Marka tescili zorunlu olmamakla birlikte, marka üzerindeki hak ihlallerini engelleyen ve hak iddia edilmesi açısından önem taşımaktadır. 556 Sayılı KHK Madde 9 – (Değişik: 21/1/2009 – 5833/1 md.) gereğince de; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir: a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması. Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması.
c) İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması.
e) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.
Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.” şeklinde madde konularak markanın tescilinin hak ihlallerine karşı önlenmesi amaçlanmıştır. Markanın korunması kapsamında 556 Sayılı KHK Madde 12’ de yer alan “Dürüstce ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez.” Şeklinde madde konularak markanın korunmasına ilişkin istisna getirilmiştir.
Markanın ihlal edilmesi söz konusu olduğunda kanun marka sahibine bazı haklar verilmiştir. Marka hakkının ihlali “tescilli bir markadan kaynaklanan hakların, Türkiye özelinde ve koruma süresi içerisinde marka sahibinin izni veya onayı alınmaksızın kullanılması” şeklinde tanımlanabilir. Markanın ihlali konusu yukarıda da belirttiğimiz şekilde madde 9 ve madde 61’de açıklanmıştır. Bu kapsamda delil tespiti davası, tecavüzün tespiti davası açılabilir. Bu tip davalarda tecavüz fiillerinin durdurulması, ürünlere el konulması teminatlı veya teminatsız şekilde tedbir alınması istenebilir. Sayılan dava çeşitlerinde kusur ve zarar aranmamakla birlikte kusur ve zararın oluşması halinde marka sahibine tazminat davası açma hakkı saklı tutulmuştur. Tazminat davası açılması durumunda ispat yükü davacı üzerinde olmaktadır. İtibarın zedelenmesi gibi durumlarda marka sahibi maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı verilmiştir.
Ceza Hukuku açısından marka hakkının ihlalin olması halinde suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince şikayete bağlı olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle bu tip suçlarda kovuşturma aşaması başlamadan uzlaştırma kapsamında sayılmaktadır.
Mevzuat kapsamında marka hak sahiplerinin korunması amacıyla hukuki ve cezai yaptırımlar düzenlenmiştir. Bu kapsamda da mülkiyet hakkı ihlalinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Av. Merve Hilal Yıldız Erdem