Dava dilekçelerinin hazırlanıp mahkemeye sunulmasında en çok uygulanan ve uygulanacak olan hükümler hiç şüphesiz HMK hükümleridir. Hukuk muhakemeleri kanununun (HMK) 3. Kısmının 1. Bölümünde 119. Madde altında yazılı yargılama usulünde dava açılırken dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar tek tek sayılmıştır. Bu unsurların bir kısmı zorunlu olarak bulunması gerekirken bir kısmı olmasa da dava açılmış sayılacaktır yani zorunlu unsurların yanında ihtiyari unsurlar da bulunmaktadır.

HMK 316-322 maddelerinde basit yargılama usulü yer almaktadır. 322. Maddede; bu kanun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hallerde yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır, denilerek kanun koyucu bu usulde de dava dilekçesinin yazılı usule göre hazırlanmasını emretmiştir.

---

Örnek Dava Dilekçesi

ŞANLIURFA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

SAYIN HAKİMLİĞİ'NE

İhtiyati Tedbir

Taleplidir.             

DAVACI                  :* T.C: 12345678912 *

ADRESİ             :*

DAVACI VEKİLİ   :*Vekili/ Kanuni temsilcisi varsa*

ADRESİ                :*

DAVALI                           :*Kanuni temsilcisi varsa*

ADRESİ                :*

KONU                       : Harçlar Kanunu 16/3. Madde *

DAVA DEĞERİ       : Harçlar Kanunu 32. Madde *

AÇIKLAMALAR     :

1-Müvekkilimiz ....bankasının ......şubesinden ....... nolu hesaptan aldığı  çek koçanını kaybetmiştir.

2-Kaybolan çek koçanında hiç kullanılmamış 4 adet çek yaprağı mevcuttur.    Çek yapraklarına ait seri numaralar ..................., ...................., .............., ................, şeklindedir.

3-Bu çek yapraklarının kötü niyetli üçüncü şahısların eline geçmesi ve doldurularak kullanılması hallerinde, müvekkilimiz mağdur olacaktır. Bu çeklerin bankaca ödenmemesi için tedbir kararı istemekteyiz.

YASAL NEDENLER : HUMK., TTK ve İlgili Mevzuat

YASAL KANITLAR  : Banka   Kayıtları, Her türlü Yasal Kanıt

İSTEM SONUCU   :* Açıklanan nedenlerle, müvekkilimizin ileride güç durumda kalmaması bakımından, yukarıda seri numaraları verilmiş bulunan çek yaprakları ile ilgili olarak ban kararı verilerek, bankaya bildirilmesini talep ederiz.

Davacı Vekili

Av… ve İmza*

(*) Zorunlu Unsur

---

A. GENEL OLARAK DAVA DİLEKÇESİNİN UNSURLARI

İlk önce bütün unsurları inceleyip daha sonra asıl önemli olan zorunlu unsurları detaylı bir şekilde açıklamak gerekiyor. HMK 119. Maddeye göre dava dilekçesinde şu unsurlar yer almaktadır:

- Mahkemenin adı.

- Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.

- Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.

- Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.

- Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.

- Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.

- İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.

- Dayanılan hukukî sebepler.

- Açık bir şekilde talep sonucu.

- Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.

Dilekçede yer alan unsurlar ne anlama gelmektedir? Bu unsurların tek tek sayılmasının amacı nedir? Hangi unsurlar zorunlu hangileri ihtiyari ve hangileri olmasa da aslında dilekçenin kalan diğer unsurlarla yeterli olacağı şu şekildedir:

1- Mahkeme Adı (119/1-a)

Bu unsur bünyesinde görev ve yetkiyi barındırır. Görevsiz veya yetkisiz bir mahkemede dava açmamak için doğru tespit çok önemlidir. Nitekim HMK 119. Madde’sinin gerekçesinde de “Mahkemenin adının dava dilekçesinde gösterilmesiyle, davacının dilekçeyi vereceği görevli ve yetkili mahkeme belirlenmiş olmaktadır” denilmiştir. Meçhul bir mahkemeye ya da genel olarak adliyeye verilecek bir dilekçeyle dava görülemez.[1] Davanın açılması, dilekçenin kaydı ve tevzi işlemlerinin yapılabilmesi bakımından görevli ve yetkili mahkemenin gösterilmesi zorunludur Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yön. m. 36. Bir yerde, aynı konuda görevli birden fazla mahkeme varsa dava, nöbetçi mahkemeye hitaben yazılmalıdır. Örneğin “Şanlıurfa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine” gibi.

2- Davacının Ad, Soyad ve Adresi (119/1-b)

Dava dilekçesinde davayı açmak isteyen gerçek kişinin ad ve soyadı ile adresi yazılacaktır. Kişi tüzel kişi ise ticaret unvanı yazılmalıdır. Buradaki önemli husus davacının adresinin mutlaka ikametgâh adresinin olmasının gerekmediğidir. Dilekçeye yazılacak adres davacı açısından tebligata en elverişli adresin yazılması uygun olacaktır. Bu adres ev, işyeri veya bunların dışında başka bir adres de olabilir.

3- Davalının Ad, Soyad, Adresi (119/1-b)

Davacı bilgileri için belirtilen hususlar aynen davalı tarafın bilgileri için de geçerlidir. Uygulamada davalı açısından problem adres konusunda çıkmaktadır. Davalının adresinin bilinmesi davacı açısından bazen imkansız olmaktadır bu durumda mahkeme kolluk vasıtasıyla adresi tespit edecektir. Bazen davalının adresinin bilinmemesi halinde MERNİS adresine tebligat yapılır. Bu durumda davacı dilekçesinde “Mernis Adresine” şeklinde göstermesi gerekir.

4- Davacının T.C. Kimlik Numarası (119/1-c)

Bu unsur sadece davacı için geçerlidir. Davacı tüzel kişi ise vergi kimlik numarası yazılmalıdır. Davalının kimlik numarasını bildirmek gibi bir zorunluluk yoktur. Uygulamada çok problem çıkmamaktadır çünkü; tarafların ellerinde bir senet, aile tablosu vs. belge bulunduğundan dolayı.

5- Varsa Tarafların Kanuni Temsilcileri ve Davacı Vekilinin Ad, Soyad ve Adresleri (119/1-ç)

Bu madde iki aşamalı olarak değerlendirilmelidir. İlk aşama varsa tarafların kanuni temsilcisine ilişkin olan kısımdır. Kanun koyucu burada bir ayrım yapmamış hangi tarafın olursa olsun kanuni temsilcinin dava dilekçesinde yer almasını istemiştir. Ancak kanuni temsilci için istenen bu şart vekil için istenmemiştir. Dava dilekçesinde yer alması gereken sadece davacı vekilidir. Çünkü dava açılmadan davalı tarafın kendisini vekil ile temsil edip etmeyeceğini, vekil ile temsil edecekse vekilin kim olacağını bilemeyiz.[2]

6- Dava Konusu ve Malvarlığı Haklarına İlişkin Davalarda Dava Konusu/Değeri (119/1-d)

Dava konusu (müddeabih)para alacağına ilişkin ise bir sorun yaşanmamaktadır çünkü dava değerini bildirmeyen davacının dava dilekçesi Harçlar kanunu 16/3. Maddesi gereği işleme konulamaz.. Ancak dava konusu para değil de para ile ölçülebilen başka bir konu olduğu zaman dilekçede dava konusunun parasal değerinin de gösterilmesi gerekir. Bu unsur harçların hesaplanması açısından önemlidir. Yargılama sırasında mahkemece tespit edilen değerin dava dilekçesinde gösterilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnızca o celse için yargılamaya devam olunacak, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam edilmeyecektir. Tamamlanmaz ise dosya işlemden kalkacaktır.(Harçlar Kanunu 30,32. Madde)

7- Davacının İddiasının Dayanağı Olan Bütün Vakıaların Sıra Numarası Altında Açık Özetleri (119/1-e)

Bu vakıalar talep sonucuyla doğrudan ilişkili ve kendi talebinin haklılığını ortaya koymaya elverişli vakıalar olmalıdır. Ayrıca HMK 194. Madde, davacıya iddia ettiği vakıaları somutlaştırma yükümlülüğü yüklemiştir. Ancak burada en önemli husus davanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı ile ilgilidir. Biz dava dilekçemizde iddialarımıza dayanak olan vakıaların tamamına yer vermez isek dilekçeler teatisinden sonra bu vakıaları ancak ; ön incelemeye mazeretsiz gelmeyen tarafın yokluğunda, karşı tarafın muvafakatiyle veya ıslah yolu ile ileri sürebiliriz. Vakıalar gösterilmiş fakat bunların açık/anlaşılır olmaması halinde ise, bu yöndeki belirsizliğin hakimin davayı aydınlatma ödevi yani HMK m. 31/1 çerçevesinde giderilmesi mümkün olmalıdır.

8- İddia Edilen Her Bir Vakıanın Hangi Deliller ile İspat Edileceği (119/1-f)

6100 sayılı HMK açık bir şekilde iddia edilen vakıalar ile delillerin ilişkilendirilmesini aramıştır. HMK 194/2 gereğince hangi kanıtın hangi olayın ispatı için gösterildiği açıkça belirttilmesi zorunludur. Bu zorunluluk davacının elinde o an için bulunan deliller için söz konusudur. Tanık delili bu anlamda yazılı kanıt olarak kabul edilemez.[3] Dilekçede gösterilen fakat henüz sunulmayan delil var ise sunmaları veya başka bir yerden getirtilecek ise mahkeme ön inceleme duruşmasında 2 haftalık kesin süre verir. Süre içerisinde yerine getirilmez ise o kanıttan vazgeçilmiş sayılır.(HMK 140/5)

Dilekçede hiç delil gösterilmemiş ise Yargıtay ve doktrin 145. Maddenin uygulanması kanısındadır.[4] Yani; taraflar kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.

10- Dayanılan hukuki sebepler (119/1-g)

Bu unsur her ne kadar 119. Madde’de sayılmışsa da mahkeme hukuki sebeplere bağlı olmadığından ve HMK’nın 33. Maddesi gereği hakim Türk hukukunu resen uygular ilkesi gereği zorunlu unsur değildir. sanırım önemi sadece spesifik davalarda ortaya çıkmaktadır. Örneğin, sözleşmeye aykırılıktan dolayı açılan bir tazminat davasınde hukuki sebep sözleşmeye aykırılıktır. Ayrıca zorunlu olmadığı uygulamada ve doktrinde genel olarak kabul edilmektedir.[5] Neticede hakim hukuki nitelendirmede yanılgıya düşebileceğinden davacının bu unsuru ihmal etmemesinde yarar vardır.

11- Açık Bir Şekilde Talep Sonucu (119/1-ğ)

Talep (netice-i talep): mahkemeden dava sonucundan elde edilmesi beklenen menfaattir. Kanun koyucu talebin açık olmasını aramıştır. Hâkimin dilekçeye baktığında talebin ne olduğu konusunda tereddüt yaşamamasıdır.

12 – Davacının, Varsa Kanuni Temsilcisinin veya Vekilinin İmzası (119/1-h)

Dilekçenin sonunda dava vekil yada temsilci aracılığı ile takip edilecek ise dilekçe temsilci yada vekil tarafından imzalanmalıdır. İmza ya hiç atılmamıştır ya da atılmıştır imzanın eksik olması söz konusu olamaz. Bu konuda paraf imza yerine geçer mi ? sorusu sorulabilir. Parafın imza yerine geçip geçmeyeceği öğretide tartışmalı olmakla birlikte, Türk hukukunda, alelâde bir el işaretinden ibaret olmayan, sahibinin teşhisine imkân verebilecek ölçüde şekillenmiş ve herhalde metni kabul edip yürürlüğe koyma iradesini yeterince yansıtan paraf şeklindeki imzanın da, imza yerine geçeceğinin yaygın olarak kabul edildiği dile getirilmiştir.[6]

B. DAVA DİLEKÇESİNDE BULUNMASI GEREKEN ZORUNLU UNSURLAR

HMK 119. Maddenin ikinci fıkrasına göre, dava dilekçesinde 1-davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri, 2-davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, 3-varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adreslerinin, 4-açık bir şekilde talep sonucunun veya 5-davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzasının mevcut olmaması halinde hâkim davacıya eksikliğin giderilmesi için bir haftalık kesin süre verecektir. Eksiklik bu süre içinde giderilmezse dava açılmamış sayılacaktır.[7] Denilerek kanun koyucu bu unsurların zorunlu unsurlar olduğunun anlamını çıkarmaktadır.

Yukarıda belirtilenlerin dışında öğelerde eksiklik varsa bunların tamamlanması için kesin süre verilmeyeceği gibi, eksikliğin giderilmediği gerekçesiyle davacı yönünden davanın açılmamış sayılması, davalı yönünden yanıt dilekçesinin verilmemiş sayılması kararı da verilemez. İlgili taraf bu eksiklikleri tamamlamazsa doğacak hukuksal sonuçlara katlanır. Örneğin davanın dayanağı olan olgular gösterilmemişse, mahkeme bunları re’sen inceleyemeyeceği için davanın esastan reddi söz konusu olabilir.

Yine yanıt dilekçesinde savunma nedenleri ya da kanıtlar gösterilmemişse davalı yeterli savunma yapamamasının sonuçlarına katlanır.

Uygulamada yerel mahkemeler dava dilekçelerini incelerken 119. Maddede sayılan unsurların eksikliğinde davacıya kesin süre vermektedir. Daha sonra bu eksiklikler tamamlanmaz ise davanın açılmamış sayılmasına hükmediyor. Yüksek mahkeme ise farklı bir bakış açısıyla dilekçeyi değerlendiriyor. Örneğin ;Yargıtay, dava dilekçesinin unsurlarının eksik olup olmadığını tespit ederken belirli bir dava dilekçesi şablonunu esas almamaktadır. Hatta bazı kararlarında bu tutumu daha ileri götürerek, dava dilekçesinde yer alması gereken bir unsurun burada değil, fakat dilekçe ekinde sunulan bir belgede yer alması halinde eksikliğin giderilmiş olacağı izlenimi doğurabilecek kararlar verebilmektedir.[8]Bu da hukukun usul yönünden bile ihtiyaca göre esnek olması gerektiğinin bir göstergesidir.

C. DAVA DİLEKÇESİNİN UNSURLARINDA YER ALAN EKSİKLİKLERİN / ZORUNLU UNSURLARININ GİDERİLMESİ

HMK 119/2’nin uygulanması açısından eksiklik kavramı, bir unsurun hiç mevcut olmaması yahut mevcut olmaması şeklinde kabul edilmesine yol açabilecek derecede noksan olması şeklinde anlaşılmasıdır. Aksini, yani eksiklik kavramına, bir unsurun yazılmış olmakla birlikte noksan olmasını içerecek şekilde geniş bir anlam yüklemek, diğer hükümlerin uygulanma alanının gereğinden fazla daralmasına yol açabilecektir.

Zaten kanun koyucu (TBMM/C.B) hata veya kusurdan ileri gelmeyen noksanlıklar için çeşitli maddelerde giderim yani alternatif çözüm yolları göstermiştir. Örneğin, HMK 124. Madde’sinin 3 ve 4 fıkralarında yer alan taraf değişikliği, HMK 183. Madde’si gereği maddi hataların düzeltilmesi, yine HMK 145. Madde’de yer alan sonradan delil gösterme müessesesi bunlardan biridir.

Zorunlu unsurların eksikliği halinde yaptırım ve giderimi şu şekildedir:

1. Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri (m. 119/1-b)

Bir dava dilekçesinde gerek davacının ad ve soyadının gerek davalı olarak gösterilen kişinin ad ve soyadının yer alması gerekmektedir. Tarafların adı, soyadı veya tüzel kişilerde unvan, hak ehliyeti ve taraf ehliyeti kuralları HMK m. 50 dikkate alınarak belirtilmelidir. Tüzel kişilerin taraf olduğu davalarda ise bunların unvanına ve türüne yer verilecektir. Çekişmesiz yargı içlerinde ise taraf kavramı söz konusu olmadığından, bu bilgilere talepte bulunan veya ilgili olarak gösterilen kişiler için yer verilecek ve bunların mevcut olmaması halinde m. 119/2 hükmü uygulanabilecektir.

Dava dilekçesinde taraflardan birinin veya her ikisinin ad ve soyadına hiç yer verilmemiş olması halinde mahkemenin, m. 119/2 hükmünü uygulaması gerekir. Taraflardan birinin ad ve soyadında bir eksikliğin mevcut olması (yani adın yazılmış olması, fakat soyadının yazılmamış olması veya tam tersi) halinde bakılır: Eğer eksiklik davacının ad ve soyadına ilişkin ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası doğru yazılmış ise sorun yoktur. Bu eksiklik maddi hataların düzeltilmesi (m. 183/1)[9] çerçevesinde giderilebilir. Eğer davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yanlış yazılmış ve davacının kim olduğu hususunda tereddüt yaşanıyorsa hâkimin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ile ad ve soyadı arasındaki çelişkinin giderilmesi için m. 31/1 çerçevesinde hareket etmesinin mümkün olabilecektir. Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yanlış (veya eksik) yazılmakla birlikte davacının kim olduğu hususunda bir tereddüt mevcut değilse (yani yanlış yazılan kimlik numarası başka bir şahsa ait değilse) yine maddi hataların düzeltilmesi (m. 183/1) hükümlerine göre hareket edilebilmelidir.

Adı ve soyadı unsurlarındaki eksiklik veya yanlış yazım, davalıya ilişkin ise durum biraz farklıdır. Eğer davalının ad ve soyadındaki eksiklik veya yanlış yazım, husumetin başka bir kişiye yöneltilmesi ihtimalini doğurmuyorsa, m. 183/1 hükümlerine göre hareket edilmesi mümkün olacaktır.

Taraflara sağlıklı bir şekilde tebligat yapılabilmesi için, tebligata elverişli adreslerinin davacı tarafından dava dilekçesinde gösterilmesi gerekmektedir. Davacı vekille temsil edilse dahi, davacının adresinin bilinmesi gerekir. Çünkü, en azından tarafın avukatının temsil görevinin bir şekilde sona ermesi halinde, tebligatların asıl tarafa çıkartılabilmesi için bu adres bilinmelidir. Eğer davacı veya davalının adresi, dava dilekçesinde hiç yer almıyorsa m. 119/2 doğrultusunda hareket edilmelidir.

Davacının davalıya ait göstermiş olduğu adrese tebligat yapılamıyorsa tebligat kanununa göre mahkemenin hareket etmesi gerekir.[10]

Eğer davacı, dava dilekçesinde davalının kimlik veya adres bilgilerini bilerek yanlış göstererek husumetin yanlış kişiye yöneltilmesine sebep olmuş ve bu sebeple üçüncü kişilerin haklarının zedelenmesine yol açmış ise, bunun sonuçlarına katlanacaktır.[11]

2. Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası (m. 119/1-c)

Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, dava dilekçesinde yer verilmesi gereken unsurlar arasında sayılmıştır. Kanun, gerçek kişiler için bu unsuru belirtmiş olmakla birlikte, tüzel kişiler için, bunlara özgü kimlik numarasının gösterilmesi gerektiğine ilişkin bir düzenlemeye yer vermemiştir. Uygulamada vergi kimlik numarası yazılmaktadır.

Yabancılar için de düzenleme olmadığından eksikliği halinde sorun teşkil etmemektedir.

Dava dilekçesinde, davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının hiç gösterilmemiş olması halinde, mahkemenin bu eksikliğin giderilmesi için m. 119/2 doğrultusunda hareket etmesi gerekir.Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına yer verilmiş olmakla birlikte bunun eksik veya hatalı olması halinde bakılır: Eğer eksiklik veya hata, maddi hata kapsamında değerlendirilebiliyorsa m.183/1 doğrultusunda hareket edilir.Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının hatalı verilmiş olması sebebiyle davayı açan kişinin kim olduğu hususunda tereddüt yaşanıyorsa çelişkinin giderilmesi için m. 31/1 doğrultusunda hareket edilmesi mümkün olmalıdır.[12]

3. Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri (m. 119/1-ç)

Davacı eğer dava ehliyetine sahip değil ise kanuni temsilci ve ya kayyım tarafından dava açılmalıdır. Ayrıca bunun için mutlaka Sulh Hukuk Mahkemesinden izin alınmalıdır. Bu bilgilerden bir yahut birkaçına hiç yer verilmemiş ise m. 119/2 doğrultusunda, bu bilgilere hatalı yahut eksik yer verilmiş olması halinde ise duruma göre, m. 183/1 veya m. 31/1 doğrultusunda hareket edilmesi gerekir.

4. Açık bir şekilde talep sonucu (m. 119/1-ğ)

Davacı, mahkemeden ne türde bir hukuki koruma istediğini talep sonucuna veya sonuç kısmına açık ve tereddüde yer vermeyecek şekilde yazmalıdır. Talep sonucunun niteliğine göre davanın eda davası, tespit davası yahut inşaî dava olup olmadığı, niceliğine göre ise terditli dava, objektif dava birleşmesi, seçimlik dava yahut kısmi dava olup olmadığı anlaşılır.[13]

Davacının, dava dilekçesinde talep sonucunu hiç yazmamış olması halinde, m. 119/2 doğrultusunda hareket edilir. Yani önce bir haftalık kesin süre verilir bu sürede eksiklik tamamlanmazsa dava açılmamış sayılır. Bu konuda Yargıy içtihatları da aynı görüştedir.[14]

Talep sonucu eksik gösterilmiş ise hakim 31. Maddeye göre eksikliği tamamlatacaktır. Maddi bir hatadan kaynaklanıyorsa 183/1 maddeye göre problem çözülecektir.

5. Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası (m. 119/1-h)

Bu unsur dilekçede yoksa madde 119/2 uygulanır. Eksik ya da hatalı imza söz konusu olmayacağından dolayı hakimin aydınlatma ve ya maddi hatta hükümlerine başvurulamaz.

ÖRNEK YARGITAY KARARI

8. Hukuk Dairesi 2016/4482 E. 2019/401 K. Sayılı ilamı.

Mahkemesi: İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup hükmün davalılar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, geregi düşünüldü.

Davacı 3. kisi vekili, borçlu ...'un sadece bir çalısan oldugunu istihkaka konu tüm menkullerin vekil eden sirkete ait oldugunu belirterek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasını talep ve dava etmistir. Mahkemece, 6100 sayılı HMK'nin 119/1-b maddesine göre davalının ad, soyad ve adres bilgilerinin dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurlardan oldugu, davalıların adresini bildirmesi için davacı vekiline bir haftalık kesin süre verilmesine rağmen eksikligin giderilmedigi gerekçesiyle, aynı Kanun’un 119/2. maddesine göre davanın açılmamıs sayılmasına karar verilmis, kararı davalı borçlu vekili temyiz etmistir.

Dava, üçüncü kisinin IIK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına iliskindir. 6100 sayılı HMK'nin "Dava dilekçesinin içerigi" baslıklı 119. maddesinin (b) bendinde "Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri" dava dilekçesinde bulunması gerekli hususlar içinde sayılmıs, aynı maddenin 2. fıkrasında ise "Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dısında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikligi tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikligin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamıs sayılır" hükmü düzenlenmistir.

Dava dilekçesinde, davalı alacaklının adresi belirtilmemis, ancak takip dosya numarası doğru olarak belirtilmistir. Icra dosyası, dava dosyasının ekidir. Alacaklı tarafın adres bilgilerinin takip dosyası içinde görülmesi ve dava dilekçesindeki bilgilerle karşılaştırılması mümkün bulunmaktadır. Kaldı ki, davalı alacaklı tarafından davaya cevap dilekçesi de sunulmustur. Ayrıca, davacı asilin adresi dava dosyasında bulunan 10.10.2012 tarihli vekaletnamede yazılı bulunmaktadır. Bu sebeple, dava dosyasında HMK'nin 119/1-b maddesinde düzenlenen hususların tam oldugunun kabulü gerekir.

Tüm bu hususlar dikkate alınmadan davanın açılmamıs sayılmasına karar verilmesi dogru görülmemis, hükmün bozulmasına karar verme gerekmistir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı borçlu .... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün IIK'nin 366. ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,taraflarca IIK'nin 366/3. maddesi geregince Yargıtay Daire ilamının tebliginden itibaren ilama karsı 10 gün içinde karar düzeltme isteginde bulunulabilecegine, pesin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2019 tarihinde oybirligiyle karar verildi.

SONUÇ OLARAK

Yukarıda anlatıldığı şekilde dava dilekçesinde zorunlu unsurlarda bir eksiklik söz konusu ise, bu durumda yapılması gereken işlemler Kanun’da çok açık ve basit bir şekilde düzenlenmiştir. Bu hallerde, mahkeme önce, eksikliğin giderilmesi için davacıya bir haftalık kesin bir süre verecektir. Sürenin kesin olduğu kanunda açıkça belirtildiğinden, mahkemenin bu süreyi eksiltmesi veya artırması söz konusu değildir

HMK m. 90/1. Ayrıca kesin süre içinde yapılması gereken işlem yapılmazsa, o işlemi yapma hakkı da ortadan kalkar HMK m. 94/3. Bu çerçevede, belirtilen eksikliklerden biri mevcutsa, verilen bir haftalık süre içinde tamamlanmaması halinde, davanın açılmamış sayılması sonucu ortaya çıkacaktır.

Davanın açılmamış sayılması ile birlikte, davadaki talep dahi vaki olmamış sayılacak HMK m. 150/7, dava ile doğan tüm sonuçlar ortadan kalkacaktır. Davanın açılmamış sayılması halleri, kanunda açıkça belirtilen hallerle sınırlıdır. Bu sebeple, dilekçedeki diğer eksiklikleri aynı yaptırıma tâbi kılmak kanuna aykırı olacaktır.

Ancak, belirtmek gerekir ki, kanun koyucu bu unsurlar bakımından 119.maddede açık bir yaptırım öngörmezken, amacı bunları tamamen yaptırımsız bırakmak değildir. Maddenin gerekçesine bakıldığında, gerekçede bu unsurların her birinin yargılama bakımından önemi ve neden dilekçede gösterilmesi gerektiği açıklanmış ve ilgili hükümlerle bağlantı kurulmuştur. Örneğin, mahkemenin adının gösterilmesinin görev ve yetkiyle bağlantısına, vakıa ve delillerin gösterilmesinin iddia ve somutlaştırma yüküyle bağlantısına vurgu yapılmıştır. Bu da göstermektedir ki, kanun koyucunun amacı bunları yaptırımsız bırakmak değildir.

Esasen tek tek incelendiğinde görüleceği üzere, işin niteliği de bunları yaptırımsız veya sonuçsuz bırakmayı mümkün kılmamaktadır. Zorunlu olmayan unsurlar bakımından tek bir ikame işleminden veya yaptırımdan söz edilemez. Çünkü, bu unsurların her birinin farklı sonuçları mevcut olup tâbi oldukları hükümler ise farklı maddelerde, hatta farklı kanunlarda düzenlenmiştir.

KONUYLA İLGİLİ BAZI YARGITAY İÇTİHATLARI

1.    Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 07.02.2019 ve 2016/11278 E. 2019/1044 K. Sayılı ilamı
2.    Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 17.01.2019 ve 2016/3855 E. 2019/522 K. Sayılı ilamı
3.    Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 15.01.2019 ve 2016/4482 E. 2019/401 K. Sayılı ilamı
4.    Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 07.01.2019 ve 2016/10342 E. 2019/18 K. Sayılı ilamı
5.    Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 05.12.2018 ve 2018/369 E. 2018/12419 K. Sayılı ilamı
6.    Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 17.10.2018 ve 2015/17148 E. 2018/13597 K. Sayılı ilamı
7.    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Karar Tarihi: 09.05.2018 ve 2015/2552 E. 2018/1023 K. Sayılı ilamı
8.    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Karar Tarihi: 09.05.2018 ve 2015/2550 E. 2018/1021 K. Sayılı ilamı
9.    Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 25.04.2018 ve 2016/7397 E. 2018/4058 K. Sayılı ilamı
10.    Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 19.04.2018 ve 2015/9660 E. 2018/4337 K. Sayılı ilamı
11.    Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 05.04.2018 ve 2017/7320 E. 2018/10787 K. Sayılı ilamı
12.    Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 28.03.2018 ve 2017/5239 E. 2018/6929 K. Sayılı ilamı
13.    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Karar Tarihi: 28.02.2018 ve 2015/319 E. 2018/334 K. Sayılı ilamı
14.    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Karar Tarihi: 28.02.2018 ve 2015/320 E. 2018/335 K. Sayılı ilamı
15.    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Karar Tarihi: 28.02.2018 ve 2015/318 E. 2018/333 K. Sayılı ilamı
16.    Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 25.04.2016 ve 2014/22904 E. 2016/7603 K. Sayılı ilamı
17.    Yargıtay 22. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 26.01.2016 ve 2014/28983 E. 2016/2088 K. Sayılı ilamı
18.    Yargıtay 22. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 16.12.2015 ve 2014/24241 E. 2015/34656 K. Sayılı ilamı
19.    Yargıtay 22. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 16.12.2015 ve 2014/24240 E. 2015/34655 K. Sayılı ilamı
20.    Yargıtay 22. Hukuk Dairesi Karar Tarihi: 16.11.2015 ve 2015/29308 E. 2015/30941 K. Sayılı ilamı

.

STJ. AV. GALİP KUBATLI 
ŞANLIURFA BAROSU

.

KAYNAKLAR

1.    Prof. Dr. Muhammet ÖZEKES, HMK DERS KİTABI, 282. SAYFA
2.    İsmail ERCAN, Medeni usul hukuku, Ekim 2017, sayfa 222
3.    2.HD, 03.10.2005, 2005/10458 E. 2005/13358 K.
4.    PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 506-507; KARSLI, s. 489. KarĢ. UMAR, s. 362.  
5.    21. HD, 5.12.2012 Tarih , 16743/22172  E ve K
6.    ULUKAPI, Ömer, Medenî Usul Hukuku, Konya 2014, s. 232
7.    PEKCANITEZ, Hakan/ATALAY, Oğuz/ÖZEKES, Muhammet, Medenî Usul Hukuku, 14. bs., Ankara 2013, s. 507
8.    KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, Necip HATEMİ, Hüseyin/SEROZAN, Rona/ARPACI, Abdülkadir  Borçlar Hukukuna Giriş, Hukukî İşlem, Sözleşme, (Borçlar Hukuku: Genel Bölüm: Birinci Cilt), 4. bs., İstanbul 2008, s. 281 (prg. 7).
9.    ÖZMUMCU, Seda, “Davanın Açılmasına Bağlanan Hukuki Sonuçların Davanın 
Açılmamış Sayılması Halinde Değerlendirilmesi”, İÜHFM, Cilt: LXXX, Sayı: 2, 2012, s. 199 vd.
10.    ELGÜN, Emel Şeyda, Medenî Usul Hukukunda Davanın Açılmamış Sayılması ve Sonuçları, (Danışman: Doç. Dr. Sema TAŞPINAR-AYVAZ), Ankara Üniversitesi SBE, Yayınlanmış  YLT, Ankara 2010
11.    DURSUN, Hasan, Medeni Usul Hukukunda Davanın Açılmamış Sayılması, 
(Danışman: Yrd. Doç. Dr. Alim TAŞKIN), Gazi Üniversitesi SBE, Yayınlanmamış  YLT, Ankara 2007.  
12.    …Şikayet dilekçesine ekli haciz ihbarnamesinde şikayet olunanın adresinin yazılı olduğu görülmekle, mahkemece HMK' nun 114 'üncü maddesi gereği dava şartlarının incelenmesi gerekirken, davanın HMK' nun 119/b maddesi gereği açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır…” 23. HD, 4.7.2012, 3148/4621
13.     2. HD, 21.4.2014, 19833/1005. Aynı yönde  11. HD, 5492/21835; 6. HD, 6.6.2012 Tarih , 5245/8474 E ve K
14.    4. HD, 19.11.2013, 12894/18082
15.    Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 22, Sayı 1, Yıl 2014, sayfa 142
16.    …dava dilekçesindeki bu eksikliğin tamamlanması için süre verilmesi gerekirken bu kurala da uyulmamıştır…” HGK, 17.10.2012, 9-838/715

-----------------------------------------

[1] Prof. Dr. Muhammet ÖZEKES, HMK DERS KİTABI, 282. SAYFA

[2] İsmail ERCAN, Medeni usul hukuku, Ekim 2017, sayfa 222

[3] 2.HD, 03.10.2005, 2005/10458 E. 2005/13358 K.

[4] PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 506-507; KARSLI, s. 489. KarĢ. UMAR, s. 362. Ve 21. HD, 5.12.2012, 16743/22172

[5] ULUKAPI, Ömer, Medenî Usul Hukuku, Konya 2014, s. 232; PEKCANITEZ, Hakan/ATALAY, Oğuz/ÖZEKES, Muhammet, Medenî Usul Hukuku, 14. bs., Ankara 2013, s. 507

[6] KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, Necip HATEMİ, Hüseyin/SEROZAN, Rona/ARPACI, Abdülkadir Borçlar Hukukuna Giriş, Hukukî İşlem, Sözleşme, (Borçlar Hukuku: Genel Bölüm: Birinci Cilt), 4. bs., İstanbul 2008, s. 281 (prg. 7).

[7] Davanın açılmamış sayılması ile ilgili bkz. ÖZMUMCU, Seda, “Davanın Açılmasına Bağlanan Hukuki Sonuçların Davanın Açılmamış Sayılması Halinde Değerlendirilmesi”, İÜHFM, Cilt: LXXX, Sayı: 2, 2012, s. 199 vd.; ELGÜN, Emel Şeyda, Medenî Usul Hukukunda Davanın Açılmamış Sayılması ve Sonuçları, (Danışman: Doç. Dr. Sema TAŞPINAR-AYVAZ), Ankara Üniversitesi SBE, Yayınlanmış YLT, Ankara 2010; DURSUN, Hasan, Medeni Usul Hukukunda Davanın Açılmamış Sayılması, (Danışman: Yrd. Doç. Dr. Alim TAŞKIN), Gazi Üniversitesi SBE, Yayınlanmamış YLT, Ankara 2007.

[8] …Şikayet dilekçesine ekli haciz ihbarnamesinde şikayet olunanın adresinin yazılı olduğu görülmekle, mahkemece HMK' nun 114 'üncü maddesi gereği dava şartlarının incelenmesi gerekirken, davanın HMK' nun 119/b maddesi gereği açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır…” 23. HD, 4.7.2012, 3148/4621 (L).

[9] MADDE 183- (1) Tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir. Taraflardan birinin yazı veya hesap hatasını düzeltmesi sonucu yargılama uzamışsa, yargılama giderlerinin belirlenmesinde bu durum da dikkate alınır.

[10] …davacı tarafın dava dilekçesinde davalının adresini göstermiş olması, bu nedenle dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurun dilekçede belirtilmiş olduğu göz önüne alınarak davalının tebligata yarar açık adresinin mahkemece araştırılması, davalının adresinin tespit edilmesi durumunda tebligat yapılması, bulunamaması halinde ilanen tebliğ hususunun düşünülmesi ve sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” 2. HD, 21.4.2014, 19833/1005. Aynı yönde 11. HD, 5492/21835; 6. HD, 6.6.2012, 5245/8474

[11] 4. HD, 19.11.2013, 12894/18082

[12] MADDE 31- (1) Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.

[13] Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 22, Sayı 1, Yıl 2014, sayfa 142

[14] …dava dilekçesindeki bu eksikliğin tamamlanması için süre verilmesi gerekirken bu kurala da uyulmamıştır…” HGK, 17.10.2012, 9-838/715