T.C.
SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/1089
K. 2022/625
T. 22.3.2022

LİMİTED ŞİRKETİN TASFİYESİ İSTEMİ ( Kanun Koyucunun TTK'nın 636. Maddesi ile Feshin Nihai Çözüm Olduğu İlkesini Benimsediği Haklı Sebeplerin Mevcudiyeti Halinde Fesih ve Tasfiye Yerine Mahkemeye Başka Alternatiflere Karar Vererek Şirketi Devam Ettirme İmkanı Tanındığı/Feshin Son Çare Olduğu - Haklı Sebepler Varsa Fesih Yerine Başka Uygun Çözümlere Karar Verilmesi Şirketi Ayakta Tutacak Diğer Çözüm Yollarının Hakimce Değerlendirilmesi Gerektiği/Ortakların Şirkete Müdür Atanması Hususunda Anlaşamaması Nedeniyle Davanın Kabulüne Karar Verilmesinin İsabetli Görülmediği )

HAKLI SEBEPLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ( İddiaların Bir Kısmı Bilirkişi İncelemesi Yapılmasını Zorunlu Kılmakta Olup Şirketler Hukukunda Uzman Bilirkişi ve Mali Müşavir Bilirkişiden Oluşacak 3 Kişilik Bilirkişi Kurulundan Görüş Alınarak Haklı Sebeplerin Gerçekleşip Gerçekleşmediğinin Tespiti Fesih Nedenlerinin Gerçekleştiğinin Sonucuna Varılması Halinde Şirketin Feshi Yerine Davacı Ortağın Şirketten Çıkarılması veya Duruma Uygun Düşen Kabul Edilebilir Diğer Çözüm Yolunun Bulunup Bulunmadığı da Değerlendirilerek Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

ŞİRKETİN ORGAN EKSİKLİĞİNİN GİDERİLMESİ ( TTK Md. 636/2 Uyarınca 1 Aydan Daha Fazla Süre Verilerek Organ Eksikliğinin Giderilmesi Konusunda Gerekli Yasal Prosedür Çalıştırılmak Üzere ve Şirket Genel Kurulunu Organ Teşekkülü Gündemi ile Toplantıya Çağırmak Üzere Temsil Kayyımına Yetki Verilmesi ya da Halihazırdaki Temsil Kayyımının Yönetim Kayyımı Olarak Yetkilendirilmesi Şirketin Feshine Karar Vermeden Önce Davacı Ortağın Şirketten Çıkarılması veya Duruma Uygun Düşen ve Kabul Edilebilir Diğer Çözümlerin de Tartışılıp Karar Verilmesi Gerektiği )

6102/m.636/2

ÖZET : Dava, limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine yöneliktir.

Kanun koyucu bu düzenleme ile feshin nihai çözüm olduğu ilkesini benimsemiş, haklı sebeplerin mevcudiyeti halinde fesih ve tasfiye yerine mahkemeye başka alternatiflere karar vererek şirketi devam ettirme imkanı tanınmıştır. Bu yasal imkanın uygulanması taraflarca talep edilmese bile mahkemece resen gözetilmelidir. İddiaların bir kısmı bilirkişi incelemesi yapılmasını zorunlu kılmakta olup, davacının ileri sürdüğü olgular ve bu iddialara yönelik sunmuş olduğu deliller üzerinde durularak, şirketler hukukunda uzman bilirkişi ve mali müşavir bilirkişiden oluşacak 3 kişilik bilirkişi kurulundan görüş alınarak, haklı sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti, fesih nedenlerinin gerçekleştiğinin sonucuna varılması halinde şirketin feshi yerine davacı ortağın şirketten çıkarılması veya duruma uygun düşen kabul edilebilir diğer çözüm yolunun bulunup bulunmadığının da değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken deliller toplanmadan ve dosya kapsamına uygun düşmeyen bilirkişi raporu ile karar verilmiş olması ayrıca, TTK'nın 636/2. maddesindeki yasal düzenleme uyarınca hakime tanınan takdir yetkisi çerçevesinde, somut olayın özellikleri gözetilerek, 1 aydan daha fazla süre verilmek suretiyle organ eksikliğinin giderilmesi konusunda gerekli yasal prosedür çalıştırılmak üzere ve şirket genel kurulunu organ teşekkülü gündemi ile toplantıya çağırmak üzere, temsil kayyımına yetki verilmesi ya da halihazırdaki temsil kayyımının, yönetim kayyımı olarak yetkilendirilmesi, şirketin feshine karar vermeden önce yasada öngörülen, davacı ortağın şirketten çıkarılması veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer çözümlerin de tartışılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, sırf ortakların şirkete müdür atanması hususunda anlaşamaması nedeniyle, yasal düzenlemeye uygun değerlendirme yapılmaksızın, eksik inceleme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiştir.

DAVA : İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK'nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; gereği düşünüldü:

KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile ..., ... ve ...'in 02/05/1995 tarih, 11214 sayı ile tasdikli beyannamesi ile memuriyetlerine tevdii edilmiş olmakla keyfiyetin 6762 Sayılı TTK hükümlerine uygun olarak ve memurluklarındaki vesikalara dayanılarak 16/05/1995 tarihinde tescil edildiği ilan olunur, denilerek kurulduğu ve 24/05/1995 tarihli 3791 Sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 273. sayfasında yayınlanan Ö. Su Nakliyat Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. isimli şirketi kurduklarını, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 24/05/1995 tarihli 3791 Sayılı ilanında 10 yıl için ...in şirket üzerine atacağı münferit imzası ile şirketi her konuda temsil edeceğinin belirtildiğini, şirket adına ikinci ilanın 11/08/2005 tarihinde verildiğini ve bu ilanda da yine ...in 10 yıl için şirket üzerine atacağı münferit imzası ile şirketi her konuda temsil edeceğinin belirtildiğini, bu tarihten sonra üçüncü ilanın 11/12/2007 tarihinde, şirketin temsili konusunda ilanda herhangi bir bilgi bulunmadığını, şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesine verildiğini, 11/08/2005 tarihli ilanda 10 yıl için şirketin idaresi için 10 yıl için müdür atandığını, bu müdürün görev süresinin 2015 yılında sona erdiğini, şirket ortakları davacı, ... ve ...'in 27/07/2015 tarihinden beri müdür atama konusunda anlaşamadıklarını, şirket hesapları ile ilgili ortaklar kurulunun toplanamadığını, dolayısıyla kar payı dağıtılamadığını, davacının ortaklar toplantısı için noter kanalı ile davet gönderdiğini, ancak toplantı sonucunda karar alınamadığını ve müdür atanamadığını, şirket adına gelen ödemelerin Yapı ve Kredi Bankası Gebze Şubesindeki hesaba yattığını, ancak bu paraların üzerinde tasarruf yetkisi olmadığı için herhangi bir işlem yapılamadığını, TTK'nın 636. maddesinin 2. fıkrasında "uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa ortaklardan veya şirket alacaklarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinin, müdürleri dinleyerek şirketin, durumu kanuna uygun hale getirilmesi için bir süre belirlediği, buna rağmen durum düzelmez ise şirketin feshine karar verir. "şeklinde düzenlendiğini beyanla, şirket ortaklarının birbirlerine karşı güvenleri kalmadığından ve şirketin devamı mümkün olmadığından haklı edenlerin varlığından dolayı Ö.Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:

İlk derece mahkemesince; "... Davanın kabulüne, Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 3106 sicil numarasında kayıtlı olan davalı Ö. Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin fesih ve tasfiyesine, Tasfiye memuru olarak mali müşavir ...'nin atanmasına, Tasfiye memuru ücreti 1.000,00-TL ile tasfiye masraf avansı olarak şimdilik 3 aylık ücret toplamı olan 3.000,00-TL ile 2.500,00-TL tasfiye masraf avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafça Mahkememiz veznesine yatırılmasına, Karar kesinleştiğinde ve yukarıdaki madde uyarınca tasfiye memur ücreti ile tasfiye masraf avansı yatırıldığında tasfiye memuruna görevinin tebliğine, Tasfiye memur ücreti ve masraflarının tasfiye memuru tarafından tasfiye giderlerine eklenmesine, ..." şeklinde hüküm kurulmuştur.

İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı Ö. Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile Feri müdahil ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

Feri müdahil ... vekili 16/03/2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; Tasfiyesi ve Feshine karar verilen şirketin 6 yıldır faaliyetini sürdürmekte ve aktif bir şirket olduğunu, Fesih ve Tasfiye kararı şirketlerin devamlılığı ilkesine aykırı olduğunu, yerel mahkemenin iddialarının ilgili hiçbir delili toplamadan sadece şirketin müdürünün olmaması sebebiyle şirketin feshine ve tasfiyesine karar vermiş olduğunu, yapılması gereken tüm delillerin toplanması, şirketin feshini isteyen ortağın payını hesaplaması ve onu ortaklıktan çıkarması gerekir iken bu şekilde hüküm kurmasının bozmayı gerektirmekte olduğunu, tasfiye süreci için taraflarına huzur hakkı tesis edilmesi taleplerinin görmezden gelinip lehe veya aleyhe tek bir hüküm dahi kurulmamasının da bozma sebebi olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

Davalı Ö. Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Temsil Kayyımı vekili 24/03/2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin istem yerine, davacı ortağa payının değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebileceği, şeklindeki seçeneğin bu fıkra bakımından uygulanması, emredici düzenleme karşısında mümkün olmadığını, Tasfiyesi ve Feshine karar verilen şirketin faaliyetini sürdürmekte olduğunu, aktif bir şirket olduğunu, Fesih ve Tasfiye kararı şirketlerin devamlılığı ilkesine aykırı olduğunu, davanın reddine karar vermek gerekirken aksi yönde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, şirkete yönetim kayyımı atanması sağlanarak, şirketin devamlılığının mümkün olduğunu, şirket ortaklarından feri müdahil konumundaki ...'in şirketin mevcudiyetine devam etmesini istediğini beyan etmiş olduğunu, ancak bu yönde yapılması gereken yönetim kayyumu atanması talebinde bulunmayarak, gerekli hukuksal işlemleri yerine getirememiş olduğunu, bu sebeple, feri müdahilin aleyhe olan istinaf sebeplerini kabul etmediğini, taraflarınca, sadece temsil kayyımı olup, yönetim kayyımı olmadığından şirket hesabından para çekme ve kullanma yetkilerinin bulunmamakta olduğunu, bu fiili imkansızlık sebebi ile istinaf harcı ve masrafını yatırmalarının mümkün olmadığını, bu sebeple dava sonunda haksız çıkan taraftan tahsil edilmek üzere, istinaf giderlerinin adli yardımdan karşılanmasını ve adli yardım talebimizin kabulünü belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 02/04/2021 cevap dilekçesinde özetle; feri müdahil tarafından istinaf edildiğini, ancak davalının istinaf yoluna başvurmamış olduğunu, lehine müdahale edilen tarafın temyiz yoluna başvurmazsa HMK'nın 68. maddesi uyarınca, yanında katıldığı tarafla birlikte hareket etmek zorunda olan feri müdahil, yalnız başına kararı temyiz edemeyeceğini, müdahile husumet tevcih edilmediği gibi müdahil aleyhine bir karar da verilmediğini, bulunan hallerde müdahilin tek başına temyiz isteğinde bulunmaya hakkının olmadığını, temyiz hakkı olmayanın istinaf hakkının da bulunamayacağını, bu nedenle istinaf talebinin reddinin gerektiğini, feri müdahilin istinaf beyanlarının da geçersiz olduğunu, fesih ve tasfiyesine karar verilen şirketin 6 yıldır faaliyetini sürdürmekte ve aktif olduğunu, dolayısıyla verilen kararın şirketlerin devamlılığı ilkesine aykırı olduğunu, şirkete müdür atanamadığı için gayri yasal olarak faaliyet yürütmekte olduğunu, dolayısıyla feri müdahilin şirket varlıklarını nasıl yönettiğinin soru işareti olduğunu, hangi yasal dayanağın şirket faaliyetlerini sürdürmesine izin vermekte olduğunu, delillerin iddia edildiği gibi toplanmasının şirketin gerekli organlarını mevcut hale getirmeyeceğini, feri müdahil'in şirketin feshi için haklı sebep olmadığını beyan etmekte ancak şirkete müdür atanamamakta olduğunu, bunun fesih için yeterli görülmüyor olması Şirket müdür atanmadan faaliyetlerini nasıl yürüteceğini, şirketi temsil için sürekli kayyım mı atanacağını belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 21/04/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; şirket ortaklarının bir araya gelmesinin mümkün olmadığını, şirket hisselerinin % 50'nin davacıya diğer % 50 hisse de iki ortağa % 25 olarak paylaştırıldığını, dolayısıyla tarafların % 51'i bulmasının imkansız olduğunu belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 28/12/2020 tarih, 2018/605 Esas - 2020/841 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine yöneliktir.

İnceleme; 6100 Sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Eldeki uyuşmazlıkta davacı taraf, 24/05/1995 tarihinde 10 yıl için davalı davalı Ö. Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi şirket üzerine atacağı münferit imzası ile şirketi her konuda temsil edeceğinin belirtildiğini, şirket adına ikinci ilanın 11/08/2005 tarihinde verildiğini ve bu ilanda da yine davacının10 yıl için şirket üzerine atacağı münferit imzası ile şirketi her konuda temsil edeceğinin belirtildiğini, bu tarihten sonra üçüncü ilanın 11/12/2007 tarihinde, şirketin temsili konusunda ilanda herhangi bir bilgi bulunmadığını, şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesine verildiğini, 11/08/2005 tarihli ilanda 10 yıl için şirketin idaresi için 10 yıl için müdür atandığını, bu müdürün görev süresinin 2015 yılında sona erdiğini, şirket ortakları müvekkili, ... ve ...'in 27/07/2015 tarihinden beri müdür atama konusunda anlaşamadıklarını, şirket hesapları ile ilgili ortaklar kurulunun toplanamadığını, dolayısıyla kar payı dağıtılamadığını beyanla, şirket ortaklarının birbirlerine karşı güvenleri kalmadığından ve şirketin devamı mümkün olmadığından haklı edenlerin varlığından dolayı Ö. Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Fer'i müdahil ... vekili ise, davacı tarafın mevcut şirketi 20 yıl boyunca keyfi şekilde yürüttüğünü, şirket hesapları ile ilgili diğer ortaklara bir gün dahi bilgi vermediğini, keza yine 20 yıl boyunca diğer ortaklara kar payı dağıtmadığını, deyim yerinde ise ortağı olduğu şirketin tek sahibi gibi hareket ettiğini,şirketin infisahı için haklı değil geçerli bir tek sebep bile bulunmadığını beyanla; davalı yanında davaya katılmalarına karar verilmesini, davacı tarafın infisah talebinin haklı neden olmadığında reddine karar verilmesini, davacının şirketi uğrattığı zararlar göz önüne alındığında şirket müdürünün müvekkilleri arasından seçilmesini, şirket devamlılığının mahkemece mümkün olmayacağına sayın mahkeme kanaat getirilecek ise davacının uğrattığı zararlar saklı tutularak, davacının ortaklık payına denk gelen bedelin alınarak ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince, toplanan deliller, davalı Şirket ortaklarının beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; "...TTK'nın 636/2. maddesindeki bu düzenlemede, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, şirketin durumunun Kanuna uygun hâle getirilmesi için bir süre belirlenir, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verilir.

Mahkememizce tüm taraflara şirketin durumunun Kanuna uygun hâle getirilmesi için bir aylık süre verilmiştir. Bu sürede şirketin durumu Kanuna uygun hâle getirilmemiştir. Bunun gerçekleşmemesi halinde şirketin feshine karar verileceği maddede emredici şekilde düzenlenmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasında yer alan, Mahkemenin istem yerine, davacı ortağa payının değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebileceği, şeklindeki seçeneğin bu fıkra bakımından uygulanması, emredici düzenleme karşısında mümkün değildir.

İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurmuştur. Tüm dosya kapsamı deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirketin 16/05/1995 tarihinde kurulduğu, 3 ortaklı olduğu, şirketin faaliyetinin devam ettiği, ancak şirket müdürünün 5 yıldır seçilemediği, şirketin uzun süre organsız kaldığı, Mahkememizce verilen süreye rağmen bu eksikliğin giderilmediği, TTK'nın 636/2 maddesi gereği fesih koşullarının oluştuğu anlaşılmakla; davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak mali müşavir ...'nin atanmasına karar vermek gerekmiş..." şeklindeki gerekçe ile; davanın kabulüne, Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 3106 sicil numarasında kayıtlı olan davalı Ö. Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak mali müşavir ...'nin atanmasına karar verilmiş, karara karşı davalı Ö.Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Temsil Kayyımı ile Feri müdahil ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Somut olayda; davalı şirketin Gebze Ticaret Sicil Memurluğu nezdinde, 3106 sicil numarasıyla 16/05/1995 tarihinde tescil edilmiş olduğu, şirketin sermayesinin 10.000,00-TL, bu sermaye dağılımının, 5.000,00-TL nakdi ..., 2.500,00-TL nakdi ..., 2.500,00-TL nakdi ... şeklinde olduğu anlaşılmıştır.

İlk derece mahkemesince Şirket ortakları, şirket eski müdürü davacı ve şirket mali müşavirinin beyanları alınmış, TTK'nın 636/2 maddesinde yer alan; "Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir." uyarınca; taraflara şirketin durumunun Kanuna uygun hâle getirilmesi için bir aylık süre verilmiş, verilen sürede şirketin durumu Kanuna uygun hâle getirilmediğinden ve anılan Kanun hükmü uyarınca, şirketin uygun hale getirilmemesi halinde şirketin feshine karar verileceği maddede emredici şekilde düzenlendiğinden, alternatif çözüm yollarına gidilmeksizin davalı şirketin feshine ve tasfiyesine hükmedilmiştir.

Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK'nın 636. maddesinde;

"Madde 636- (1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:

a-) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.

b-) Genel kurul kararı ile.

c-) İflasın açılması ile.

d-) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.

(2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.

(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir.

Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.

(4) Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.

(5) Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır." hükümleri düzenlenmiştir.

Diğer yönden, Kanunun 636/2 maddesi, "Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir" hükmünü içermektedir

Kanun koyucu bu düzenleme ile feshin nihai çözüm olduğu ilkesini benimsemiş, haklı sebeplerin mevcudiyeti halinde fesih ve tasfiye yerine mahkemeye başka alternatiflere karar vererek şirketi devam ettirme imkanı tanınmıştır. Bu yasal imkanın uygulanması taraflarca talep edilmese bile mahkemece resen gözetilmelidir. Yargıtayın yerleşik içtihadı bu yöndedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2015/12705 Esas - 2016/9603 Karar sayılı, 15/12/2016 tarihli kararı, aynı Dairenin 2016/4607 Esas - 2017/6228 Karar sayılı, 15/11/2017 tarihli kararı).

TTK'nında Limited şirkette haklı sebebin tanımı yapılmadığı gibi haklı sebeplere de örnek madde metninde yer verilmemiştir. Ancak Anonim Şirkete ilişkin TTK'nın 531. maddesine ait gerekçede tasarıda İsviçre öğretisinde genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlalî, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kâr payının düzenli azalmasının haklı sebep sayıldığı ifade edilmiştir.

Doktrinde ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal içtihatlarında "şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması," "şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkânsız olması," "şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi," "azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması," "azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi" ve pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması, şirketin feshi açısından haklı sebep olarak örnek olarak sayılmıştır.

Hakim her somut olayda haklı sebep bulup bulunmadığını durumun özelliğine göre ortaklığın yapısını gözeterek takdir edecektir.

Çamoğlu'na göre haklı sebep; hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hale getiren ve bozucu yenilik doğuran bir bildirim veya dava ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek ve değiştirmek yetkisinin kullanılmasını adil gösteren hukuki olgudur.

Limited şirket, anonim şirkete nazaran kişisel niteliklerin de gözetildiği bir özelliğe de sahiptir. Bu anlamda ortaklar arasındaki uyumsuzluk gibi şahsi sebeplerde haklı sebep olarak ileri sürülebilir. Haklı sebep kavramı kanunda çoğul olarak belirtilmiş ise de tek bir sebep bile niteliği ve ortaya çıkardığı soncular gözetildiğinde fesih için yeterli haklı sebep oluşturabilir.

Bununla birlikte; gerek yasal düzenleme gerekse Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihadı uyarınca, feshin son çare olduğu, haklı sebepler varsa fesih yerine başka uygun çözümlere karar verilmesi gerekir. Şirketler Hukuku bakımından şirketin devamlılığının sağlanılması esas olup, düzenleme uyarınca ekonomik değer taşıyan şirketin feshi yerine şirketi ayakta tutacak diğer çözüm yollarının hakimce değerlendirilmesi zorunludur.

Eldeki dosyada ise; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme davacının ileri sürdüğü olgular bakımından karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Zira esasen iddiaların bir kısmı bilirkişi incelemesi yapılmasını zorunlu kılmakta olup, davacının ileri sürdüğü olgular ve bu iddialara yönelik sunmuş olduğu deliller üzerinde durularak, şirketler hukukunda uzman bilirkişi ve mali müşavir bilirkişiden oluşacak 3 kişilik bilirkişi kurulundan görüş alınarak, toplanacak deliller kapsamında haklı sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti, fesih nedenlerinin gerçekleştiğinin sonucuna varılması halinde şirketin feshi yerine davacı ortağın şirketten çıkarılması veya duruma uygun düşen kabul edilebilir diğer çözüm yolunun bulunup bulunmadığının da değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde deliller toplanmadan ve dosya kapsamına uygun düşmeyen bilirkişi raporu ile karar verilmiş olması ayrıca,TTK'nın 636/2. maddesindeki yasal düzenleme uyarınca hakime tanınan takdir yetkisi çerçevesinde, somut olayın özellikleri gözetilerek, 1 aydan daha fazla süre verilmek suretiyle organ eksikliğinin giderilmesi konusunda gerekli yasal prosedür çalıştırılmak üzere ve şirket genel kurulunu organ teşekkülü gündemi ile toplantıya çağırmak üzere, temsil kayyımına organ eksikliğinin giderilmesi konusunda gerekli yasal prosedür çalıştırılmak ve şirket genel kurulunu organ teşekkülü gündemi ile toplantıya çağırmak üzere yetki verilmesi ya da halihazırdaki temsil kayyımının, yönetim kayyımı olarak yetkilendirilmesi, şirketin feshine karar vermeden önce yasada öngörülen, davacı ortağın şirketten çıkarılması veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer çözümlerin de tartışılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, sırf ortakların şirkete müdür atanması hususunda anlaşamaması nedeniyle, yasal düzenlemeye uygun değerlendirme yapılmaksızın, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.

Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalı Ö. Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile Feri müdahil ... vekili istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a.6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-)Davalı Ö. Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile Feri müdahil ...'in ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,

2-)Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 28/12/2020 tarih, 2018/605 Esas ve 2020/841 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3-)Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-)İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edenlere iadesine,

5-)İstinaf edenler tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,

6-)Kararın 6100 Sayılı HMK'nın 359/3 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,

7-)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

8-)Davalı Ö.Su Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile Feri müdahil ... vekili diğer istinaf nedenlerinin kararın kaldırılması nedenine göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

İlişkin; 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.22.03.2022