Hastanın rahatsızlığı konusunda hastaya ne kadar bilgi verileceğini belirlemek güç bir iştir.

Bilgilendirmenin kapsamı, her somut olayda değişiklik gösterebilir.

Belirtmek gerekir ki, bilgilendirmenin kapsamını belirleyen birçok unsur vardır.

Bilgilendirmenin içeriğinde bulunan unsurlar

Genel olarak, hastanın bilgilendirmesinin hangi hususları kapsadığı, yönetmeliğin 15. maddesinde düzenlenmiştir.

Bu düzenlemeye göre, hastaya şu hususlarda bilgiler verilir ve hasta aydınlatılır:

1) Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği,

2) Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi,

3) Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri,

4) Muhtemel komplikasyonları,

5) Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri,

6) Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,

7) Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri,

8) Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği.

Sağlık durumu ile ilgili gerekli olan bilgiyi, hastanın kendisi ister. Hasta küçük, karar verme gücü olmayan veya kısıtlı olan birisiyse, velisi veya vasisi isteyebilir.

Hastanın bir başkasına yetki vermesi

Hasta, sağlığının gerektirdiği durum ile ilgili bilgi almak için, bir başkasına da yetki verebilir.

Zorunlu olan hâllerde yetkilinin belgelendirilmesi de istenilebilir. Hasta, tedavisini üstlenen hekim dışında bir başka hekimden de sağlık durumu hakkında bilgi alabilir.

Bilgilendirmenin şekli

Hasta, genel olarak bilgi isteme hakkını, yazılı veya sözlü olarak isteyebilir. Hastanın bu hakkı, sağlık hizmetini sunan sağlık kurumlarınca yerine getirilir.

Hastanın bilgilendirilmesi, tıbbi uygulama sürecinin tümünde, her aşamada ve açık bir şekilde yerine getirilmesi gerekir.

Bilgilendirmenin aydınlatılmış onamı ile yapılması

Sağlıkla ilgili her türlü girişimin ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş şekilde muvafakat etmesi hâlinde, özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılması gerektiği, örneğin salt ameliyata rıza göstermenin yeterli olmadığı, komplikasyonların da izah edilerek önceden müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler verilmesi suretiyle aydınlatılmış rızanın sağlanması gerektiği gözetilmelidir.

Acil durumlarda bilgilendirme

Acil durumlarda bilgilendirmenin kapsamı daralabilir veya bilgilendirme görevi yerine getirilemeyebilir. Başka bir söylemle, tıbbi uygulamanın hayati tehlike içerdiği hallerde, tıbbi uygulamanın riskleri üzerinde bilgilendirme yapılamayabilir.

Hastanın bilgilendirilmesi ve rızasının alınmasına imkân olmayan hallerde, hastanın yüksek menfaatleri gözetilerek hastaya müdahale edilmelidir. Aksi takdirde hasta, gecikme nedeniyle hayatını yitirme aşamasına gelebilir.

Tıbbi uygulamanın olası riskleri son derece önemsiz olması

Bundan başka, tıbbi uygulamanın olası riskleri son derece önemsiz ise, bilgilendirmenin kapsamı çok dar tutulabileceği gibi tamamen de yerine getirilemeyebilir.

Bilgilendirmenin kapsamının açıkça dar tutulmasının talep edilmesi

Hasta, bilgilendirmenin kapsamının açıkça dar tutulmasını talep etmiş ise, yine bilgilendirmenin kapsamı dar tutulacaktır.

Bilgilendirmenin kişisel özelliklere göre değişiklik gösterebilmesi

Bilgilendirmenin kapsamı kişiye ve kişinin özelliklerine göre ve tıbbi uygulamalar sonucunda oluşabilecek riske, zarara göre değişiklik gösterebilir.

Örneğin bir piyanistin parmaklarını kullanamaması, bir fotomodelin yüzünde yara izinin kalabileceği mutlak surette hastaya bildirilmelidir.

Başka bir söylemle, aydınlatmanın kapsamını bazen hastanın kişisel özellikleri ve tıbbi uygulamanın türü tayin eder.

Tedavi amacı taşımayan tıbbi uygulamalarda bilgilendirmenin kapsamı

Tedavi amacı taşımayan tıbbi uygulamalarda, bilgilendirmenin kapsamı geniş tutulmalıdır.

Örneğin, estetik ameliyatı, kısırlaştırma ve benzeri tıbbi uygulamalarda hasta geniş bir şekilde bilgilendirilmelidir.

Ayrıca tedavi amacı taşımayan ve teşhis amaçlı yapılan tıbbi uygulamalar ile yapılması önerilen fakat zorunlu olmayan tıbbi uygulamalarda, hastanın geniş bir şekilde bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Önleme amaçlı veya ertelenebilecek nitelikteki tıbbi uygulamalar ile kesin olmayan teşhis sonucunda gerçekleştirilecek tıbbi uygulamalarda bilgilendirmenin kapsamı geniş olmalıdır. Kuşkusuz, bu konuda yapılan bilgilendirmenin belgeye bağlanması ispat açısından zorunlu bir davranış olacaktır.

Yapılması zorunlu olan tıbbi uygulamalar

Yapılması zorunlu olan tıbbi uygulamalarda, az da olsa hayati tehlike riski varsa, bu riskler konusunda hastanın bilgilendirilmesi gerekir.

Tıbbi uygulama gerçekleştirilmeden önce, hastanın belirli bir süre daha yaşayabilme olasılığı, mevcut risklerin tüm açıklığı ile hastaya bildirilmesi zorunludur. Yani, hastanın bilgilendirilme imkânı varsa, bu bilgilendirme mutlaka yapılmalıdır.

Yeni bir tedavi yöntemi uygulanacaksa

Yeni bir tedavi yöntemi uygulanacaksa, hekim, hastasını geniş bir şekilde bilgilendirmelidir. Bu gibi hallerde, hekimin, hastaya yeni tedavi yöntemini, etkilerini ve sonuçlarını detayları ile birlikte bildirmelidir.

Hastanın bilgilendirme konusundaki tercihleri

Hastanın bilgilendirme konusundaki tercihleri, bilgilendirmenin kapsamını etkiler. Hasta, yapılacak tıbbi uygulamanın niteliği hakkında detaylı bilgiye sahip olmak isteyebileceği gibi, bu konuda ayrıntılı bilgilendirme yapılmasını talep etmeyebilir.

Bu gibi hallerde, hastanın talebine uygun davranmalıdır. Hasta, hekime gerçekleştirilecek tıbbi uygulama hakkında soru sorduğunda, bu hususların hekim tarafından yanıtlanması gerekir.

Hastanın ruhsal durumu

Hastanın ruhsal durumu da, bilgilendirmenin kapsamını etkileyebilir. Hekim, hastanın ruhsal durumuna göre hareket etmelidir.

Hastanın ruhsal durumunun kötü olması ve yapılacak bilgilendirmenin hastaya ruhen kötü etki edeceği öngörülen hallerde, hekim, hastanın kendi geleceğini belirleme hakkının ihlali ile bilgilendirmenin neticesinde meydana gelebilecek olası zarar arasında bir karşılaştırma yapmalı ve bu değerlendirmeye göre bir karar vermelidir.

Bilgilendirme sonucu oluşabilecek zarar

Bilgilendirme sonucu oluşabilecek zarar, hastanın kendi geleceğini belirleme hakkının ihlaline göre daha ağır sonuçlara neden olacaksa, hekim aydınlatma kapsamını hastanın menfaatine olacak şekilde daraltmalıdır.

Belirtmek gerekir ki, hasta, tıbbi uygulama konusunda eksiksiz bir şekilde bilgilendirmeyi talep etmesi halinde, hastanın ruhi durumu zarar görse de, bilgilendirmenin kapsamı geniş tutmalıdır.

Tıbbi Uygulama Riskleri Hakkında Bilgilendirme

Hekim, Tıp biliminin kabul ettiği esaslar dâhilinde, güncel tıbbi uygulamaları gerçekleştirmesi halinde bile, bazı komplikasyonlar veya beklenmeyen istem dışı gelişmeler olabilir.

Bu risklerden bazıları önceden öngörülebilen, beklenen, olası durumlardır. Hekimin, tıbbi uygulamaların yürütülmesi sırasında olası komplikasyon ve yan etkileri hastaya anlatması ve bu konularda hastayı tamamen bilgilendirmesi gerekir.

Bu tür bilgilendirmeye, risk bilgilendirmesi denilmektedir.

Komplikasyonun ne olduğu soyut değil, açık bir şekilde hastaya bildirilmelidir.

Tıbbi uygulamalar sırasında, risklerin ne olduğu, olası komplikasyonların somut olarak anlatıldığı ve hastanın tıbbi uygulamalara rıza gösterdiğine ve aydınlatılmış rızanın alındığına dair hususların belgeye bağlanması gerekmektedir.

Gerçekleşme ihtimali son derece düşük olan risklerin bildirilmesi zorunlu değildir.

Bundan başka, tıbbi uygulamalardan önce öngörülme imkânı olmayan veya tıp bilimince henüz bilinmeyen tehlikeler için de aynı kural geçerli olacaktır.

Tıbbi uygulama sürecinde hekimin olası riskleri tıp biliminin ortaya koyduğu gerçekleri gözeterek olduğu gibi hastasına aktararak bilgilendirme yapmalıdır.

Hasta üzerinde gerçekleştirilecek tıbbi uygulamaların başarı şansı hastaya açık bir şekilde anlatılmalıdır.

Literatürde, olası risklerin hastaya yumuşatılarak ve hastanın rahatlayacağı şekilde bildirilmesi gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır.

Kanaatimizce, hastanın bilgilendirilmesi, bilimsel verilere ve istatistiki bilgilere dayanmalı ve nesnel olmalıdır. Yani olası riskler ne abartılarak ne de küçümsenerek anlatılmamalıdır.

Başka bir söylemle, hekim ciddi riskleri, sıradan bir riskmiş gibi anlatmamalıdır.

Hekim olası hayati tehlike içeren riskleri, uygun bir dil veya üslup ile hastanın sosyal durumunu da gözeterek hastaya bildirmelidir.

Kuşkusuz bu konudaki bilgilendirmenin, sağlık mevzuatına uygun olması da gerekmektedir.

Avrupa Biyotip Sözleşmesi

Sağlık mevzuatı dışında uluslararası sözleşmelerde uygulamada önemlidir. 

Nitekim Avrupa Biyotip Sözleşmesi[16] bu konuda söz edilmesi gereken bir sözleşme olarak karşımıza çıkmaktadır.[17]

Sözleşmeye göre, sağlık alanında yapılacak herhangi bir tıbbi uygulamanın, ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekmektedir.[18]

Sözleşmeye göre, sağlık alanında herhangi bir tıbbi uygulama, ilgili kişinin bu uygulamaya özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde rıza göstermesi halinde yapılabilecektir.

Hastaya, önceden, tıbbi uygulamanın amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında gerekli bilgiler verilmelidir. Hasta bu onayını (rızasını) her zaman serbestçe geri alabilme hakkına sahiptir.[19]

Sadece tıbbi uygulamaya rıza göstermek yeterli sayılmamalı; Ayrıca, komplikasyonlar konusunda da hasta yeterli düzeyde bilgilendirilmelidir.

Belirtmek gerekir ki, hastanın rızasının aydınlatılmış rıza olması şarttır.[20]

YARGITAY UYGULAMASI

Bilgilendirmede ispat külfeti

Yargıtay’a göre, hastanın bilgilendirilmesi ve aydınlatılmış onamda ispat külfeti hekim veya hastaneye aittir.[21]

Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi

Yargıtay’a göre, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi yapılan tıbbi uygulamayı hukuka aykırı hale getirmiş olacaktır.[22]

Örneğin; Yargıtay, guatır ameliyatı sırasında ses tellerinin kesilmesi nedeniyle, akabinde ses kısıklığı ve nefes darlığı problemleri yaşadığı, yapılan ameliyatın amacına uygun gerçekleştirilmediği ileri sürülerek davacının açtığı davada, muvafakatname başlığı altında dosyaya sunulan belgenin, gerekli aydınlatmayı içermediğini, sadece rıza mahiyetinde olduğunu, aydınlatılmış onamda ispat külfetinın hekim veya hastanede olduğunu, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin yapılan tıbbi müdahaleyi hukuka aykırı hale getirdiğini ifade ederek davalıların manevi tazminat dışında maddi tazminattan da sorumlu olduklarını ifade etmiştir.[23]

Rıza mahiyetindeki belgelerin bilgilendirme anlamına gelmemesi

Yargıtay, tıbbi uygulama öncesi hastaya imzalatılan belgenin gerekli aydınlatmayı, bilgilendirmeyi içermesi gerektiğini, sadece rıza mahiyetindeki belgelerin bilgilendirme anlamına gelmeyeceğini, aydınlatılmış onamın bulunmamasının yapılan tıbbi uygulamayı hukuka aykırı hale getirdiğini pek çok kararında dile getirmektedir.[24]

Hastanın bilgilendirildiğine ve onayının alındığına dair imzalı bir belge alınması zorunluluğu

Yargıtay; “Hasta Hakları Yönetmeliği” uyarınca cerrahi müdahale öncesi matbu olarak hazırlanan “muvafakat belgesi” ile genel anestezinin sonuçları hakkında matbu olarak hazırlanan “hasta bilgilendirme formuna” ilişkin belgenin, katılan hasta tarafından imzalandığı, sözkonusu belgelerde sanığın yapacağı ameliyatın riskleri ve sonuçları hakkında bir bilgi bulunmadığı, ameliyatı yapan doktor sanığın, hasta anamnezinde hastanın ikinci defa meme estetik ameliyatı olacağını bilmesine rağmen, önceki ameliyata dair bilgileri getirtmediği ve sözkonusu meme ameliyatının riskli olduğunu bildiği halde, bu konuda hastayı bilgilendirdiğine ve onayını aldığına dair imzalı bir belge alması gerekir iken almadığı olayda;

Sanığın ihmali eylemi ile taksirle yaralama eylemi arasında uygun illiyet bağı kurulamasa bile görevinin gereklerini yerine getirmek hususunda ihmali bulunduğu gözetilerek TCK'nın 257/2. maddesi gereğince mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesini hukuka aykırı bulmuştur.[25]

Yargıtay, hekimin hastayı bilgilendirdiğine ve onayını aldığına dair imzalı bir belge alması gerektiğini, bu belge alınmadan yapılan tıbbi uygulamalarda hekimin kusuru bulunmasa bile hukuki ve cezai sorumluluğu olduğunu ifade etmektedir.[26]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

KAYNAKÇA

Anayasa  2. Bölüm; E: 2013/2084, KT: 15.10.2015 

Avrupa Biyotip Sözleşmesi; RG: T. 9.12.2003, S. 25311.

Bayraktar, Köksal; Hekimin Tedavi Nedeniyle Cezai Sorumluluğu, İstanbul Üniversitesi Yayınları, Sermet Matbaası, İstanbul, 1972.

Doğan, Cahit; “Hastanın Aydınlatılması ve Rızasının Alınması”, KKTC GirneAmerikan Üniversitesi Sağlık Hukuku Sempozyumu 2-3 Mart 2009, Ankara-2010, ss: 111-219.

Hakeri, Hakan; Tıp Hukuku Temel Bilgiler, 2.Basım, Ankara-2009.

Hancı, İ. Hamit; Malpraktis Tıbbi Girişimler Nedeniyle Hekimin Ceza ve Tazminat Sorumluluğu, Seçkin, Ankara 2002.

Hasta Hakları Yönetmeliği; RG: T. 01.08.1998, S. 23420: 1-11.

Hekimlik Meslek Etiği Kuralları, http://www.ttb.org.tr/mevzuat/index. php?option=com_content&view=article&id=65:hekl-meslek-etkuralla ri & catid=4:t&Itemid=31, ET: 22.02.2019.

Özdemir, Hayrunnisa; “Diş Hekimlerinin Hukuki Sorumluluğu”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:XV, Sayı:1-2, ss: 177-229, Erzincan-2011.

Polat, Oğuz; Tıbbi Uygulama Hataları Klinik - Sosyal Hukuksal Boyutları, Seçkin Yayıncılık, Birinci Baskı, Ankara, 2005.

Polat, Oğuz; Tıbbi Uygulama Hataları, Ankara, Seçkin Yayınları, 2005.

Y.13.HD, E. 2016/25663, K. 2018/7615, KT. 04.07.2018.

Y.12.CD, E: 2015/15465, K: 2017/630, KT: 31.01.2017.

Y.12.CD, E:  2013/3553, K:  2013/7266, KT: 25.03.2013.

Y.13. HD, E. 2013/30822, K. 2014/10772, KT. 09.04.2014.

Y.13.HD, E: 2012/17524, K: 2013/29431, KT: 28.11.2013.

--------------------------------

[1]   Madde 15- (Başlığı ile birlikte değişik:RG-8/5/2014-28994). Hasta Hakları Yönetmeliği, RG: T. 01.08.1998, S. 23420: 1-11.

[2]  Sağlıkla ilgili her türlü girişimin ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş şekilde muvafakat etmesi halinde yapılacağı, salt ameliyata rıza göstermenin yeterli olmadığı, komplikasyonların da izah edilerek önceden müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler verilmesi suretiyle aydınlatılmış rızanın sağlanması gerektiği gözetilmelidir. Bkz.; Y.13. HD, E. 2013/30822, K. 2014/10772, T. 09.04.2014.

[3]   Y.13. HD, E. 2013/30822, K. 2014/10772, T. 09.04.2014.

Hancı, İ. Hamit: Malpraktis Tıbbi Girişimler Nedeniyle Hekimin Ceza ve Tazminat Sorumluluğu, Seçkin, Ankara 2002, s. 55.

  Polat, Oğuz, Tıbbi Uygulama Hataları, Ankara, Seçkin Yayınları , 2005,  s. 94.

  Polat,  s. 94.

[7] Nitekim, Yargıtay bir kararında estetik ameliyatla memelerini küçültme operasyonu gerçekleştirilen hastanın, operasyon sonrasında memelerinde kist oluşumu ve sarkması nedeniyle yaralanmasında, hastanın doğabilecek riskler konusunda uyarıldığını gösteren ayrıntılı bilgilendirme belgesine rastlanmamasını hukuka aykırı bulmuştur. Bkz.;  Y.12.CD., T: 25.03.2013, E:  2013/3553, K:  2013/7266.

  Bayraktar, K. ( 1972 ) Hekimin Tedavi Nedeniyle Cezai Sorumluluğu, İstanbul Üniversitesi Yayınları, Sermet Matbaası, İstanbul,  s. 164.

[9]    Anayasa  2. Bölüm, E: 2013/2084, KT: 15.10.2015: “…Mikro TESE ameliyatının tıbbi sonuçları ve muhtemel riskleri konusunda tamamen bilgilendirilmediği anlaşıldığından Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında yer alan maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir…”.

[10]    Emsal karar için bkz.; Y.13.HD, E. 2013/30822, K. 2014/10772, KT. 09.04.2014.

[11]   Yargıtay 13. H.D. bir kararında bu hususu şu şekilde ifade etmektedir: “.... davacıya imzalatılan rıza formunda ise davacıya yapılacak olan operasyon sırasında ve sonrasında oluşabilecek organik , fonksiyonel ve psişik ve her türlü komplikasyonu kabul ettiği açıklanmıştır. Ancak bu formda yukarıda açıklandığı şekilde , her iki operasyondaki risklerin ne olduğu, oluşacak olası komplikasyonların somut olarak anlatıldığına ve davacının bu işleme rızası gösterdiğine ve aydınlatılmış rızanın alındığına dair bir delil sunulmamıştır. ”. Bkz: Yargıtay 13. HD, T: 28.11.2013,E: 2012/17524, K: 2013/29431.

[12]Gerçekten de, hasta üzerinde gerçekleştirilecek  tıbbi uygulamanın başarıya ulaşmasında, hastanın ruhsal durumu çok önemlidir. Bu nedenle, hastanın psikolojik ve fiziki gücü, hastalığın tedavisi ve  tedavinin olumlu seyretmesinde çok etkili bir unsurdur. Hasta üzerinde  gerçekleştirilecek tıbbi uygulamaların ölüm ile sona ermesi ihtimali son derece düşük veya istisna teşkil edecek ise hastanın bu konuda bilgilendirilmesi gerekmemektedir. Bkz.; Özdemir, Hayrunnisa, “Diş Hekimlerinin Hukuki Sorumluluğu”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:XV, Sayı:1-2, ss: 177-229, Erzincan-2011, s.356.

Polat, O. ( 2005 ), Tıbbi Uygulama Hataları Klinik - Sosyal Hukuksal Boyutları, Seçkin Yayıncılık, Birinci Baskı, Ankara ,s. 94.

[14] Örneğin, “Yapılacak tıbbi müdahalede varsa da daha önce böyle bir komplikasyonla karşılaşmadım.” ya da “Daha önce hiç bu ihtimalin ortaya çıktığını görmedim.” şeklinde riskler yumuşatılıp, hastanın rahatlayacağı hâle getirilmelidir. Bkz.; Hakeri, Hakan; Tıp Hukuku Temel Bilgiler, 2.Basım, Ankara-2009, s.126.

[15] Literatürde bazı yazarlar, yapılacak tıbbi müdahalede ortaya çıkacak ölüm risklerinin hastaya bildirilmemesi gerektiği yönünde görüş bildirmektedirler. Bkz.; Hakeri, Hakan; Tıp Hukuku Temel Bilgiler, 2.Basım, Ankara-2009, s.124. Bazı yazarlar da, yapılacak tıbbi uygulama esnasında hastanın ölme veya  sakat kalma ihtimali varsa bunların hastaya açıkça bildirilmesi gerektiğini söylemektedirler. Bkz.;  Doğan, Cahit; “Hastanın Aydınlatılması ve Rızasının Alınması”, KKTC Girne Amerikan Üniversitesi Sağlık Hukuku Sempozyumu 2-3 Mart 2009, Ankara-2010, ss: 111-219, s. 142.

[16] RG: T. 9.12.2003, S. 25311

[17] Bu sözleşme 9.12.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Avrupa Biyotip Sözleşmesi’nin “Amaç” başlıklı 1. Maddesinde;  sözleşmenin taraflarının, tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacak ve biyoloji ve tıbbın uygulanmasında, ayırım yapmadan herkesin, bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına almakla yükümlü oldukları ifade edilmektedir.

[18] Sözleşmenin 4. maddesinde “Meslek Kurallarına Uyma” başlığı altında; “Araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin, ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir.” Şeklinde ifadelerle bu hususa işaret edilmiştir. Sözleşme iç hukukumuzun bir parçası haline gelmiştir. Sağlık mevzuatımız ve sözleşme hükümleri dikkate alındığında, her türlü tıbbi uygulamanın mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olması gerektiği söylenebilir.

[19] Biyotıp Sözleşmesinin 5. maddesinde “Rıza” konusu düzenlenmiş ve “Sağlık alanında herhangi bir müdahale, ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabilir. Bu kişiye, önceden, müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler verilecektir. İlgili kişi muvafakatını her zaman serbestçe geri alabilecektir.” düzenlemesiyle rızanın kapsamı tayin edilmiştir.

[20] Hekimlik Mesliği Etiği Kurallarının Aydınlatılmış Onam başlıklı 26. Maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: "Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir. Acil durumlar ile, hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır.”

[21] Y.13.HD, E. 2016/25663, K. 2018/7615, KT. 04.07.2018.

[22] Y.13.HD, E. 2016/25663, K. 2018/7615, KT. 04.07.2018: “... Tıp Fakültesi Öğretim Üyelerinden alınan 31.08.2012 tarihli bilirkişi heyeti raporu, 20.03.2014 tarihli Adli Tıp Genel Kurul raporu, 12-13 Şubat 2015 tarihli Yüksek Sağlık Şurası kararında, davacının yapılan guatr ameliyatı sonrasında yaşadığı sıkıntıların, ameliyatın komplikasyonu olduğu belirtilmiştir. Ancak, davalılar, davacıya yapılan ameliyat sonucunda oluşabilecek olası komplikasyonların anlatıldığına ve davacının bu işleme rıza gösterdiğine dair aydınlatılmış onam alındığına dair bir delil sunmamışlardır. Muvafakatname başlığı altında dosyaya sunulan belge, gerekli aydınlatmayı içermediği gibi, yalnızca rıza mahiyetindedir. Aydınlatılmış onamda ispat külfeti hekim ya da hastanededir. Mahkemenin de kabulü bu şekildedir. Ancak, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemiş oluşu, yapılan müdahaleyi hukuka aykırı hale getirdiğinden, davalıların manevi tazminat dışında maddi tazminattan da sorumlu olduklarının kabulü gerekir. O halde, mahkemece, açıklanan hususlar değerlendirilerek, davacı lehine maddi tazminata da hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”

[23] Y.13.HD, E. 2016/25663, K. 2018/7615, KT. 04.07.2018.

[24] Y.13.HD, E. 2016/25663, K. 2018/7615, KT. 04.07.2018.

[25] Y.12.CD, E: 2015/15465, K: 2017/630, KT: 31.01.2017.

[26]  Y.12.CD, E: 2015/15465, K: 2017/630, KT: 31.01.2017