Hızla gelişen teknoloji ‘’umuma iletim’’ yollarının çeşitlenmesine de katkı sağlamıştır.[1] FSEK md:5te tanımlanmış olan sinema eserleri kavramı yeni oluşan sinematografik yaratımlar için yetersiz kalabilmektedir.[2] 4630 sayılı kanun değişmeden evvel sinema eserlerini düzenleyen 5.madde oldukça fazla eleştirilmekteydi.[3] Anlaşılmakta olan ‘’sinema eseri’’ kavramı teknolojiye uyum amacı ile bir önceki madde metnine göre genişletilmiştir. FSEK m.5teki zorunluluk unsurlarını incelediğimizde ise, tespit edilen materyalin önemli olmaması, görme duyusuna hitap etmesi amaçlanmıştır. Birbiriyle ilişkili görüntülü hareket dizisini barındırması ise sinema eserleri bakımından bir zorunluluk unsurudur.

Günümüzde geleneksel anlamda sinema eserlerinden farklı alanlarda kendisini gösteren bu türler kimi zamanlarda ‘’sinema eseri’’ sayılarak korunabilse de, zaman zaman bu tanım yetersiz kalabilmektedir.[4] Bu sebeple bugün Fransa ve ABD başta olmak üzere bir çok ülkenin hukukunda, bilindik anlamıyla sinema eserlerini de kapsayacak şekilde bir üst başlık olarak görsel-işitsel eserler kavramı (Audiovisual Works/Productions) ortaya çıkmıştır.[5] Fransız Hukukunda, CPI’nın ‘Hepsi görsel işitsel eser olarak adlandırılan…’ denilerek hükmün devamında sayılacak olan eser tipleri için görsel- işitsel eserlerin bir üst eser tipi olduğu belirtilmiştir. CPI’nın ilgili madde değişikliğinden sonra başta ABD olmak üzere birçok ülkede sinema eserlerini de kapsayan bir üst eser tipi olarak görsel işitsel eser kavramı yaratılmıştır.[6] ABD Hukukunda CA ‘da da yine CPI’da olduğu gibi görsel işitsel eser türü sinema eserlerini kapsar biçimde bir üst kavramdır.[7] Bunun yanında İngiliz ve Kanada Hukukunda ve Bern Sözleşmesinde ‘’görsel işitsel türü’’ kavramı yaratılmamış olsa da İngiliz Hukukunda yalnızca geleneksel anlamda sinema eserleri değil, tüm hareketli görüntü dizileri ‘’film’’ olarak tanımlanmış ve filmherhangi bir şekilde üretilmiş ve herhangi bir materyal üzerine kaydedilmiş, her türlü hareketli görüntü’’ şeklinde oldukça geniş olarak tanımlanmıştır.[8]

Türk hukukunda da Fransız ve Amerikan Hukukunun aksine sinema eserlerini de kapsayan ve diğer ‘’hareketli görüntüler dizisi’’ yaratımları için ayrı bir görsel işitsel eser türü bulunmamaktadır. Bu sebeple bu yaratımların hukuki olarak eser olup olmadıkları doktrinde tartışma konusu olup, bu yaratımların FSEK kapsamında korunup korunmayacağı tartışmaları halen devam etmektedir.

Hukuki niteliği tartışmalı yaratımlar başında televizyon yaratımları gelmektedir. Televizyon yaratımlarını kategorize etmeden önce değinilmesi gereken konu televizyonda yayınlanmak için oluşturulan fikri ürünler doktrinde ‘’televizyon eserleri’’ olarak da adlandırılmaktadır.[9] Ancak bu kavram kanunun lafzına uygun düşmeyecektir. Televizyonda yayınlanan ve FSEK m.5’e göre eser niteliği taşıyan eserlerin ‘’sinema eseri’’ diğer eserlerin de ‘’televizyon yaratımları’’ olarak adlandırılması fikrine katılıyorum.[10]

Canlı yayınlar, televizyon dizileri, reklamlar, formata dayalı programlar, haber programları, spor müsabakalarını konu alan tespitler, müzik videoları, açık oturum ve röportajlar, multimedya eserleri, bilgisayar oyunlarının eser olarak korunup korunamayacağı sorunu ancak (görsel işitsel eser tipi yaratılana kadar) FSEK m.5’in; 2001 yılındaki 4630 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin amacı da göz önünde bulundurularak git gide geleneksel sinema eseri kavramından uzaklaşılarak, diğer görsel işitsel yaratımların da içinde barındırdığı bir tanım olarak yorumlanması ile açıklığa kavuşturulabilecektir.

Öyle ki, televizyon dizileri, belgeseller geleneksel anlamda sinema filmleri ile benzerlik yönü olduğundan korunma ihtimali yüksek olsa da, saymış olduğumuz diğer yaratımların FSEK m.5 madde kapsamında sayılarak korunma ihtimali daha düşüktür. Bu yaratımlar için TTK haksız rekabet korumasından faydalanılacaktır. Uygulamada FSEK m.5’in hızla ilerleyen sinema sektörü için yetersiz kaldığı, sinema eserini de içinde barındıran bir üst kavram olan, ve günümüz Kıta Avrupası hukukunda ve copyright hukuk sisteminde ‘’görsel-işitsel eser’’ tipinin yaratıldığı, ve Türk hukukunun da benzer düzenlemeler ışığında FSEK m.5’i sahibinin hususiyetini taşıma şartı açısından esnek şekilde yorumlayarak ve günümüz teknolojik gelişmeler sonucunda meydana gelen yaratımları kapsar şekilde genişletilmesi gerekmektedir. [11]

Av. Asya AKIN

--------------------

[1] KADIGİL Saliha Seda , ‘’Sinema Eserleri ve Sinema Eserlerinde Hak Sahipleri’’ Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, 2010, s.58

[2] Yeni oluşan sinematografik yaratımlara örnek olarak; bilgisayar oyunları, sanal müzeler, müzik videoları, reklamlar, yarışmalar, haber programları. Detaylı bilgi için bkz. TOSUN Yalçın, ‘’Sinema Eserleri ve Eser Sahibinin Hakları, (İstanbul, XII Levha, 2009), İkinci Bölüm

[3] TOSUN Yalçın, ‘’Sinema Eserleri ve Eser Sahibinin Hakları’’ Doktora Tezi, Galatasaray Üniversitesi,2008, s.133

[5] TOSUN Yalçın, a.g.e., s.120

[6] TOSUN Yalçın a.g.m., s.124-126

[7] CA md.101

[8] TOSUN Yalçın, a.g.m. s.129’den naklen Létourneau, 3 vd.; KADIGİL Saliha Seda, a.g.e. s.60’dan naklen Christie, Gare, Blackstone’s Statutes on Intellectual Property, 9th Edition, London, Oxford University Press, 2008 s.28. Copyriht, Desings and Patent Act 1988, Part I, 5B: Films

[9] BEŞİROĞLU Akın, Düşünce Ürünleri Üzerinde Haklar, 3. Bası, İstanbul, Beta, 2004 s.109 ; CAN, Mustafa Erdem “Radyo ve Televizyon Yayınları Üzerindeki Fikri Haklar”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:48, Sayı:1-4, 1999, s.309

[10] Konuyla ilgili detaylı çalışma için bkz. KADIGİL Saliha Seda a.g.e., s.63

[11] TOSUN Yalçın, a.g.m. s.390-391