Bilindiği üzere bayramdan önce 29 Temmuz 2020 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 7253 Sayılı İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN ülkemizde büyük yankı uyandırdı. Bir kesim bu düzenleme hakkında iktidar tarafından getirilmiş olan yeni sansür mekanizması tabirini ortaya koymuş ise de diğer bir kesim sosyal medya konusunda yapılması gereken regülasyonların gerekli olduğunu, bunun bir sansür mekanizmasından ziyade vatandaşların sosyal medyada mevcut olan temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik bir düzenleme olduğunu ifade etmiştir. Hepimizin bildiği üzere bu tartışma Sayın Cumhurbaşkanı’nın facebook, twitter, youtube ve netflix gibi internet mecralarının toplulumuza yakışmadığını söylediği konuşmasıyla başladı. Peki bu düzenleme gerçekten bir sansür mekanizması mı şimdi bu düzenlemeyi inceleyelim.

Bahse konu kanun detaylıca incelendiği üzere Türkiye’de faaliyet göstermekte olan sosyal medya şirketlerine belirli yükümlülükler yüklemekte ve şirketler tarafından bu yükümlülükler yerine getirilmediği takdirde çok ciddi para cezaları gündeme gelmektedir..

Şirketlere yüklenen yükümlülükler genel olarak bahse konu kanunun 6’ıncı maddesinde EK MADDE 4 şeklinde düzenlenmiştir. İlk olarak; Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına Kurum, Birlik, adli veya idari makamlarca gönderilecek tebligat, bildirim veya taleplerin gereğinin yerine getirilmesi ve kişiler tarafından bu Kanun kapsamında yapılacak başvuruların cevaplandırılması ve bu Kanun kapsamındaki diğer yükümlülüklerin yerine getirilmesini temin için yetkili en az bir kişiyi Türkiye’de temsilci olarak belirleme zorunluluğu getirilmiştir.

Hemen bu düzenlemenin ikinci bendinde bu düzenlemeye uymayan sosyal ağ sağlayıcılara uygulanacak olan yaptırım düzenlenmiştir. Bu kapsamda, ilgili gereklilikleri yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcılarına kurum tarafından bildirimde bulunulur, bildirimin bulunulduğu tarihten 30 gün içerisinde yükümlülük yerine getirilmezse sosyal sağlayıcı hakkında 10 milyon Türk Lirası para cezası uygulanacağı ifade edilmiştir. Yine verilen idari para cezasının ardından 30 gün içerisinde bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda 30 milyon TL daha idari para cezası uygulanacağı ifade edilmiştir. İki kere verilen cezanın ardından bu yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal medya sağlayıcısına Türkiye’de mukim ve vergi mükellefleri tarafından reklam sağlanmasının yasaklanacağı belirtilmiştir. Reklam yasağın kararının tebliğinden itibaren 3 ay içerisinde yine sosyal medya sağlayıcısı tarafından bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde kurum başkanı tarafından sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin %50 oranında daraltılabilmesi için sulh ceza hakimliğine başvurulabileceği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere getirilen düzenlemeyle sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de bir temsilcilik bulundurmak zorunlu hale getirilmiş, bunun olmaması halinde çok ciddi yaptırımlarla muhattap olunacağı düzenlemede açık bir şekilde yer verilmiştir. Salt bu düzenleme bile içerisinde yer alan cezalarla birlikte sosyal ağ sağlayıcıları korkutmak için yeterlidir. Sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’de bir temsilcilik açmasının talep edilmesi makul bir istek olabilir ancak aksi halde bu kadar yaptırım uygulamak ne kadar doğru o tartışılır.

Yine madde 6’nın 3 numaralı bendinde 5651 sayılı Kanun’un 9 veya 9/A bendi kapsamında kişiler tarafından yapılan başvuruya sosyal ağ sağlayıcının olumlu veya olumsuz cevap verme yükümlülüğü olduğu ifade edilmiş, olumsuz cevapların ise mutlaka gerekçeli olması gerektiği ifade edilmiştir. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal sosyal ağ sağlayıcılarının düzenlemede yer alan 6’ıncı bent kapsamında 5 milyon TL para cezasına çarptırılacağı ifade edilmiştir. Ülkemizde neredeyse hiçbir devlet kurumu üzerine düşen yükümlüğü 48 saat içerisinde ifa etmiyorken sosyal ağ sağlayıcısından böyle bir şey beklemek ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bu kurumu 5 milyon TL cezaya maruz bırakmak bu şirketlerin Türkiye’de faaliyet göstermesini istememektir.  Bu sürelerin ve cezaların biraz daha makul düzenlenmesi gerektiğini düşünmekteyim.

4 Numaralı bentte de sosyal ağ sağlayıcısına kendisine bildirilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasına ve üçüncü fıkra kapsamındaki başvurulara ilişkin istatistiksel ve kategorik bilgileri içeren Türkçe hazırlanmış raporları altı aylık dönemlerle Kuruma rapor vermesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcısı hakkında da 6’ınce bent gereği 10 milyon TL para cezası verileceği ifade edilmiştir. Her 6 ayda bir sosyal medya sağlayıcısından rapor almak neden bu kadar gerekli? Ya da kurum bu kararların yerine getirilip getirilmediğinin kaydını tutamıyor mu? Bunlar ciddi bir soru işaretidir. Düşüncem bu düzenleme de sosyal ağ sağlayıcıyı ciddi bir şekilde korkutabilecek bir düzenlemedir. Yine 8’inci bentte “Hukuka aykırılığı hâkim veya mahkeme kararı ile tespit edilen içeriğin sosyal ağ sağlayıcıya bildirilmesi durumunda, bildirime rağmen yirmi dört saat içinde içeriği çıkarmayan veya erişimi engellemeyen sosyal ağ sağlayıcı, doğan zararların tazmin edilmesinden sorumludur. Bu hukuki sorumluluğun işletilmesi için içerik sağlayıcının sorumluluğuna gidilmesi veya içerik sağlayıcıya dava açılması şartı aranmaz” şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Hukuki sorumluluğun işletilmesi için dava şartının aranmayacağına dair düzenlemenin tam bir fecaat olduğunu düşünüyorum. Bahse konu hukuki sorumluluk nasıl ve kim tarafından belirlenecek? bunlar soru işaretidir. Hatta ilgili maddenin Anayasa ve AİHS’te yer alan adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini dahi düşünmekteyim.

Son olarak 5651 sayılı kanunda sadece erişimin engellenmesi şeklinde düzenlenmiş maddeler içeriğin kaldırılması ve/veya erişimin engellenmesi şeklinde düzenlenmiştir. Fikrimce bu düzenleme yerindedir, çünkü sitede yer alan bir içerik için erişimin engellenmesi kararı verilmesi orantısız ve kullanıcıları da mağdur etmektedir.

Neticeten, bilindiği üzere düzenleme 01.10.2020 tarihinde yürürlüğe girecektir. Düzenleme sansür mü değil mi? Bunu siz okyucuya bırakıyorum ancak şunu söyleyebilirim bahse konu düzenleme ile birlikte sosyal ağ sağlayıcı firmalar 1.10.2020 tarihinden itibaren çok ciddi yükümlülükler ve yaptırımlar ile yüz yüze gelmiştir. Bunlara gerçekten gerek var mıydı? Bana sorarsanız bence yoktu. Sadece bunu söyleyebilirim.