Miras sebebiyle istihkak davası, atanmış veya yasal mirasçının mirasın açılmasından sonra terekenin tamamı yahut bazı tereke unsurlarının fiilen zilyetliğini elde edemediği takdirde zilyetliği elinde bulunduran kişilere karşı açacağı eda davasıdır. Bu davanın konusunu oluşturan malın davalı tarafından elden çıkarılması durumunda bunun yerine elde edilen karşılık davanın konusunu oluşturacaktır. Davalı ölmüş ise veya dava devam ederken ölürse, dava mirasçılara karşı açılır veya devam ettirilir. Medeni kanunda davacının haklarının korunması amacıyla bazı önlemlerin alınmasını isteme hakkı tanınmıştır. Bu önlemler Türk Medeni Kanunun 637/3 hükmünde güvence gösterilmesi ve tapuya şerh verilmesi olarak bahsedilmiştir. Bu özel önlem hükümleri ile mirasçının haklarının korunması amaçlanmıştır.

Miras sebebiyle istihkak davasında geri verilmesi talep edilen mal nerede ve kimin elinde bulunduğuna bakılmaksızın bu dava miras bırakanın son yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesinde açılır. Bu davada, davalı kazandırıcı zamanaşımı def’ini ileri süremez. Ancak miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı sona ermişse bu def’i ileri sürülebilir. İyi niyetli zilyete karşı, mirasçı üstün hakka sahip olduğunu ve malın davalıda bulunduğunu öğrendiği andan itibaren 1 yıl ve en fazla 10 yıl içinde dava açmalıdır. Kötü niyetli zilyete karşı ise zamanaşımı süresi 20 yıldır.

Miras Sebebiyle İstihkak Davası ile İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/5151 E. 2018/95 K. 09.01.2018 K.T.

“Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir. Bu davada hakim mirasçılık sıfatıyla ilgili uyuşmazlıkları da çözer. (TMK m.637/1)

Terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı dava açan yasal veya atanmış mirasçının mirasçılıkta üstün hak iddiası bulunmuyorsa, açılan dava adi istihkak davasıdır. TMK 639 maddesinde yazılı zamanaşımı süresinin adi istihkak davasında uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Mal mevcut olduğu sürece zamanaşımı yoktur.

Davacılar mirasbırakanın kardeşleri, davalı ise murisin sağ kalan eşidir. Davalı davada davacı tarafın mirasçılık sıfatına itiraz etmemiştir. Tarafların mirasçılık sıfatları üzerinden uyuşmazlık bulunmadığından miras sebebiyle istihkak davasından söz edilemez.

Mahkemece, davanın esası hakkında inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile zamanaşımdan dolayı davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/9783 E. 2013/10195 K. 17.06.2013 K.T.

“Tarafların murisinin sağlığında ticaret ve hayvancılıkla uğraştığı, 07.10.2002 tarihinde vefat ettiğinde dava dilekçesinde bildirilen miktarda mal-para-altın-döviz bıraktığı ileri sürülmektedir. Bu husus duruşma sırasında dinlenen davacı şahitlerinin beyanlarından da anlaşılmaktadır. Nitekim, babalarından kaldığı iddia olunanların paylaşılmadığı, davalıların tasarrufunda kaldığı tüm dosya kapsamı ile de sabittir. Muristen hangi malların kaldığını ispat için tereke tespiti yaptırılmasına, malların muhafaza altına alınıp defterinin tutulmasına veya taksimi için dava açılmasına da gerek yoktur. Öyle olunca davacı davalılarda kalanlara ilişkin olarak payına düşen kısmı istemekte haklıdır. Mahkemece, dosyadaki şahit beyanları diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek davacının yemin deliline dayandığı da gözetilerek muristen kalanların miktarı belirlenip, bunların dava tarihindeki değerinden davacının payına düşen kısmın davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.”

Stj. Av. Ahmet Tarık KOÇAK