Öncelikle belirtmek gerekir ki kamu borcunu ödeyen ortağın rücu hakkı açısından AATUHK’de herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Buna karşın, ortak, ödediği borcun tamamı için şirkete başvurabilecektir. Zira kamu alacağının asıl borçlusu limited şirkettir. Pay devri hâlinde, devredenin ortak sıfatını kaybetmesi, onun şirkete rücu imkânını ortadan kaldırmaz; çünkü payı devreden ortak şirketin borcunu ödemiştir. Bununla birlikte, ortakların sorumluluğu sermaye payı oranında olduğu için, şayet bu orandan fazla ödemişse, ödemiş olduğu fazla kısım için diğer ortaklara rücu edebilecektir. Ayrıca TTK’de müdürler, kanundan doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, şirket ortaklarına karşı verdikleri zarardan TTK m. 553 - TTK m. 644/1-a maddeleri uyarınca sorumlu tutulmuşlardır. Ortakların bir zararı varsa, zararlarını TTK’ye dayanarak isteyebilecekleridir. Bunun yanı sıra, ortak payını müdüre devretmiş ve payını devreden kamu borcunu ödemişse, bu durum, aşağıdaki esaslar çerçevesinde çözülmelidir.

Öğretide pay devri durumunda devreden ortağın aradaki devir sözleşmesinin koşullarına bağlı olarak devralan ortağa karşı rücu davası açabileceği ifade edilmektedir. Pay devri durumunda, payı devredenle devralanın birbirine rücu imkânı konusunda kanaatimizce ikili bir ayrıma gidilmelidir. Buna göre:

İlk olarak payı devreden ile devralan arasında, kamu borçlarına ilişkin bir anlaşma yapılmış olabilir. Örneğin aralarında yapılan sözleşmede, payı devredenin, kamu borçlarından sorumlu olmadığı yönünde anlaşmış olabilirler. Bu anlaşma, payı devredenin idareye karşı sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Zira AATUHK m.35/2’de açıkça aksi düzenlenmiştir. Buna karşın, payı devreden kamu borcunu ödemişse bu sözleşmeye dayanarak diğerine rücu edebilecektir. Bu ihtimalde, payın devredildiği kişi şirket müdürü olsa da, payı devredenle devralanın arasında yapılan sözleşme gereği, müdüre de başvurabilecektir. Nitekim Yargıtay’ın önüne gelen bir uyuşmazlıkta ortak payını, şirket müdürlerine devretmiştir. Devir sözleşmesinde, payı devredenin pay devrinden öncesine ait kamu alacaklarından, sosyal güvenlik kurumu, vergi borcu, vergi cezası gibi tüm borçlardan sorumlu tutulamayacağı, şayet payı devreden tarafından herhangi bir ödeme yapılırsa, davalı müdür ve ortaklar tarafından, payı devreden davacıya iade edileceği yazılmıştır. Yerel mahkeme, taraflar arasındaki devir sözleşmesine göre davacının ödemek zorunda kaldığı kamu alacağının davalılardan payları oranında tahsiline karar vermiştir. Yargıtay bu kararı onamıştır. Bunun yanı sıra aralarındaki sözleşmede payı devredenin kamu borcundan sorumlu olmadığı yazılmış ve payı devralan kamu borcunu ödemiş olabilir. Bu durumda, payı devralan ortak, payı devredene rücu edemeyecektir.

Payı devreden ile devralan arasında kamu borcundan doğan sorumluluğa ilişkin bir sözleşme yapılmamış olabilir. Bu durumda, payı devredenin veya devralanın birbirine rücu imkânı, müteselsil borçluluk esaslarına göre çözülecektir. Zira payı devreden ve devralan kişiler devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur (AATUHK m. 35/2). Müteselsil sorumlulukta aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar (TBK m. 167/1). Dolayısıyla payı devreden ve devralan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Örneğin bir limited şirkette % 10 paya sahip olan A, B’ye payının tamamını devretmiştir. A ve B arasında kamu borçlarından sorumluluğa ilişkin herhangi bir sözleşme yapılmamıştır. Bu durumda A ve B, iç ilişkide, borcun % 5’inden sorumlu olacaklardır. Limited şirketin 100.000 TL’lik kamu borcunun 10.000 TL’si A’dan tahsil edilmiştir. A müteselsil borçluluk hükümleri bağlamında, B’ye 5.000 TL için rücu edebilecektir. Buna karşın kamu borcunu ödeyen, kendi payından fazlasını ödemedikçe diğerine rücu edemez. Zira TBK m. 167/2 uyarınca kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.

Kamu borcunu ödeyip rücu etmek isteyen ortak, kamu borcunun takip koşulları oluşup oluşmadığını incelemekle yükümlüdür. Buna göre ortağın ödediği borç, kamu alacağı niteliğinde olmalıdır. Keza kamu alacağının limited şirketin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine ortak ödeme yapmış olmalıdır. Aksi takdirde, kamu borcunu ödeyen ortak diğer ortaklara rücu edemez. Zira müteselsil borçlulardan biri ortak def’i ve itirazları ileri sürmezse, diğerlerine karşı sorumlu olur (TBK m. 164/II). Bu koşullar oluşmadan kamu borcunun tamamını ödeyen müdür için de aynı durum söz konusudur; çünkü AATUHK m. 35’te müdürlerin sorumluluğuna gidilebilmesi için kamu alacağının limited şirketin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin anlaşılması koşulu aranmıştır.

Adalet ve Sağlıkla kalın…

Av. Uğur UZUN

Kaynakça:

Yargıtay Kararları

Hakemli Makaleler

>> PAYI DEVREDEN VE DEVRALANIN DEVİR ÖNCESİNE AİT KAMU BORCUNDAN MÜTESELSİL SORUMLULUĞU