Kişilerin şeref ve saygınlığını, toplumca benimsenmiş şöhretini karalamaya, kişiyi küçük düşürmeye yönelik her türlü fil ya da olgu isnadına veya sövmeye hakaret denilmektedir. Hakaret suçunun oluşması için yapılacak fiil veya olgunun belli bir düzeye ulaşmış olması gerekir. Kaba hitap tarzındaki sözler bu kapsamda hakaret olarak algınmayacaktır.

Yargıtay’ın temel aldığı esasa göre de, hakaret suçunun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Örneğin Yargıtay beddua niteliğindeki ifadelerin hakaret suçu olup olmadığı yönünde şöyle bir açıklama yapmaktadır:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/785 E., 2017/34 K.

Bir kimsenin zarar ve sıkıntıya düşmesini yaratıcıdan dileme mahiyetindeki sözlerin açıkça, kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermediği veya sövmek fiilini oluşturmadığı takdirde hakaret olarak kabulü mümkün bulunmamaktadır.

Bu bağlamda “ mülakat imtihanında yapılan haksızlığı yapanın Allah belasını versin, çoluk çocuğu hayır görmesin, ömür boyu sürünsün, … adalet bu ise adalet olmaz olsun, adaleti böyle kullananın Allah belasını versin, haksızlık yapanları kahretsin, ömür boyu sürüm sürüm sürünsün, mazlumların haklarını ondan alsın, … çocuğumun hakkını yiyenlerin en büyük musibetler başına ve çocuklarına gelsin, …” şeklindeki ifadeleri, beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici sözler ise de, komisyon üyelerinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadı içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir. Şeklinde hükmü kabul etmiştir.

Yine bir başka kararda ise “seni paramla satın alırım” ifadesini kaba hitap tarzında ifadeler olarak görmüş ve hakaret olarak nitelendirmemiştir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/8789 E. 2020/4519 K.)

“Allah Belanı Versin” İfadesi Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/328 E. , 2014/386 K.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2008/10995 E. ve 2010/4198 K. sayılı kararında,“Sanığın, mahkeme hakimine hitaben ‘Allah belanı versin, adalet mülkün temeli değildir’ şeklinde söz söylemekten ibaret eyleminin bir bütün halinde kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu oluşturacağını” belirtmiştir. Hırsızlık suçundan hakkında soruşturma başlatılan ve tutuklanması talebiyle hakim önüne çıkartılan sanığın, kendisinin haksız bir şekilde tutuklanmasına karar verildiğini düşünerek bunun sorumlusu olarak gördüğü sorguyu yapan hakime yönelttiği “Allah belanı versin” şeklindeki ifade, beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici bir söz ise de, şikâyetçi hâkimin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.

Kişinin Gıyabında Hakaret Suçu

Kişinin gıyabında, arkasından hakaret suçunun oluşabilmesi için bunun en az 3 kişiyle ihtilat etmesi gerekir. İhtilat kelime anlamı itibariyle başkalarıyla görüşme, karşılaşma anlamındadır. Bu bağlamda kanunen hakaret suçunun işlenebilmesi için, hakaret fiilinin en az 3 kişiyle iletişim kurularak işlenmesi gerekecektir. 3 kişinin birlikte bulunması gerekmemekte sadece 3 kişi ile iletişim kurulması aranmaktadır. Kişi 2 kişiye söylemiş ancak bunu 3. kişilere söylenmemesi konusunda tembihlemiş olsa buna rağmen hakaret isnadı ortaya çıkmışsa gıyabında hakaret olmayacaktır. Bunun yanında bunu bilerek kişilere açıklamış ve yayılacağını bilerek hareket etmişse artık ihtilat unsuru gerçekleşecektir.

Yine 3 ayrı kişiye aynı hakareti bildirecek şekilde yazılan mektupta da ihtilat fiilinin gerçekleştiği varsayılacaktır.

Üç kişinin bilme ihtimali değil, bildiğinin ispatlanması gerekir. Yani 3 kişinin hakareti bildiği yönünde kesin ve şüpheden uzak delil yoksa hüküm kurulamaz(18. Ceza Dairesi 2018/8123 E. , 2019/16479 K).

Hakaret Fiilinin Sesli Yazılı veya Görüntülü Bir İletiyle İşlenmesi Halinde Hakaret Suçu

Günümüzde sosyal medya kullanımının çok yüksek oranlara ulaşması sebebiyle hergün sosyal, yazılı veya basılı medyada hakaret durumlarıyla karşılaşmaktayız. Sosyal medya, kişinin kimseye görünmeden, yazdıklarının siber alemde yok olduğunu düşündüğü bir alan olarak düşünülmektedir. Fakat siber alem, uzmanlarınca incelendiğinde herkesin mutlaka arkasında iz bıraktığı bir alandır. Bu sebeple yazdıklarının karşı tarafça görülebildiği ancak kendisinin görünmediğini düşünen çoğu kimse, sosyal medya da rahatça hakaret edebilmekte, bunun suç olabileceği düşünülmemektedir.

Hakaretin yazılı veya görsel bir iletiyle yapılması halinde de hakaret suçu vücut bulmuş olacaktır. Facebook, Twitter, Instagram, WhatsApp, Sms, E-Mail, kısa mesaj üzerinden gönderilen iletilerle işlenen hakaret suçunda da hakaret suçunun temel halindeki gibi 3 aydan 2 yıla kadar cezaya hükmolunur. Bu alanlarda oluşturulan paylaşımlar aleniyse, artık suçun nitelikli hali oluşacaktır.

Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Hakaret Suçu

Kişi hakaret fiilini işlerken, karşısındakinin kamu görevlisi olduğunu biliyor ve görevinden dolayı bu kimseye hakaret ediyorsa artık hakaret suçunun nitelikli hali söz konusu olacak ve verilecek cezanın alt sınırı 1 yıldan az olmayacaktır. Kamu görevlisine hakaretin nitelikli hal olarak değerlendirilmesi için, yapılacak hakaret ile kamu görevlisi arasında bağlantının olması gerekir. Burada yer alan “nedensellik bağı” yoksa, basit hakaret suçu oluşur. Kamu görevlisine yapılan her hakaret, kamu görevlisine hakaret suçu olarak değerlendirilemez. Bu bağ mahkemelerce özellikle araştırılacak, hakaret ile kamu görevi arasında bağ kurulamamışsa, nitelikli halden ceza verilemeyecektir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/757 E. , 2017/113 K.

“Görevinden dolayı” hakaretin kabulü için; yapılan kamu görevi ile hakaret eylemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Hâkim her somut olayda nedensellik bağının bulunup bulunmadığını araştırarak, sonucuna göre, eylemin, suçun basit haline mi yoksa nitelikli haline mi uyduğunu saptayacaktır. Bu saptama yapılırken, hakaret eylemlerine muhatap olan kamu görevlisinin faile karşı doğrudan veya dolaylı görev yapması koşulu aranmayacaktır. Zira, hakaret doğrudan görevle ilgili olabileceği gibi, görevin yerine getiriliş yöntemi ya da sonuçları ile ilgili de olabilir.

Kamu Görevlisine Hakaret – Nedensellik Bağı CGK. 07.03.2017, 2014/4-755 -2017/126

Olay tarihinde, katılanın sözleşmeli öğretmen olarak görev yaptığı okulun bahçesinde teneffüs saatinde top oynayan öğrencilerin, toplarını bitişikte bulunan sanığın bahçesine kaçırdıkları, sanığın da bu nedenle okulun bahçesine gelerek öğrencilere kızdığı, sanığın öğrencilerine kızdığını duyan TCK’nun 6/1-c maddesi kapsamında kamu görevlisi olan katılanın okul bahçesine çıktığında, sanığın katılana “ben seni çocukların topu bahçeme kaçmasın diye kaç defa uyardım, sen çocuklarına sahip çıkmıyorsun, devamlı içerdesin, içerde ne b..k yediğiniz belli değil” diyerek hakaret ettiği olayda; sınıf öğretmeni olan katılanın, yaşı küçük olan ilkokul öğrencileri üzerinde denetim ve gözetim sorumluluğunun bulunması ve bunun kesintisiz bir şekilde teneffüs sırasında da devam etmesi, sanığın katılanın öğretmen olduğunu bilmesi ve katılana karşı eyleminin katılanın yaptığı görevin yerine getiriliş biçimi ile ilgili olması karşısında, sanık tarafından söylenen hakaret içerikli sözler ile katılan tarafından ifa edilen kamu görevi arasında nedensellik bağı bulunduğu ve eyleminin TCK’nun 125/3-a, maddesinde öngörülen kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.

Kişinin karşısındakinin kamu görevlisi olduğunu bilmesi gerekir. Üniformalı bir polis memuru, hastanede önlüklü bir doktor, sınıf içerisindeki bir öğretmenin kamu görevlisi olduğunun bilinmemesi imkanı yoktur ancak kişinin kamu görevlisi olduğu anlaşılmıyorsa 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 30. Maddesinde yer alan hata hükümleri de uygulabilir.

…Sanığın hakaret ettiği kimselerin Kamu görevlisi olduğunu bildiği durumlarda hata hükümleri uygulanamaz… (CGK.28.02.2017, 2014/2-328-2014/386)

Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, ayrıca kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle yapılan hakaret fiillerinde de kamu görevline hakarette olduğu gibi 1 yıldan aşağı ceza verilemeyecektir.

Sağlık Çalışanlarına Yönelik Hakaret – Özel Nitelikli Hal

17 Nisan 2020 tarihinde yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 12 nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra ve maddeye ek fıkra eklenmiştir. Buna göre:

“Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda hakaret suçunda, verilecek cezalar yarı oranında arttırılır ve hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.

Hakaretin Alenen İşlenmesi

Türk Ceza Kanunu hakaret suçunun alenen işlenmesi halinde cezanın 1/6 oranında arttırılacağını belirtmiştir. Aleniyet şartının gerçekleşmesi için aranan temel ölçüt, fiilin gerçekleştiği koşullar itibariyle belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olmasıdır. Suç basın yayın yoluyla işlenmişse bu durumda artık aleniyetin gerçekleştiği varsayılacaktır.

Kimse görmemiş olsa da, aleni bir yerde bu fiilin yapılması suça vücut verebilir. Kanun kişilerin öğrenmesini, bilmesini aramamakta, belirli olmayan ve birden fazla kişinin algılayabilme ihtimalini aleniyet olarak düzenlemektedir. Örneğin; sokakta veya sosyal medya hesabına konulan hakaret içeren ifade kimin görüp görmediği tartışılmadan aleniyet şartını taşımış olacak ve ceza 1/6 oranında arttırılacaktır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir kararında apartman boşluğunda yapılan hakaretin aleniyet unsurunu sağlamadığını belirtmiştir.

Apartman Boşluğunda Hakaret – Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/757 E. , 2017/113 K.

Sanığın hakaret fiilini apartman boşluğunda gerçekleştirdiği olayda; apartman boşluğunun herkese açık bir yer olmayıp, apartman sakinlerinin kullanımına mahsus olması ve apartman boşluğunda söylenen sözlerin herkes tarafından duyulma imkânının bulunmaması karşısında, aleniyet unsuru oluşmadığı halde hakaret suçunun alenen işlendiği kabul edilerek sanığın cezasında artırım yapılması yasaya aykırıdır.

Kurul Hâlinde Çalışan Kamu Görevlilerine Görevlerinden Dolayı Hakaret

Türk Ceza Kanunu, 125/5 maddesinde, hakaret suçunun kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı işlenmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanacağını ve cezanın arttırılacağı belirtilmiştir. Bu durumda suç kuruldaki herkese karşı işlenmiş sayılır. Birden fazla kişiye aynı anda yapılan hakaretten farklı olarak ceza verilebilmesi için kurul olarak çalışıp çalışılmadığının araştırılması gerekir. Kendisini gözaltına alan polislere yapılan hakaret kurul halinde çalışma şartını karşılamazken, kurul halinde çalışan bir mahkemeye yapılan hakaret ise şartı sağlamaktadır. Yargıtay’ın konu hakkındaki kararları şöyledir;

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/41613 E. , 2017/13395 K.

… İnceleme konusu somut olayda; avukat olan sanığın hakkında yürütülmekte olan disiplin işlemleri nedeniyle Karaman Barosu Disiplin Kurulu Başkanlığı’na hitaben yazdığı 17/05/2012 tarihli dilekçesinde Baro Disiplin Kurulunu hedef almaksızın ”Karaman Barosunun da Maalesef cemaatçi bir görünüme bürünmüş, hukukun değil cemaatin hukuku işler hale gelmiştir. Özellikle Av. … ile Av. …’ın cemaatçi kişilikleri bütün baro camiası tarafından bilinen kişilerdendir” ifadelerine yer verilmiş olması nedeniyle, kurul halinde çalışan kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ettiği gerekçesiyle cezalandırılmıştır.

… sanık tarafından, dilekçede kullanılan ifadeler, TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı gibi, değer yargısı niteliğine sahiptirler. Bu itibarla somut bir fiil ya da olgu isnat etmek şeklinde kabul edilemezler. Ayrıca bahse konu ifadeler, Baro disiplin kuruluna yönelik olmadığı için kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı işlediğinden bahsedilemeyeceği gibi, Kurul üyelerden bazılarına ilişkin söylemlerin söylendiği yer ve zaman unsurları da gözetildiğinde müştekilerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri niteliğindedirler. Bu durumun aksinin savunulması, suçla korunmak istenen değeri ölçüsüz bir şekilde genişletmek ve ifade özgürlüğünü ön plana çıkaran evrensel hukuk düşüncesiyle bağdaşmayan bir yorum anlamına gelecektir. Bu itibarla, hakaret suçunun ve kurul halinde unsurlarının somut olayda oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, hükümlülük kararı verilmesi bozmayı gerektirir.

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/26288 E. , 2016/9996 K.

Tek hakimli mahkemelerden olan Asliye Ceza Mahkemesi’nin TCK’nın 125/5. maddesinde yazılı kurul halinde çalışan mahkeme olarak nitelendirilemeyeceğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirir.

Karşılıklı Hakaret Suçu

Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Hakaret suçunun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.

Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Bu konuda takdir hakime aittir. Karşılıklı laf dalaşı şeklinde olan ve basit addedilecek derecedeki hakaretlerde hakimin bu yönde karar vermesi uygun olacaktır.

Mağdurun Belirlenmesi

Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır. Mağdur belirlenemiyorsa hakaret suçu oluşmayacaktır. Örneğin, “X ili baro başkanı şerefsizdir” , “A fabrikası yönetim kurulunu sinkaf ederim” tarzındaki beyanlar hakaret suçunu oluşturacaktır. Bu kişi veya kişiler belirlenebilir kimselerdir.

Soruşturma ve Kovuşturma Koşulu

Kamu görevlisine karşı işlenen hakaret suçları dışındaki hakaret suçları şikayete bağlıdır. Mağdur hakareti ve hakaret edeni öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde hakaret suçu şikayet dilekçesi ile savcılığa başvurarak şikayetçi olmalıdır, aksi halde şikayet hakkı kaybedilir.

Kamu görevlisine hakaret dışındaki hakaret suçları uzlaştırmaya tabi olduğundan, öncelikle uzlaştırma prosedürü işlecek taraflar uzlaşamazsa soruşturma devam edecektir.

Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir.