4857 Sayılı İş Kanunu madde 37’e göre; “İşveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır. Bu pusulada ödemenin günü ve ilişkin olduğu dönem ile fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının ve vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.” Görüldüğü üzere işverenin, işçiye yaptığı ödemelere ilişkin olarak hesap pusulası vermesi kanuni bir zorunluluktur. Pusulada asgari olarak bulunması gereken bilgiler de kanunda sayılmıştır.

Bilindiği üzere 2 Eylül 2020 tarihinden önce iş davalarının temyiz incelemeleri Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ile 22. Hukuk Dairesi tarafından yapılmaktaydı. 9. Hukuk Dairesi ile 22. Hukuk Dairesinin ücret bordrolarının delil niteliğiyle ilgili birbirinden farklı değerlendirmeler yaptığı kararları mevcuttu. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun kararıyla 2 Eylül 2020 itibariyle 22. Hukuk Dairesi kapatılarak bakmakta olduğu dosyalar 9. Hukuk Dairesine devredildi.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi geçmişte verdiği bir içtihadında[1], ücret pusulasının alacağın hak edildiğini gösteren belge niteliğinde olduğunu ifade etmiştir. Dolayısıyla işçiye bordro verilmesi işçinin pusulada yazan alacağı hak ettiği karinesini doğurmaktadır.

İş mahkemelerinde karşılaşılan önemli bir uyuşmazlık konusu işçinin aldığı ücret miktarı konusunda işçi ve işverenin uzlaşamamasıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu verdiği bir içtihadında[2]; uygulamada pek çok kez karşılaşılabilen bordroda, işçinin aldığı ücretin gerçekten daha düşük gösterilmiş olma ihtimalinin bulunabileceğini ifade ederek bu durumda bordroda yazan ücret ile bağlı kalınmayarak hâkim tarafından gerçek ücretin dosyadaki diğer bilgiler ışığında araştırılması yoluna gidilmesi gerektiğinin altını çizmektedir.

Fazla çalışma alacağı konusunda çıkan uyuşmazlıklarda ise Yargıtay 9. Hukuk Dairesi yakın zamanda verdiği bir içtihadında[3]; önceden beri gelen uygulamayı sürdürerek fazla çalışma yaptığını iddia eden işçinin bu iddiasını kendisinin ispatlamak zorunda olduğunu, dosyada bulunan imzalı bordroların aksi ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olduğunu ifade ederek sahteliği ispat edilinceye kadar imzalı bordroda yazılı fazla çalışma alacağının ödendiğinin varsayılacağını belirtmiştir. Önemli olan bir husus ise aynı kararda belirtildiği üzere işçinin ücret bordrosunu ihtirazi kayıt koyarak imzalaması durumunda, işçinin ücret bordrosunda gösterilenden daha fazla; fazla çalışma alacağı, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacağı olduğu iddiasını her türlü delille ispatlayabileceğini belirtmiştir. Bordroların imzasız olması durumunda ise ödeme yapılan bankalardan celp yapılarak ödendiği tespit edilen ücretlerin bilirkişilerce yapılacak hesaplamalardan düşülmesi gerekmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları da delil niteliğindedir[4]. Ücret bordrolarının imzasız olması durumunda fazla çalışma alacağına ilişkin olarak tarafların tanık dinletmesi de mümkündür. Bu durumda fazla çalışma alacağı tanık beyanlarına göre hesaplanmalıdır[5].Sonuç olarak; medeni usul hukukunda geçerli olan yazılı belgeye karşı yazılı delille ispat kuralının imzalı maaş bordroları konusunda da geçerli olduğu ancak işçinin ihtirazi kayıt koyarak imzaladığı maaş bordroları konusunda dosyadaki diğer deliller incelenerek araştırma yapılması gerektiğini, bu hususta işyeri giriş çıkış kayıtlar ve banka ödemeleri gibi kayıtların önemli bir yer tuttuğunu, imzasız maaş bordrolarına karşı tarafların tanık deliline başvurmalarının da mümkün olduğunu genel olarak ifade edebiliriz.

Stj. Av. Muharrem ÇETİNER

-----------------

[1] 9. Hukuk Dairesi 18.12.2003 tarih ve 19916/22239 Esas sayılı karar.

[2] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 21.03.2018 tarih ve 48/507 Esas sayılı karar.

[3] 9. Hukuk Dairesi 2021/5456 E., 2021/9725 K.

[4] 9. Hukuk Dairesi 2021/5169 E., 2021/9471 K.

[5] 9. Hukuk Dairesi 2021/5219 E., 2021/9235 K.