ÖZET

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun (TTK)[1] 812. maddesi ile düzenleme altına alınan sahte veya tahrif edilmiş çek hususu hakkaniyet ilkesi gereğince söz konusu çeklerin ödenmesinden kaynaklanan sorumluluğu kanundan doğan bir kusursuz sorumluluk hali kabul ederek muhatap bankaya yüklemektedir. Muhatap bankanın söz konusu durumda zarardan sorumlu olabilmesi için sahte veya tahrif edilmiş çekin ibrazı halinde ödeme yapması, bu ödeme dolayısıyla keşidecinin zararının doğması ve söz konusu zararın meydana gelmesinde keşidecinin herhangi bir kusurunun bulunmaması gerekmektedir. Ancak muhatap banka tarafından yapılan ödemede keşidecinin kusuru mevcut ise muhatap banka ve keşideci kusurları oranında zarara katlanacak, aralarında zarar paylaşımı yapılacaktır. İşbu sebeple ilgili çalışmamızda sahte veya tahrif edilmiş çeklerin ödenmesinden kaynaklanan sorumluluğun kimde olacağı, sorumluluğun belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken hususlar, muhatap banka ile keşideci arasında bulunan çek taahhütnamesinde yer alan sorumsuzluğuna ilişkin kayıtların hukuki durumu ile muhatap bankanın rücu hakkına ilişkin değerlendirmeler yapılarak mevcut durum açıklanmıştır.

1. GİRİŞ

Kambiyo senetleri üzerinde yapılabilecek sahtelik veya tahrifat fiilleri çeklerin hamiline yazılı düzenlenebilmesinden kaynaklı olarak en fazla çekler üzerinde görülmektedir. Sahte çek kavramı en geniş anlamıyla çek üzerindeki imzaların, beyanların yahut imzalar ile beyanların sahteliği, tahrif edilmiş çek kavramı ise çek üzerindeki yazı, kavram yahut vb. nitelikteki unsurların tüm ilgililerin rızası olmaksızın değiştirilmesidir. Bu kavramlara yer veren TTK’nin 812. maddesi düzenleme uyarınca sahte veya tahrif edilmiş çeklerin muhatap banka tarafından ödenmesi halinde sorumluluğun kime izafe edilmesi gerektiğini açıkça düzenlemektedir. Muhatap banka tarafından bir çekin ödenmesi sebebiyle keşidecinin zararının doğması halinde söz konusu zarardan muhatap banka kanundan doğan kusursuz sorumluluğu gereği sorumlu tutulmaktadır. Muhatap bankanın sorumluluğunun değerlendirilmesinde esas alınması gereken birçok husus bulunmakla birlikte muhakkak ki bunlardan en önemlisi keşidecinin somut olayda kusurunun olup olmadığıdır. Çünkü keşideciye kusur izafe edilebildiği hallerde muhatap banka sorumluğunun azalması yahut hiç olmaması mümkündür. Açıklanan hususlarla çalışmamızda öncelikli olarak sahte veya tahrif edilmiş çeklerin ödenmesinden kaynaklanan sorumluluğun kimde olacağı sorununun üzerinde durulmuş, ilgili kavramların ve maddenin uygulama alanına değinilmiş, muhatap banka ile keşideci arasında bulunan çek taahhütnamesinde yer alan sorumsuzluğuna ilişkin kayıtların hukuki durumu ile muhatap bankanın rücu hakkına yer verilmiştir.

2. SAHTE VE TAHRİF EDİLMİŞ ÇEK

Sahte ve tahrif edilmiş çek düzenlemesi 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 812. maddesinde düzenlenmiştir. İşbu düzenleme uyarınca;

“Sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan zarar muhataba ait olur; meğerki senette düzenleyen olarak gösterilen kişiye, kendisine verilen çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusurun yüklenmesi mümkün olsun.” denilmek suretiyle sahte çek ve tahrif edilmiş çek kavramları birbirinden farklı olmasına rağmen aynın kanun maddesinde yer almıştır.

A-Sahte Çek

Çekin sahte olması kavramı çekin tamamının, üzerindeki beyanlarla imzaların yahut imzaların sahte[2] olmasını ifade etmektedir. Doktrinde çekin hangi halde sahte olacağına ilişkin birçok farklı görüş mevcuttur. KENDİGELEN, sadece keşidecinin imzasındaki sahteliğin sahte çeke yol açacağı görüşünü benimserken BOZER, GÖLE ise çekin bütün olarak veya üstündeki imza ya da imzalarla beyanların sahte olması halinde sahte çekin söz konusu olabileceğini benimsemektedir.

B-Tahrif Edilmiş Çek

Çekte tahrifat çekin unsurlarının, üzerinde yazı, işaret ve beyanların çekteki ilgililerin tümünün rızası olmaksızın değiştirilmesi, silinmesi yahut kazınmasını tahrif[3] olmasını ifade etmektedir.[4] Çekte tahrifat birçok farklı şekilde olabilmekle birlikte en yaygın olarak çekin meblağında, çekteki isim ve tarihlerde karşımıza çıkmaktadır. Unsurları tam olan bir çek üzerinde sonradan gerçekleştirilen meblağ, isim, tarih yahut bu mahiyetteki değişikliklerin tümü çekte tahrifat olarak kabul edilmektedir.[5] Ancak çekteki ilgililerin bilgi ve iradeleri doğrultusunda, muvafakatleri ile çekte eklemeler, çıkarmalar yapılabileceği gibi daha sonradan çek üzerinde farkına varılan yanlışlıklarda giderilebilmektedir. Bu durumda ilgililerin muvafakati doğrultusunda çek üzerinde onaylanmış değişikliklerin ileri sürülmesi mümkün hale getirilmiştir. Yargıtay bu hususa ilişkin bir kararında çekteki çıkıntı, kazıntı veya silintinin keşideci tarafından en azından parafı ile onanmasının çek üzerindeki değişiklikleri geçerli kıldığını ve söz konusu çekin tahrif edilmiş bir çek olmadığını ifade etmiştir.[6]

C- TTK 812. Maddesinin Uygulama Alanı

Sahte ve tahrif edilmiş çek kavramlarının açıklanmasıyla birlikte bir diğer önem arz eden husus TTK 812. maddesinin hangi hallerde uygulanacağıdır. Söz konusu hüküm ancak sahte ve tahrif edilmiş bir çekin muhatap bankaya ibrazı ve muhatap bankanın da ilgili çeki ödemesiyle keşidecinin bir zararının ortaya çıkması halinde uygulanacaktır. Keşidecinin zararının ortaya çıkmadığı hallerde ilgili hükmün uygulanması mümkün olmayacaktır.

İlgili hükmün uygulanıp uygulanmaması noktasında tartışmalı olan temsile yetkisi olmadığı halde bir kimsenin çeki imzalayıp tedavüle çıkarması ve ilgili çekin muhataba ibrazı halinde meblağın keşidecinin hesabından ödenmesi durumudur. Şöyle ki; temsile yetkisi olmadığı halde bir kimsenin çeki imzalaması dolayısıyla muhatap bankanın çek üzerinde yazan meblağı ödemesi halinde her ne kadar keşidecinin zararı mevcut gibi gözükse de TTK 818/1-c uyarınca 678. maddeye yapılan yollama gereğince;

“Temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir.” denilmek suretiyle çeke imzayı atan kişi doğacak zararlardan bizzat sorumlu kabul edilmektedir.[7] Mevcut bu düzenleme uyarınca görüldüğü üzere keşidecinin sorumluluğu bertaraf edilerek yetkisiz olarak çeke imzayı atan kişi zarardan sorumlu tutulduğundan söz konusu durumda TTK 812. maddesinin uygulanmasına imkân bulunmamaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda TTK’nin 812. maddesine bakıldığında yalnızca keşidecinin zarara uğradığı, çekteki sahtelik ve tahrifat hallerinin madde kapsamında olduğunun kabulü gerekmektedir.[8]

3. SAHTE VE TAHRİF EDİLMİŞ BİR ÇEKİN MUHATAP BANKACA ÖDENMESİ VE SORUMLULUK

Sahte ve tahrif edilmiş çek hususlarını düzenleyen TTK 812. maddesi kapsamındaki zarar ve sorumluluk kavramlarına bakıldığında “sahte ve tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan sorumluluk muhataba ait olur” denilmek suretiyle muhatap bankanın sorumluluğunu açıkça düzenlemiştir. Sorumluluğu bizzat muhataba izafe eden bu hüküm uyarınca muhatap bankanın sorumluluğu hakkaniyet ilkesi[9] gereğince düzenlenmiş bulunan kanundan doğan kusursuz bir sorumluluk halidir.[10] Muhatap bankanın kusursuz sorumluluğuna ilişkin Yargıtay ; “dava, sahte çekin muhatabı tarafından ödenmesi nedeniyle davalı bankanın sorumluluğuna ilişkin olup, bu madde gereğince muhatap banka kusurlu olsun olmasın sahte çeki ödemekten dolayı sorumlu sayılmıştır. Bu sorumluluk, kusursuz sorumluluktur.[11] denilmek suretiyle ilgili hususun varlığını açıkça düzenlemiştir. Söz konusu kusursuz sorumluluk halinin doğabilmesi için muhakkak ki muhatap tarafından keşidecinin kendi hesabından, sahte ve tahrif edilmiş çeki ibraz eden kimseye bir ödemenin yapılmış olması gerekmektedir. Bu ödeme sebebiyle muhatap banka kusurlu olmadığını kanıtlasa dahi kanundan doğan kusursuz sorumluluğu sebebiyle yaptığı ödemenin keşidecinin zararına yol açan kısmını tazmin etmekle yükümlü kabul edilmektedir.

Muhatap bankanın ilgili ödeme dolayısıyla sorumluluktan kurtulabileceği tek durum keşideciye kusur izafe edilebildiği hallerdir. Kanun maddesinde keşidecinin sorumluluğunun ancak kendisine verilen çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusurun yüklenebileceği hallerde söz konusu olabileceğine yer verilmiştir. İşbu düzenlemeden de anlaşıldığı üzere keşideciye izafe edilebilecek kusur tahdidi olmayıp yalnızca çek defterini iyi saklamaması halinde değil bu ve benzeri durumlarda da söz konusu olabilmektedir. Örnek verilecek olursa; keşideci tarafından çekin tesliminde gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi, çekin tahrifata elverişli bir şekilde düzenlenmesi, çekte ilaveye elverişli şekilde boşluklar bırakılması, çekin piyasada güvenilir olarak nitelendirilemeyecek kimselere verilmesi, keşidecinin çek defterinin yahut yapraklarının kaybedildiğini muhataba hiç bildirmemesi yahut geç bildirmesi, şirket kaşelerinin yeterli ölçüde korunmayarak ortada bırakılması vb. durumlar keşideciye kusur izafe edilebilecek haller arasındadır.[12] Keşideciye kusur izafe edilebilecek hallerde sorumluluğum kimin üzerinde kalacağı önemli bir durumdur. İşbu hallerde kusur oranında muhatap bankanın sorumluluğunun azalması yahut tümüyle ortadan kalkması gündeme gelmektedir. Söz konusu durumunda kusur paylaşımına ilişkin Yargıtay kararlarına bakıldığında; imzası sahte olan çeki ödeyen bankanın %60, çek defterinin kaybolduğunu zamanında bildirmeyen keşidecinin %40 kusurlu olduğu[13], hamilin kimliğini saptamayan bankanın %60, çek defterini iyi saklamayan keşidecinin %40 kusurlu olduğu[14] beyan edilmiştir. Görüldüğü üzere her iki tarafa da kusur izafe edilmesinin mümkün olduğu hallerde somut olayın koşullarına göre mahkemece değerlendirme yapılıp kusur oranın tespiti mümkün kılınmıştır.

4. MUHATAP BANKANIN SORUMSUZLUĞUNA İLİŞKİN KAYITLARIN GEÇERSİZLİĞİ

TTK 812. madde düzenlemesine bakıldığında söz konusu hükmün emredici nitelikte olmadığı görülmektedir. Bu sebeple muhatap bankalar tarafından keşidecilerine yönelik çek taahhütnamesi imzalatarak sahte veya tahrif edilmiş çeki kusurlu yahut kusuruz olmaksızın ödemesi sebebiyle sorumluluğun kendilerine ait olmayacaklarını imza altına aldırmaları mümkündür.[15] Ancak her ne kadar ilgili hüküm emredici nitelikte olmasa da muhatabın ağır kusuru yahut hilesi halinde söz konusu davranışlarından yararlanarak kendi lehine hak elde etmesi kabul edilebilir nitelikte değildir. İşbu sebeple 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 115/1 maddesine bakıldığında; “Borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” denilmek suretiyle ağır kusur yahut hile halinden sorumlu olmayacağına ilişkin yapılan anlaşmaların kesin hükümsüz olduğu açıkça düzenlendiğinden söz konusu hallerde keşideci ve muhatap banka arasında yapılan çek taahhütnamesinin geçerli olduğunun ileri sürülebilmesine imkân bulunmamaktadır.

TTK 812. maddesi gereğince muhatap banka kendisine ibraz edilen çeki sahte yahut tahrif edilmiş olma ihtimaline binaen kontrol etme borcu altındadır.[16] Bu kontrol etme borcunu muhatap bankanın dikkat ve özen yükümlülüğü bertaraf edecek nitelikte ortadan kaldıracak kayıtların çek taahhütnamesine yazılması incelenmesi gereken önemli bir husustur. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 115/3 maddesine bakıldığında; “Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” denilmek suretiyle uzmanlığı gerektiren bir hizmet faaliyeti olan bankaların hafif kusurlarından dahi sorumlu olacağı açıkça düzenlenmiştir. İşbu sebeple söz konusu kanun maddesinde de anlaşıldığı üzere muhatap bankaların sorumlu oldukları kontrol etme borcunu, dikkat ve özen yükümlülüğünü bertaraf edecek nitelikte kaldıracak hükümlerin çek taahhütnamesine yazılmasına imkân tanınmamıştır. Bu konu ile alakalı Yargıtay, bir güven kurumu olarak, basiretli tacir gibi davranması gereken bankaların objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan hafif kusurlarından dahi sorumlu olacaklarını ve banka olmaları nedeniyle de diğer tacirlere nazaran daha yüksek özen borcu altında olduklarını beyan etmektedir.[17] Yargıtay söz konusu duruma ilişkin bir kararında; Çek taahhütnamesinde bankanın çekin zıyaından, imza taklidinden ve sair suretle sahteliğinden dolayı mesul olmayacağı yolundaki kayıtların kendisinin TTK 20 deki basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiğine ve B.K 99’daki ağır kusuru halinde tabi olacağı mesuliyetten, borçlunun iptidain beraatini tazammum eden her şartın batıl sayılacağı seklinde prensipler göz önünde tutularak değerlendirilmesi gerekir. Dava konusu çekteki imzanın sahte olduğu taraflar arasında ihtilaflı değildir. Mevcut anlaşmazlığın davacı ve davalının istinat ettiği ve taraflar arasındaki bir çek anlaşması mahiyetinde bulunan taahhütname hükümleri dairesinde halli icap eder. Türk Ticaret Kanununun 692. maddesi hükmünce çekin keşidecinin imzasını ihtiva etmesi zaruri bulunduğundan davalı bankaca evvel emirde çekteki imzasının keşideciye ait olup olmadığının tahkiki icap eder. Aynı Kanunun 20.maddesi uyarınca da her tacir ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmek zorundadır. Keşidecinin imzasının tahkik edilmeden tediyede bulunulması davalı için ağır kusur teşkil eder ve TTK’nın 1. maddesi yolu ile B.K 99. maddesi uyarınca borçlunun ağır kusuru halinde duçar olacağı mesuliyetten iptidain beraatini tazammun eden her şart batıldır. Davalı bankanın keşidecinin imzasını tahkik etmemesi sebep ile ağır kusuru muvacehesinde husule gelen zarardan taahhütnamenin 1. maddesindeki tediye olunan çek sahte veya imzanın tahrif edilmiş olmasından mütevellit zarardan mesul olmayacağına ilişkin kayıtlarla kurtulması mümkün değildir.”[18] Denilmek suretiyle mevcut duruma yer vermiş ve muhatap bankanın sorumsuzluğuna ilişkin kayıtların geçerli olmayacağını açıkça düzenlemiştir.

5. MUHATAP BANKANIN RÜCU HAKKI

Muhatap banka kural olarak sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemesinden kaynaklanan zarara katlanmak zorundadır. Bu sebeple yalnızca sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödeyen muhatap banka keşideciye başvurup söz konusu zarara katlanmasını isteyemez. Keşideci söz konusu zarara ancak herhangi bir kusurunun varlığının ispatı halinde katlanabilecek böylelikle muhatap banka zararı keşideciye rücu edebilecektir.[19]

Muhatap bankanın ayrıca sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödediği kimseye (çekte sahtelik yahut tahrifatı gerçekleştiren kişiye) başvurması da mümkündür. Bu hususta önem arz eden hamilin iyi niyetli veya kötü niyetli olması durumudur. Hamilin kötü niyetli olduğu durumlarda yani çekin sahte veya tahrif edilmiş olduğunu bilen yahut bilebilecek durumda olan hamil sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince muhatap bankadan almış olduğu meblağı iade ile yükümlüdür. Ancak hamilin iyi niyetli olduğu yani çekin sahte veya tahrif edilmiş olduğunu bilmeyen yahut bilebilecek durumda olmayan hamil için sebepsiz zenginleşme hükümlerine başvurmak mümkün değildir.[20] TTK madde 792 gereğince;

“hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” denilmek suretiyle çeki elinde bulunduran hamilin ancak çeki kötü niyetli veya ağır kusurlu iktisap etmesi halinde iade ile yükümlü olacağını açıkça düzenlemiştir. İşbu hükümden de anlaşıldığı üzere iktisapta iyi niyetli olan hamilin iade yükümlülüğü bulunmadığından muhatap banka söz konusu ödeme sebebiyle meydana gelen zarara katlanmak zorundadır.

6. SONUÇ

TTK 812. maddesi ile sahte veya tahrif edilmiş bir çekin ödenmesi dolayısıyla keşidecinin zararlarından kural olarak muhatap bankanın sorumlu olacağı açıkça düzenlenmiştir. Muhatap bankanın işbu sorumluluğu kanundan doğan bir kusursuz sorumluluk hali olup keşidecinin kusurunun bulunmadığı herhalde uygulama alanı bulmaktadır. Şayet muhatap banka tarafından yapılan ödeme sebebiyle keşideciye izafe edilebilecek bir kusurun mevcudiyeti halinde durum değişecek kusura kimin katlanacağı ayrıca değerlendirilecektir. İşbu durum uyarınca keşideciye kusurun izafe edilebildiği halde muhatap banka ödeme sebebiyle ya hiç sorumlu olmayacak ya da kısmi olarak sorumlu olacaktır.

Muhatap bankanın bir çeki ödemesi sebebiyle keşideci ile arasında olan çek taahhütnamesine kanundan doğan kusursuz sorumluluk halini bertaraf edecek nitelikte kayıtlar koydurması mümkündür. Ancak söz konusu sorumsuzluk kayıtlarının muhatap bankanın ağır kusurunu yahut hilesini kapsayacak nitelikte olması mümkün olmayıp bu türdeki kayıtlar açıkça geçersiz kabul edilmektedir. Yargıtay kararlarında muhatap konumunda olan bankaların yürütmüş oldukları, uzmanlığı gerektiren hizmet faaliyetleri sebebiyle hafif kusurlarından dahi sorumlu olmayacağına ilişkin kayıtların geçersiz olduğu açıkça düzenlenmektedir. Kanımızca muhatap bankalar tarafından sahte veya tahrif edilmiş bir çekin ödenmesi sebebiyle keşideci ile aralarındaki çek taahhütnamesinde yer vermiş oldukları basit kusuru dahi kapsayacak nitelikteki sorumsuzluğa ilişkin kayıtların bankaların basiretli bir tacir gibi davranma ile dikkat ve özen yükümlülüğünün de dikkate alınarak geçersiz kabul edilmesi yerinde olacaktır.

Muhatap bankanın sahte veya tahrif edilmiş bir çekin ibrazı halinde yapmış olduğu ödeme sebebiyle çeki ibraz eden kimseye rücu hakkı da bulunmaktadır. İşbu rücu hakkı ancak sahte veya tahrif edilmiş çeki ibraz eden kimsenin kötü niyetli olması yani söz konusu çekin sahte yahut tahrif edilmiş olduğunu bilmesi yahut bilebilecek durumda olması halinde mümkündür. Söz konusu durumda muhatap banka çeki ibraz eden kimseye sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca başvurabilecektir. Ancak çeki ibraz eden kimsenin iyi niyetli olması yani ilgilinin çekin sahte veya tahrif edilmiş olduğunu bilmemesi yahut bilebilecek durumda olmaması halinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine başvurulması mümkün değildir. TTK’nin 792. maddesi uyarınca da mevcut durum düzenlenmiş olup ilgili madde gereğince çeki iktisapta kötü niyetli yahut ağır kusurlu olan hamilin iade yükümlülüğü bulunurken çeki iktisapta iyi niyetli olan hamilin iade yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Av. Sümeyye GÜLTEKİN AYKUT

KAYNAKÇA

AYLİ, ALİ: Çek Hukukunda Muhatabın Yükümlülükleri, Seçkin Yayıncılık, İstanbul 2019

AYLİ ALİ, ÜÇER MEHMET: Çekte Bedelsizlik İddiası ve Açılabilecek Davalar, Dizle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı 39, Cilt 23, Diyarbakır 2018

BELEN, Mehmet Bahattin: Bankaların Çeklerle İlgili Yükümlülükleri (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2007

BOZER Ali, GÖLE Celal: Kıymetli Evrak Hukuku, Banka Ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 2017

BOZKURT, Tamer: Kıymetli Evrak Hukuku, Legem Yayıncılık, Ankara 2020

KARAHAN Sami, ARI Zekeriyya, BOZGEYİK Hayri, SARAÇ Tahir, ÜNAL Mücahit: Kıymetli Evrak Hukuku, Mimoza Yayıncılık, Konya 2015

ÖZTÜRK ÇELİK, Zeynep: Çekin Unsurları Ve Çekte Ödeme (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır 2019

POROY Reha, TEKİNALP Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2018

PULAŞLI, Hasan: Kıymetli Evrak Hukuku, Karahan Kitapevi, Adana 2004

TANIN, Hilal: Sahte Veya Tahrif Edilmiş Çekin Ödenmesinden Kaynaklanan Sorumluluk, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı 2, ss.820, İstanbul 2017

İnternet Kaynakları

https://sozluk.gov.tr/

https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index.jsf?dswid=5031#

---------------------

[1] Çalışmanın bundan sonraki kısımlarında yer alacak “TTK” kısaltmasından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kastedilmektedir.

[2] Sahte kelimesi esasen Farsça kökenli olup Türk Dil Kurumunun Türkçe Genel Sözlüğünde “bir şeyin aslına benzetilerek yapılan, düzme, düzmece, uydurma, gerçek olmayan” şeklinde tanımlanmaktadır. https://sozluk.gov.tr/, E.T. 01.05.2020

[3] Tahrif kelimesi esasen Arapça kökenli olup Türk Dil Kurumunun Türkçe Genel Sözlüğünde “bir şeyin aslını bozma, kalem oynatma, değiştirme” şeklinde tanımlanmaktadır. https://sozluk.gov.tr/, E.T. 01.05.2020

[4] BOZER Ali, GÖLE Celal (2017), “Kıymetli Evrak Hukuku” Banka Ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara

[5] KARAHAN Sami, ARI Zekeriyya, BOZGEYİK Hayri, SARAÇ Tahir, ÜNAL Mücahit (2015), “Kıymetli Evrak Hukuku”, Mimoza Yayıncılık, Konya

[6] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 28.05.2013 Tarih, 2013/11063 Esas, 2013/19889 Karar, https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index.jsf?dswid=5031#, E.T. 27.04.2020

[7] ÖZTÜRK ÇELİK Zeynep (2019), “Çekin Unsurları Ve Çekte Ödeme” (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır

[8] BOZER Ali, GÖLE Celal (2017), “Kıymetli Evrak Hukuku” Banka Ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara

[9] AYLİ Ali (2019), “Çek Hukukunda Muhatabın Yükümlülükleri”, Seçkin Yayıncılık, Ankara

[10] POROY Reha, TEKİNALP Ünal (2018), “Kıymetli Evrak Hukuku Esasları”, Vedat Kitapçılık, İstanbul- BOZER Ali, GÖLE Celal (2017), “Kıymetli Evrak Hukuku” Banka Ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara- PULAŞLI Hasan (2004), “Kıymetli Evrak Hukuku”, Karahan Kitapevi, Adana

[11] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 12.05.2015 Tarih, 2015/432 Esas, 2015/6736 Karar, https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index.jsf?dswid=-2181# E.T. 29.04.2020

[12] ÖZTÜRK ÇELİK Zeynep (2019), “Çekin Unsurları Ve Çekte Ödeme” (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır

[13] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 21.05.1979 Tarih, 1979/2831 Esas, 1979/2670 Karar, https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index.jsf?dswid=-2161# E.T. 01.05.2020

[14] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 26.04.1982 Tarih, 1982/1982 Esas, 1982/1948 Karar, https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index.jsf?dswid=-2162# E.T. 01.05.2020

[15] TANIN Hilal (2017), “Sahte Veya Tahrif Edilmiş Çekin Ödenmesinden Kaynaklanan Sorumluluk”, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı 2, ss.820, İstanbul

[16] AYLİ Ali (2019), “Çek Hukukunda Muhatabın Yükümlülükleri”, Seçkin Yayıncılık, Ankara

[17] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 25.09.2018 Tarih, 2016/12312 Esas, 2018/5643 Karar, https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index.jsf?dswid=-815# E.T. 06.05.2020

[18] BELEN Mehmet Bahattin (2007), “Bankaların Çeklerle İlgili Yükümlülükleri”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul

[19] POROY Reha, TEKİNALP Ünal (2018), “Kıymetli Evrak Hukuku Esasları”, Vedat Kitapçılık, İstanbul

[20] TANIN Hilal (2017), “Sahte Veya Tahrif Edilmiş Çekin Ödenmesinden Kaynaklanan Sorumluluk”, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı 2, ss.823, İstanbul