Uygulamada bazen özellikle itiraz üzerine verilen kararların itiraza konu mahkeme kararına atıf yapılmak suretiyle verildiği, itirazın neden reddedildiği hususunun açıklanmadığı ve bu durumun bazı sorunların oluşmasına neden olduğu gözlenmektedir.

Bilindiği üzere gerekçeli karar hakkı, Anayasa m. 36/1 hükmünde tanımlanan adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmelidir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 6/1 hükmünde, hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu ifade edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında bu hususu dile getirmiştir. Bu nedenle Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de bünyesinde barındırmaktadır.[1]

Burada gerekçeli karar hakkı her türlü karar için geçerlidir. Bu nedenle itiraz üzerine verilen kararların da gerekçeli olması gerekmektedir.

Anayasa m. 141/3 hükmüne göre; bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu hüküm ile mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü getirilmiştir. Bu hüküm ile getirilen Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekir.[2]

Gerekçeli karar hakkı öncelikle kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı temin etmeye çalışır. Bu yargılamanın adil olup olmadığı gerekçeli karar hakkı kapsamında denetime tabi tutulması gerekir.

Bir mahkeme kararının ulaştığı sonuca ilişkin verilerin ne şekilde değerlendirildiği ve hangi ölçütlerin kullanıldığı karar içinde açıklanmalıdır. Çok genel ifadelerle veya önceki karara veya bir başka karara atıf yaparak karar verilmesi gerekçeli karar hakkına aykırı olacaktır.

Gerekçeli karar hakkı aşağıda belirtilen nedenler bağlamında gerekli olduğu söylenebilir:

1) Gerekçeli karar hakkı ile tarafların yargılama sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini öğrenmeleri sağlanacaktır.

2) Gerekçeli karar hakkı, demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının nedenlerinin toplumun öğrenmesini sağlayacaktır.[3]

Gerekçeli karar hakkı kapsamında mahkemelerin üzerinde bulunan gerekçe yazma yükümlülüğünün de bir sınırı bulunmaktadır. Burada yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi beklenmemelidir. Başka bir söylemle derece mahkemeleri, tüm iddialara yanıt vermek zorunda değildir.[4] Bununla birlikte davanın esas sorunlarının karar gerekçesinde incelenmiş olması gerekir. Yani esaslı sorunların karar içeriğinde incelendiği gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.[5]

Anayasa Mahkemesi, yasa yolu incelemesi yapan makamın yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli saymaktadır.[6]

Gerekçeli karar hakkı kapsamında gerekçeli kararda şu hususlar bulunmalıdır:[7]

1) Gerekçe, tarafların -hukuk düzenince- hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmelerini sağlaması gerekir.

2) Hüküm yöntemine uygun şekilde oluşturulmalıdır.

3) Hükmün içerik ve kapsamı ile bu hükme varılırken mahkemenin neleri dikkate aldığı veya almadığı hükümde gösterilmelidir.

4) Karar gerekçesindeki ifadeler özenle seçilmeli ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması gerekir.

Yukarıda belirtilen hususlar gerekçeli karar hakkı yönünden zorunlu görülmektedir.[8]

Gerekçeli karar kapsamında Anayasa m. 141, 5271 sayılı CMK m. 34, 230, 232 ve 289 hükümleri dikkate alınmalıdır. Gerekçeli karar yukarıda belirtilen mevzuat çerçevesinde oluşturulmalıdır.

Gerekçeli karar ölçütleri şunlardır:

1) Mahkeme kararlarının yasa yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması gerekir.

2) Yasa yolu denetim işlevinin yerine getirilebilmesi için kararın dayandığı tüm kanıtlar gösterilmelidir.

3) Gösterilen kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler gerekçede belirtilmelidir.

4) Sanığın eyleminin ne olduğunun açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekir.

Yukarıda anlatılan ilkelere uyulmadan karar verilmesi hukuka aykırı olacaktır.

Örneğin; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara atıfta bulunularak gerekçesiz hüküm kurulması gerekçeli karar hakkına aykırıdır.[9]

Gerekçeli bir karar aşağıda belirtilen hususları bünyesinde barındırmalıdır:

1) Kararın dayandığı tüm veriler ve bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçlar kararda gösterilmelidir.

2) Karar içeriğinde iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin bulunması gerekir.

3) Yargılama öznelerinin hangi anlatımının ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması gerekir.

4) Mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın eylemlerine ilişkin hukuki nitelendirme yapılması gerekir.

Yerel mahkemece kurulan hükümlerde sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığı, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca açıklanmadan, gerekçesiz karar verilmesi Anayasa m. 141, CMK m. 34, 223 ve 230 hükümlerine aykırı olacaktır.[10]

Örneğin; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi nedeniyle açıklanmasına karar verilecek yeni hükmün önceki karara yollama yapılmak suretiyle ve gerekçesiz şekilde oluşturulması Anayasanın 141. ve 5271 sayılı CMK m. 34, 223 ve 230 hükümlerine aykırı olacaktır.[11]

Bozma kararlarından sonra yapılacak yargılama sonucunda verilecek kararlarda da gerekçeli karar hakkı dikkate alınmalıdır.

Örneğin; bozma kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda, 5271 sayılı CMK m. 223 hükmü kapsamında mahkûmiyet hükmü verilmesi halinde hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin gösterilmesi, delillerin tartışılıp değerlendirilmesi, yargılama sonucu ulaşılan kanaatin belirtilmesi ve sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin gösterilerek nitelendirilmesinin yapılması gerekir. Bu hususlar gözetilmeden 5271 sayılı CMK m. 34 ve 230/1 hükümlerine aykırı şekilde gerekçesiz karar verilmesi hukuka aykırıdır.[12]

Yargıtay, yapılan itirazın gerekçesiz şekilde reddedilmesini hukuka aykırı bulmaktadır.[13]

Anayasa mahkemesi konumuz ile ilgili benzer bir başvuruda, alkollü olarak araç kullanma iddiasıyla aleyhe uygulanan idari yaptırım kararına itirazların gerekçesiz olarak reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir.[14]

-----------------

[1] Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75.

[2] Abdullah Topçu, § 76.

[3] Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34.

[4] Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56

[5] ANAYASA MAHKEMESİ, E: 2017/16903, K: 2017/16903, T: 27.02.2020, R.G.No : 31094, R.G.Tarih: “…09.04.202040.

[6] Yasemin Ekşi, § 57.

[7] Sencer Başat ve diğerleri, § 38.

[8] Sencer Başat ve diğerleri, § 38.

[9] Y.2.CD, E: 2021/529, K: 2022/10967, T: 31.05.20221: “…Mahkemenin 12.04.2012 tarih ve 2011/535 Esas, 2012/525 Karar sayılı kararında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilirken, kamu malına zarar verme suçu yönünden katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören müşteki İçişleri Bakanlığı’nın usulüne uygun şekilde açılan davadan haberdar edilmediği ve davaya katılması için olanak tanınmadığı, gerekçeli kararın da usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinin anlaşılması karşısında, kamu malına zarar verme suçu yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği, kesinleşmeyen karar için denetim süresinin başlamayacağı ve bu itibarla hükmün açıklanması koşullarının oluşmadığı nazara alınmadan, hükmün açıklanması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,…”

[10] Y.18.CD, E: 2019/7766, K: 2020/2026, T: 03.02.2020.

[11] Y.4.CD, E: 2021/15462, K: 2021/18357, T: 08.06.2021: “…1- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi nedeniyle açıklanmasına karar verilecek yeni hükmün, Yargıtay incelemesine tabi olacak ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hüküm olacağı, bu nedenle kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezaların şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan, önceki karara yollama yapılmak suretiyle ve gerekçesiz karar verilerek, Anayasanın 141. ve 5271 sayılı CMK'nın 34, 223 ve 230. maddelerine aykırı davranılması…”

[12] Y.8.CD, E: 2017/21768, K: 2017/15291, T: 26.12.2017.

[13] Y,19.CD, E: 2019/28119, K: 2020/13097, T: 19.10.2020: “…başvuranların evli oldukları, başvuru hakkında alınan red kararında belirtildiği gibi haklarında sadece bir haber olmadığı, değişik tarihlerde yapılan internet yayın içeriklerinde açıkça kişilik haklarına karşı ağır saldırıda bulunulduğu, masumiyet karinesinin ihlal edildiği, aile ve özel yaşamlarına dair gizliliğin zedelendiği, uyuşmazlığa konu hakaret içerikli internet yayınlarıyla basın özgürlüğü arasında bir bağ bulunmadığı, bu nedenle erişimin engellenmesine dair talebin her iki yayın yönünden de kabul edilmesi gerektiği, yapılan itirazın ise gerekçesiz şekilde reddedildiği anlaşılmakla,…” Y.7.CD, E: 2021/20314, K: 2021/14119, T: 02.11.2021: “…Başvuruya konu somut uyuşmazlıkta; başvuranın toplamda (12) adet URL adresinde kişilik haklarını ihlal eden yayın yapıldığından bahisle erişime engellenmesinin talep ettiği, ilgili Sulh Ceza Hakimliğince, yabancı (yurt dışı kaynaklı) sosyal ağ sağlayıcılarının URL adreslerinin "https" uzantılı olması gerekçesiyle reddine karar verildiği, karara yapılan itirazın da gerekçesiz biçimde reddedildiği görülmektedir. Yukarıda izah edildiği üzere, erişimin engellenmesi talebinin uygulanmasına (infazına) dair teknik gerekçeler, Sulh Ceza Hakimliğinin inceleme ve değerlendirme konusu olmayıp, yapılan itirazın merci tarafından esastan incelenerek, yayının kişilik haklarının ihlal edip etmediği ve basın özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığının araştırılması ve bu hususta internet yayın uzantılarının "https" olup olmadığına bakılmaksızın bir karar verilmesi gerekirken itirazın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu anlaşılmakla…”

[14] ANAYASA MAHKEMESİ, E: 2017/16903, K: 2017/16903, T: 27.02.2020, R.G.No : 31094, R.G.Tarih: “…09.04.2020: “….40. İncelenen başvuruda Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır…”