Tebligat, genel anlamda, hukuksal bir işlemden ilgili kimsenin haber almasını sağlamak amacıyla, yetkili makamın yasal biçimde ve yazı veya ilan ile yapacağı bilgilendirme işlemi olarak tanımlanabilir. Hukuki anlamda tebligat, iddia ve savunma hakkının önemli bir unsuru ve adil yargılanma hakkının da bir gereğidir.

Yapılan hukuki işlemlerden ilgili kişilerin haber almasını sağlamanın yanında, süreci devam ettirebilmek, sonuna gelinen hukuki süreci kesinleştirebilmek amacıyla tebligat hukuku hayatımızda önemli bir yere sahiptir.

7201 s. Tebligat kanunun rehberliğinde öncellikle 10. Madde 21. Madde ve 35. Madde genel kapsamıyla açıklanacak olup daha sonra 35. Maddeye göre gerçek kişilere tebligat yapılabilmesinin unsurlarına değinilecektir.

TEBLİGAT KANUNU MADDE 10

Tebligat kanunu’nun temel taşı olan şahsın bilinen en son adresine tebligat yapılabilmesi Tebligat Kanunu’nun 10. Maddesinde yer almaktadır.

Bilinen adreste tebligat:

Madde 10 –

“Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.

(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.

Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.”

İcra ve İflas Kanunu kapsamında yapılan icra takipleri dikkate alındığında bilinen en son adres kavramında sıralanabilecek örnekler şu şekildedir. Senet üzerinde, sözleşmede veya faturada belirtilen adresler, mahkeme ilamında veya takibe konu edilecek dayanak belge üzerinde yer alan adresler icra takibinde tebligatın gönderileceği bilinen son adres olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda takip hukukunda, takibe dayanak belgede yer alan adres Tebligat Kanunu 10. madde kapsamında bilinen son adrestir ve tebligatın ilk gönderileceği adrestir. Ancak madde düzenlemesinde istisna olarak tebligat yapılacak kişinin tebligatı farklı bir adreste alacağının beyanı ve kabulü halinde her yerde tebligat yapılabileceği de düzenlenmiştir.

Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 2. Fıkrasında, takibe konu dayanak belge üzerinde herhangi bir adres olmaması halinde veya adresin tebligata elverişsiz olduğunun anlaşılması üzerine, UYAP sistemi ile entegre olan MERNİS sistemi olarak kabul edilen adres kayıt sisteminde tespit edilen adresin, kişinin bilinen son adresi olarak kabul edileceği düzenlenmiştir.

TEBLİGAT KANUNU MADDE 21

Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesine göre muhatabın tebellüğden imtina etmesi veya tebliğ adresinde bulunmaması halini düzenlemektedir.Bu maddeye, 6099 sayılı Kanun ile ikinci fıkra eklenmiş, eklenen fıkrayla gösterilen adresin adres kayıt sistemindeki adres olması halinde muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa bile bu fıkra hükümlerine göre tebligat yapılması imkanı sağlanmıştır.

Tebligat Kanunu madde 10/f.2’ye göre, bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, artık adres kayıt sistemindeki adres esas alınacak, başkaca araştırma yapılmadan tebligat o adrese yapılacaktır. Böyle bir durumda, muhatabın adresi, adres kayıt sisteminde görülmek ve kaydedilmekle birlikte, kendisi o adreste hiç bulunmaz ya da sürekli şekilde o adresten ayrılmış olsa bile, tebliğ memurunun evrakı iade etmemesi, 21/2. maddeye göre tebliğ işlemlerini yapması gereklidir. Adres kayıt sistemindeki adres, kişinin resmî tebligat adresi olarak kabul edilmiştir. Bu düzenleme, muhatabın hiç oturmadığı veya daimi olarak ayrıldığı bir adrese tebligat yapılmak suretiyle hakkındaki resmi işlemlerden haberdar olma imkanının elinden alındığı gerekçesiyle eleştirilebilirse de, bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olmak, aynı zamanda belirli yükümlülükleri de içermektedir. Bir vatandaşın adresini doğru bir şekilde bildirmesi ve kendisine ulaşılabilmesi önemlidir. Bu açıdan, adres kayıt sistemindeki adres, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edilmiştir.

Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina:

Madde 21 –

“(Değişik : 6/6/1985 - 3220/7 md.) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın  komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/5 md.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

(Ek: 19/3/2003-4829/5 md.) Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.”

Kanunun 21/2. maddesine göre, gerçek kişi olan muhatap, MERNİS adresinde hiç oturmamış olsa ya da bu adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebligat memuru tebligatı muhtar ya da zabıtaya imza karşılığı teslim edecek ve muhatabın kapısına da bu hususu belirten bir ihbarname yapıştırmak suretiyle tebligat işlemini gerçekleştirecektir. Kapıya yapıştırma tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilecektir.

Burada özellikle uygulamada sıklıkla karşımıza çıkan durum şudur ki ; gösterilen adresin kişinin MERNİS adresi olması halinde MERNİS adresine doğrudan 21/2 ye göre tebligat yapılabilir mi yoksa öncelikle MERNİS adresine normal tebligat mı çıkartmak gerekmektedir? Bu sorunun cevabını Tebligat kanunu m.10/2 ve m.21/2 ‘ye göre çözümlemek gerekecektir.

Muhatabın en son bilinen adresine öncelikle normal tebligat çıkarılması gerekmektedir. İlk defa bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmamaktadır. Anılan hükmün uygulanmasında, kişiye daha önce MERNİS adresinde tebligat yapılıp yapılmaması yönünden bir fark bulunmamaktadır. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın yapılamaması nedeniyle iade edilmesi halinde, tebligat, bu kez muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre çıkarılabilecektir. Yüksek yargı kararları da bu yöndedir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 6.2.2014 tarih ve E:2013/5122, K:2014/261 sayılı kararında; “ (....) Görüldüğü üzere, 7201 sayılı Kanun’un belirtilen hükümleri uyarınca, tebliğ evrakının öncelikle muhatabın bilinen en son adresine gönderilmesinin zorunlu olduğu, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının tespit edilmesi ve muhatabın adrese dayalı kayıt sisteminde (Mernis) kayıtlı adresi bulunması halinde, adres kayıt sistemindeki adresin, kişinin resmi tebligat adresi olarak kabul edileceği ve bu şekilde tebligatı çıkartan mercii ve posta memurunca başkaca bir adres araştırması yapılmasına gerek bulunmaksızın, tebligatın ikinci defa Mernis adresine, adresin “muhatabın Mernis adresi” olduğu, tebligat evrakı üzerine yazılmak suretiyle çıkarılması gerektiği; bilinen en son adres ile Mernis adresinin aynı olması durumunda ise, tebligatın yine tebliğ evrakı üzerine “muhatabın Mernis adresi” olduğuna dair açıklamaya yer verilmesi suretiyle doğrudan Mernis adresine gönderileceği...”

TEBLİGAT KANUNU MADDE 35

Kendisine veya adresine usulüne uygun olarak tebligat yapılan kimsenin adresini değiştirmesi durumunda, muhatabın yeni adresini tebliği yapan mercie bildirmemiş olması ve adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresinin tespit edilememiş olması halinde Tebligat Kanunu madde 35’e göre gerçek kişiye tebligat yapılması mümkündür.

Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti:

Madde 35 –

“Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.

(Değişik fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.

(Değişik: 19/3/2003-4829/11 md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.”

Uygulamada icra takiplerinde 35. madde yalnız tüzel kişilere tebligat yapılamaması halinde ticaret sicil adreslerinde kayıtlı adreslerine tebligat yapılması amacı ile kullanılmakta ise de, aynı maddenin gerçek kişiler için de uygulanması mümkündür. Burada, öncelikle dikkat edilmesi gereken husus şudur: Tebligat Kanununun 35/1’inci maddesine göre muhataba veya tebliğ evrakında gösterilen adreste bulunan ve muhatap adına tebligatı kabule yetkili kişilere önceden usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olması gerekir. Bu durum, 35’inci maddenin uygulanabilmesi açısından ilk aşamayı oluşturur.Bu koşul gerçekleşmedikçe 35’inci maddenin uygulanabilmesi söz konusu olmaz.Muhatap yeni adresini bildirirse, tebligatlar, artık bu yeni adrese yapılacaktır. Sonraki koşul ise adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilememiş olmasıdır..

Gerçek kişilere 35. Maddenin uygulanmasının şartları şu şekilde sıralanabilir:

- Usulüne uygun şekilde yapılmış tebligatın olması,

- Adres değişikliği olmasına rağmen dosyaya bildirilmemiş olması veya adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi tespit edilemiyor olması.

Konuya ilişkin olarak yüksek mahkeme kararları aşağıdaki gibidir.

Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2013/12526 E. 2013/18570 K. …Söz konusu maddeye göre, tebligat yapılabilmesi muhatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmaması şartına bağlanmıştır. Adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilmesi halinde 6099 Sayılı Kanun ile değişik 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesi gereğince tebligat yapılacaktır. …. Tebligat Kanununda 6099 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonrası, gerçek kişiler yönünden 35. maddeye göre tebligat yapılabilmesi için borçlunun adres kayıt sisteminde bir adresinin bulunmaması ve ayrıca daha önce kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması zorunludur...

...Takip dosyasında borçlu, gerçek şahıs olup mahkemece yapılan araştırmada borçlunun adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Borçluya daha evvel usulüne uygun bir tebligat yapılmadan, resmi kurum tarafından bildirilen adrese kıymet taktir raporu ve satış ilanının doğrudan TK.m. 35. maddesine göre yapılması usulsüzdür...”

Danıştay 12. Dairesi’nin 24.12.2013 tarih ve E:2013/3741, K:2013/12444 :“Dosyanın incelenmesinden, ........ İdare Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin ......... sayılı kararının, davacı vekilinin dava dilekçesinde göstermiş olduğu adrese tebliğe çıkarıldığı ancak askerde olması nedeniyle tebligatın yapılamadığı, bu kez Tebligat Kanununun 35. maddesi hükmü uyarınca aynı adreste tebliğ olunacak evrakın, binanın kapısına asılmak suretiyle tebliğinin yapıldığı görülmektedir. Yukarıda aktarılan mevzuat hükmüne göre, daha önce kendisine gösterdiği adreste tebliğ yapılan kimsenin adresini değiştirmesi durumunda yeni adresini tebliği yapan kaza merciine bildirmesi yükümlülüğünün bulunduğu, ancak bu bildirimi yapmadığı takdirde öncelikle adres kayıt sisteminden yerleşim yeri adresinin tespit edilmesi gerektiği, bu tespit yapılamadığı takdirde evrakın eski adrese tebliğinin yapılabileceği anlaşılmaktadır. Bu durumda, askerde olması nedeniyle kendisine tebligat yapılamayan davacı vekilinin, yeni adresini bildirmediği de dikkate alınarak öncelikle adres kayıt sisteminden yerleşim yeri adresinin araştırılması ve tespiti halinde bu adrese tebligatın yapılması gerekirken bu araştırma yapılmadan doğrudan eski adrese tebligat yapıldığı, dolayısıyla Mahkeme kararının tebliği usulüne uygun yapılmamış olduğundan davacı vekilinin, Mahkeme kararını öğrendiğini beyan ettiği 15.02.2013 tarihinde tebligatın yapılmış sayılması gerektiği ve buna göre süresi içerisinde temyiz isteminde bulunulduğu anlaşıldığından aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.”