AVUKAT HAKLARI GRUBU İZMİR RAPORU
Raporlaştıranlar: Av. Oğuzhan Aslan, Av. Müge Çetin, Av. Cansu Erkoyuncu, Av. Amine Çiğdem Karakütük
28 Şubat 2021 tarihinde Clubhouse’ta Avukat Hakları Grubu İzmir tarafından gerçekleştirilen ve 100’den fazla meslektaşın aktif katılım sağladığı Söz Bizde programında, işçi avukatların yaşadıkları sorunlar ve bu sorunların çözümü noktasında neler yapılabileceği masaya yatırılmış ve geçmişte veya hâlâ ücret karşılığı çalışan avukatların kendi çözüm önerilerinin ilk defa yazılı bir rapora bağlanması kararlaştırılmıştır. İşçi avukatların kendi sorunları ve kendi çözüm önerileri, bu raporla birlikte ilgili tüm kişi ve kurumlara meslektaşlarımız adına gönderilmiş / gönderilecektir.
Program kapsamında temas edilen ve bu sorunlara karşı üretilen çözüm önerileri şöyle olmuştur:
A- Ücrete ve yan haklara ilişkin sorunlar, çözüm önerileri:
- Büyükşehirlerdeki avukat sayılarına bağlı olarak, işçi avukatların maaş ve özlük hakları istenen seviyelerde bulunmamaktadır. Asgari ücret seviyesine yakın rakamlarla ağır şartlarda çalışmaya mecbur bırakılan işçi avukatlarla ilgili olarak, bağlı olunan Barolar tarafından yayınlanan ve fakat tavsiye niteliği taşıyan ücret kriterleri[1], işveren avukatlar tarafından dikkate alınmıyor. İşçi avukat sayısındaki fazlalık, onların vazgeçilmez olmasının ve bir hukuk bürosunda sabit kalmalarının da önünü tıkıyor. “Bir Avukat Yanında, Avukatlık Ortaklığında veya Avukatlık Bürosunda Ücret Karşılığı Birlikte Çalışan Avukatların Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik”[2] ile geçmişte ücret konusunda zorlayıcı bir düzenleme yapılması yoluna gidilmişse de söz konusu Yönetmeliğin Danıştay tarafından iptali[3] sonrasında, ücret konusundaki yeknesaklık yeniden çözümsüz kaldı. Bu noktada, yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesiyle ilgili olarak Türkiye Barolar Birliği ile Baroların ortak hareket etmesi ve lobi çalışmaları yapılarak bu noktadaki sorunun çözümü için çalışmaları gerektiği noktasında fikir birliği oluşmuştur.
- Birçok avukat, staj dönemlerinin bitmesinin akabinde kendi bürosunu açabilecek maddi güce sahip değil. Kira ücretlerinden Bağ-Kur prim ödemelerine, ofis giderlerinden vergilere dek çok çeşitli külfete katlanılması gerektiği halde, mesleğin ilk yıllarında müvekkil portföyü oluşturmak hayli zor. Bu durumun farkında olan işveren avukatlar, ücret belirleme haklarını kötüye kullanarak, angarya yaratacak düzeyde az ücretlerle işçi avukatların haklarını sömürüyor. Öyle ki fazla mesai ücreti, ikramiye, prim gibi işçi olmanın doğasından kaynaklanan özlük hakları dahi tesis edilmiyor. Bu da beraberinde işçi avukatın, ekonomik darboğaz yaşamasına, mesleğinden soğumasına, performansının düşmesine, mesleğe olan aidiyetini yitirmesine sebep oluyor. Bu sebeple, ilgili Baronun bulunduğu ilin ekonomik koşullarının da gözetilmesi suretiyle her Baro tarafından rasyonel kriterlere dayalı olarak asgari avukat ücretinin belirlenmesi, belirlenen bu ücretin de her sene bir Tarife ile ilan edilmesi, ilan edilen tarifedeki rakamın bağlayıcı olması için yasal altyapının oluşturulması, bunun için de Türkiye Barolar Birliği koordinatörlüğünde Baroların ortak hareket ederek yürütme üzerinde baskı kuracak faaliyetler icra etmeleri gerektiği noktasında görüş birliği oluşmuştur.
B- İşçi Avukatların Avukatlık faaliyetinden elde edebilecekleri diğer gelirleri sorunu, çözüm önerileri:
- İşçi avukatlara kendi çevrelerinden bir dava ve/veya icra takibi geldiğinde, bu işten kazanılacak vekalet ücretinden işveren avukatlar %50’lere varan pay talep etmektedirler. Bu durum, işçi avukatın ekonomik olarak kazanım sağlayabileceği yan alanları tahrip etmekte, işçi avukatın kendi müvekkil portföyünü oluşturmasını dahi engellemektedir. İşveren avukatlar, işçi avukatların sonsuza dek kendilerine bağlı kalması ve maaş karşılığı çalışmasını arzularcasına hareket etmekte, işçi avukatın ekonomik hürriyetini kazanabileceği imkanları kullanmasına müsaade etmemektedir.
- Öyle ki bazı bürolarda işçi avukatların zam talepleri kabul edilmediği gibi CMK müdafiliği yapması, adli yardım görevlendirmesi alması, uzlaştırma veya arabuluculuk gibi kazanç getirebilecek diğer hukuk hizmetlerini yapmalarına müsaade edilmemektedir. Bu noktada kısa vadede Türkiye Barolar Birliği ve Baroların, işveren avukatlara ihtar mahiyetinde bildirimler yollayarak, bu tip uygulamalardan vazgeçmelerini salık vermesi, orta vadede de bu durumun bir yasak olarak mevzuata getirilmesi noktasında çalışmalar yapılması gerektiği noktasında görüş birliği oluşmuştur.
- İşveren avukatlar, işçi avukatların uzlaştırmacı, arabulucu, CMK müdafiliği gibi görevleri almasına engel olmamalıdır. Ayrıca, işçi avukatların kendi çevrelerinden getirdiği dava / takip dosyalarındaki avukatlık gelirlerinin tamamen kendilerine bırakılması veya en fazla %15 gibi belirli bir yüzdesinin üst sınır olarak belirlenerek işveren avukatın payının sınırlandırılması önerilmektedir.
C- Sosyo ekonomik sorunlar, çözüm önerileri:
- İşçi avukatların sorunları daha çok büyükşehirlerde ağırlık kazanmış vaziyette. Anadolu Barolarında avukat sayısının nispeten daha düşük olması, işçi avukat kavramına bu baroları yabancılaştırmış vaziyette. Öyle ki özellikle Doğu ve Güneydoğu barolarına bağlı olarak çalışan avukatların neredeyse tamamı serbest çalışıyor ve bildirildiğine göre bir avukatın yanında ücretli çalışan avukata pek rastlanmıyor. Böyle olunca da Barolar arasında işçi avukatlarla ilgili bir konsensüs sağlanamıyor. Buna bağlı olarak büyükşehirlerdeki Barolar, işçi avukatların sorunları konusunda ayrışmış vaziyette, buna bağlı olarak da etkili politikalar üretilemiyor.
- Özellikle üç büyük şehirde (İstanbul, Ankara, İzmir) ciddi bir stajyer avukat enflasyonu var. Hangi fakülteden mezun olunursa olunsun, nereli olduğuna ve hatta ailesinin nerede yaşadığına bakmaksızın her hukukçu, avukatlık stajını bu üç büyük şehirden birinde yapmak noktasında ısrarcı davranıyor. Mezun oldukları şehirler, memleketleri veya ailelerinin bulunduğu yerler hukuk fakültesi mezunu gençlere cazip gelmiyor. Buna bağlı olarak da staj dönemi sonrasında da bulundukları şehirde kalıp meslek hayatlarına devam etmeyi arzuluyorlar. Onların tamamen sosyal ve ailevi gerekçelere dayanan bu tercihi, işçi avukat sayılarında da ciddi ve dengesiz bir artış yaşanmasına sebep oluyor. Avukat yığılmasının yaşandığı Barolar dışında kalan Baroların, bu anlamda, hukuk fakültesinden mezun olan ve hemşehrisi olan hukukçuları, kendi Barolarında meslek hayatlarına devam etmeleri noktasında teşvik edici olmaları, şehir dışında okuyan ve hemşehrileri olan gençlerle fakülte yıllarından itibaren kontak kurmaları, yaz stajı yapabilecekleri imkanlar yaratarak Baroya aidiyet kazandırmaları gerektiği noktasında ağırlık görüş oluşmuştur.
- Artan avukat sayısıyla beraber avukatlar hukuk bürolarında iş bulmakta zorlanıyor. Artık, daha fazla deneyim veya daha fazla artı değerler aranması yoluna gidiliyor ki, bu da işsiz avukat sayısının artmasına sebep oluyor. Deneyim kazanmak için evvela çalışmak gerektiği göz ardı edilerek yeni avukatlara fırsat tanınmıyor. İşsiz avukat sayısındaki fazlalık, beraberinde yurttaş nezdinde avukata olan itimatı ve güveni zedeliyor. Öyle ki avukatlık cazip bir meslek olmaktan çıkıp bilhassa aileler nezdinde itibarsızlaşıyor ki, hukuk fakültesinden mezun olan her genç, aileleri tarafından hakim veya savcı olmaya, mümkün olmadığında kurum vekilliği için sınavlara girmeye zorlanıyor. Bu noktada hukuk fakültesinde okuyan çocuğu bulunan ailelere, hukuk mesleklerinin tanıtılması, avukatlığın görev ve yetkilerinin anlatılması, bu suretle aileler üzerinden toplumun avukatlığa bakış açısının kırılması için Türkiye Barolar Birliği ve Barolar işbirliği ile yurttaşa dönük meslek panelleri icra edilmesi gerektiği noktasında ağırlıklı görüş oluşmuştur.
- Hukuk hizmetlerinin kalite standartlarının olması ve artık bir sektör olarak görülmesi gerekiyor. Avukatlık Ortaklığının yaygınlaştırılması yoluyla avukatlık kalitesinin artırılmasına, hatta avukatların şirketleşme yasağının kaldırılmasına ihtiyaç var. Avukatlık ortalıklarında dahi vergilendirmenin Gelir Vergisi Kanunu’na göre yapılması, vergilendirme diliminin %40’lara çıkması, hukuk hizmetlerindeki kalitenin önüne geçerek kurumsallaşmayı öteleyen bir sonuca yol açıyor. Bu da beraberinde işçi avukatların, avukatlık kimlikleri dışındaki her türlü işte bir nevi angarya niteliğinde çalışmalarına yol açıyor. Öyle ki işveren avukatlar, işçi avukatlara kendi özel işlerini yaptırma yoluna gidiyor, sekreterlik de yaptırıyor ve hatta bazı bürolarda çay-kahve servisi bile yaptırılıyor.
- İsmi bilinen ve işçi avukat hakları konusunda çokça söylemi olan işveren avukatların, kendi ofislerindeki uygulamaları fazlasıyla çelişkili bulunmaktadır. Belli platformlarda işçi avukatları savundukları halde kendi ofislerinde yanlarında çalışan avukatlara söylemleri gibi davranmıyorlar. Bu konuda işveren avukatların kurumsallaşmaya teşvik edilmesi, işçi avukatın da bu kurumsal kimliğin bir parçası olduğunu kabullendirecek meslek içi eğitim seminerleri tertip edilmesi gerektiği noktasında ağırlık görüş oluşmuştur.
- Avukat sayılarındaki yığılmanın önüne geçmek ve buna bağlı olarak işçi avukatlığın kalitesinin artırılmasını sağlamak adına, hukuk fakültesinden mezun olan herkesin avukat olmasına müsaade edilmemelidir. Hakim veya savcı olmak için, nasıl ki sınavın kazanılması aranılıyorsa, aynı şekilde avukatlık sınavının da getirilmesi, ancak bu sınavın Baroların gözetim ve denetimi altında, şeffaf kural ve kaideler ile icra edilmesi gerekmektedir.
- Aynı şekilde, arabulucu olmak için ancak hukukçu olmak gerekiyorsa, uzlaştırmacılığın da münhasıran hukukçular tarafından icra edilmesi gerekmektedir. Mahkeme kalemlerinin personellerinden polis memurlarına, özel güvenlik görevlisinden mali müşavirine dek hukukçu olmayan birçok kişi, ceza uyuşmazlıklarında uzlaştırmacı yapılıyor. Bu konuda iş ve işlemlerin hukukçular tarafından yapılmasına dönük yasal değişikliğe gidilmesi durumunda, en azından işçi avukatların uzlaştırma ve arabuluculuk ile ek gelir elde etmelerinin önü açılabilir. Bahsi geçen konuyla ilgili Türkiye Barolar Birliği ve Baroların etkili bir politika üretmeleri, Adalet Bakanlığı ve TBMM nezdinde gerekli çalışmaları ve başvuruları yapmaları gerektiği değerlendirilmiştir.
- İşçi avukatlığın zorluklarına katlanmak yerine kendi ofisini açmak isteyen avukatlar, ofis açılışından mükellefiyet açmaya kadar çok çeşitli bürokratik ve zorunlu süreci tamamlamak zorunda. Böyle olmakla birlikte ne hukuk fakültelerinde, ne de staj eğitim merkezlerinde avukat adaylarının büro açarken yaşayacakları süreç ve neler yapılması gerektiği öğretilmiyor. Bu anlamda Baroların staj eğitim merkezlerinde büro açma sırasında yapılması gerekenlere dair avukat adaylarına ders verilmesi gerektiği gibi büro açmak isteyen avukatları yönlendirecek kataloglar hazırlanarak, ofis açılışından faaliyete geçileceği döneme dek geçecek süreci kapsayan bir rehber oluşturulmalıdır.
- İşçi avukatlar iş bulmakta zorlandıkları gibi, istedikleri özelliklerde bir iş arama imkanından da yoksun. Baroların iş ilanları sayfaları etkin ve verimli değil, neredeyse 50 yılın öncesi seri ilanlarına benziyor. Öyle ki, avukat çalıştırmak isteyen büroların aradıkları kriterler dahi çoğu zaman belirsiz ve şüpheli. İşçi avukatlar, CV gönderdikleri büroların davetleriyle günler, bazen haftalarca bir bürodan diğerine koşturarak iş görüşmelerine katılmak zorunda kalabiliyorlar. Oysa iş şartlarından büronun ilgilendiği hukuki alanlara, düşünülen maaş aralığından avukatta aranan ayırıcı özelliklere kadar, iş ilanlarının açık ve şeffaf olması gerekiyor.
- Aynı şekilde işçi avukatlar da iş başvurularında, Barolar tarafından kriterleri belirlenecek model özgeçmişler kullanarak, kendilerini net olarak tanıtabilmelerine olanak tanıyacak başvuru kılavuzları edinmelidir. Ayrıca her Baroda, işçi avukat ile işveren avukatı, aradıkları kriterleri de göz önünde tutarak eşleştirmeyi ve bir araya getirmeyi sağlayacak istihdam ofislerine ve bu işleve sahip yazılımlara ihtiyaç vardır. Bu konuda Türkiye Barolar Birliği’nce hazırlanacak bir Yönetmelik ve Yönerge ile kriterleri belirlenecek tek tip uygulama ile avukatın iş bulma sürecinde kolaylık sağlanabilir.
D- İşçi Avukatların sıkışmışlık hissi ve işçi avukat olarak kalmaya mecbur bırakılması, çözüm önerileri:
- Liyakata dayanmayan tekelleşme, insanları işçi avukatlığa zorlamaktadır. Ara eleman ihtiyacı işveren avukatlar tarafından işçi avukatlarla kapatılmaya çalışılıyor. Bu konuda yeterli eğitim alan meslek mensubu avukat yardımcısı, avukat sekreteri bulunamıyor. Bu da işçi avukatlara, ara eleman muamelesi yapılmasına, bu şekilde çalıştırılmalarına, emeklerinin sömürülmesine, ücretlerinin düşmesine yol açıyor. Bu sebeple avukatlık bürolarında, yan hukuk hizmetleri bakımından, bu konuda eğitim almış Adalet Meslek Yüksekokulu gibi bölümlerden mezun olmuş kişilerin çalışmalarına olanak tanıyacak, işveren avukatların bu bilgi ve tecrübeye sahip, bu alanda yeterlilik gösterecek kişilerle çalışabilmelerine imkan verecek bir istihdam modelinin geliştirilmesi için Barolar nezdinde Türkiye Barolar Birliği ile birlikte çalıştaylar yapılması, bu meslek gruplarının avukatlık bürolarında iş bulabilecekleri ve bu meslek gruplarından yardımcı elemana ulaşmaya kolaylık tanıyacak istihdam ofislerinin kurulması gerektiği noktasında çoğunluk görüşü oluşmuştur.
- Mesleğe yeni başlayan genç avukatlar, işçi avukat olarak emek ve mesailerinin sömürülmesine direnip kendi ofislerini kurmak istedikleri halde, mali olarak güçlü olan büroların Avukatlık Kanunu ve bağlı yönetmeliklere aykırı tutumları sebebiyle rekabet etmekte güçlük çekiyor. Reklam yasağına aykırı davranan avukatların aynında, ücret ve masraf almadan iş yapılması yoluna giden, bu suretle müvekkil adaylarının bu avukatları tercihe zorlandığı bir sistemde, genç avukatlar daha da yalnızlaştırılıyor. Bu anlamda, Baroların, reklam yasağına mugayir davranışlar sergileyen, dava harç ve masraflarını üstlenmek gibi meslek etik kurallarıyla bağdaşmayan eylemlere girişen avukatlar nezdinde denetimlerini sıklaştırması, bu konuda Kanundan kaynaklanan yetkilerini kullanarak cezai müeyyide uygulaması gerekmektedir.
E- İşveren Avukatla yaşanan sorunlar, çözüm önerileri:
- İşçi avukatların çalıştıkları birçok hukuk bürosunda kurumsal yapı teşkil edilemediği gibi bir hukuk bürosundan beklenen disiplin de sağlanabilmiş değil. Öyle ki şirket vekilliğini üstlenen avukatlar, sözleşmeli olarak çalıştıkları halde, çalışma koşulları açısından işçi (bağlı) çalışan avukatlardan çok daha iyi durumda. Özel firmaların avukatlarına sağladıkları olanakların, işveren avukatlar ve/veya avukatlık ortaklıkları tarafından sağlanmaması, genç avukatların üstat avukatlarına/işveren avukatlarına duyduğu saygıyı da azaltıyor ve hatta zamanla ortadan kaldırıyor. Bu da beraberinde avukatlar arasındaki mesleki dayanışma ve mesleki nezaketin sonlanmasına yol açıyor. Bu yöndeki problemlerin çözümü adına, işveren avukatların, işçi avukatlarla ilişkilerinin nasıl olması gerektiği, işçi avukatların çalışma koşullarının nasıl belirlenmesi gerektiği konularında meslek içi eğitime zorunlu olarak tabi tutulmaları, bunun mümkün olmaması durumunda ilgili Baroların bu konuda yönlendirici kılavuzlar hazırlayarak işveren avukatların bilgisine sunmaları gerektiği noktasında ağırlık görüş ortaya konulmuştur.
- Avukatın standart bir mesai kavramının olmaması, gerektiğinde gece geç vakitte de ifadeye, sorguya katılabilmesi, şehir dışı işlerde yolculuk, duruşma bekleme gibi sürelere katlanılması hususları, işçi avukatın maaşının belirlenmesinde değerlendirme konusu yapılmıyor. Bu da beraberinde işçi avukatların 7 gün 24 saat kullanıma elverişli bir iş kölesi olmasına yol açıyor. Öyle ki birçok işveren avukat, kendisi bir dosyadan binlerce lira aldığı halde gece sorgularında, şehir dışı duruşmalarında işçi avukatların hizmetinden faydalandığı halde, bu durumu, maaş ve özlük hakları noktasında dikkate almıyor. Bu sebeple Türkiye Barolar Birliği ve Barolar tarafından, işçi avukatların yan ödeme haklarının tesisi için çalışmalar yapması, mesai kavramına açıklık getirmesi, işçi avukatların ek hizmet bedellerinin tayin ve tesisi ile ilgili olarak yürütme nezdinde etkili bir kulis çalışması yapması gerektiği noktasında görüş birliği oluşmuştur.
- İşveren avukatlar, bürodaki tüm hukuki sorumluluğu işçi avukatların sırtına yıkmış durumda ve sağlıklı bir yönetim stratejisi uygulanmamaktadır. Birçok işveren avukat, müvekkil görüşmesi dışında herhangi bir işle ilgilenmediği gibi, yıllar boyu elde ettiği deneyimlerini ve hukuki bilgisini işçi avukatlar ile paylaşmıyor. Bu durum da tecrübe ve bilgisinin çok üzerinde sorumluluklar yüklenmeye zorlanan işçi avukatların psikolojik olarak baskılanmasına yol açıyor. Hatta mesai kavramı tamamen ortadan kalkmış şekilde çalışılan bürolarda işçi avukatların sağlık sorunları yaşadıkları da bilinen bir gerçek. Bununla da yetinilmeyerek ilgili işin çok kısa sürelerde yetiştirilmesiyle ilgili olarak işveren avukatlar yanlarında ücret karşılığı çalışan avukatlara mobbing uyguluyor. Birçok işçi avukat, Baroların da bu konuda etkili ve verimli bir adım atmamasından yakınmakta ve kendisini yalnız hissetmektedir. Bu durumun işçi avukat adına motivasyon sorunu oluşturmaması ve işçi avukatın da emeğinin de sömürülmemesi adına, ilgili dosya karşılığı alınan vekalet ücretinden makul bir kısmının veya en azından maktu karşı yan vekalet ücretinin işçi avukata prim olarak ödenmesi noktasında Türkiye Barolar Birliği ve Baroların tavsiye kararı almaları gerektiği noktasında görüş birliği oluşmuştur.
- İşveren avukatların işçi avukatlara bir meslektaşı gibi olmaktan çok uzak davranışlar sergilediği, kaba davrandığı, hatta ileri giderek azarladığı da yoğun olarak dile getirilen sorunlar arasında yer aldı. Bu durumun önüne geçmek adına, Avukatlık Meslek Kuralları’nın[4] gözden geçirilmesi gerektiği noktasında ağırlık görüş oluşmuştur. Zira söz konusu Meslek Kurallarında, avukatların, yanlarında ücret karşılığı çalışan avukatlarla münasebetlerinin nasıl olması gerektiğine ilişkin bir düzenleme yer almıyor. Meslek kurallarına aykırı davranışların disiplin sorumluluğu getirecek olması karşısında, işveren avukatların da tavır ve tutumlarını buna göre belirleyecekleri düşünülmektedir.
- Bazı işveren avukatlar, işçi avukatın sigortalılığa esas kazançlarını düşükten gösterip eksik sigorta primi ödüyor. Piyasadaki avukat enflasyonu sebebiyle de bu uygulamaya direnen avukatların iş akitleri sonlandırılıyor. İş bulma kaygısı yaşayan işçi avukatlar, hukuka aykırı bu uygulamaya sessiz kalmaya zorlanıyor. Her ne kadar işçi avukatın da bu duruma direnmesi ve bu şekilde çalıştırılmaya sessiz kalmaması gerekmekteyse de Baroların da bu tip eylemlerde etkin bir rol oynayarak, bu konudaki ihbar ve şikayetlerde, ihbarcının ve/veya şikayetçinin ismini vermemesi durumunda dahi, konuyu araştırması, belirtilen hususlara ilişkin ihlal tespit etmesi durumunda Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile müşterek hareket ederek ilgili avukatın cezai müeyyide almasını sağlaması gerektiği noktasında görüş birliğine varılmıştır.
- Gelir Vergisi Kanunu ile getirilen “Genç Girişimci Desteği” işveren avukatlar tarafından kötüye kullanılıyor. Kanun tarafından 29 yaşın altında olup ilk defa gelir vergisi mükellefi olacak serbest meslek erbabı avukatlara tanınan bu haktan yararlanmak için işveren avukatlar, kriterleri sağlayan avukatları işe almakta, onlara mükellefiyet açtırıp 75.000 TL’ye kadar olan kazançlarda sağlanan vergi avantajından kendileri yararlanmakta, şartları artık sağlamayan işçi avukatları ise işten çıkarıp, şartları sağlayan başka avukatları kullanmaya devam etmektedirler. İş bulma kaygısı içindeki işçi avukatlar da bu duruma sessiz kalmaktadırlar.
- Avukatlık ortaklığı olmayan, ayrı ayrı vergi mükellefi olan ve fakat gerçekte gelir ve gider ortağı olan avukatlar, ortak olduklarını ifade ederek, işçi avukata ayrı ayrı patronluk yapmaktadır. Ancak işçi avukat gerçekte sadece birinin sigortalı çalışanı olarak görülüyor. Böyle olunca da sigortalısı görünmediği diğer avukatlara karşı, işçilik alacakları ve sair konularla ilgili olarak bir hak kaybı yaşadığı zaman yasal yollara gidilemiyor. Nasıl ki avukatlık ortaklığının baroda sicile kaydedilmesi zorunlu ise, bu tip hak kayıplarını engellemek adına, ayrı mükellefiyete tabi olmakla birlikte gelir ve gider ortağı olan avukatların da Baroda ayrı bir sicile kaydedilmesi, bu suretle ortaklıklarının tescil edilmesi noktasında yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Baroların bu konuda etkili bir kulis çalışması yapması gerektiği noktasında görüş birliği oluşmuştur.
- İşveren avukatlar işçi avukatın kendi portföy oluşturmasını engelliyor. Öyle ki, işçi avukatların müvekkille görüşmesine dahi müsaade edilmiyor. Yapılan görüşmelerde işçi avukatın hazır bulunmasına imkan tanınmıyor. İşveren avukatlar, meslektaşları olan işçi avukatın, kendi müvekkilini “çalması” gibi saçma kaygılar taşıyorlar. İşveren avukat işçi avukatı meslektaşı olarak görmediği için personeli muamelesine tabi tutuyor. Bu durum, özelliklerde genç yaşlarda olan işçi avukatların müvekkil görüşmesi, insani ilişkiler, hizmet sözleşmesi hazırlanması gibi pratiğe dayalı uygulamaları tecrübe etmelerinin önüne geçiyor. Baroların bu noktada işveren avukatlar için hazırlayacağı bir kılavuzla bu konuyla ilgili teşvik edici bildirimlerde bulunması, işçi avukatların da bu konuda işveren avukatlarından çözüm üretene dek talepkâr olması gerektiği noktasında ağırlık görüş oluşmuştur.
- İşçi avukatlar, meslek içi eğitim seminerleri, konferanslar vb. gibi etkinliklerde, kendilerini geliştirebilecekleri mecralarda, dil eğitimlerinde, sosyal aktivitelerde işveren avukatların engellemeleri yüzünden bulunamıyor. Bu durumun önüne geçmek adına gerekirse mevzuat değişikliğine gidilerek, her avukatın yılda belli sayıda meslek içi eğitime ve/veya kişisel gelişim eğitimlerine katılmalarına olanak tanınmalıdır. Bu suretle işveren avukatın inisiyatifine kalmayacak olan işçi avukat da kendisini hem mesleki ve hem de insani olarak geliştirme imkanı bulabilir.
- Avukatlık Kanunu Md. 37 ve 38’e göre, Avukatın işi reddetme hakkı olmakla birlikte, işçi avukatın işi reddetme hakkı zımnen de olsa kabul görmüyor. İşveren avukat ne iş alırsa alsın, işçi avukat bu işi yapmaya mecbur kalıyor. Bu anlamda işçi avukatın da işi reddetme hakkının, yazılı meslek kuralı olarak belirlenmesi ve bu durumun işveren avukat nezdinde haklı fesih sebebi yapılamaması gerekmektedir.
- Bilhassa büyük bürolarda “bilgi güvenliği” adı altında işçi avukatlar üzerinde tuhaf gözetim yöntemleri uygulanmaktadır. Kameralı takip sistemi, bilgisayarlarından bazı internet sitelerine erişim engeli getirilmesi, büro telefon görüşmelerinin kayda alınması gibi ceza hukuku mevzuatı bakımından suç da teşkil eden birtakım fiil ve eylemlere girişiliyor ve işçi avukatlar bu suçların mağduru haline getiriliyor. Bu durum aynı zamanda işçi avukatın büroyla bağ kurmasının önüne geçtiği gibi, performansını da olumsuz yönde etkiliyor. Baroların bu noktada etkili bir denetim ağı oluşturarak, hukuka aykırı uygulamalar sergileyen bu minvaldeki ofisleri uyarması, uyarılara rağmen aynı hukuka aykırılıkların devam etmesi durumunda ilgili mercilere söz konusu avukatı Baro olarak bildirmesi, bu suretle bu tip uygulamalar bakımından caydırıcılık yaratması gerekmektedir.
F- Barolarla yaşanan sorunlar, çözüm önerileri:
- Barolar tarafından her sene yayınlanan ve tavsiye niteliğindeki tarifelerle ilan edilen işçi avukatın alması gereken en az maaş miktarı, Avukatlık Asgari Ücret Tarife’sinde belirlenen dava karşılığı asgari vekalet ücreti tutarlarının bile altında kalıyor. Bu da beraberinde Baroların bizatihi kendilerinin, işçi avukatların haklarına halel getirmesine sebebiyet veriyor. Bu sebeple tavsiye niteliğinde bile olsa, ilan edilecek ücretler belirlenirken, Baroların, Asgari Ücret Tarife’sinde belirtilen rakamları da dikkate almaları, ayrıca bulunulan şehrin ekonomik koşullarının da (kira bedelleri, temel ürün/hizmet satınalma gücü) göz önünde bulundurulması gerektiği noktasında tavsiye kararı alınmıştır.
- Bazı meslek gruplarında, meslek mensubunun, çalıştığı şirkette/yapıda faaliyet icra edebilmesi için belli bir oranda hissedar olması şartı aranıyor. Avukatların da ücret sorununu çözmek adına, bir avukatın, bir başka avukat yerine duruşmaya girebilmesi, onun adına dilekçe yazabilmesi, icra takiplerini yapabilmesi ve sair avukatlık hizmetlerini yapabilmesi, yani yanında sigortalı çalışabilmesi adına hissedar/ortak yapılması şeklinde bir zorlama getiren mevzuat değişikliğine gidilebileceği, bu hususta Türkiye Barolar Birliği ile Baroların konunun altyapısını hazırlama ve yürütme organına yol gösterme noktasında işbirliği sağlayabileceği değerlendirildi.
- İşçi avukatlar uğradıkları sorunları Baro yönetimlerine ilettikleri halde etkili bir çözüm üretilemiyor. Bu durum avukatların meslek örgütüne olan güvenini sarsıyor. Birçok baroda ve Türkiye Barolar Birliği’nde, işlerliği tartışmasız, çözüm üretme noktasında etkili çalışmalar yürüten, işçi avukatların sorunlarına eğilen, onları destekleyen ve yanlarında duran, bu suretle yalnızlaşmasını önleyen komisyonlar yok. Mevcut komisyonlar ise işlevsel değil. İşçi avukatların sorunlarına dair kalıcı çözümler üretecek ve politikalar geliştirecek komisyonların kurulması gerektiği yönünde görüş birliğine varılmıştır.
- Çok sayıda işçi avukat çalıştıran, bu avukatları işten çıkardığı zaman ücret ihtilaflarıyla ilgili olarak davalık olan ve bu davaları kaydeden bürolara Barolar tarafından gerekli denetim yapılmıyor. Bu durum, işveren avukatların pervasızlaşmasına ve işçi avukat sömürüsüne devam etmesine yol açıyor. Bilhassa ücret ve sigorta ihtilaflarında, işçi avukatlara yoğun şekilde dava kaybeden işveren avukatların, Baroların denetimine tabi tutulması, mevzuat ve meslek kurallarına mugayir davranışlar sergileyen bu avukatlar nezdinde disiplin soruşturması yapılması gerektiği noktasında görüş birliğine varılmıştır.
- Avukatlık Kanunu’nun 95/5 hükmü uyarınca, levhaya yazılı avukatlar arasında, avukatlarla avukatlık ortaklıkları, avukatlık ortaklığının ortakları arasında ve bunlarla iş sahipleri arasında çıkan anlaşmazlıklarda istek üzerine aracılık etmek ve arabulmak, ücret uyuşmazlıklarında sulha davet etmek, Baro yönetim kurullarının öncelikli görevleri arasındadır. Böyle olmakla birlikte ücret ihtilaflarının giderilmesi noktasında barolarda bir tahkim komisyonu/kurulu bulunmuyor. Bu anlamda Türkiye Barolar Birliği tarafından çıkarılacak bir Yönetmelik ve/veya Yönerge ile çalışma usul ve esasları belirlenecek Ücret İhtilafları Tahkim Kurullarının tüm barolarda kurulması gerektiği noktasında tekliflerde bulunulmuştur.
- İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere Türkiye’de kayıt dışı olarak çalışan avukat sayısı hayli yüksek. Kayıt dışındaki avukatların büyük çoğunluğunu, bir büroda iş bulamadığı için mükellefiyet açtırmadan sadece, başka avukatlardan ücretli tevkil işleri, CMK görevi veya adli yardım görevi alarak çalışan ve bu arada iş aramaya devam eden yahut kamu kurumlarındaki pozisyonlarda görev alabilecekleri sınavlara çalışan genç avukatlar oluşturuyor. Sigortasız olarak çalıştırılan avukat sayısı da son dönemde çok sayıda arttı. Böyle olmakla beraber birçok baronun elinde, ilgili şehirde kaç büro olduğu, kaç aktif avukat olduğu, kaçının işçi avukat olduğu yönünde herhangi bir veri yok.
- Ayrıca Dünyanın her yerinde olduğu halde, Türkiye’de ne TBB’nin, ne de Baroların elinde alt – üst ücret ve ortalama ücret skalası çalışması / araştırması yapılmamıştır. Bu durum, işçi avukatın ücretinin ve özlük haklarının belirlenmesini zora sokuyor. Bu noktada Baroların, bulundukları şehirdeki avukatlık büro sayısı, işçi avukat sayısı ile işsiz avukat sayısını tespit eder nitelikte çalışmalar yürütmeleri ve bu suretle sinir merkezlerinin konuya temas etmesini sağlayacak veri ve analiz çalışmaları yapmaları gerekmektedir.
- İşçi avukatlar için model iş sözleşmelerinin olması, maaş ve özlük haklarının bu sözleşmelerle garanti altına alınması gerekiyor. Böyle olmakla birlikte birçok işçi avukatın iş sözleşmesi bulunmadığı gibi, olanlar da avukatlık mesleğiyle bağdaşır nitelikler taşımıyor. Bu açığı ortadan kaldırmak ve işçi avukatı güvence altına almak adına, Türkiye Barolar Birliği ve Baroların model (tip) sözleşmeler hazırlaması ve bu sözleşmelerin imzalanmasını önermesi gerekiyor.
Raporlaştıranlar: Av. Oğuzhan Aslan, Av. Müge Çetin, Av. Cansu Erkoyuncu, Av. Amine Çiğdem Karakütük
-------------------
[1] İzmir, Ankara ve Kocaeli Barolarının bağlı çalışan avukatlar için 2021 yılı “tavsiye niteliğinde en az aylık ücretleri” için bkz. https://twitter.com/avukathg/status/1346013136177008640?s=21
[2] İlgili Yönetmeliğin Resmi Gazete yayının için bkz. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/12/20151226-6.htm
[3] Danıştay iptal kararı için bkz. https://d.barobirlik.org.tr/2018/20180905114848204.pdf
[4] Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları için bkz. http://d.barobirlik.org.tr/mevzuat/avukata_ozel/meslek_kurallari/tbb_meslek_kurallari.pdf