Borç ilişkisinde alacağını tahsil edemeyen tarafın kanuni haklarından biri olan icra takibinde alacaklının, alacağını tahsil etmek amacıyla icra müdürlüğüne takip talebinde bulunması ile icra takip sürecine başlanmış olur. İcra müdürlüğü, takibin başlatılmasının ardından ödeme veya icra emrini düzenleyerek borçluya tebliğ eder. Borçlu bu tebligatı aldığı günden sonra başlamak suretiyle yasal süresinde itiraz etmez ise icra takibi kesinleşir ve alacaklı, borçlunun mal ve haklarına haciz konulmasını isteme hakkına sahip olur. Haciz alacaklı için her ne kadar kanuni bir hak olsa da borçlunun ve ailesinin insan onura yakışır bir hayat sürmesi, yeniden kazanç elde etme imkânı sunmak ve kişiyi sırf borcundan ötürü topluma muhtaç hale getirrmemek gibi sosyal, ekonomik ve ahlaki sebepler dolayısıyla borçlunun bazı mallarının haczedilemeyeceği İİK. Md. 82’de kabul edilmiştir. Bu düzenleme şüphesiz ki hukuk devleti olmanın gereğidir.

İİK. Md. 82’e göre haczedilemeyen mal ve haklar şunlardır:

1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,

2. Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya,

3. Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri,

4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alet ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları,

5. Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları,

6. Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsül için lazım olan tohumluğu,

7. Borçlu bağ, bahçe veya meyve veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alet ve edevat, Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,

8. Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi mucibince haczolunmamak üzere tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratlar,

9. Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malül olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri, Askeri malüllerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri,

10. Bir muavenet sandığı veya cemiyeti tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar,

11. Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar,

12. Borçlunun haline münasip evi,

13. Öğrenci bursları. Medeni Kanunun 807 nci maddesi hükmü saklıdır. 2, 3, 4, 5, 7 ve 12 numaralı bendlerdeki istisna, borcun bu eşya bedelinden doğmaması haline münhasırdır. (Ek fıkra: 2/7/2012-6352/16 md.) Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır. (Ek fıkra: 2/7/2012-6352/16 md.) İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir.

İİK. Md. 82/4 “Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri haczedilemez”  hükmünü ihtiva etmektedir. Bu hüküm yukarda bahsettiğimiz sebepler ile tarım ve üretim faaliyetlerinin aksamaması gibi iktisadi sebeplere dayanmaktadır. Kanun metninde her ne kadar çift hayvanları ibaresine yer verilmiş olsa da çağın getirdiği yenilikler ile bunun yerini traktör ve diğer aletler (ot biçme makineleri, patoz, pulluk, tohum serpme makineleri,traktör römorku) almıştır. Buradan da çiftçinin traktörünün haczedilemeyeceği sonucuna varılır. Ancak traktör veya diğer tarım araçlarının bedelinin yüksek olması halinde İcra ve İflas Kanunu Md. 82/13 ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereği bu araçların satışı yapılarak çiftçiye ise gereksinimi karşılayacak bir tarım aracı alması için yeterli miktarda para verilecektir. Çiftçinin kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi, çift hayvanları, nakil vasıtaları, diğer eklenti ve ziraat aletleri haczedilemeyeceğinin bir diğer istisnası ise İcra ve İflas Kanunu Md. 82/13’de de belirtildiği üzere borcun bu eşya bedelinden doğmaması haline münhasırdır.

Çiftçinin mallarının hangi durumda haczedilip hangi durumda haczedilmeyeceği büyük önem arz etmektedir. Zira çiftçinin aynı zamanda başka bir işte çalışması, araziyi ekip biçmek için bir ortakçıya vermiş olması veya çiftçinin emekli maaşı gibi başkaca geliri olması da haczedilmezlik şikâyetine engel değildir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/3128 E. ve 2021/7863 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi veya kiraya vermesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz.” Bu gibi durumlarda Yargıtay kararlarında da değinildiği üzere çiftçinin, çiftçi sisteminde kayıtlı olup olmadığı konusunda gerekli araştırmanın yapılması, çiftçinin kendisinin ve bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertlerinin gelir durumları araştırılması, haczedilen tarla vasfındaki taşınmazların kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığının bilirkişi marifetiyle tespiti gerekmektedir.

Nitekim 12. Hukuk Dairesi 2016/8363 E. 2017/1714 K. Sayılı kararında:

Somut olayda mahkemece borçlunun çiftçilik mesleğini icra edip etmediği, bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertleri ve bunların gelir durumları araştırılmamış, yıllık geçinebileceği miktar belirlenmemiştir. Haczedilmezlik şikâyetine konu arazilerin tarım amaçlı kullanılıp kullanılmadığı, eğer tarım amaçlı kullanılıyorsa taşınmazdan elde edilecek gelir ile borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit edilmemiştir.

O halde mahkemece, zirai bilirkişi ve kadastro bilirkişisinin de katılımıyla keşif yapılarak detaylı bilirkişi raporu düzenlettirilip, borçlunun ziraatle meşgul olup olmadığı ilgili kurumlardan araştırılıp, çiftçilik mesleğini icra ettiği tespit edildiği takdirde, yıllık geçinebileceği miktar belirlenip şikayet tarihinde haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettiği gelir emekli maaşı da dikkate alınarak tespit edilip, haczedilen tarla vasfındaki taşınmazların kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığı ya da ne kadarının zorunlu olduğu belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.” şeklinde hüküm kurmuştur.

Borçlunun yukarıda sayılan mal ve hakları kötü niyetli olarak veya sehven haczedildiği takdirde İcra ve İflas Kanunu borçluya şikâyet hakkı tanımaktadır. Borçlunun yukarıda sayılan mal ve hakları haczedildiği takdirde İİK. Md.  16/1’e göre haczin öğrenildiği günden itibaren 7 gün içinde icra hukuk mahkemesine haczedilmezlik şikâyetinde bulunulabilir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre bu süre hak düşürücü süre olup icra hukuk mahkemesince resen dikkate alınmalıdır ve işin esasına girilmeden huzurdaki dava usulden rededilmelidir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/1631 E. , 2020/2629 K. Sayılı kararında:

“Somut olayda, şikayete konu taşınmazların ilk önce 25/15/2008 tarihinde, sonra 13/09/2010 tarihinde tapu sicil müdürlüğüne haciz müzekkeresi yazılarak haczedildiği, son haciz tarihlerinin 13/09/2010 olduğu, alacaklı tarafından 25/11/2010 tarihinde satış talep edildiği, 30/11/2010 tarihinde satış avansının yatırıldığı, taşınmazların ilk kıymet takdirlerinin her iki haciz tarihinden sonra 01/12/2010 tarihinde yapıldığı, şikayetçiye, şikayete konu her iki taşınmaza ait düzenlenen 02/12/2010 tarihli kıymet takdiri raporuna ait tebligatın 15/12/2010 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise son kıymet takdiri raporunun tebliği üzerine, 25/07/2014 tarihinde haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu ancak borçlu ilk kıymet takdiri raporunun 15/12/2010 tarihinde tebliği ile hacizleri öğrendiğinden, şikayetin, hacizleri öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süresinden sonra yapıldığı görülmektedir. O halde mahkemece, öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süreden sonra yapılan haczedilmezlik (meskeniyet) şikâyetinin süre aşımından reddi gerekirken işin esası incelenerek yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir” şeklinde hüküm verilmiştir. 

Anılan hükümde borçlunun kıymet takdirine itiraz etmiş olması borçlunun hacizden haberdar olduğunu göstermiş ve hak düşürücü süre bu tarihten itibaren başlamıştır. Dolayısıyla haczi, 103 davetiyesi veya kıymet takdirinin tebliği gibi usulü işlem ile öğrenmeyen borçlu açısından hak düşürücü süre işlemeye başlamayacaktır.

Borçlu çiftçi tarafından yapılacak bu haczedilmezlik şikâyeti onun ölümünün ardından mirasçıları tarafından da belirli şartlar altında yapılabilecektir. Mirasçıların haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilmesi için haczin mirasçılara yöneltilmesi gerekir. Mirasçıların söz konusu haczi öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde şikâyet hakkı bulunmaktadır.   Nitekim Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/3128 E. ve 2021/7863 K. Sayılı kararında da “İİK'nun 82/1. maddesinin 4. bendi uyarınca; “Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazisi” haczedilemez. Bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında, şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir.
Borçlulardan ...’ın yargılama sırasında 27/07/2020 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.

Borçlunun ölümü ile İİK'nun 53.maddesi uyarınca; alacaklı tarafından takibin mirasçılara yöneltilmesi ve bu konuda muhtıra tebliğinden sonra, mirasçılar haczin kendilerine tebliğ tarihinden ya da öğrenmeleri halinde bu tarihten itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde ön görülen yasal yedi günlük sürede İİK'nun 82/1-12. maddesi uyarınca kendileri adına haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakları vardır.” şeklinde karar verilerek haczin mirasçılara yöneltilmesi halinde haczedilmezlik şikayeti hakkının da mirasçılara geçeceği hüküm altına alınmıştır.

Av. Ayşenur ÖZDEMİR