Gelişmekte olan ekonomiye sahip bir ülke olarak ülkemizde inşaat sektörünü büyük bir öneme sahip durumdadır. Covid-19 hastalığının yol açtığı küresel salgında, azalan konut satışlarına rağmen ülkemizde 2021 yılı Ocak-Temmuz döneminde 660 bin 595 konut satışı gerçekleşmiştir[1]. Bunların 200 bin 550’ini ilk defa satılan konutlar oluşturmaktadır. Bu da çeşitli olumsuzluklara rağmen ülkemizde inşaat işlerinin pek çok insanı etkilemeye devam ettiğini ortaya koymaktadır.

İnşaat sözleşmesinin hukuki boyutuna baktığımız zaman; genel olarak yüklenici ile yapı sahibi arasında akdedilen, yüklenicinin bir taşınmaz eser inşa etmeyi buna karşılık yapı sahibinin de mukabilinde bir bedel ödemeyi karşılaştırdığı bir sözleşme tipi olduğunu ifade edebiliriz. Genel hatlar itibariyle bu şekilde tarif edilebilen inşaat sözleşmeleri, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş bulunan eser sözleşmelerinin özel bir görünüm şekli olarak kabul edilmektedir[2]. Bundan dolayı inşaat sözleşmesinde hasarın geçişi meselesini ele almak için öncelikle TBK. 483, 485, 486 maddelerindeki eser sözleşmesine ilişkin olan özel hükümleri göz önünde tutmak gerekmektedir.

Yüklenicinin yani inşaatı meydana getirmeye üstlenen tarafın sözleşme gereği meydana getirdiği esere, teslimden önce bir hasar gelmesi durumunda gelen hasardan kimin sorumlu olacağı sorunu TBK. md. 483/1’de düzenlenmiş durumdadır. Bu durumda: “Eser teslimden önce beklenmedik olay sonucu yok olursa işsahibi, eseri teslim almada temerrüde düşmedikçe yüklenici, yaptığı işin ücretini ve giderlerinin ödenmesini isteyemez. Bu durumda malzemeye gelen hasar, onu sağlayana ait olur”. Ancak bu kuralın uygulanmayacağı istisnai durumlar da vardır. İnşaatta kullanılacak malzemeyi iş sahibinin yani inşaat yaptırmak için yüklenici ile anlaşan tarafın sağlaması durumunda söz konusu malzemeye gelecek hasara iş sahibi katlanır. Diğer istisnai durumlar ise TBK. 483/2’de düzenlenmiştir. Bu fıkraya göre; “Eserin işsahibince verilen malzeme veya gösterilen arsanın ayıbı veya işsahibinin talimatına uygun yapılması yüzünden yok olması durumunda yüklenici, doğabilecek olumsuz sonuçları zamanında bildirmişse, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerinin ödenmesini isteyebilir. İşsahibinin kusuru varsa, yüklenicinin ayrıca zararının giderilmesini de isteme hakkı vardır”.

TBK. 485’de ise beklenmedik olay sebebiyle ifanın imkansızlaşması yani inşaatı meydana getirmenin beklenmedik olay sebebiyle imkansızlaşması durumunda uygulanacak kural bulunmaktadır. Buna göre; “Eserin tamamlanması, işsahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla imkânsızlaşırsa yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerini isteyebilir. İfa imkânsızlığının ortaya çıkmasında işsahibi kusurluysa, yüklenicinin ayrıca tazminat isteme hakkı vardır”.

Yüklenicinin kendi şahsından kaynaklanan bir sebeple borcunu ifa edememesi durumunda ise TBK. md. 486’ya bakmak gerekir. Bu maddeye göre; “Yüklenicinin kişisel özellikleri göz önünde tutularak yapılmış olan sözleşme, onun ölümü veya kusuru olmaksızın eseri tamamlama yeteneğini kaybetmesi durumunda kendiliğinden sona erer. Bu durumda işsahibi, eserin tamamlanan kısmından yararlanabilecek ise, onu kabul etmek ve karşılığını vermekle yükümlüdür.” hükmü getirilmiştir. Bu durumda sözleşmedeki hasara işsahibinin katlanması gerekecektir[3].

Sonuç olarak, inşaat sözleşmelerinde hasar uyuşmazlığı ortaya çıktığı zaman TBK.’nın genel hükümlerinin yanı sıra TBK md. 483, 485 ve 486. maddeleri de gündeme gelmelidir.

Stj. Av. Muharrem ÇETİNER

--------------

[1] https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Konut-Satis-Istatistikleri-Temmuz-2021-37471 (erişim tarihi: 15.08.2021)

[2] Özcan, D . (2018). İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNDE YÜKLENİCİNİN AYIPLI VE EKSİK İFASI . Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi , 11.Sayı , 317-339 . DOI: 10.18771/mdergi.437255;

[3] Bilgehan ÇETİNER, “Yeni Türk Borçlar Kanunun ’da Yarar ve Hasarın İntikali ile Satıcının Ayıptan Sorumluluğuna İlişkin Hükümlerin Değerlendirilmesi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt 67, Sayı 1-2, 2009, s. 103.