12 Ağustos 2021 tarihinde tamamen kontrol altına alınana kadar; 49 ilde çıkan 299 orman yangınında 8 kişi hayatını kaybederken, binlerce insan yaralandı. Bunun yanında yüzbinlerce hektarlık ormanlık alan ve yerleşim yeri küle döndü ve binlerce hayvan telef oldu. Böylelikle ülke tarihinin en büyük orman yangınını gördük. Peki bu can ve mal kayıplarından, vatandaşın gördüğü zararlardan, orman ekosisteminin yok oluşundan dolayı idarenin sorumluluğu nedir kısmına gelirsek; Anayasa'nın 169. maddesi “Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi” yan başlığı altında Devlete özel bir sorumluluk olarak yüklenmiştir. Bu maddeye göre;

“Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.

Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.

Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.

Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.”

Kaynağını Anayasanın bu maddesinden alan 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 68. ve 76. maddeleri arasında orman yangınlarının söndürülmesi başlığı altında orman yangınlarını önlemek ve orman yangınlarıyla mücadele etmek merkezi idarenin sorumluluğuna bırakılmıştır. Madde 69/1; “Orman idaresi, orman yangınlarını önlemek ve söndürmek maksadıyla her türlü hizmeti yapar veya yaptırır.” diyerek bunu ortaya koymuştur. Yangınları önlemek için orman idaresine yüklenen sorumlulukta 75. Madde de şöyle açıklanmıştır; “Orman idaresi yangınları önlemek maksadiyla en çok beş yılda tahakkuk ettirilecek bir plan ve program dahilinde yangın emniyet yolları ve yangın kule ve kulübeleri yapmak ve bunları idare merkezlerine telli ve telsiz telefonla bağlamakla mükellef olduğu gibi yangın tehlikesinin fazla olduğu mıntakalarda yangın mevsimine munhasır olmak üzere lüzum gördüğü yerlerde ve yeter miktarda yangın söndürme alet ve malzemesini havi motorlu vasıtalarla teçhiz ve takviye edilmiş yangın ekipleri bulundurur. Orman yangınlarını önleme ve orman yangınlarıyla mücadele harcamaları için Orman Genel Müdürlüğü Katma Bütçesine yeterli miktarda ödenek konulur.”

Ormanların geliştirilmesini, usulsüz ve kanunsuz müdahalelere, tabii afetlere, yangınlara, muhtelif zararlılara karşı korunmasını ve gerekli kontrolleri sağlamak devlet eliyle yürütülen Tarım Ve Orman Bakanlığı'na bağlı Orman Genel Müdürlüğü'nün görevidir. Ayrıca bu müdürlüğün; orman yangınlarının çıkmasına ve yayılmasına mani olmak için her türlü fiziki ve beşeri tedbiri almak, orman yangınları ile mücadele tekniklerini güçlendirmek, yangın gözetleme kulelerinin kurulmasını ve hizmete hazır halde tutulmasını sağlamak, orman yangınlarına müdahale tekniklerini geliştirmek, yangına müdahale sürelerini kısaltarak yangın zararlarını en aza indirmek, orman yangınlarına müdahalede görev alan personeli eğitmek, yangın uzmanı eğitim merkezi ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek üzere görevlendirdiği Orman Yangınlarıyla Mücadele Dairesi Başkanlığı bulunmaktadır. OGM'nin asli görevi olan orman yangınlarının çıkmasını ve yayılmasını engellemekken bu görevi yerine getiremeyişinden bizzat kendisi sorumludur, merkezi idarenin hizmet kusuru söz konusudur. Eğer 6832 sayılı Kanunun 75. maddesinin 2. fıkrasında yer alan orman yangınlarını önleme ve orman yangınlarıyla mücadele harcamaları için OGM bütçesine yeteri kadar ödenek konmamışsa devlet görevlilerinin sorumluluğu doğar. Bu olgunun idare hukukundaki anlamı, merkezi idarenin hizmet kusuru vardır. İdarenin sorumluluğu nedensellik bağı tamamen kesilirse ortadan kalkar. Mücbir sebepler bu nedensellik bağını keser ve doğal afetler de mücbir sebep olarak nitelendirilebilir. Ancak burada yangını mücbir sebep sayabilmek için böyle bir afetin öngörülemeyecek olması, öngörülse bile sonuçlarının bu denli ağır olacağının bilinememesi ve ortadan kaldırılamayacak olması gerekir. İdarenin hukuka uygun davranması ihtimalinde yangın zarara yol açmazdı diyebiliyorsak idare sorumludur. Bu durumlarda da idareye karşı tazminat davası açmak için tam yargı davası açılır.

Eğer orman yangınlarını söndürme çalışmalarına fiili olarak katılanlar zarar görürse, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 71. Maddesinde düzenlenen tazminat isteme hakkına sahip olurlar.

“Orman yangınlarını söndürme çalışmalarına bilfiil katılmış olanlardan;

a) Ölenlerin kanuni mirasçıları ile yaşamak için gerekli hareketleri yapmaktan aciz ve hayatını başkasının yardım ve desteği ile sürdürebilecek şekilde malûl olanlara, ek gösterge dahil en yüksek devlet memuru brüt aylığının yüz katı tutarında,

b) Diğer engelli hâle gelenlere engellilik derecesine göre (a) bendindeki tutarın % 25'inden % 75'ine kadar bir tutarda,

c) Engellilik derecelerine girmeyecek şekilde yaralananlara, toplam ödeme tutarı (a) bendindeki tutarın % 20'sini geçmemek ve ödemesi ayda bir yapılmak üzere, iş göremezlik halinin devam ettiği her gün için 2500 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda,

Tazminat ödenir. Bu ödemeler damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaz.

Devlet memuru olup da engelli hâle gelen veya ölenler hakkında genel hükümler uygulanır. Ayrıca, bu memurlar (c) bendi hariç olmak üzere birinci fıkra hükmünden de yararlanırlar.

Birinci fıkranın (a) bendi esaslarına göre tespit edilen tazminatın kanunî mirasçılara intikalinde; ölenin eş ve füruu veya yalnızca füruu ile içtima eden ve ölüm tarihinde sağ olan ana ve babasının her birine ayrı ayrı olmak üzere % 15 tutarındaki kısmı verildikten sonra kalanı içtima eden diğer mirasçılara ödenir. Diğer hallerde miras hükümleri uygulanır.

Ancak ana veya babaya verilen tazminat çocukların her birine ödenen tazminattan fazla olamaz.”

Bu madde hükümlerine göre ödenecek tazminat, maddî ve manevî zararların karşılığıdır. Yargı mercilerinde maddi ve manevi zararlar karşılığı olarak idarenin ödemekle yükümlü tutulacağı tazminatın hesabında, bu madde hükümlerine göre ödenen tazminat göz önünde tutulur.

Orman yangınlarını söndürme çalışmalarında yaralanan, engelli hâle gelen ve hastalananların hastanelere nakli ve tedavi masrafları orman idaresince karşılanır.

Bu madde hükümlerine göre ödenecek tazminattan yararlanacakların tespit usulü, engellilik dereceleri itibariyle uygulanacak tazminat oranları, ödemeye ilişkin esas ve usuller ile uygulamaya ilişkin diğer hususlar Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelik ile düzenlenir.”

Bu maddeye göre tazminat isteme hakkına sahip olanların tespiti, engellilik derecelerine göre ödenecek tazminat oranları ve ödemeye ilişkin usul ve esasları düzenlemek için “Orman Yangınlarını Söndürme Çalışmaları Esnasında Ölenlere ve Sakatlananlara Ödenecek Tazminata İlişkin Yönetmeliği” çıkarılmıştır.

Stj. Av. Meysa MACOLAR