Geçmiş her zaman ortadan kaldırılabilirdi.

Pişmanlık, inkar ya da unutkanlık bunu yapabilirdi.

Ama gelecek kaçınılmazdı.

Oscar Wilde

GİRİŞ

1960’lardan itibaren gelişmeye başlayan teknoloji; günümüzde bilgisayarlar, yeni yazılımlar, gelişmiş bilgi teknolojisi sistemleri, internet, akıllı telefonlar, sosyal ağlar ve platformlar, e- ticaret, sistemleri gibi pek çok olgu ve yenilik ile hayatımızın her alanına girmiş durumdadır.

İnternet’in gelişmesi, kullanıcısı sayısının artması, akıllı cep telefonlarının, tabletlerin ve sosyal medyanın ortaya çıkısı, özel hayatın gizliliğini ve kişisel verilerin korunmasını daha zor hale getirdiği dile getirilmektedir. Bu durum ciddi sorunlara yol açtığı düşünüldüğünden, veri öznelerinin haklarının etkin şekilde korunabilmesi için tartışmalar başlatılmıştır.

Bu çalışma, Bilişim Çağı’nda veri öznelerinin haklarının korunabilmesi için öne sürülen çözümlerden birisi olan “unutulma hakkına” ilişkindir. Çalışmada unutulma hakkı kavramının ne olduğu ve tarihsel süreci ve unutulma hakkının kişisel verilerin korunması hakkı ile ilişkisi açıklanmaya çalışılmıştır.

I. Unutulma Hakkı

a. Unutulma Hakkı Kavramı ve Tarihsel Süreci

Teknolojinin bu kadar gelişmediği bilgi alışverişinin bu kadar hızlı olmadığı ve bilgilerin kâğıdın kaderine bağlı kaldığı dönemlerde hatırlamak ve hatırlanmak daha güç unutmak veya unutulmak daha kolayken günümüzde gelişen teknoloji ile kişisel verilerin veri sahiplerinin iradeleriyle dahi olsa dijital platformda kolaylıkla yayılması ve uzun süreler depolanabilmesi nedeniyle unutmak veya unutulmak daha zor hale gelmiştir.

Yeni bir hak olarak olarak algılanıyor olsa da unutulma hakkı, temelindeki değerler ve koruduğu diğer başka haklar ile aslında insanlığın ilk zamanlarından beri var olan ve günümüz dünyasında da teknolojinin gelişmesi ve buna müteakip sosyal medyanın yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olması ile birlikte önemi çokça artmış ve hukukçular tarafından gündeme alınmaya başlanmıştır. Özel hayatın korunması kuralları, mahremiyet ilkeleri, kişisel verilerin korunması hukukundaki gelişmeler unutulma hakkının bugünkü içeriğini bizlere hazırlamıştır.

Kişisel veriler internet ortamında bir kez paylaşılmakla artık bu veriler ilgili kişinin ve veri sorumlularının hakimiyetinden çıkıp verilerin hızlıca yayılmasına neden olup kimi zaman 3. kişilerce de rıza alınmaksızın kullanılmakta, deyim yerindeyse bireylerin kişisel verileri ifşa olmaktadır. Bireylerin mahremiyetlerine ilişkin verilerin rıza alınmaksızın kullanılması sonucu oluşan bu durumu ortadan kaldırmak için kişisel verilerin korunması hakkı ile de sıkı bir ilişki içinde bulunan “unutulma hakkı” kavramı gündeme gelmiştir.

“Unutulma hakkı”, dijital hafızada yer alan bireye ait kimlik bilgileri, ses, görüntü ve diğer kişisel verilerin bireyin talebi üzerine bir daha geri getirilemeyecek biçimde ortadan kaldırılması şeklinde tanımlanmıştır[1]. Bu bağlamda, unutulma hakkının, bireyin geçmişi ile geleceğini serbestçe şekillendirme dolayısıyla dijital dünyada kişisel verilerini özgürce kullanma veya kullandırmama isteğinin doğal bir sonucu olduğunu belirtebiliriz[2].

Günümüzdeki unutulma hakkının esas manasını yansıtan (Dijital ortamdaki spesifik ve teknik görünüm) ilk hukuki olgu 13 Mayıs 2014 tarihli ABAD tarafından verilmiş “Google-İspanya”[3] kararıdır[4]. Bu karar, 1995 tarihli 95/46/EC sayılı Avrupa Veri Koruma Direktifini yorumlamak suretiyle verilmiştir. İlgili Direktif, 1995 tarihli olduğu için; aslında yıllar önce mevcut olan bir düzenleme içerisinde unutulma hakkı yolunun mevcut olduğu görülmüş ve anlaşılmıştır[5].

Söz konusu olaya göre, maddi açıdan zor zamanlar geçiren İspanyol Avukat Mario Costeja González’in evi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açık artırma ile satılır. Bu durum La Vanguardia Ediciones gazetesinde ilan şeklinde yer almıştır. Aradan uzun zaman geçmesine ve Avukatın işlerini düzetlmesine karşın Google arama motoruna isminin yazılması üzerine gazete ile bağlantılı iki ilanın çıkmaya devam etmesi üzerine, Avukat İspanya Veri Koruma Ajansına Gazetedeki, Google İspanya ve Google’dan kendisi ile ilgili verilerin silinmesi için başvurur. Veri Koruma Ajansı, gazete ile ilgili başvuruyu reddederken, Google İspanya ve Google hakkındaki başvuru kabul etmiştir. Bunun üzerine Google İspanya ve Google olayı Avrupa Birliği Adalet Divanı’na taşımıştır. ABAD, 24 Ekim 1995 tarihli “95/46/EC sayılı Direktif’i doğrultusunda, ilk olarak arama motorlarının veri işleyen olup olmadıklarını eğer arama motorları veri işliyorlarsa, kişisel verilerin denetleyicisi olup olmadıklarını incelemiştir[6].

ABADa göre arama motorları verileri toplamakta, sonrasında kendi indeksleme programı çerçevesinde kişisel verileri düzeltmekte, kaydetmekte, organize etmekte, sunucularında depolamakta, duruma göre verileri açığa vurmakta ve kullanıcılar için arama sonuçları halinde bulunur hale getirmektedir. Arama motorları aynı işlemi (kişisel bilgiler ve diğer bilgiler olarak ayırt etmeksizin) kişisel veriler için de uygulamaktadır. Bu yüzden, arama motorları kişisel bilgilerin de dahil olduğu verileri işlemektedir. Bu işlemler Direktif 95/46nın 2. maddesinin (b) fıkrasına göre veri işleme olarak kabul edilmektedir[7].

ABAD’a göre burada sorunun çözümüne temel teşkil edecek asıl sorunun arama motorlarının kişisel verilerin kontrol edeni bir anlamda denetleyicisi olup olmadığıdır. Divan’a göre, arama motorları hem içerik hem de amaç açısından arama motorları denetleyici olarak kabul edilmelidir. Bunun sebebi, arama motorlarının verilerin yayılmasında üstlendiği rol ve güçtür. Arama motorları, internet kullanıcılarına veri öznelerinin adı ile arama yapma imkanı tanımaktadır. Eğer arama motorları bu işleve sahip olmasaydı web sitelerinde yer alan verilere ulaşmak mümkün olmayacaktı. Veri öznelerinin adları veyahut onları tanımlayan herhangi bir anahtar kavram arama motoruna yazılmakla veri öznesine ilişkin her türlü web sitesine ulaşım kolayca mümkün hale gelmektedir. Bu hizmeti arama motorları sunmaktadır. Arama motorlarının faaliyetleri mahremiyet hakkını ve kişisel verilerin korunmasını önemli derecede etkilemektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı, arama motorları denetleyici olarak kabul edilmelidir. Bu kabul, onlara kişisel verilerin ve mahremiyetin korunması hakkında sorumluluk yüklemektedir[8].

Bütün bu bilgiler ışığında, bireyler yasal olarak toplanan bu verilerin kendisine zarar vereceğini veya unutulması gerektiğini düşünerek Direktif kapsamında bu verilerin silinmesini veya kaldırılmasını arama motorlarından isteyebilecekler midir?

ABAD, doğru olan bir bilgi hukuka uygun olarak yayımlanmış olsa bile (somut olayda gazete haberi olarak), zamanın geçmesiyle bu bilginin yayılması hukuka aykırı hale gelebileceğine hükmetmiştir. Bu doğrultuda da arama motoru işletmecilerine, böyle bilgileri içeren web sitelerine ilişkin bağlantıları arama sonuçlarından kaldırma yükümlülüğü getirilmiştir. ABAD’ın bu kararı üzerine Google, unutulma hakkına ilişkin başvurular için bir web formunu kullanıma açmış ve ilk günde 12,000, bir ayın sonunda ise toplam 250,000 başvuru almıştır[9].

95/46 sayılı Direktif’in eskimiş olması ve zamanın ihtiyaçlarını karşılayamadığı gerekçesiyle, 95/46/EC (AT) sayılı Direktifin yerine geçmesi için bir takım mevzuat öneri çalışmaları başlatılmıştır. ABAD’ın “Google” kararından iki yıl sonra, AP tarafından 14 Nisan 2016 tarihinde onaylanan GDPR ile unutulma hakkı açıkça düzenlenerek uluslararası alanda yerini açık yasal düzenleme olarak almıştır. GDPR’de unutulma hakkının düzenlenme maddesi 17. maddedir. Üç fıkradan oluşan bu maddenin birinci fıkrasında kişisel verilerin kaldırılmasının hangi durumlarda mümkün olduğu, ikinci fıkrada kaldırılma talebinden sonraki prosedür ve üçüncü fıkrada da birinci ve ikinci fıkranın istisnai halleri sayılarak unutulma hakkının kapsam ve sınırları belirlenmiştir[10].

GDPR’nin Üçüncü Bölümü “düzeltme ve silme” başlığı ile düzenlenmiş ve bu kısımda yer alan 16. madde[11] “düzeltme hakkı”, 17. madde[12] “silme Hakkı”, 18. madde[13] ‘”işlemenin sınırlandırılması hakkı”, 19. madde[14] “kişisel verilerin düzeltilmesi ya da silinmesine veya işlenmesinin sınırlandırılmasına ilişkin bildirim yükümlülüğü”, 20. madde[15] “veri taşınabilirliği hakkı”, başlığı ile yer almıştır. Böylece veri sahibine etkin bir veri koruma mekanizması sağlanmaya çalışılmıştır.

Türk Hukuk Sisteminde her ne kadar unutulma hakkına ilişkin doğrudan yasal ve anayasal bir düzenleme yoksa da, içtihatlar ile unutulma hakkı tanınmış haldedir. Türkiye’ de unutulma hakkının yargısal ilk görünümü olan ve bu hakkın açıkça tanındığı ilk karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.06.2015 tarihli kararıdır[16].

Söz konusu olay, cinsel saldırı mağdurunun adının anonimleştirilmeden Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu adlı altı ciltlik eserde yer alması hasebiyle mağdurun kişilik hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açmasına ilişkindir. Yerel Mahkeme, adı geçen eserde isminin kodlanmadan yazılmasının bilimsel açıdan herhangi bir fayda sağlanmadığı gibi kendisinin kişilik haklarının zedelendiğini ve zor durumda kaldığından bahisle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Yargıtay ise söz konusu olayı davalının bilimsel çalışma özgürlüğü ve Yargıtay kararı ilamlarının kamu malı haline geldiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur. Ancak ilk derece mahkemesi, önceki kararında direnmiş ve karar incelenmek üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu karşısına gelmiştir. Yargıtay HGK uyuşmazlığı, AİHS’nin özel hayatın gizliliğine ilişkin 8. maddesini, Anayasanın bilim ve sanat hürriyetine ilişkin 27. maddesi ile özel hayatın gizliliğine ilişkin 20. maddesi, TMK’nın kişilik hakkını hukuka aykırı saldırıya karşı koruyan 24. maddesi, kişisel verilerin korunması ve unutulma hakkı kapsamında değerlendirmiştir. Özellikle de uyuşmazlığa ilişkin sorunun temelinde kişisel verilerin korunması ile unutulma hakkının yattığını ve sorunun çözümünde dikkat edilmesi gereken hususun bilim ve sanat hürriyeti ile bunlar arasında çatışan menfaatlerin dengelenmesi gerektiğine işaret etmiştir. Yargıtay HGK bu kararında, unutulma hakkı ve kişisel verilerin korunmasının temelinde bireylerin kişisel verilerinin kişi aleyhine kullanılmasının engellenmesi ve geçmişin engeline takılmaksızın; geçmişin olumsuz etkilerinden kurtularak geleceğini ve maddi ve manevi varlığını şekillendirmesini sağlamak olduğunu ifade etmiştir.

Sonuç olarak Yargıtay HGK, uyuşmazlık konusu olayın yıllar önce gerçekleştiği; mağdurun kamu hayatındaki rolü nedeniyle bilimsel eserde adının açıkça yer almasında kamunun üstün bir yararının da olmadığı; mağdurun adının kodlanmadan, açık bir şekilde eserde yer almasının, mağdurun unutulma hakkını ve bunun sonucu olarak özel hayatının gizliliğini ihlal ettiği gerekçeleriyle yerel mahkemenin direnme kararını yerinde bulmuş ve mağdur lehine tazminat ödenmesi gerektiğine karar vermiştir.

Türkiye’de unutulma hakkı ile ilgili diğer bir önemli karar ise AYM’nin 2016 tarihli bireysel başvuru kararıdır[17]. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunan N.B.B.’nin Anayasa Mahkemesinin unutulma hakkına ilişkin kararına konu olan olayda N.B.B., ulusal ölçekte yayınlanan bir gazetenin internet arşiv sayfalarında yer alan, kendisinin uyuşturucu kullandığı iddiasıyla yürütülen ceza kavuşturmasında hükmedilen adli para cezasına ilişkin 1998 ve 1999 tarihli haber başlıklarının kaldırılması için ilgili basın kuruluşuna başvurmuştur.

Hakkındaki İnternet haber arşivindeki haberin kaldırılması yönündeki talebi reddedilen N.B.B., şeref ve haysiyetinin korunması hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi, başvuruya konu söz konusu haberin üzerinden 14 yıl geçmiş ve artık güncelliğini yitirmiş olması; haberin içeriği açısından tarihi, istatistiksel veya bilimsel amaçlarla internette bulunduğunun söylenemeyeceği; kamu yararı bakımından başvurucunun siyasi veya medyatik kişiliğe sahip olmaması nedenleriyle yapılan haberlerin başvurucunun şeref ve haysiyetini zedelediğini ifade etmiştir. Mahkeme, başvurucu hakkında yapılan haberin unutulma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini; başvurucunun şeref ve haysiyetinin korunması için haberlerin kaldırılması gerektiğini; ifade ve basın hürriyeti ile kişinin manevi varlığının korunması arasındaki adil dengenin bozulduğunu ifade ederek şeref ve haysiyetin korunması hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

b.Unutulma Hakkının Kapsamı ve Sınırları

Unutulma hakkı, kişisel verinin üçüncü kişi tarafından aradan geçen süre sonucu işlenme meşru amacının artık kalmaması veya bizzat sahibi tarafından paylaşılan ve yayılan kişisel verinin de yine aynı şekilde aradan geçen süre sonucu gereksiz hale gelmesi ile veri sahibinin söz konusu verilerini sildirebilmesi hakkını kapsamakta ve bunun sonucu olarak da unutulmasını sağlamayı amaçlamaktadır[18]. Dolayısıyla her şeyden önce unutulma hakkı, bireylerin kimliğini belirli veya belirlenebilir kılan her türlü bilgiyi ifade eden kişisel veriler kapsamaktadır.

Bu bağlamda, üçüncü kişilerin elinde (hâkimiyetinde) bulunan ve belirli bir kişi hakkında, arama motoru, sosyal medya, elektronik posta, cep telefonu, elektronik alışveriş sitesi, banka, sağlık kuruluşu veri tabanları gibi dijital arşivler başta olmak üzere, özellikle toplumun genelinin kolayca erişebileceği sair vasıtalarla sunulan, sunulabilme riski bulunan ya da diğer kişilerce re’sen öğrenilebilmesi mümkün olan rahatsız edici, onur kırıcı, öğrenilmesi, bilinmesi, yayılması yahut hatırlanması istenilmeyen tüm içeriklerin (sırların), sınırları dâhilinde unutulma hakkının kapsamı dâhilinde değerlendirilmesi amaca uygun olur[19].

Unutulma hakkı, hem sosyal medya üzerinden paylaşılan kişisel verilerin silinmesini talep hakkını içerdiği gibi suç geçmişi gibi geçmişte yaşanan olumsuz olayların veya haberlerin de silinmesi için üçüncü kişilerin zorlanabilmesi hakkını da kapsamaktadır[20] . Ayrıca unutulma hakkı hem kişinin kendi rızasıyla verdikleri bilgileri hem de kendilerinden habersiz üçüncü kişiler tarafından oluşturulan, işlenen ve yayılan içerikleri kapsar. Bireyin geleceğini serbestçe tayin edebilmesi için geçmişinde istemediği bilgi ve anılarından kurtulabilmesi için tanınan bu hak, belirli bir zaman dilimin geçmesi ile üçüncü kişiler için ulaşılabilir halde olma amacını ve meşruiyetini yitiren tüm kişisel veriler için ilgili kişinin talebi ile kullanılabilecektir[21].

Unutulma hakkının kapsamının geniş tutularak temel hak ve özgürlüklerin göz ardı edilmemesi de önemlidir.. Unutulma hakkı ile diğer ifade ve basın özgürlüğü gibi temel hak ve hürriyetler çatışma halindedirler. Dolayısıyla, hem kötüye kullanılmasının önlenmesi hem de başkalarının kişisel değerleri ile çatışması hâlinde çatışan değerler arasında adil bir dengenin kurulabilmesi adına, unutulma hakkının sınırlarının doğru tespit edilmesi gerekir.

Unutulma hakkının söz konusu olabilmesi için hafızalarda taze yer alan ve bu güncelliği nedeniyle unutulması mümkün olmayan bir kişisel verinin değil aradan geçen süreçte artık unutulması istenebilecek geçmişte kalmış bir kişisel verinin silinmesinin talep edilmesi gerekir. Dolayısıyla zaman unsuru, unutulma hakkının kapsamı ve sınırlarını belirleme açısından önem teşkil etmektedir. Bu kişisel verinin doğru olması ve zamanında tamamen meşru olarak paylaşılmış ve yayılmış olması unutulma hakkına engel teşkil etmeyecektir[22].

Kamu yararının bireyin menfaatinden ağır bastığı hallerde unutulma hakkından bahsedilemeyecektir. Bu kapsamda ele alınması gereken husus kamu yararına paralel olarak ilgili kişinin kamu önündeki yeridir. Siyasetçilerin, ülke yönetiminde hak sahibi olan bürokratların, kamuoyunun gözü önünde olan ünlülerin ve sanatçıların kamunun onlar üzerindeki ilgisi ve haberdar olmadaki menfaati nedeniyle unutulma hakkı kapsamındaki başvuruları daha az kabul görecektir[23].

Unutulma hakkı için sınır sayılabilecek diğer bir düzenleme AİHS.’nin 8.maddesinin 2.fıkrasında yer alan “özel ve aile hayatına saygı” başlıklı düzenlemesidir. Buna göre, bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.

Kıacası unutulma hakkının sınırları; hakkın temeli olan özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması haklarına çizilen sınırlarla belirlenir. Eğer ulusal güvenlik, kamu güvenliği, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, kamu yararının, genel sağlığın, genel ahlakın, diğer insanların korunması için gereken bir tedbir olarak; ilgili verinin, bulunduğu mecrada tutulması gerekirse söz konusu veriye dair unutulma hakkı geçerli olmayacaktır.

c.Unutulma Hakkının Öznesi ve Yükümlüsü

Unutulma hakkının öznesi, hak sahibi olan ve unutulma hakkını kullanabilen kişidir[24]. Hak sahibinin, unutulma hakkı mevzuatınca gerçek kişi olması asıl iken tüzel kişilerle ilgili olarak tartışmalar mevcuttur[25].Kişisel verilerin korunması hakkı ve özel yaşamın korunması hakkı unutulma hakkıyla yakından bağlantılıdır. Bu sebepten ötürü unutulma hakkının öznesi üzerine bir tartışma yapılırken, onun yakından bağlantılı olduğu hakların sujesinin kim olduğu incelenmelidir.

Genel olarak kişiliğin korunması haklarından gerçek kişiler gibi bünyesine uygun düştüğü ölçüde tüzel kişilerde yararlanmaktadırlar. Bir tüzel kişinin; ticari itibarı, markası, adı, ekonomik rekabet gücü, itibar çevresi, müşteri çevresi gibi ekonomik unsurları unutulma hakkının kapsamına girecek şeklide ihlal edilirse, tüzel kişinin tazminat hakları ve önleme davası, tespit davası, saldırıya son verilmesi davası gibi kişilik haklarını koruyan davaları açabilecek ve unutulma hakkını da kullanarak, internet âleminde kendisi ile ilgili olumsuz içeriği kaldırtma hakkı olabilecektir.

AB ülkelerinde, tüzel kişilerin kişisel verilerin korunması hakkından yararlanıp yararlanamayacakları konusunda fikir birlliği olmasa da üye devletlerin çoğu (Fransa, Almanya, İngiltere) sadece gerçek kişilerin korumadan yararlanabileceklerine ilişkin düzenleme yapmışlardır. Ancak İtalya ve Avusturya’da tüzel kişilerin kişisel verilerin koruması hükümlerinden yararlanabilecekleri konusunda düzenleme yapılmıştır[26].

Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması başlıklı Avrupa İnsan Haklarızleşmesi’nin 8. maddesinde , hakkın süjesinin gerçek kişiler olduğu görülmektedir. Fakat bazı durumlarda ilgili haktan tüzel kişiler de yararlanabilir. Özel yasan korunması hakkının bir alt başlığı olarak nitelendirilebilecek olan şeref ve şöhrete saygı hakkı” çerçevesinde, tüzel kişiler özel yaşamın korunması hakkından faydalanabilir[27]. Başvurucunun siyasi bir parti olduğu Özdep v. Türkiye davasında, mahkeme davacı lehine manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir[28].

Bir başka örnek olarak İspanya’da bir tüzel kişi olan kamp işleten bir şirket, kampı işlettiği bölgede olmuş eski bir kazaya ve yanmış cesetlere ait fotoğrafların, unutulma hakkına dayanılarak Google arama sonuçlarından kaldırılması amacıyla mahkemeye başvurmuştur. Davacı şirket; kazanın, kendileri ile hiçbir ilgisi olmadığını, Google arama butonuna kamp bölgesi yazılınca, bu kazanın ve görüntülerinin ortaya çıktığını, bu durumun şirket itibarının zedelenmesine yol açtığını iddia etmiştir. İspanyol yargı makamlarınca, tüzel kişinin unutulma hakkı talebi reddedilmiştir[29]. Oysa ki bu örnekte tüzel kişi şirketin şan, şöhret ve itibarının zarar gördüğü açıktır. Unutulma hakkının süjesinin dar yorumlanması hak ihlallerini beraberinde getirecektir.

Türk Hukukunda her ne kadar 2008 yılında TBMM Başkanlığına sunulan Kişisel Verilerin Korunması Tasarısı’na bakıldığında, kişisel verilerin korunması hakkının tüzel kişileri de kapsadığı görülmekte[30] ise de KVKK’da kişisel verilerin korunmasından yararlanabilecek kişileri belirtirken gerçek kişilerden bahsedilmiştir.

Unutulma hakkının öznesi ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir diğer husus veri sahibinin/ vefatı durumunda yakınlarının kendi kişilik haklarının ya da ölen kişinin kişilik haklarının zedelendiği iddiası ile kendileri adına ya da ölen kişi adına, ölenin öznesi olduğu veriyle ilgili olarak unutulma talebinde bulunup bulunamayacağı noktasıdır.

YILDIZ’ın konuyla ilgili öneminden ötürü belirtmiş olduğu; İsviçre Federal Mahkemesi’nin “Societe Suisse” kararında, eski bir hükümlünün oğlu, aradan zaman geçip hala gündemde tutulan babasının işlediği suç hakkındaki yayınların kişilik haklarına zarar verdiği iddiasıyla dava açtığını ve mahkeme, geçen zaman sonucunda toplumun konuyla ilgili bilgilenmesindeki menfaatin ortadan kalktığını ve merhumun oğlunun kişilik haklarının zarar gördüğüne hükmetmiştir[31]. Karar da görüldüğü üzere mahkeme, “aradan uzun zaman geçmesinden ötürü özel hayatın ve mahremiyetin ihlali” sayarak, “unutulmamanın” eski hükümlünün ölümünden sonra çocuklarını dahi etkileyeceğini belirterek unutulma hakkına esas bir içtihat ortaya koymuştur

Yukarıdaki karar; ölümden sonra dahi kişiliğin korunmasına devam edildiğini gösterdiği için ve bu bağlamda unutulma hakkının da veri sahibinin ölümünden sonra dahi yakınlarınca, ölenin adına kullanılabileceğine delalet olduğundan önemlidir.

Unutulma hakkını gerçekleştirme ödevinin kime ait olacağı uzun süren bir tartışmadan sonra, Avrupa Adalet Divanının 13 Mayıs 2014 tarihli Agencia Española de Protección de Datos, Mario Costeja González v. Google Spain Sl, Google Inc. davasında verdiği kararla son bulmuştur. Bu karara göre, unutulma hakkının öncelikli yükümlüsü arama motorlarıdır. Diğer bir deyişle, unutulma hakkı talepleri öncelikle arama motorlarına yapılmaktadır. Bu unsur unutulma hakkını neredeyse tüm insan haklarından ayıran bir durumdur[32].

Avrupa Adalet Divanı unutulma hakkına ilişkin verdiği kararda, arama motorlarının ne zaman yükümlü olacağını belirlemiştir. Buna göre; verinin hukuka aykırı elde edilmişse, verinin toplanma amacı; açık, meşru, belirli ve ölçülü değilse, veriler amaca uygun kullanılmıyor ise, yapılan veri işleme eylemi, verinin eksik ve yetersiz bir bilgi şeklinde yansımasana meydan veriyorsa, verilerin tutulması güncel değerlendirmelerde doğruyu yansıtmamakta ise ve verilerin toplanması, saklanması için gereken makul sürenin üzerinde olarak, veri halen tutulmakta ise unutulma hakkının kullanılabileceği ifade edilmiştir[33].

II.Unutulma Hakkı ve Kişisel Verilerin Korunması

Kişisel verilerin korunması hakkı ile unutulma hakkı birbirleriyle bağlantılı kavramlardır. Her iki hakkın özünde de bireyin onurlu yaşaması, kişiliğini serbestçe geliştirmesi, kişisel verileri üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilmesi, geçmişte kalmış ancak tekrar gündeme gelmesi rahatsızlık oluşturabilecek kişisel verilerin kişi aleyhinde kullanılmasının önüne geçilmesi düşüncesi ve bireyin hayatında yeni bir sayfa açma olanağı verme düşüncesi yatmaktadır. Bu nedenle unutulma hakkı üzerine açıklama yaparken kişisel verilerin korunması hakkından bağımsız bir açıklama yapılabilmesi mümkün olmayacaktır[34].

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu temelde bireye ait her türlü kişisel verinin korunmasına hizmet ederek bireyin özel yaşamının gizliliğinin güvence altına alınmasını sağlamaktır. Zira unutulma hakkı ile amaçlanan, bireyin özel hayatına ilişkin kişisel verilerinin de üçüncü kişiler tarafından bilinmemesidir. Bilgi ve bilişim toplumunda her geçen gün daha da önemli bir konu haline gelen kişisel verilerin korunması hakkı bireyin demokratik bir hukuk devletinde özgür iradesiyle kendi yaşamını geçmişinden bağımsız bir şekilde bizzat düzenleyebilmesinin bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişisel verilerin korunması hakkı aynı zamanda Anayasa ile güvence altına alınmış olan herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkıyla ile de yakından ilişkilidir.

KVKK madde 1[35]. hükmünde kanunun amacı şu şekilde ifade edilmiştir: “kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir”. Bu hükümden anlaşılacağı üzere kanunun benimsemiş olduğu temel ilke “hak ve özgürlüklerin korunması”dır. Dolayısıyla kanunun tüm maddeleri bu ilke ışığında yorumlanıp, uygulanmalıdır. Anayasa’nın 20/3 hükmünde “ Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir.” denmek suretiyle kişisel verilerin korunması hakkı anayasal bir dayanağa KVKK’nun çıkarılmasından çok önce kavuşmuştur.

KVKK’da unutulma hakkı ayrıca düzenlenmiş bir hak değildir. Ancak kanunun birçok hükmü ve beraberinde benimsenen ilkeler doğrudan veya dolaylı olarak unutulma hakkının hayata geçirilmesine olanak sağlayacak niteliktedir. Bu hüküm ve ilkeler ışığında KVKK’da unutulma hakkının yeri açıklanmaya çalışılacaktır.

KVKK’nın “genel ilkeler” başlıklı 4. maddesinde kişisel verilerin işlenmesinde gerekli olan şartlardan bir tanesi işlenen verinin doğru ve gerektiğinde güncel olmasıdır. Bu anlamda hakkında yıllar önce yapılmış bir haberin bugün dahi gazete, blog vs. internet sitelerinde arama motorlarında kişi ile ilgili haberlerin çıkıyor olması şüphesiz ki kişinin geleceğini geçmişine bağlı kalmaksızın şekillendirebilmesinde bir engel teşkil edecektir. Bu nedenle unutulma hakkı ile KVKK 4. maddesinin 2. fıkrası b bendi unutulma hakkı ile yakından ilişkilidir ve unutulma hakkı bağlamında ilgili kişinin verisinin doğru ve güncel olup olmadığı bu bağlamda incelemeye tabi tutulmalıdır.

KVKK 4. maddesi 2. fıkrası d bendi gereği kişisel verilerin işlenmesinde uyulması gereken ilkelerden biri de, kişisel verilerin ilgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli süre kadar muhafaza edilmesi gerekliliğidir. Bu madde hükmü gereği, veri sorumlularının, kişisel verinin daha fazla saklanması için geçerli bir sebebin kalmaması halinde, o veriyi silmesi veya anonim hale getirmesi gerekir; veri sorumluları, gelecekte kullanabilme ihtimaline dayanarak veriyi saklamaya devam edemezler. Aynı zamanda veri sorumlularının, KVVK’nun 16. maddesi 2. fıkrası d bendi gereğince Veri Sorumluları Siciline kayıt başvurusu sırasında, kişisel verilerin işlendikleri amaç için gerekli olan azami süreyi bildirmesi zorunludur.

KVKK’nun unutulma hakkına yasal dayanak teşkil eden asıl hükmü ise Kanunun Kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hâle getirilmesi başlıklı 7. maddesidir. Söz konusu hükme göre, KVKK ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması halinde kişisel veriler re’sen veya ilgili kişinin talebi üzerine veri sorumlusu tarafından silinir, yok edilir veya anonim hale getirilir. KVKK’nun 11. maddesi 1. fıkrası e bendinde ise, herkesin 7. madde hükmü çerçevesinde, veri sorumlusuna başvurarak kendisiyle ilgili kişisel verilerin silinmesi veya yok edilmesini isteme hakkına sahip olduğunu hüküm altına almıştır.

KVKK’nun 7. maddesi 2. fıkrasında ise, kişisel verilerin korunması, yok edilmesi veya anonim hale getirilmesine ilişkin diğer kanunlarda yer alan hükümlerin saklı tutulduğunu hüküm altına almaktadır. Madde gerekçesinde bu kapsamda örnek olarak Adli Sicil Kanunu verilmiştir. Adli Sicil Kanunu, Kanunun 11. maddesi gereği, adli sicil ve arşiv bilgilerinin gizli olması ve 12. maddesi gereği ise, belirli sürelerin geçmesi ve şartların gerçekleşmesi ile adli sicil ve arşiv bilgilerinin tamamen silinmesi nedeniyle bireylerin yeni bir sayfa açmasına olanak tanımaktadır. Bu nedenlerle, Adli Sicil Kanunu[36]. unutulma hakkı açısından önemli bir yere sahiptir[37].

Unutulma hakkında olduğu gibi KVKK madde 7’de başlangıçta hukuka uygun olarak işlenen verinin artık işlenmesini gerektiren hukuki bir dayanağın kalmaması nedeniyle, veri sorumlusu tarafından resen veya ilgili kişinin talebi üzerine silinmesi, yok edilmesi veya anonim hale getirilmesi söz konusudur.

Peki zaten KVKK kişisel verilerin silinmesi, imhası ve yok edilmesi ile ilgili düzenlemeler içermekte ise neden ayrı bir kavram olarak unutulma hakkına ihtiyaç duyulmuştur? Kişisel verilerin korunması hakkının temel unsurları arasında yer alan bireyin kişisel verilerine yönelik sildirme hakkı, yaşamın özgürce sürdürülmesi adına her zaman yetmeyebilmektedir[38]. Bu açıdan çok acil bir soruna işaret ettiği belirtilen unutulma hakkının, bireyin başta internet olmak üzere dijital dünyadaki izlerinin yani geçmişinin kendi talebiyle silinip silinemeyeceği tartışmasının bir sonucu olduğu ifade edilmektedir[39].

Aslında unutulma hakkı, silmeyi değil de “bulunmasını zorlaştırmayı” kapsamaktadır. Unutulma hakkı, 13 Mayıs 2014 tarihli ABAD “Google-İspanya” kararında; arama motorlarında ilgili sonucun listelenmemesi şeklinde ifade edilmiştir. Listede ilgili veriye dair sonuçlar istelenmezse, verinin bulunması zorlaşmış olacaktır. ABAD kararı, “bulunmayı zorlaştırma” olgusunu doğru bir biçimde vurgulamıştır[40].

Silme ile unutulma hakkının farklarını kısaca özetleyecek olursak[41]:

1-. Unutulma hakkında muhatap, arama motorları iken, silme hakkında muhatap veri denetleyen kişi/ kurumdur.

2-. Veri silinince; veri denetçisinin yetki sınırlarında, bir daha ulaşılamayacak halde kaldırılmış olur. Unutulma hakkında ise verinin URL’leri aramadan çıkarılsa da anakaynakta, yani URL’nin kendisinde veri; içeriksel olarak yer almaya devam edecektir.

3-. Üçüncü kişiler tarafından ele geçirilen veriler de unutulma hakkının alanına girmektedir. Oysa verilerin silinmesi konusundaki denetim yetkisinde; veri sorumlusu, farklı kaynaklarda tutulan veriden değil, kendi nezdinde, kendi kontrolündeki alanda silme işlemini gerçekleştirir. Silmede; üçüncü kişinin veriyi ele geçirmesinden dolayı sorumluluğu yoktur.

4- Sildirme hakkı, kişisel veriler üzerinde daha çok kontrol imkânı sağlar. Hakkın, tek bir amacı ve ulaşmak istediği sonucu; verinin silinmesidir. Unutulma hakkı ise daha karmaşık yapıdadır ve kişinin kişilik hakları ile bağlantı kurmak yoluyla kullanılabilen; adının, onurunun, gizliliğinin de korunması amaçlarını taşıyan, bu gayeler ile verinin kaldırılması sonucuna ulaşabilen bir haktır.

SONUÇ

İnsanın sadece insan olmasından dolayı hak ettiği ve sahip olduğu haklara her geçen gün bir yenisi eklenmekte, günümüzde de bu süreç devam etmektedir. Bilindiği üzere, günümüz Bilişim Çağı olarak adlandırılmaktadır. Bilişim Çağı’nın etkilerini iyiden iyiye hissettirdiği günlerde ortaya çıkan yeni insan haklarından birisi teknolojiyle yakından alakalıdır ve “unutulma hakkı” olarak adlandırılmaktadır.

Unutulma hakkı; dijitalleşme sürecinde, kişinin kendisine ait verilerle ilgili olarak bizzat tasarruf edebilmesini, kişiliğini özgürce geliştirebilmesini sağlayarak, onurunu ve gizlilik haklarını korumayı amaçlayan bir haktır.

Bir kişi, unutulma hakkına dayanarak internetteki istemediği verilerin kendisi ile bağlantısının kesilmesini isteyebilecek ve böylelikle fotoğrafının, isminin, kendi oluşturduğu, ya da başkaları tarafından kendisi hakkında oluşturulan içeriklerin kişilik haklarını zedelemesinin önüne geçebilecektir.

3 Mayıs 2014 tarihli olan ve unutulma hakkını dünyaya tanıtan ilk içtihat olma özelliği bulunan ABAD “Google-İspanya” kararında; unutulma hakkı, dijital alan için tanınmıştır. Oysa Türk hukuk sisteminde unutulma hakkı terimi ile ilk karşılaşmayı sağlayan Yargıtay HGK’nin 2015 tarihli kararında hakkın sınırı geniş tutularak dijital mecra haricindeki yazılı, basılı yayınlara da uygulanacağı belirtilmiştir.

Uygulamada yeknesaklığın sağlanması adına öncelikle unutulma hakkının ne olup ne olmadığının, sınırlarının açık, net ve kesin olarak belirlenmesi, hakkın kesin, net kurallara bağlanması gerekmektedir. Ayrıca diğer haklarla hukuksal korunma mümkünken unutulma hakkına başvurulmaması, tüm hakların sınır ve çerçevelerinin belirlenmesi ve korunması açısından önemlidir. Bu sayede unutulma hakkının da kötüye kullanımının önüne geçilebileceği düşünülmektedir.

Türkiye’de durum henüz netleşmemiş olsa da içtihatlar oluşmaya başladığı için unutulma hakkı, artık Türk hukuk sistemine yabancı değildir. Hakkın tam manası ile ve uluslararası düzenleme alanları da gözetilerek uygulanması açısından mutlaka ilgili yasalar içerisinde unutulma hakkının tanınması uygun olacağı düşünülmektedir. Çözüm için KVKK’daki “kişisel verilerin, silinmesi, yok edilmesi, anonim hale getirilmesi” düzenlemesi hükmü kapsamında unutulma hakkı, yasada bir hüküm ile tanınabilir. Mevcut KVKK 7. madde kapsamında açıklayıcı bir Yönetmelik ile de unutulma hakkının şartlarının, sınırlarının ve teknik uygulama usullerinin kurallara bağlanması; bir yöntem olarak düşünülebilir.

Av. Zeynep Tuğba Ağralı Aslan

KAYNAKÇA

Akgül, Aydın. Kı̇şı̇sel Verı̇lerı̇n Korunmasında Yenı̇ Bı̇r Hak: “Unutulma Hakkı” Ve AB Adalet Dı̇vanı’nın “Google Kararı, Türkiye Barolar Birliği Dergisi C. Ocak–Şubat, 2015, Sa.116.

Akkurt, Sinan Sami. 17.06.2015 Tarı̇h, E. 2014/4-56, K. 2015/1679 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Ve Mukayeselı̇ Hukuk Çerçevesı̇nde Unutulma Hakkı, Ankara Üniversitesi. Hukuk Fak. Dergisi, 65 (4) 2016: 2605 - 2635.

Akyüz Bilge, Canan, Unutulma Hakkı ve Türk Hukuku’ndaki Görünümü, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tez, Ankara, 2019.

Çelik, Yeşim. Özel Hayatın Gı̇zlı̇lı̇ğı̇nı̇n Yansıması Olarak Kı̇şı̇sel Verı̇lerı̇n Korunması Ve Bu Bağlamda Unutulma Hakkı, TAAD, Yıl:8, S. 32, Ekim 201.

Elmalıca,Hasan, Bı̇lı̇şı̇m Çağının Ortaya Çıkardığı Temel Bı̇r İnsan Hakkı Olarak Unutulma Hakkı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fak. Dergisi, 65 (4) 2016: 1603-1636

Gülener, Serdar. Dijital Hafızadan Silinmeyi İstemek: Temel Bir İnsan Hakkı Olarak 'Unutulma Hakkı, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Y. 2012, S. 102.

Ocak,Ayşenur. Hakları Dengelemek: Unutulma Hakkı İfade Özgürlüğüne Karşı, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Yıl:9, S. 33 (Ocak 2018).

Sözüer, Eren. Geçmişe Sünger Çekmek: Unutulma Hakkı, https://blog.lexpera.com.tr/gecmise-sunger-cekmek-unutulma-hakki/ (E.T. 27.12.2019).

Turhan, Ayşe Melek. Kişiliğin Korunması Ve Veri Koruma Hukuku Kapsamında Unutulma Hakkı, Medipol Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2018.

Yıldız,Tuba. Kişilik Hakları Açısından Unutulma Hakkı, Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2019.

Yavuz, Can. Unutulma Hakkı, Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2016.

http://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0576.pdf, (E.T. 25.12.2019)

http://www.abgm.adalet.gov.tr/abadaletdivani/belgeler/karar_13.pdf

https://www.mevzuat.gov.tr

https://eur-lex.europa.eu

https://blog.lexpera.com.tr/

http://www.kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Content/pdfkarar/2013-5653.pdf

https://gdpr-info.eu

----------------

[1] Gülener, Serdar. Dijital Hafızadan Silinmeyi İstemek: Temel Bir İnsan Hakkı Olarak 'Unutulma Hakkı, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Y. 2012, S. 102, s. 226.

[2] Akgül, Aydın. Kı̇şı̇sel Verı̇lerı̇n Korunmasında Yenı̇ Bı̇r Hak: “Unutulma Hakkı” Ve AB Adalet Dı̇vanı’nın “Google Kararı, Türkiye Barolar Birliği Dergisi C. Ocak–Şubat, 2015, Sa.116, s.16.

[3] ABAD, 13 Mayıs 2014 tarihli ve C- 131/12 K. sayılı kararı. Kararın Türkçe metni ile ilgili olarak bkz. ( http://www.abgm.adalet.gov.tr/abadaletdivani/belgeler/karar_13.pdf ) (E.T. 23.12.2019)

[4] Yıldız, Tuba. Kişilik Hakları Açısından Unutulma Hakkı, Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2019, s.93

[5] Ocak, Ayşenur. Hakları Dengelemek: Unutulma Hakkı İfade Özgürlüğüne Karşı, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Yıl:9, Sayı:33 (Ocak 2018), s.513.

6 Yavuz, Can. Unutulma Hakkı, Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2016, s.62 vd.

[7] Bkz. The Court of Justice of the European Union, ( https://eur-lex.europa.eu ) (E.T. 07.01.2020)

[8] Yavuz, s.64.

[9] Sözüer, Eren. Geçmişe Sünger Çekmek: Unutulma Hakkı,( https://blog.lexpera.com.tr/gecmise-sunger-cekmek-unutulma-hakki/ ) (E.T. 27.12.2019).

[10] Yıldız, s.200.

[11] GDPR art. 16 ( https://gdpr-info.eu ) (E.T. 12.01.2020 )

[12] GDPR art. 17 ( https://gdpr-info.eu ) (E.T. 12.01.2020 )

[13] GDPR art. 18 ( https://gdpr-info.eu ) (E.T. 12.01.2020 )

[14] GDPR art. 19 ( https://gdpr-info.eu ) (E.T. 12.01.2020 )

[15] GDPR art. 20 ( https://gdpr-info.eu ) (E.T. 12.01.2020 )

[16] Yargıtay HGK 17.6.2015 tarih ve E.2014/4-56, K. 2015/1679 Sayılı Kararı,( www.lexpera.com. ) (E.T. 25.12.2019).

[17] AYM. B. No: 2013/5653, 3/3/2016.( http://www.kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Content/pdfkarar/2013-5653.pdf )(E.T. 07.01.2020)

[18] Turhan, Ayşe Melek. Kişiliğin Korunması Ve Veri Koruma Hukuku Kapsamında Unutulma Hakkı, Medipol Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2018, s.10.

[19] Akkurt, Sinan Sami. 17.06.2015 Tarı̇h, E. 2014/4-56, K. 2015/1679 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Ve Mukayeselı̇ Hukuk Çerçevesı̇nde Unutulma Hakkı, Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 65 (4) 2016: 2605-2635, s.2624.

[20] Akgül, a.g.m., s.18.

[21] Çelik, Yeşim. Özel Hayatın Gı̇zlı̇lı̇ğı̇nı̇n Yansıması Olarak Kı̇şı̇sel Verı̇lerı̇n Korunması Ve Bu Bağlamda Unutulma Hakkı, TAAD, Yıl:8, S. 32, Ekim 201, s.397.

[22] Turhan,s.13.

[23] Turhan, s.14.

[24] Yıldız, s.99.

[25] Yavuz, s.45 vd.

[26] Akyüz Bilge, Canan, Unutulma Hakkı ve Türk Hukuku’ndaki Görünümü, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tez, Ankara, 2019, s.103.

[27] Yavuz, s.37.

[28] AİHM Özden – Türkiye Davası, Başvuru No: 11841/02, 03.05.2007, ( hudoc.echr.coe.int ) (E.T. 08.01.2020)

[29] Yıldız, s103.

[30] http://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0576.pdf, (E.T. 25.12.2019)

[31] Yıldız, s.103.

[32] Yavuz, s.40.

[33] Yıldız, s.108.

[34] Elmalıca,Hasan, Bı̇lı̇şı̇m Çağının Ortaya Çıkardığı Temel Bı̇r İnsan Hakkı Olarak Unutulma Hakkı, Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 65 (4) 2016: 1603-1636, s.1608.

[35] RG. 7.4.2016, S.29677 ( https://www.mevzuat.gov.tr ) ( E.T. 09.01.2020 )

[36] RG. 1.6.2005, S. 25832 ( https://www.mevzuat.gov.tr ) (E.T. 09.01.2020 )

[37] Akyüz, s.178 vd.

[38] Akgül, a.g.m. s.15.

[39] Gülener, s.g.m., s. 221.

[40] Yıldız, s.140.

[41] Yıldız, s.145 vd.