteği olmadan hiçbir mahkûm serbest bırakılmayacaktır.[38][39]

HMP Wandsworth'taki bir kaynak, Guardian'a hapishanede daha fazla test planının olmadığını ve bunun yerine semptom gösteren mahkumların izolasyon kanadına yerleştirildiğini söylemiştir. 52 mahkûm “enfekte” olarak sınıflandırılmıştır. 84 yaşındaki erkek, geçen hafta koronavirüse yakalandıktan sonra ölen ilk İngiliz mahkûm olmuştur. Pazar gecesi itibariyle, 2 mahkûm COVİD-19'dan ölmüş, 55'inde pozitif test sonucuna ulaşılmıştır. 2018'de yayınlanan bir rapora göre, hapishane nüfusunun % 15'inde solunum sorunları vardır. Müfettişler, 2019 yılında, denetlenen 35 hapishaneden 10'unun minimum temizlik ve enfeksiyon kontrol uyumluluğu standartlarını karşılayamadığını tespit etmiştir. İngiltere Adalet Bakanlığı, mahkûmların önceden belirlenmiş irtibat numaralarından akraba ve arkadaşlarla iletişim kurmak için güvenli telefon ahizelerine erişebileceklerini açıklamamıştır.[40][41]

D- Çin

26 Şubat'ta 2020’de Çin Adalet Bakanlığı, ülkenin hapishane sistemindeki COVİD-19 salgınlarına ilişkin ikinci parti veriyi yayınlamıştır. 25 Şubat tarihi itibarıyla, üç ilin beş hapishanesinde (Hubei, Shandong ve Zhejiang) 555 doğrulanmış enfeksiyon tespit edilmiştir. 29 Şubat'ta yayınlanan veriler, Wuhan'daki yeni enfeksiyon vakalarının neredeyse yarısının (565 vakanın 233'ünün) mahkumun verem olduğu açıklanmıştır.[42][43]

E- Mısır

Mısır Sağlık Bakanlığı 24 Mart 2020 tarihli açıklamasında o tarihe kadar teyit edilen toplam COVİD-19 vakası sayısının, 19 ölüm de dahil olmak üzere 366'ya ulaştığını ve ordu komutanlarının ölümler arasında olduğunu bildirmiştir. 29 Mart'a kadar bildirilen toplam vaka sayısı 576 olmuştur. Mısır çok sayıda siyasi tutuklu serbest bırakmış, diğer taraftan ise on binlerce insanı barışçıl bir şekilde protesto gösterileri nedeniyle gözaltına almıştır.[44]

G- Diğer Ülkeler

Bahreyn Haklar ve Demokrasi Enstitüsü'ne göre, Bahreyn 300 siyasi tutuklu da dahil olmak üzere yaklaşık 1.500 tutuklu serbest bırakmıştır. İran, bazı siyasi tutuklular da dahil olmak üzere 85.000 mahkuma geçici olarak serbest bırakmıştır. [45] Suriye'de Cumhurbaşkanı Beşar Esad, bazı cezaevlerinde tutukluların erken tahliye edilmesini öngören bir af yayınlamıştır.[46] 1 Nisan itibariyle Somali 574 mahkumu COVİD-19 sebebiyle serbest bırakmıştır.[47] İtalya'daki cezaevlerinde yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yönelik tedbirlere protesto olarak başlayıp isyana dönüşen olaylarda 6 mahkum hayatını kaybetmiştir.[48] Sri Lanka hapishanelerinden yaklaşık 3.000 kişi serbest bırakılmıştır.[49]

IV- COVİD-19 Nedeniyle İç Hukukta Verilmiş Olan Mahkeme Kararları

COVİD-19 salgını ülkemizde de tutukluların serbest bırakılması için geçerli bir neden olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.

Mardin 4.Ağır Ceza Mahkemesi 2020/53 Esas sayılı doyasında; “Cumhuriyet Başsavcısı A.B.’nin 31.03.2020 tarihli mahkememiz iş bu dosyasında tutuklu olarak yargılanan N.Ö. isimli sanığın tutuklulukta geçirmiş olduğu süre, üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyetinin değişme ihtimali, sanıkta COVİD-19 tanısının olması bu haliyle infaz karantina altına alınması halinde ceza infaz kurumunda oluşacak vahim durum hususları dikkate alınarak sanık hakkında CMK'nın 109 vd. Maddeleri gereğince yurt dışına çıkış yasağı ve ev hapsi uygulanarak adlı kontrol hükümleri doğrultusunda tutuksuz olarak yargılanmak üzere tahliye edilmesi talep ettiği anlaşılmakla; Soruşturma evrakı içerisinde bulunan Mardin Devlet Hastanesinin sağlık raporları. 30/03/2020 tarihli test sonucu itibariyle COVİD-19 tanısının bulunması, delillerin büyük ölçüde toplanmış bulunması, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının tahliyeye yönelik yazılı mütalaasının bulunması, bu aşamada kişilerin ve toplum sağlığının tehlikeye gireceği değerlendirilerek adlı kontrol hükümlerinin yeterli olacağı değerlendirildiğinde sanık N.Ö.’nün TAHLİYESİNE,”

Şeklinde 31/03/2020 tarihinde karar vermiştir.

Ankara 16. Ağır ceza Mahkemesi 2020/114 Esas sayılı dosyanın tensip zaptı ile; “Sanık hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan davada sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, sanığın dosyaya yansıyan kısmen ikrar yönündeki savunma ve bayanları, tutuklulukta geçen süre, sanığın bu aşamadan sonra delilleri karartma şüphesinin ortadan kalkınış olması ile Dünya da ve ülkemizde halen yaşanmakta olan Kovid-19 adlı virüs salgını sebebiyle toplum sağlığı genel kamu güvenliği hususları da değerlendirilerek adli kontrol tedbirinin hu aşamadan sonra yeterli olacağı kanaatine varılmış olmakla sanığın tahliye talebinin kabulü ile sanığın TUTUKLULUK HALİNİN KALDIRILMASINA”,

Şeklinde karar vermiştir.

V- COVİD-19 Salgını Açısından Türkiye İnfaz Kurumlarının Değerlendirilmesi

Her ne kadar ülkemizde son yıllarda çok sayıda yeni ceza infaz kurumu yapılmış olsa da; 2000 yılında 49.512 olan[50] toplam tutuklu ve hükümlü sayısı 2020 yılında 300 bini aşmıştır. Son yirmi yılda tutuklu ve hükümlü sayısında %500 artış olmuştur. 20 Mart tarihli Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi Türkiye'nin cezaevlerinde 300 binden fazla mahkumun bulunduğunu gündeme getirmiş, Komite, güvenilir raporların daha önce belgelediği gibi, Türkiye hapishaneleri aşırı derecede kalabalık ve yeterince hijyenik değil, Türk hapishanelerinin doluluk seviyesi güvenilir raporlarda % 131 veya % 153 olarak ifade edilmektedir, şeklinde vaka tespitinde bulunmuştur.[51] Yeni infaz kurumları yapılmış olsa da, %500’lük korkunç artış karşısında, mevcut haliyle, sağlıklı bir ortamın sağlanması mümkün gözükmemektedir.

Cezaevi idareleri tarafından Avrupa Konseyi'ne sağlanan bilgilere göre Türkiye, aşırı kalabalık hapishaneler bulunduran 10 ülkenin başında geliyor zira her 100 yer için 123 mahkum olduğu ifade ediliyor. Türkiye'yi bu konuda Belçika, İtalya, Fransa, Macaristan, Romanya, Malta, Yunanistan, Avusturya ve Sırbistan takip etmektedir.[52]

Türkiye’deki mevcut ceza infaz kurumlarındaki COVİD-19 salgına ortam hazırlayan koşullar ise;

1) Sık sık soğuk suların kesilmesi,

2) Soğuk sular kesildiğinde plastik şişelerle su yedeklemesinin yapılmak zorunda kalınması,

3) Sıcak suların düzenli bir şekilde verilmemesi,

4) Yeteri kadar havalandırma sisteminin bulunmaması,

5) Özellikle tek kişilik odaların 5-6 ay güneş alamaması,

6) Sağlık hizmetine erişimlerdeki güçlük, revire çıkma imkânlarının çok sınırlı olması, hastaneye nakillerin çok kısıtlı olması,

7) Yeteri kadar yatak olmaması, (BAZI KOĞUŞLARIN KAPASİTESİNİN 2-3 KATI TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ BARINDIRMASI)

8) Kalabalık ortamların birçok kişi tarafından ortak bir şekilde kullanılmak zorunda kalınması,

9) Toplu olarak yemeklerin yapılması ve dağıtılması,

10) Toplu koğuşlarda küçük bir mutfak tezgâhının bulunması, koğuşta kalan herkese ait plastik tabakların bu tezgâh üstü ve altı dolaplarda muhafaza edilmesi,

11) Koğuşlara tencerelerle verilen yemeklerin koğuş nöbetçileri tarafından dağıtılması,

12) Koğuş içinde dar mekândaki masalarda bitişik düzende yemek yenmesi,

13) Yemek tabaklarının ve kaşıklarının plastik olması,

14) Bulaşıkların nöbetçi tarafından elle yıkanması,

15) Yatakların ranza sistemi ile bitişik düzen olması,

16) Ranzası olmayan yatakların yere serilmesi, yerle temas eden yatakta yatan kişilerin daha fazla salgın hastalık riskine maruz kalmaları,

17) Bir kaç adet musluğun 30-40 kişi tarafından kullanılması,

18) Çamaşırların ortak kullanılan leğenlerde elle yıkanması, aynı iplere serilerek oda içinde kurutulması, bu durumun aynı zamanda hijyen açısından sorun oluşturması,

19) Sosyal mesafe korunamadığından kişisel hijyenin sağlanmasındaki zorluk,

20) Temiz içme suyu sağlamaktaki zorluklar,

21) Kurum kantinlerinde yeteri kadar temizlik malzemesinin tedarik edilememesi, her zaman kantin hizmetlerine ulaşmanın mümkün olmaması,

22) Yeteri kadar meyve sebze tedarikinin mümkün olmaması,

23) Kantin ve manav siparişlerinin aynı kişiler tarafından bütün koğuşlara dağıtılması,

24) Açık ve kapalı görüşlerin yasaklanması ile telefonla görüşme hakkı sayısı da artırılmak suretiyle infaz kurumu koridorlarındaki ankesörlü telefonların bütün tutuklu ve hükümlüler tarafından ortak bir şekilde kullanılmak zorunda kalınması, telefon görüşmeleri öncesi ve sonrasında bütün hükümlü ve tutukluların üst aramalarının İnfaz Koruma Memurları tarafından yapılması, bu memurların bütün tutuklu ve hükümlüler için aynı işlemi yapmak zorunda kalmaları, sosyal mesafeyi bu şartlarda korumanın mümkün olmayışı, [53]

25) Bu telefonlarda hijyen sağlamanın neredeyse imkansız olması,

26) Yemek yeme ve yatma saatlerinde kullanılan ortak alanlarda kişi başına en fazla 1,5 -2.5m2 alanların düşmekte olması,

27) Akşam ve sabah sayımlarının da koğuşta bulunanların yanaşık düzen (yanyana) ve hazırolda sayım tamamlanıncaya kadar bekletilmeleri,

28) Her bir sayım için en 4-5 infaz koruma memurunun koğuş içine girmek zorunda olması,

29) Bu sayım ekibinin bütün koğuşları kontrol etmek zorunda bulunmaları (BU KİŞİLER POTANSİYEL VİRÜS TAŞIYICISI OLACAKLARDIR)

30) Bu hastalıkla mücadele için gerekli sosyal uzaklaşmanın sağlanmasının fiili olarak mümkün olmaması, (BÜTÜN İNFAZ KURUMUNA HİZMET VEREN (YEMEK DAĞITAN, KANTİN MALZEMESİ DAĞITAN GÖREVLİLER GİBİ) TAŞIYICI BİR KİŞİ VASITASI İLE HASTALIĞIN HERKESE BULAŞTIRILMASINDAKİ YÜKSEK RİSK)

Sebebiyle, COVİD-19’un çok daha hızlı bir şekilde yayılma riski bulunmaktadır.

YUKARIDA ÖRNEK VERİLEN NEW YORK RİKERS CEZA İNFAZ KURUMUNDAKİ YÜKSEK ORANDA VİRÜSÜN YAYILMA ARTIŞ ORANI, ÜLKEMİZ AÇISINDAN DA SORUNUN BÜYÜKLÜĞÜNÜ ORTAYA KOYMAKTADIR.

Bu salgın ceza infaz sistemleri açısından zaman ayarlı bomba olarak adlandırılmaktadır.

Carnegie Mellon Üniversitesi kamu politikası profesörü olan ve aynı zamanda da kriminolojiye odaklanan Daniel Nagin, “Koronavirüs hapishane ortamına sokulduktan sonra yayılmasını kontrol etmek son derece zor olacak,” diyor, “Bu sorunun Rikers'ta ortaya çıkması beni şaşırtmıyor ve bu noktada büyük olasılıkla başka tesislerde de göreceğiz.” Şeklinde açıklamada bulunmuştur.

Rikers'ın (New York’taki C.İ.K) eski bir tıbbi direktörü olan Dr. Jonathan Giftos, cezaevi sistemindeki kişilerin yakınlığının sosyal mesafeyi uygulamanın imkânsız olduğu anlamına geldiğini ifade ederek, “Salonlar küçük… Kendinizi diğer insanlardan fiziksel olarak uzaklaştıramazsınız, ”şeklinde olayı açıklamıştır.

ACLU Ulusal Hapishane Projesi müdür yardımcısı Amy Fettig, "Ne yazık ki, hapishanelerin ve hapishanelerin virüs vektörleri olduğunu ve bu kurumlarda yaşayan ve çalışan insanların neredeyse virüs için ördek olduklarını biliyoruz." Diyerek şöyle devam etmiştir; "Bu insanların hepsi son derece risk altında, çünkü halk sağlığı görevlilerinin kendimizi korumak için kesinlikle gerekli olduğunu söylediği sosyal mesafeyi uygulayamıyorlar." Demiştir.

Boston College Biyoloji bölümünde çalışan, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Emrah ALTINDİŞ; "Dünya ile karşılaştırıldığında en yüksek enfeksiyon oranı New York Rikers hapishanesinde görülmüş. Şehirde oran 3.57/1000 iken, hapishanede 27.85/1000. (CEZAEVİNDE 7,8 KAT DAHA FAZLA) TR'de ~ 300 bin insan hapiste. 60 yas üstü ve kronik hastalıklar olanlar için derhal önlem alınmalı.” Şeklinde beyanda bulunmuştur.

Dünya üzerinde kabul gören, COVİD-19 ile etkin mücadele için önerilen metotlar ile, ülkemizdeki ceza infaz kurumlarının kapasitelerinin üzerinde tutuklu ve hükümlü barındırması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, devletin mevcut durumda can güvenliklerini korumakla yükümlü olduğu tutuklu ve hükümler için hijyenik sağlıklı ortamları sağlaması ve sosyal uzaklık mesafesine uygun yerleşim planı yapması mümkün gözükmemektedir. COVİD-19 salgınına maruz kalan diğer ülkelerin ceza infaz kurumundaki tutuklu ve hükümlülerin can güvenliğinin korumak için almış olduğu tedbirler, her hangi bir ayrımcılık yapılmaksızın çok acil bir şekilde ülkemizde de uygulanmalıdır.

Sonuç

Geçtiğimiz birkaç hafta içinde, dünya çapında milyarlarca insan “sosyal olarak uzak” olmanın ne demek olduğunu öğrendi. Fakat bu sosyal mesafenin korunması infaz kurumlarında imkansızdır. Eski bir New York Ceza İnfaz Kurumu görevlisi ABC News'e verdiği demeçte, "..kimse hastalık iletmek için şehir hapishanesinden daha etkili bir vektör icat etmedi." şeklinde beyanda bulunmuştur. İnfaz kurumlarında salgının yayılması, insanların toplu olarak depolanmasının kaçınılmaz sonucu olacaktır.[54]

BM İnsan Hakları Komitesi'nin 36 No'lu Genel Yorumu'nda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin (ICCPR) 6. Maddesi tüm insanların yaşam hakkını tanır ve korur. Bu hak bozulamaz niteliktedir ve kamusal acil durumlar ve silahlı çatışma durumları dahil olmak üzere her koşulda uygulanmaya devam etmektedir. Taraf Devletlerin “toplumda hayata doğrudan tehdit oluşturabilecek genel koşulları” ele alma konusunda olumlu yükümlülükleri vardır (26. paragraf) ve buna COVİD-19 salgını gibi hayatı tehdit eden hastalıkların yaygınlığı da dahildir.[55]

Sağlık hakkına gelince, ICCPR açıkça sağlık hizmeti hakkı sağlamaz. Bununla birlikte, Madde 6 ICCPR kapsamındaki yaşam hakkından ve Madde 10 ICCPR kapsamındaki insani muamele hakkından hareket eden İnsan Hakları Komitesi, Taraf Devletlerin mahkumları tutuklu ve gözaltına alarak tutukluların 'bakım sorumluluğunu üstlenmesini' sürekli olarak kabul etmiştir. Yaşam (Lanstova/Rusya) ve esenlik (Fabrikant/Kanada). Bulaşıcı hastalığı olan mahpusların diğer mahpuslardan ayrılmaması da 6. ve 10. Maddeler kapsamındaki sorunları gündeme getirebilir (Cabal ve Pasini/Avustralya). Benzer şekilde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 2. Maddesi, Taraf Devletlerin sadece kasıtlı ve yasa dışı bir şekilde yaşamaktan kaçınmakla kalmayıp aynı zamanda kendi yargı yetkisi dâhilindeki kişilerin yaşamlarını korumak için gerekli adımları atmalarını da sağlar (Guiliani ve Gaggio) v İtalya)[56]

Bu yükümlülükler, yaşam hakkının tehlikede olabileceği kamuya açık olsun ya da olmasın herhangi bir faaliyet bağlamında geçerlidir (Valentin Campeanu/Romanya adına Yasal Kaynak Merkezi). Daha özel olarak, Eremiasova ve Pechova'ya karşı Çek Cumhuriyeti'nde Mahkeme, Devletin “tutuklanan ve alıkonulan kişilerin hayatını öngörülebilir bir tehlikeden korumak” görevini yineledi. Bu açıkça, devletlerin belirli bir hastalık veya enfeksiyonun ortadan kaldırılması veya yayılmasını önleme konusundaki pozitif yükümlülüğünü içermektedir (Shelley/Birleşik Krallık). Son zamanlarda, Poghosyan/Gürcistan ve Ghavtadze/Gürcistan davalarında Mahkeme, Gürcistan'ın cezaevlerinde tüberküloz ve hepatit gibi bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek için gerekli yasal ve idari önlemleri almasını talep etmiştir. Sağlık hakkı da AİHS'de açıkça yer almamaktadır. Bununla birlikte, AİHS'nin 3. maddesi ve 8. ve 14. maddeleri temelinde Devletlerin, diğerlerinin yanı sıra, tıbbi yardım sağlayarak, mahpusların sağlığını yeterli ve zamanında güvence altına almaları gerekmektedir (Keenan/İngiltere). Mahkemenin kararına göre, sık sık aşırı kalabalıklaşma ile birlikte bulunan hijyenik olmayan, sağlıksız koşullar, Madde 3 uyarınca aşağılayıcı muameleye yol açabilir (Kalaşnikof/Rusya)[57]

Bazı insan hakları ve politika kurumları, Devletlerin COVİD-19 salgını ile cezaevlerinde nasıl başa çıkmaları gerektiğine dair talep ve yönergeler yayınlamıştır. Dünyadaki birçok ülke salgın riskini azaltmak için şimdiden adımlar atıyorlar. Türkiye'de 31 Mart'ta TBMM'ye birkaç gün içinde kabul edilmesi öngörülen bir yasa tasarısı sunuldu. Bu, Türkiye’deki hapishane nüfusunun yaklaşık üçte biri kadar 90.000 mahkûmun erken tahliye edilmesine yol açacaktır. Yasa tasarısı, haksız yere terör suçları veya Devlete karşı işlenen suçlarla suçlanan binlerce siyasi mahkûmu dışladığı için başta uluslararası insan hakları örgütleri olmak üzere birçok sivil insiyatif tarafından bu düzenlemenin ayrımcılık içerdiğinde bahisle ağır bir şekilde eleştirilmiştir.[58]

COVİD-19'un hapishanelerde yayılma süreci belirlenememektedir. Devletlerin mahkûmları korumak için yapması gerekenler gerçekten basittir ve 2006 yılında Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Avrupa Cezaevi Kuralları bir rehber olarak kullanılabilir: yasal durumları nedeniyle ayrımcılık yapmadan ülkedeki sağlık hizmetlerine erişim sağlamalıdırlar. Bu mümkün değilse, 20 Mart 2020'de Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) tarafından tekrarlandığı gibi, Devletler hapis cezasına geçiş, erken tahliye ve denetimli serbestlik gibi hapis cezasına alternatif önlemler almalıdır. Ne ICCPR'nin ne de Avrupa Konvansiyonunun mahkûmları sağlık gerekçesiyle serbest bırakma konusunda genel bir yükümlülüğü bulunmadığına dikkat edilmelidir, ancak CPT'nin vurguladığı gibi, böyle bir yaklaşım benzeri görülmemiş COVİD-19 salgını karşısında zorunlu olabilir.[59]

Benzer şekilde, 25 Mart'ta BM İnsan Hakları Komiseri Michelle Bachelet, hükümetleri, gözaltında tutulan ve yani yaşlı tutuklular ve hasta olan kişiler arasında COVİD-19'a karşı özellikle savunmasız olanların sayısını azaltmak için hızlı bir şekilde çalışmaya çağırmış ve diğerlerinin yanı sıra siyasi tutsaklar da dâhil olmak üzere eleştirel veya muhalif görüşleri ifade ettiği için gözaltına alınan kişilerle ilgili acil tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulamıştır.[60][61]

Bu tür tekrarlanan çağrılar gerçekten de iyi bir nedendir. Yukarıda belirtildiği gibi, Devletlerin uluslararası hukuk kapsamında yükümlülükleri vardır. Bu salgının hapishanelere yayılmasından dolayı kitlesel ölümlerin veya kalıcı organ hatalarının meydana gelmesi durumunda, hesap verebilirlikleri ortaya çıkabilir. COVİD-19 cezaevlerinde orman yangını gibi yayılmadan önce devletler hızlı bir şekilde harekete geçmelidir.[62]

Albert CAMUS Nobel Edebiyat Ödüllü “Veba” isimli eserinde; “…Ve şurası kesin, bu bahtsız insanların geri çekilmesine neden olan, hapse atılma düşüncesi değildi; belediye hapishanesinde görülen aşırı orandaki ölümler sonucu, hapis cezasının ölüm cezasıyla eşdeğer olduğu inancı etkili olmuştu. Tabii ki bu inanç boş yere ortaya çıkmamıştı. Belli nedenlerle, vebanın özellikle gruplar halinde yaşama alışkanlığı edinmiş insanları, asker, din adamı ya da tutukluları ele geçirdiği görülüyordu. Bazı tutuklular tek başına da olsa bir hapishane bir topluluktur ve bunun iyi bir kanıtı da bizim belediye hapishanemizde gardiyanların da tutuklular gibi hastalığın bedelini ödüyor olmasıydı. Vebanın tepesinden bakınca, müdürden en son tutukluya kadar herkes mahkûmdu ve belki de ilk kez olarak hapishaneye mutlak bir adalet egemendi.” Şeklinde ilginç bir tespit yapmıştır.[63]

Ülkemizdeki, Ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlüleri koruma yönünde tedbirler alınması gerekirken, bu tedbirler alınmaksızın; “cezaevlerinde görev yapan (İnfaz korum memurları ve sivil personelin) personelin belirlenen süreler sonunda evlerine gönderilmeyeceğini ve izole edilen yerlerde kalacağı” şeklinde alınan tedbir ve yaklaşımla, sadece tutuklu ve hükümlüler değil, ceza infaz kurumunda hizmet vermekte olan bütün devlet memurları, bu salgın hastalığa yakalanma riskini taşımaktadırlar. Yukarıda detayları açıklandığı üzere COVİD-19’un yayılma riski ceza infaz kurumlarında normal sosyal hayattaki risklerden çok daha fazladır.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 02.03.2020 tarihli kadro durumuna göre; ambar memuru, aşçı, bilgisayar işletmeni, cezaevi kâtibi, cezaevi müdürü, cezaevi tabibi, denetimli serbestlik müdürü, cezaevi diş tabibi, cezaevi diyetisyeni, eğitim uzmanı, hemşire, hizmetli, idare memuru, infaz koruma memuru, infaz koruma baş memuru, kaloriferci, memur, mühendis, mimar, öğretmen, psikolog, sosyal çalışmacı, sosyolog, şef, şoför, tahsildar, teknisyen, veteriner, veznedar olarak göre yapan kadrolu ve sözleşmeli olmak üzere toplam 67.346 kişi görev yapmaktadır.[64] Bir kısım raporlarda geçen tutuklu ve hükümlü sayılarıyla birlikte, C.İ.K.’larda hizmet veren kişilerle birlikte toplam 400 bin kişiye yaklaşmaktadır. Kısaca ifade etmek gerekirse ülke nüfusunun 0%5’i COVİD-19 salgınına maruz kalabilecek en savunmasız insan topluluğu olarak gözükmektedir. Albert CAMUS’un eserinde belirttiği gibi COVİD-19 salgını karşısında ceza infaz kurumu müdüründen en son tutukluya kadar herkes bu şartlarda COVİD-19 virüsü mahkûmu ve belki de ilk kez olarak hapishaneye mutlak bir adalet egemen, ama bu adalet sadece ölümde eşitlik sağlayabilecek bir adalet olarak kalacaktır. Umulur ki devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında her hangi bir ayrımcılık yapılmadan gerekli tedbirler en kısa zamanda alınarak can kayıplarının önüne geçilir.

Öncelikli olarak kişilerin can güvenliğinin korunması zorunlu ise, alınacak kararların aynı zamanda bir kısım ahlaki değerlerle, diğer bir kısım hak ve özgürlüklerle çatışması da söz konusu olabilecektir. Korunmaya çalışılan hak ve özgürlükler arasında geçici bir süre de olsa doğru olanın seçilmesi gerekecek, hatta zaman zaman bu durum bir zorunluluk arz edecektir. Örneğin mahkûm taşıyan aracın trafik kazası yapması ve araçta yangın çıkması halinde araçta kelepçeli olan kişi mevcut haliyle araçtan çıkmayacak ise, bu kişinin kelepçesi, kaçıp kapmayacağı hususu göz ardı edilerek derhal çözülmelidir. Önemli olan geri dönüşümü olmayan hataların yapılmamasıdır.

Yitirilen hayatların da geri getirilmesi mümkün olmayacaktır. Ceza İnfaz Kurumlarında çok ciddi salgınların başlaması durumunda bu salgınların durdurulması, mevcut cezaevi şartlarında neredeyse imkânsızdır. Bu koşullarda devlet can güvenliğinin korunması için zarar fayda analizi yaparak, çok geç kalmadan gerekli tedbirleri almalıdır.[65]

İnfaz rejimindeki bir iyileştirmeyle tutuklu ve hükümlülerin can güvenliği korunduktan sonra, kuvvetle muhtemeldir ki, geçici süre infazına ara verilen, tutukluyken adli kontrolle serbest bırakılan bir kısım kişilerin kaçma riskleri de olacaktır. Bu risk devlet tarafından alınmalıdır. Çünkü ölüm olaylarının olması durumunda bu sonuçlar tersine çevrilemez, telafi edilemez sonuçlar ortaya çıkar, ölülerin geri getirilmesi mümkün olmaz, ama cezanın sonradan infazı, kaçan kişilerin yakalanması ve adalete teslimi her zaman için mümkün olacaktır.

Av. İzettin DEMİR

------------------------------------------

[1] TURGUT., Emre; YILDIZ., Ali, “Before it Spreads “Like Wildfire”: Prisoners’ Rights in the Time of COVID-19”, https://verfassungsblog.de/before-it-spreads-like-wildfire-prisoners-rights-in-the-time-of-covid-19/

[2] https://www.worldometers.info/coronavirus/country/turkey/, (07.04.2020)

[3] https://www.worldometers.info/coronavirus/, (07.04.2020)

[4] ERSOY, Uğur, “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Üzerine Düşünceler”, https://www.hukukihaber.net/ceza-ve-guvenlik-tedbirlerinin-infazi-hakkinda-kanunda-degisiklik-yapilmasina-dair-kanun-teklifi-uzerine-dusunceler-makale,7644.html

[5] ERSOY, Uğur, age.

[6] “COVID-19 pandemic: urgent steps are needed to protect the rights of prisoners in Europe”, https://www.coe.int/en/web/commissioner/-/covid-19-pandemic-urgent-steps-are-needed-to-protect-the-rights-of-prisoners-in-europe

[7]İnsan Hakları İzleme Örgütü raporu: Cezaevlerinde salgın riski büyük”, https://kronos34.news/tr/insan-haklari-izleme-orgutu-raporu-cezaevlerinde-salgin-riski-buyuk/

[8] “İnsan Hakları İzleme Örgütü raporu: Cezaevlerinde salgın riski büyük”, https://kronos34.news/tr/insan-haklari-izleme-orgutu-raporu-cezaevlerinde-salgin-riski-buyuk/; Türkiye: COVID-19 Hasta Mahpusları Büyük Risk Altında Bırakıyor, https://www.hrw.org/tr/news/2020/04/03/340344

[9]Türkiye: COVID-19 Hasta Mahpusları Büyük Risk Altında Bırakıyor”, https://www.hrw.org/tr/news/2020/04/03/340344

İnsan Hakları İzleme Örgütü raporu: Cezaevlerinde salgın riski büyük, https://kronos34.news/tr/insan-haklari-izleme-orgutu-raporu-cezaevlerinde-salgin-riski-buyuk/)

[10]Türkiye: COVID-19 Hasta Mahpusları Büyük Risk Altında Bırakıyor”, https://www.hrw.org/tr/news/2020/04/03/340344

[11] “HRW'dan Türkiye'ye Uyarı: "Corona Hasta Mahkumlar İçin Ciddi Risk"; https://www.amerikaninsesi.com/amp/corona-hrw-insan-haklari-izleme-orgutu-mahkum-hasta-teror-suc/5359253.html?__twitter_impression=true

[12] “AKPM’den Türkiye çağrısı: Bütün mahkumlara infaz yasası uygulansın”,

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/akpmden-turkiye-cagrisi-butun-mahkumlara-infaz-yasasi-uygulansin-274054h.htm

[13] ALAN., Gülsüm, “Avrupa Konseyi'nden üye ülkelere Covid-19 çağrısı: Mahkumlara yönelik acil önlem alınmalı”,

https://tr.euronews.com/2020/04/06/avrupa-konseyinden-uye-ulkelere-covid-19-cagrisi-mahkumlara-yonelik-acil-onlem-alinmali?utm_medium=Social&utm_source=Twitter#Echobox=1586186920

[14] “Political prisoners in Turkey in the face of the COVID-19 pandemic”, https://www.barhumanrights.org.uk/wp-content/uploads/2020/04/BHRC-Statement-on-Turkish-political-prisoners_3-April-2020.pdf

[15] https://www.tchd.org.tr/wp-content/uploads/2020/04/cezaevlerindeki-tutuklu-ve-hukumlulerin-sorunlarina-yasam-hakki-ve-insan-onuru-cercevesinde-cozum-bulunmasi-icin-cagrimiz.pdf

[16] “İHD: 591’i Ağır 1564 Hasta Mahpus Var”, https://bianet.org/1/1/222287-ihd-591-i-agir-1564-hasta-mahpus-var

[17] https://www.gazeteduvar.com.tr/politika/2020/01/24/apnin-yeni-turkiye-raportoru-eger-herkese-terorist-dersek-belki-de-hic-kimse-terorist-degildir/

[18] https://twitter.com/UNIndepJudges/status/1242245929052196865; https://twitter.com/JoseIgrejaMatos/status/1242362369810083841

[19] “Being a judge in times of pandemic”, an article by EAJ President J. Igreja MatosSaturday, Apr 4th 2020

https://www.iaj-uim.org/news/being-a-judge-in-times-of-pandemic-an-article-by-eaj-president-j-igreja-matos/

[20] ALAN., Gülsüm, “İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden siyasi tutukluların af paketine dahil edilmesi için çağrı”

[21] CLARKE., Giles., “Political prisoners should be among first released in pandemic response, says UN rights chief”, “https://news.un.org/en/story/2020/04/1061002” (07.04.2020)

[23] https://artigercek.com/haberler/akpm-raportoru-ispanya-ve-turkiye-siyasi-tutuklulari-serbest-birakmali (04.04.2020)

[24] JOSEPH., Hincks, “The Coronavirus Is Prompting Middle East Regimes to Release Prisoners. But Journalists and Activists Remain Behind Bars”,

https://time.com/5811237/coronavirus-middle-east-prisoners-released/

[25] Kerem Altıparmak - Şebnem Korur Fincancı | Karantinada İnsan Hakları #1, https://www.youtube.com/watch?v=p-dJTYExAf8, (06.04.2020)

[26] Kerem Altıparmak - Şebnem Korur Fincancı | Karantinada İnsan Hakları #1, https://www.youtube.com/watch?v=p-dJTYExAf8, (06.04.2020)

[27] https://www.worldometers.info/coronavirus/(07.04.2020)

[28] https://legalaidnyc.org/wp-content/uploads/2020/04/4_3_Analysis-of-COVID-19-Infection-Rate-in-NYC-Jails-1.pdf

[29] GURMEN., Sadie, “First Federal Inmate Dies of Covid-19, Deepening Fear of Coronavirus Spread in Prisons”, https://www.wsj.com/articles/first-federal-inmate-dies-of-covid-19-deepening-fear-of-coronavirus-spread-in-prisons-11585456750

[30]

DOHERTY., Erin; CANNON., Kelly, “We need help': Inmates describe prison system unprepared for coronavirus”, https://abcnews.go.com/Politics/inmates-describe-prison-system-unprepared-coronavirus/story?id=69980790

[31] KIM., Catherine,Why people are being released from jails and prisons during the pandemic”, https://www.vox.com/2020/4/3/21200832/jail-prison-early-release-coronavirus-covid-19-incarcerated (03.04.2020)

[32] “Measures announced to protect NHS from coronavirus risk in prisons”,

https://www.gov.uk/government/news/measures-announced-to-protect-nhs-from-coronavirus-risk-in-prisons

[33] GAUBERT., Julie, “Coronavirus: Inmates in France hit out over prison hygiene amid COVID-19 fears”, https://www.euronews.com/2020/03/26/coronavirus-inmates-in-france-hit-out-over-prison-hygiene-amid-covid-19-fears

[34] Measures announced to protect NHS from coronavirus risk in prisons

https://www.gov.uk/government/news/measures-announced-to-protect-nhs-from-coronavirus-risk-in-prisons

[35] BLACKALL., Molly, “Two workers at London's Pentonville prison die from Covid-19”, https://www.theguardian.com/world/2020/apr/04/two-workers-at-londons-pentonville-prison-die-from-covid-19?CMP=share_btn_tw

[36] TAYLOR., Diane, GRİERSON., Jamie, “Up to 4,000 inmates to be temporarily released in England and Wales,” https://www.theguardian.com/society/2020/apr/04/up-to-4000-inmates-to-be-temporarily-released-in-england-and-wales

[37] KENNEDY, Rachael , “İngiltere'de Covid-19'un yayılmasını önlemek için 4 bin tutuklu tahliye edilecek”, https://tr.euronews.com/2020/04/04/ingiltere-de-covid-19-un-yayilmasini-onlemek-icin-4-bin-tutuklu-tahliye-edilecek

[38] Measures announced to protect NHS from coronavirus risk in prisons

https://www.gov.uk/government/news/measures-announced-to-protect-nhs-from-coronavirus-risk-in-prisons

[39] Measures announced to protect NHS from coronavirus risk in prisons

https://www.gov.uk/government/news/measures-announced-to-protect-nhs-from-coronavirus-risk-in-prisons

[40] ALLİSON., Eric; MASON., Rowena, “UK prisoners with flu symptoms forced to share cells with those with Covid-19” Mason, https://www.theguardian.com/society/2020/mar/31/uk-prisoners-covid-19-symptoms-forced-share-cells

[41] ALLİSON., Eric; MASON., a.g.e.

[42] YANG,., Zi, “Cracks in the System: COVID-19 in Chinese Prisons”, https://thediplomat.com/2020/03/cracks-in-the-system-covid-19-in-chinese-prisons/;

MAHBUBANİ., Rhea, “Chinese jails have become hotbeds of coronavirus as more than 500 cases have erupted, prompting the ouster of several officials”

[43] https://www.businessinsider.com/500-coronavirus-cases-reported-in-jails-in-china-2020-2

[44] “Egypt releases political prisoners amid coronavirus outbreak, https://www.al-monitor.com/pulse/originals/2020/03/egypt-release-opposition-activists-coronavirus.html; JOSEPH HINCKS, The Coronavirus Is Prompting Middle East Regimes to Release Prisoners. But Journalists and Activists Remain Behind Bars, https://time.com/5811237/coronavirus-middle-east-prisoners-released/

[45] https://www.ntv.com.tr/galeri/dunya/italyada-olenlerin-sayisi-345-kisi-artarak-2-bin-503e-yukseldi-corona-viruste-son-durum,Wijf3ErYiEOgSQ082oPclQ/L7EnLYEFBEuK-VqJQaI6zA

[46] JOSEPH HINCKS, a.g.e.

[47] DHAYSANE., Mohammed, “COVID-19: Somaliland releases 574 prisoners”

https://www.aa.com.tr/en/africa/covid-19-somaliland-releases-574-prisoners-/1788051

[48] https://www.hurriyet.com.tr/dunya/italyada-virus-tedbirlerine-karsi-cikan-cezaevi-isyanlarinda-6-mahkum-oldu-41464687

[49] https://apnews.com/27d53bcdd57f205837cb5d64694d11bb

[50] http://www.gorulmustur.org/icerik/son-15-yilda-tutuklu-ve-hukumlulerin-sayisi-yuzde-234-artti

[51] Adalet Bakanlığı güncel hükümlü ve tutuklu sayılarını paylaşmasa da; 02.03.2020 tarihi itibariyle; Toplam 368 ceza infaz kurumu bulunduğu, bu kurumların kapasitesinin 235.431 Kişilik olduğu hususu paylaşılmıştır. (http://www.cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/cik-genel-bilgi)

[52] ALAN, Gülsüm, “Avrupa Konseyi ceza istatistik raporu: Rusya'dan sonra en fazla mahkum Türkiye'de”, https://tr.euronews.com/2020/04/07/avrupa-konseyi-ceza-istatistik-raporu-rusya-dan-sonra-en-fazla-mahkum-turkiye-de (07.04.2020)

[53] İngiltere Adalet Bakanlığı, mahkûmların önceden belirlenmiş irtibat numaralarından akraba ve arkadaşlarla iletişim kurmak için güvenli telefon ahizelerine erişebileceklerini açıklamıştır. (ALLİSON., Eric; MASON., a.g.e.)

[54] HARTMAN., Matt, “We Should Use the Coronavirus Pandemic to Fight Mass Incarceration”, https://jacobinmag.com/2020/04/coronavirus-pandemic-mass-incarceration-covid-prisoners?__cf_chl_jschl_tk__=7c8af749a93db53053c52337f01efb080559dcca-1586284153-0-ARSH7_x0a9641TyxH0c37TqPN3hKib4KhU0rfoWlyKRDvW0eRsYZvJREQdXZsGlXF_kSImz3iDkSHscTISxOgSs5mbUzu9dro3p1X0S9S8wAmin1NjMsgi8c2tr-aO0k1L4aibnBhu_XJVq1Kxe47s_7FhXrRwKEEBe9OsJQzcSzalUFeNfjddD9lYSTv94AsX5xYnJ0EDL4i-Rv743Fb4L03tViIytLjbH44AZxiBTqDwMzvXO2E5S6qt05SphN1otp6278a9dhcDqQpOYbg4eb8fhpE5C0HdTuco5FZeri1NRuS00B5sL9PhS1CPvFN__-W-f8JGe9Je0yfvlWsFlJK0yC-9MG0fQ-nlR1FS8ypMv18L4HV0roVhjYsz17qztYOEMkBT073xTl2vzgMUi4t9ka88myK8iPADuAqVa1

[55] TURGUT., Emre; YILDIZ., Ali, a.g.e.

[56] TURGUT., Emre; YILDIZ., Ali, a.g.e.

[57] TURGUT., Emre; YILDIZ., Ali, a.g.e.

[58] TURGUT., Emre; YILDIZ., Ali, a.g.e.

[59] TURGUT., Emre; YILDIZ., Ali, a.g.e.

[60] CLARKE., Giles., “Political prisoners should be among first released in pandemic response, says UN rights chief”, “https://news.un.org/en/story/2020/04/1061002” (07.04.2020)

[61] TURGUT., Emre; YILDIZ., Ali, a.g.e.

[62] TURGUT., Emre; YILDIZ., Ali, a.g.e.

[63] CAMUS, Albert, “Veba”, Can Sanat Yayınları, 21. Basım, 2013, s.126

[64] http://www.cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/personel-durumu

[65] “The UK COVID-19 Response: A Behavioural Irony? Anne-Lise Sibony”, https://www.cambridge.org/core/services/aop-cambridge-core/content/view/720899A7C7EE4228169E1B9CB3D20411/S1867299X20000227a.pdf/uk_covid19_response_a_behavioural_irony.pdf