Amacım felsefe yapmak değil. Bir kavram hakkında yazmak için bu yazıyı kaleme alıyorum. Kaleme almanın, seninle aynı derdi yaşayan insanlarla buluşmak için yola çıkmak demek olduğu kanaatindeyim. Bu yazıyı okuduktan sonra kafanızda biraz olsun bir karışıklık, vicdanınızda azıcık bir rahatsızlaşma oluşturabilmişsem, buluşma gerçekleşmiş demektir. Kaleme alınan, kâleye de alınmış demektir.

Dünya her geçen gün biraz daha yaşanılması zor bir yer olurken, hayatta akan her gün daha geçinilmez hale gelirken, alınan nefes her alışverişte biraz daha dertle dolarken, insanlar arasındaki güven gün geçtikçe geçerli akçe olma özelliğini de kaybediyor. İnsanlar ilişkilerini güven temeline dayandırarak tesis etmiyorlar. Temeli güven olmayan her ilişkinin ise sonu hazin olmaya mahkumdur. 

Güven, bir organımızdır. Üstüne üstlük soyut bir duyu organıdır. Nasıl ki beş somut duyu organımız varsa, güven de soyut bir duyu organımızdır ve görmek, duymak, dokunmak kadar gerekli ve önemlidir. İnsan organınlarının değeri bir arıza meydana geldiği zaman daha çok anlaşılır. Hatta hiç farkına varmadığı organı işte o zaman farkedilir. Göremediğimiz zaman gözün,işitemediğimiz zaman kulağın değerini daha iyi anlaşılır. İşte güven duymakta zorluk çektiğimiz zaman, güvenmenin ne kadar huzur verici bir şey olduğunu anlarız.

Peki güven sadece insanlar arasında mı oluşur? İnsanlar ile kurumlar veya diğer başka kavramlar arasında oluşamaz mı? Pek tabi oluşur. Kalemi oynatma sebebimiz de tam da burasıdır. Güvenin, hukukla alakası. Güven ve hukuk arasında kopukluk olması durumunda toplumda ne gibi aksaklıkların meydana geleceğine dairdir. Toplumun hukuka olan güvenlerinin azalması veya hiç olmaması, toplumun asilliğine, elitliğine, modernliğine zarar verir. Toplumdaki her bir bireyin, hukuka güvenleri yüksek seviyede olmalıdır. Çünkü toplumun hukuka güven seviyesi ile ahlak seviyesi doğru orantılıdır. Hukuka güven düşerse, toplumun genel ahlak seviyesi de düşer. Birbirlerinin haklarına riayet, toplum ahlakının en temel ilkelerinden biridir. Riayet etmek, saygı göstermek anlamında da kullanılabilir. Güvenin olmadığı yerde saygı bile olmaz. Çünkü güvenilmeyene saygı duyulmaz. Saygı duyulmayan, umursanmaz. Umursanmayana alternatif yollar bulunur. İşte hukuka güvenin azaldığı yerde, ihkakı hak başlar. Yani herkes kendi mahkemesini kurar, kendi yargılamasını yapar.

Hukukta güven, hukuk tarafında haksızlığa uğramış biri tarafından yazıldığında daha manidar olacaktır. Ama gördüğüm ve içime sindiremediğini olayların etkisi beni bu yazıyı yazmaya mecbur bıraktı. Hukuk insana gerektir. Güven ise hukuka gerektir. Hukuksuz insan, güvensiz hukuk, gerekliliğini kaybetmiştir. Hukuka olan güvenimiz baki olması dileğiyle….

Hukukçu Sefa Gül.