Deepfake kelime anlamı olarak derin ve sahte kelimelerinin birleşiminden oluşan bir terimdir. Kelimenin anlamını veren “deep” kelimesi derin öğrenme kavramından gelmektedir. Derin öğrenme ise makine öğrenme yöntemlerinden biri olup; bu yöntemle birden çok veri bilgisayar tarafından toplanarak depolanır, veriler analiz edilerek ortaya çıkabilecek sonuçlar tahmin edilir. Veri ne kadar çok olursa tahminlerin doğruluğu da aynı oranda başarılı olacaktır. İnsanların hangi durumlarda nasıl tepkiler verebileceği ve sonuç davranışları bu yöntemle tahmin edilebilmektedir. Örneğin kişiye hakaret edilmesi durumunda kişinin sinirleneceğinin, iltifat edilmesi durumunda gülümseyeceğinin tahmin edilmesi gibi. “Burada temel amaç insan beyninin öğrenmesini sağlayan sinir hücrelerinin matematiksel olarak modellenerek bir bilgisayar sisteminin benzer bir yaklaşım sergilemesini sağlamaktır.”[1] (Derin Öğrenme Modelleri ve Uygulama Alanlarına İlişkin Bir Derleme, 2018, s. 1)

Deepfake; derin öğrenme, yapay zeka ve sinir ağı teknolojisi kullanılarak mevcut bir görüntü, video, ses ve benzeri insana ait kişisel veri kapsamında değerlendirilen verilerin çeşitli yöntemlerle değiştirilmesi veya tür değiştirmesidir. Özellikle son yıllarda ortaya çıkan ve gittikçe dünyaya yayılan bir manipülasyon yöntemidir. Henüz ülkemizde yeni yeni duyulmaya başlamış olsa da özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde gittikçe yaygınlaşan ve kişilerin kişi hakları ve özel hayatlarının yanısıra, hukuki alanlarda da sorunlara yol açan bir yöntemdir.

Bir kişinin yüzünün başka bir kişiye monte edilmesi, ses üzerinde yapılan oynamalar suretiyle kişinin aslında hiç söylemediği sözlerin söylenmiş gibi gösterilmesi, hiç var olmayan bir insan yüzü veya sesi yaratılması, var olan video ve görüntülerin üzerinde oynama yapılarak gerçeği yansıtmayan olayların gerçekmiş gibi gösterilmesi gibi örnekleri çoğaltılabilecek sonuçlar doğuran deepfake, özellikle ispat hukuku ve ceza hukuku gibi çeşitli alanlarda da bazı sorunlara ve tartışmalara yol açmaktadır. Kişilerin yüzü, sesi, görüntüleri, vücut parçaları ve diğer özelliklerinin yapay zeka yardımıyla değiştirilmesi öncelikle kişisel verileri etkilemektedir. 6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu uyarınca kişisel veri “kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi”yi ifade eder. Kişinin yüzü, sesi ve diğer özellikleri kanunen kişisel veri olduğundan bu verilerin kişinin rızası dışında değiştirilmesi ve kanuna aykırı olarak kullanılması durumunda hukuki sorunlar ortaya çıkacaktır.

Bu yöntemle sahte delil yaratılması ispat hukuku açısından önemli bir sorun teşkil edebilir. Zira bu yöntemle, kişinin aslında hiç işlemediği bir suçu işlemiş gibi gösteren bir video delili yaratılması ceza hukuku bağlamında maddi gerçeğe ulaşılmasını olumsuz yönde etkiyeceği gibi TCK 267 kapsamında iftira suçunun oluşmasına da sebebiyet verebilir. İftira suçu gibi hakaret, basit dolandırıcılık ve nitelikli hal olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçlarının da işlenmesi mümkündür. Örneğin ünlü kişilere duyulan güven suiistimal edilerek, onların görüntü ve seslerinin değiştirilerek kullanılması ile ortaya çıkan video ve görüntülerle insanların dolandırılması pek tabi mümkün olabilecektir. Bu yöntemle yalnızca ceza hukuku bağlamında değil ticaret hukuku bağlamında haksız rekabete neden olabilecek sonuçlar da doğabilir. Bir marka aslında aralarında tanıtım anlaşması olmayan bir ünlüyü, sanki o markaya ait  ürünlerinin tanıtımını yapıyormuş gibi gösteren bir videoyu yayınlarlarsa bu yöntemle haksız kazanç elde ederek TTK’da düzenlenen haksız rekabet hükümlerine de aykırı davranmış olacaktır.

Deepfake ile yaratılan sahte görüntülerin sahteliğinin anlaşılması konusunda kullanılan bazı yöntemler olsa da henüz kesin sonuç veren yöntemler yaygınlaşmamıştır. Henüz çok yeni bir alan olduğundan ülkemizde de yeterli hukuki düzenleme yapılmamış ve tedbir önlemleri de alınmamıştır. Deepfake ile elde edilen sahte delillerin çeşitli yargılamalarda kullanılması ve aksinin ispatının zor ve bazı hallerde imkansız olması maddi gerçeğin ortaya çıkarılamamasına ve haksız cezalandırmalara neden olabilecektir. Kişilerin savunma ve ispat haklarını zedelenmesi, mahkemeleri yanıltarak haksız kararlara imza atılması, kişilerin haksız yere özgürlüklerinin kısıtlanması gibi vahim sonuçlara yol açabilecek bu uygulama için ülkemizde de gerekli hukuki düzenlemelerin acilen yapılması elzemdir.  

Av. Ece YALÇIN

--------

[1] DÜMF Mühendislik Dergisi, Derin Öğrenme Modelleri ve Uygulama Alanlarına İlişkin Bir Derleme, 2019, s. 410