"International Covenant on Civil and Political Rights" (Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme) 19. maddeyi şöyle açıklar:

1. Herkes engel olmaksızın fikirlere sahip olmalıdır.

2. Herkesin ifade özgürlüğü hakkı olmalıdır; bu hak, her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın, sözlü, yazılı, basılmış, sanat veyahut da herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme, alma ve verme hakkıdır.

Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunlarından biri halkın ifade özgürlüğünün tamamen veya kısmen kısıtlanması suretiyle, yapılan hataların üzerinin örtülmesidir. Hükümetler, yönetmeye hak kazandıkları devletleri geliştirmek istiyor veya kendilerini ‘gelişmekte olan ülke’ olarak adlandırıyorsa üç hususa azami önem vermeleri gerekmektedir. Bu hususlar; yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğünün sınırı ve halkın refah seviyesidir.

Bireyler sosyal yaşam ve konjonktür ile ilgili yorumlarda bulunabilir, toplu eylemler gerçekleştirebilirler. İşbu hak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 34. Maddede düzenlenmiştir. İlgili madde ‘Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.’ demek suretiyle konuya açıklık getirmiştir. Toplu eylem hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilen bir temel insan hakkıdır. Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, ILO Sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları, Avrupa Sosyal Haklar Komitesi Kararları ve ILO’nun Denetim Organları’ nın kararlarına göre toplu eylem hakkı bireylerin ekonomik ve sosyal menfaatlerini korumak için başvurdukları demokratik bir haktır.

Peki bu hak engellenirse ne olur?

Sosyoekonomik sorunlarla alakalı ekonomi politikalarının asıl muhatabı olan vatandaşlardan gelen geribildirimler dikkate alınmazsa neticesi çok ağır hataların yapılması kaçınılmazdır. Ekonomi halk içindir. Halkın refah düzeyi yapılan hatalar yüzünden düşerse, hatayı yapan devletin vergi toplaması zorlaşır ve ödeme yükümlülüğü olan konularda zorluk yaşar. Bu yeni zamları doğurur. Yeni zamların da vatandaşa yansıtılması ekonomiyi içinden çıkılmaz bir kısır döngüye sokar. Ayrıca ekonomi ve ticaret itimat üzerine kuruludur. İfade özgürlüğünün kısıtlanması yerli ve yabancı yatırımcıları çekimser hale getirecektir. Rüzgâr eken, fırtına biçer. Vatandaş tek başına sesini duyuramayabilir ancak anayasanın vermiş olduğu hak çerçevesinde yapılan toplu eylem sesini duyurmak için doğru yöntemdir.

Toplumun tamamını gözetmeksizin alınan kararlar ve/veya getirilen kısıtlamalar toplumda ayrışmalara yol açmaktadır. Seçilmiş siyasetçilerin seçimin sonuçlanmasından sonra seçmen kavramını bir sonraki seçime kadar zihinlerinden kaldırmaları gerekir. Toplumun tamamını gözetemeyen, bir bölümü ve bu bölümün isteklerini görmezden gelen duymayan hükümetlerin yarattığı en tehlikeli grup yandaşlardır. Yandaş, devletin çıkarları için hareket ediyor gibi gözüken ama uzun vadede kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen, kendinden olmayan kesimi ayrıştıran ve bütçenin kendi çıkarları için var olduğunu düşünen kesimdir. Yandaşlık bir ülkenin en büyük sorunudur. Sesini duyurmaya çalışan vatandaşı görmezden gelir ve sesini duyurmasını engellerseniz toplum içinden çıkılması güç bir kaosa sürüklenir.

Devlet yandaşın değil vatandaşın sesini duymalıdır. Hatalarını görmek istemeyen hükümetin daha büyük hatalar yapması kaçınılmazdır. Rüzgâr eken, fırtına biçer. Vatandaş tek başına sesini duyuramayabilir ancak anayasanın vermiş olduğu hak çerçevesinde yapılan toplu eylem sesini duyurmak için doğru yöntemdir.

İfade özgürlüğünün sınırı var mıdır?

Devletler zaruri hallerde sansür uygulayabilir. Örneğin nefret dolu ve ırkçı söylemler ifade özgürlüğü sınırları içerisinde yer almadığı gibi sansür ve hukuk sisteminin cezalandırması ile bastırılması gerekir. Nefret ve ırkçılık söylemleri dışında kalan eleştiriler hiçbir şekilde bastırılmamalıdır.

Sonuç olarak;

Fikir ve ifade özgürlüğü belirli bir kesimin imtiyazı değil, halkın hakkıdır. Halk bu haktan mahrum edilirse kaos kaçınılmazdır. Fırtına biçmeyelim, bırakalım rüzgâr bizi ileri taşısın. 

Av. Ali Selçuk Meriç