Bu gün okuduğum bir haber nedeniyle Boşanma davasına konu olabilecek şiddet türlerinin neler olduğun altını çizmek istiyorum. Boşanma davasına konu şiddet dendiği zaman tabi ki aklımıza doğal olarak fiziksel şiddet gelmektedir.

Fakat Boşanma davasına konu olabilecek şiddet türleri, Fiziksel olabileceği gibi, Ekonomik, Psikolojik, cinsel şiddette olabilir.

Ekonomik şiddetten başlamak istiyorum; 12. Aile Mahkemesine açılan davada, 25 yıldır Eşinin ayrı yatakta yattığını ve harçlık taleplerini geri çevirdiğini beyan eden tarafın boşanma davasını reddetmiştir..

Fakat temyiz mahkemesi olan Yargıtay 2. Hukuk dairesi Kocanın eşine harçlık vermemesinin ekonomik şiddet olduğunu belirterek tarafların boşanmasına hükmetmiştir. Bu karar çok yerinde bir karardır.

Eşin çalışmasına izin vermeme, zorla çalıştırma, çok az para ile evi idare etmesini isteme, mallarına el koyma yada mallarına zarar verme gibi eylemler de ekonomik şiddete birer örnek olarak gösterilebilir.

En spesifik şiddet türü de görünmezlik iksiri gibi insanlar tarafından tespit edilmesi zor olan psikolojik şiddettir. Psikolojik şiddette pasif bir eylem olabileceği gibi aktif bir eylem de söz konusu olabilir. Örneğin eşlerden birinin diğeriyle konuşmaması, eşini yalnızlaştırması, eşini yok sayma, aşağılama, kendisine saygısını ve beğenisini yok etme, ailesi ve arkadaşlarıyla görüştürmeme gibi. Psikolojik şiddette liste bayağı uzatılabilir.

Cinsel Şiddette çok spesifik bir konudur, Eş olma sebebi ile kimse, bedenimizin sahibi değildir. Eş dahi olsa istem dışı cinsel ihtiyaçların karşılanması zorlamayla olduğu takdirde cinsel şiddet uygulamış demektir. Buna örnek olarak istem dışında, eşe pornografik içerik izletmek, yada farklı cinsel taleplerde bulunmak gösterilebilir.

Fiziksel şiddeti çok ayrıntılı anlatmasak da her kes tarafından bilinmekte ve ülkemizde çokça uygulanmakta olan bir şiddet türüdür. Eşler birbirlerine, ebeveynler çocuklarına, öğretmenler öğrencilerine, amirler emirleri altındaki kendini savunamayacak kişilere karşı sıkça uygulamaktadır. Ve medyamızda sıkça gündem konusu olmaktadır. Fakat boşanma sebebi olarak fiziksel şiddet bizim mahkemelerimizde ön saflarda yerini korumaktadır.

Şiddetin hukuksal boyutu ve içeriği hükümler bunlar olmakla birlikte esasen üzerinde durmamız gereken diğer önemli hadise de şiddetin nedenleridir. Öncelikle hemen belirtmeliyim ki, hiçbir eylem şiddetin meşru nedeni olamaz. Hiç kimse şu ya da bu nedene dayanarak şiddeti meşru gösteremez. Çünkü şiddet hem düşüncesizlikten kaynaklanır hem de bu düşüncesizliğin arkasında uzun bir duyarsızlık listesi vardır.

Bilim adamları ahlaki kötülükleri açıklarken de bu iki kavrama işaret ederler. Düşüncesizlik ve duyarsızlığın tek meyvesi şiddettir. Ancak düşüncesiz bireyler şiddetten beslenebilirler. Ancak ruhunu kaybedecek kadar duyarsız bireyler her fırsatta bir çözüm aracı olarak şiddete başvururlar. Şiddet her her şeyden önce kötülüktür. Üstelik sistematik bir kötülüktür.

Şiddetin hiçbir biçimi kabul edilemez. İster ekonomik, ister psikolojik ve ister fiziksel olsun, kişinin ahlaki ve insani kapasitesine yönelen bu tahripkar eylem insanlık dışıdır ve asla savunulamaz.

Aile ilişkilerinde temel hukuki arguman gönüllü birliktir. İnsanlar gönüllü ve özgür kararlarıyla birlikte yaşamaya karar verirler. Bu birliktelik bozulup ihtilaflı hale gelince de yapılacak en insani davranış özgür iradenin kendisine dair vereceği kararlara saygı duymaktır. İnsanın özgür iradesi şiddet ve şiddetin araçlarıyla sınırlandırılamaz, kuşatılamaz ve gayri insani pozisyonlara itilemez.