1-KAT MÜLKİYETİ KANUNUNDAN KAYNAKLANAN RAHATSIZLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (HAKİMİN MÜDAHALESİ İLE DAVALININ UYARILMASI)

KMK’nın 18. ve 33. maddeleri uyarınca hakimin müdahalesi ile komşunuzun hakim tarafından uyarılmasını talep etmek mümkün olmakla birlikte KMK’nın 25. maddesinde aranan şartlar da mevcutsa rahatsızlık veren komşunuzun mülkiyet hakkının tarafınıza devrini hakimden talep edebilirsiniz. KMK’nın 25. Maddesinde aranan şartlar sınırlı sayıdadır. Eğer şartlar mevcut değilse komşunuzun mülkiyet hakkının devrini değil sadece uyarılmasını talep edebilirsiniz. Uygulamada Yargıtay İçtihatlarına bakıldığında Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan davaların yanlış açıldığı ve şartlar oluşmasa bile tahliye talep edildiği görülmektedir. Her ne kadar Yargıtay çoğun içinde az da vardır kuralı gereği tahliye talep edilse bile ancak davalının uyarılabileceğini söylese de yanlış açılan davalarda zaman kaybı yaşanmaktadır. Ayrıca Kat Mülkiyeti Kanunu, bu kanundan doğan borçlardan hem kiracıyı, hem sükna hakkı sahibini, hem de ev sahibini sorumlu tutmaktadır. Bu sebeple davalı sıfatının tespiti de önem arz etmektedir.

Komşunuzun malik değil de kiracı olması durumunda ise ev sahibi ile iletişime geçerek kira sözleşmesine dayanarak, tahliye şartlarının oluşup oluşmadığını tespit etmek ve ona göre bir yol izlemek çok daha kısa bir yol olacaktır.

2-KAT MÜLKİYETİ KANUNUNA AYKIRI HAREKETLER AYNI ZAMANDA SUÇ TEŞKİL EDİYORSA ŞİKAYETTE BULUNMAK MÜMKÜNDÜR.

Her olay bakımından suç tipi değişmekle birlikte uygulamada sıkça karşılaştığımız suçlardan örnek vermek gerekirse: huzur ve sükunu bozma, konut dokunulmazlığını ihlal, kasten yaralama, tehdit, hakaret, mala zarar verme gibi suçlardan şikayette bulunmak mümkündür. Huzur ve sükunu bozma suçunun oluşması için Yargıtay huzur ve sükunu bozma kastı ve mükerrerlik unsurlarını aramaktadır. Herhangi biri tarafından tehdit veyahut hakaret olarak tanımlanan kelime veya cümleler ise hukuken tehdit veya hakaret suçlarını oluşturmamış olabilir. Örneğin “karaktersiz”, kelimesi birçok insan tarafından hakaret olarak tanımlansa da, Yargıtay İçtihatlarında hakaret olarak tanımlanmamaktadır.

Davayı yanlış açmak hem maddi kayıplara hem de zaman kaybına yol açmaktadır. Bu sebeple her ne kadar yukarıda kısaca başvurulabilecek hukuki yolları belirtmişsek de en doğru olan yine de bir avukata danışmaktır.

Av. Sıla AKDOĞANLAR & Av. Ozan YILDIRIM