Mal Rejimi Sözleşmesi Nedir?

Eşlerin evlilik süresi içinde mallarını nasıl yönetecekleri ve evliliğin sona ermesi halinde malların nasıl tasfiye edileceğini düzenleyen ve Aile Hukuk alanına giren bir sözleşmedir. Mal rejimi sözleşmesini taraflar; henüz evlenmeden önce yapabilecekleri gibi evlendikten sonra da yapabilmektedir. Evlendikten “sonra” mal rejimi sözleşmesi yalnızca “noterde” düzenleme veya onaylama şeklinde yapılabilmektedir.

“Mal Rejiminin Sona Ermesi ve Tasfiye”,  I. “Sona erme anı” başlığını taşıyan 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 225. Maddesi uyarınca; Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.

Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.

Bu maddeye göre; “edinilmiş mallara katılma rejimi” , bu sebeplerden birisiyle ve aşağıda belirtilen anlarda sona erecek olup tasfiye, görevli Aile Mahkemesi’nden her zaman talep edilebilecektir:

“Ölüm” ile “kendiliğinden”

Noterde, “başka bir mal rejimi sözleşmesi’nin yapılması ile “sözleşmenin yapıldığı tarihten” itibaren “kendiliğinden”

“Boşanma” ile: Boşanma kararının kesinleşmesi durumunda “dava tarihinden” itibaren

“İptal” ile: Evliliğin iptali kararının kesinleşmesi durumunda “dava tarihinden” itibaren

Eşlerden birinin “olağanüstü mal rejimi diğer bir deyişle mal ayrılığına geçişi” hâkimden talep etmesi ile: Mahkeme kararı ile mal ayrılığına geçildiğinde mahkeme kararının kesinleşmesi durumunda “dava tarihinden” itibaren sona erer.

Yasal mal rejimi; noterde “başka bir mal rejimi sözleşmesinin” yapılması ile “sözleşmenin yapıldığı tarihten” itibaren, kendiliğinden sona erer. Diğer yandan hemen belirtelim ki, 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 10/I maddesi; Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabii oldukları mal rejimi devam eder. Eşler, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmedikleri takdirde 01.01.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar.

Yasa'nın emredici bu hükmü uyarınca ve aynı Kanun'un 10/III. maddesine göre “eşler, ancak yukarıda öngörülen bir yıllık süre içerisinde yapılmış bir mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler” denilmektedir.  4722 Sayılı Kanun m.10/III hükmünün lafzından yola çıkarak mal rejimini geçmişe etkili kılma imkânının sadece edinilmiş mallara katılma rejimi için verildiği açıktır. 

Yargıtay da seçimlik mal rejimleri açısından geçmişe etkili sözleşme yapma imkânının olmadığı şeklinde kararlar vermiştir. Konumuzu doğrudan ilgilendiren bu kararın ilgili bölümünde “… 4722 sayılı Kanun m. 10/I ve III düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde eşlerin geçmişe etkili olarak mal ayrılığı rejimini seçemeyecekleri açıktır. Başka bir deyişle, taraflar geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında Kanunun tanıdığı başka seçimlik bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı ya da paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemezler ve belirleyemezler. Dolayısıyla, böyle bir belirleme yok hükmünde olup, kamu düzenine ilişkin bu yasal sınırlama sözleşme serbestisi kurallarına dayanılarak aşılamaz” ifadeleri yer almıştır. (Yargıtay 8. HD. T. 5.10.2015, E. 2014/9332, K. 2015/17436 )

Söz konusu düzenlemeleri Yargıtay kararları ile birlikte değerlendirdiğimizde; öğretide eşlerin evliliklerinin başından itibaren geçerli olmak şartıyla mal rejimi sözleşmesi yapamayacakları ileri sürülmektedir. Ancak bazı görüşlere göre ise 4722 Sayılı Kanunu’nun 10/III maddesinin sadece 01.01.2002 tarihinden önce kurulan evliliklerde uygulanacağı, dolayısıyla bu tarihten sonra evlenmiş olanların geçmişe etkili yani evliliklerinin başından itibaren mal rejimi sözleşmesi yapmalarına bir engel bulunmadığı da ileri sürülmektedir. Ancak yukarıda Yargıtay kararının ilgili bölümünde görüldüğü üzere Yargıtay’a göre böyle bir sözleşme yapılması halinde sözleşmeyi “yok hükmünde” saymaktadır.

Av. Damla TÜRKMEN