Son günlerde ev sahiplerinin kira bedellerine fahiş oranlarda zamlar yaparak kiracıları bedeli ödemeye yahut taşınmazları terke zorladıkları hususu sıklıkla gündeme gelen bir konu olmuştur. Her ne kadar serbest piyasaya dayanılarak tartışmaya açılan bir konu olsa da yasal olarak net bir şekilde düzenlemesi mevcut olup tartışmaya açık bir konu değildir. Rayiç bedeldeki yükselişi gerekçe göstererek kiraya zam yapmak isteyen kiraya verenin, kiralamanın üzerinden 5 yıl geçmeden ve dava açmadan yasal sınır üzerinde kira artışı yapması hukuki olarak mümkün değildir.

Bunun dışında belirtmek gerekir ki tarafların kira sözleşmesi de bu konuda önem taşımaktadır. Şöyle ki taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme yok ise yahut var olan sözleşmede yenilenen dönemlere ilişkin kira bedeli artış oranı belirlenmediyse kiraya verenin her yıl TÜİK tarafından açıklanan artış oranlarının üzerinde kira bedelinde artış yapması yasal olarak mümkün değildir. Kira bedeli artış oranının sözleşmede belirlenmesi ise belirli oranlarla sınırlı tutulmuştur. Bu oran TÜİK tarafından açıklanan oranların belirli miktar üzerinde olabilmekle birlikte yine fahiş kabul edilecek bir artış oranının kabulü mümkün değildir.

Kanuni düzenlemeye rağmen ev sahipleri tarafından kira artış oranını kabule aksi halde taşınmazı tahliye etmeye zorlanan kiracıların izlemesi gereken yol oldukça basittir. Bu noktada kiracının yapması gereken kanuni haklarını yazılı olarak kiraya verene hatırlatmaktır. Kiracının zorla tahliye ettirilmesi gibi bir durumun söz konusu dahi olamayacağı aksi halde bu durumun TCK kapsamında suç teşkil edeceğini tarafların bilmesinde fayda vardır. Bunun dışında kiraya veren yargı yoluna başvurarak kiracıyı tahliye ettirmek isterse özetle bu yönde bir haklı sebebi veya tahliye davası hakkı bulunmalıdır.

Ev sahiplerinin bu hallerde talep ettikleri bedelin altında yapılan kira ödemesi borcunu kabul etmeyerek isteklerinde ısrarcı davrandıkları görülmektedir. Yukarıda da ifade edildiği üzere kiraya verenin yasal sınırı aşma hakkının olmadığı gibi tek başına kira bedelini belirleme yetkisi de yoktur. Kiracının bu halde yapması gereken şey alanında uzman bir avukat aracılığıyla Sulh Hukuk Mahkemesinden tevdi mahalli tayini talebinde bulunmak olacaktır. Tevdi mahalli tayini, borçlunun borcunu yerine getirmek istemesine rağmen alacaklının borcu kabul etmemesi yahut alacaklıya ulaşılamaması veya başka sebeplerle muhatap bulamayan borçlunun mevcut borç bedelini hakimin belirleyeceği bir hesaba yatırarak borcundan kurtulması ve hak kaybına uğramamasını sağlayan hukuki bir çözüm yoludur. Talebin kabulünü sağlayabilmek için alacaklının haklı bir sebep olmaksızın temerrüde düştüğü ispatlanmalıdır. Mahkeme tarafından borçlu kiracının talebinin kabul edilmesi neticesinde kiracıya kira bedelini ödemesi için bir banka hesabı yahut tevdi yeri gösterilir bu şekilde ödemelerini yapan kiracı temerrüde düşmemiş olur ve kiraladığı konutta hiçbir yasal problem kalmadan oturmaya devam edebilir.

Av. Emine KILIÇ