I. YASAL DÜZENLEMELER VE UYGULANMASI

A. GENEL OLARAK

Ticari İşletme Rehni Kanunu’nu (TİRK) yürürlükten kaldıran Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’nun[1] (TİTRK) amacı 1. maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: “Bu Kanun’un amacı; teslimsiz taşınır rehin hakkının güvence olarak kullanımının yaygınlaştırılması, bu rehne konu taşınırların kapsamının genişletilmesi, taşınır rehninde aleniyetin sağlanması ile rehnin paraya çevrilmesinde alternatif yolların sunulması suretiyle finansmana erişimi kolaylaştırmaktır.”

Ticari işletmenin rehni için teslim şartı düzenlenmesi rehin alan ile rehin veren açısından ciddi problemlere yol açacaktı. Bu sorunun yaşanmaması amacıyla ve işletmelere para ile kredi ihtiyacı açısından yardım sağlamak üzere 1971 yılında TİRK yürürlüğe konulmuştu. Bu Kanunun amacı, işletmenin taşınır ve taşınır olarak sayılan unsurlardan oluşan malvarlığını bütün hâlinde taşınmaz varlıklara benzer biçimde teslim edilmesi gerekmeksizin rehnetme olanağı sağlamaktı. Zira tacir olan kişiler bu Kanun sayesinde işletmelerini güvence olarak göstermenin yanında işletme elemanlarını teslim etmek zorunda da kalmayarak kredi gereksinimlerini karşılayabileceklerdi. Ancak taşınır rehninde aleniyetin sağlanması ve bu rehne konu olabilecek taşınır varlık kapsamının genişletilmesi ihtiyacı yeni bir yasal düzenleme hazırlığını doğurmuştur. Bu hazırlıkların sonucunda kanun koyucu tarafından TİTRK yürürlüğe konulmuştur.[2]

TİTRK’nin kısa zamanda hazırlanması ve kabul edilmesindeki ana itici güç KOBİ’lerin finans alanında karşılaştıkları zorluklar olarak belirtilebilir. KOBİ, yıllık 250 kişiden az işçi istihdam eden ve yıllık mali bilançosu 250.000.000 TL’yi aşmayan küçük ve orta büyüklükteki işletmelere verilen isimdir.[3] Bu Kanunun genel gerekçesinde KOBİ’lerin finans alanında yaşadığı zorluklar şu şekilde vurgulanmıştır: “Özellikle kredi karşılığında istenilen teminatlar, KOBİ’lerin finansmana ulaşmasında mühim zorluklar meydana getirmektedir. Bu husus KOBİ’lerin büyük işletmelerle rekabet etmesinde dezavantaj olarak gösterilmektedir. Konu açısından TİTRK’nin en kapsamlı yeniliği budur. Bu Kanun KOBİ’ler için rahat finansal vasıtalar yaratmış olmaktadır.”[4]

Bu düzenlemelere rağmen belirtilmelidir ki teslimsiz taşınır rehni hukuk sistemimizde istisnai şekilde yer almaktadır. Uygulanacak ana kural TMK m. 939’da[5] yer alan düzenlemedir.[6] Yani asıl olan taşınırların teslim edilerek rehnedilmesidir. Ancak ticari işlemlerde taşınır rehninin nasıl kurulacağı TİTRK ile düzenlendiğinden bu hususta TMK’nin 939. maddesinin uygulama alanı bulması beklenemeyecektir.

Somut uyuşmazlığın çözümünde TİTRK’de hüküm bulunmayan durumlarda TİTRK m. 18 uyarınca TMK’nin taşınmaz rehnine ilişkin hükümleri uygulanacaktır.

Ayrıca TİTRK’nin uygulama esaslarının düzenlendiği bazı yönetmelikler yürürlüktedir. Bunlar Rehinli Taşınır Sicili Yönetmeliği, Ticari İşlemlerde Rehin Hakkının Kurulması ve Temerrüt Sonrası Hakların Kullanılması Hakkında Yönetmelik ile Ticari İşlemlerde Taşınır Varlıkların Değer Tespiti Hakkında Yönetmelik’tir.

B. ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI

- TİRK yürürlükteyken kurulmuş ticari işletme rehinleriyle ilgili 01.01.2017 tarihinde devam etmekte olan takiplere TİRK’te düzenlenen hükümler uygulanacaktır.

- 01.01.2017 tarihinden önce yani TİRK yürürlükteyken kurulmuş ticari işletme rehinlerine TİRK’te düzenlenen hükümler uygulanacaktır.

TİRK yürürlükteyken tüm işletmenin üzerinde kurulmuş rehin hakkı mevcutsa ve sözleşme ile işletmeye yeni dâhil edilecek makinelerin rehin kapsamına alınacağı şartı düzenlenmişse bu durumda yeni makinelerin rehni hangi esaslarla kurulacaktır? TİRK yürürlükteyken işletmeye sonradan katılan taşınırlar mevcut rehin kapsamına dâhil sayılmamaktaydı. Bu sebeple TİRK uyarınca noterde yeni bir sözleşme düzenlemek (eski sözleşmenin düzenlenmesi) ve tescil ettirmek gerekmekteydi (TİRK m. 10/4).[7] Peki bu sonradan listeye alınan taşınırlar üzerindeki rehin hakkı, zaten kurulmuş olan eski rehin hakkının devamı niteliğinde midir? Yoksa bu yeni bir rehin hakkı niteliğinde mi olacaktır? İşletme rehnine dâhil edilen münferit unsurların alacaklı kişinin onayı ile başkalarıyla değiştirilmesi durumunda bu değişikliklerin taraflarca daha önce düzenlenen ve rehne dair unsurların tam listesini gösteren listeye noter marifetiyle işletilmesi yeterli olacaktır (TİRK m. 10/3). Fakat TİRK’in 10. maddesi uyarınca söz konusu listeye yeni unsurların dâhil edildiği durumlarda ikame ilkesinin uygulanmasından bahsedilmesi mümkün olmayacaktır. Çünkü burada mevcut olan ticari işletme rehnine daha sonradan yeni rehin tesis edilmesi durumu oluşmaktadır.[8]

C. MADDE BAKIMINDAN UYGULANMASI

TİTRK’nin 5. maddesinde rehne konu olabilecek taşınır varlıklar sayılmıştır. Anılan maddede üzerinde rehin hakkı kurulabilecek taşınır varlıklar a bendinden p bendine kadar sayılmıştır. Ticari işletme ise bu varlıklardan yalnızca bir tanesini oluşturmaktadır. Açıkça anlaşılmaktadır ki TİTRK, mülga ettiği Kanundan çok daha geniş bir uygulama alanı olan bir Kanundur.

TİTRK’nin uygulama kapsamı açısından iki temel unsur ele alınmıştır. Bu unsurlar ticari işlem ve taşınırdır. İki unsurun şartlarının sağlanması bu Kanun hükümlerinin uygulanmasına olanak verecektir. Taşınırlar yukarıda anılan maddede bentler halinde sayılmış olsa da ticari işleme dair herhangi bir açıklama Kanunda yer almamaktadır. Ticari işlem kelimesinde yer alan işlem kavramı aslında hukuki işlem olarak ele alınmıştır. Bu sebeple öncelikle hukuki işlemin ne demek olduğu üzerinde durulmalıdır. Gerçekleştiğinde hukuki bir sonuç doğuran olaylar hukuki olay olarak adlandırılmakta ve insan iradesiyle ortaya çıkan hukuki olayın alt türü olan kavrama hukuki fiil denilmektedir. Hukuki fiil hukuk düzenine aykırılık getirmeyecek şekilde yani hukuka uygun olarak üç şekilde ortaya çıkabilmektedir. Bunlar bilgi, duygu ve irade açıklamasıdır. Hukuki fiil hukuka aykırı olarak ise iki şekilde ortaya çıkabilmektedir. Bunlar sözleşmeye aykırılık ve haksız fiil hâlleridir. Hukuki işlem, hukuk düzeninin sınırları çerçevesinde hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklamasıdır. Rehin Hukuku kuralları uyarınca her çeşit borç teminat altına alınabilmektedir. Yani rehne konu alacağın hukuka uygun fiil olan hukuki işlemden doğması zorunluluğu yoktur. Haksız fiile konu olan borcun da rehinle teminat altına alınabilmesi mümkün olabilmektedir. Ticari olan işlem kavramının hukuki işlemin teknik anlamından daha kapsamlı olduğu anlaşılmaktadır.[9]

Hangi işlerin ticari nitelik taşıdığı hakkında TTK’nin 3. ve 19. maddelerinde düzenlemeler mevcuttur. Bu düzenlemelere göre TTK’de düzenlenen işler, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işler, ticari iş karinesine uygun olan işler, taraflardan birisi için ticari olan sözleşmeler ticari iş olarak sayılacaktır.[10] Ticari işlem kavramının ticari iş kavramı ile birebir örtüştüğü söylenemeyecektir.[11] Çünkü TİTRK m. 3’te kimlerin bu Kanun kapsamında rehin kurabileceği düzenlenmiştir. Bunlar kredi kuruluşu ile tacir, esnaf, çiftçi, üretici örgütü, serbest meslek erbabı gerçek ve tüzel kişiler olarak sayılmıştır. Fakat kredi kuruluşu ile serbest meslek erbabı gerçek ve tüzel kişilerin arasında kurulan ilişkinin ticari iş niteliğinde olmadığına dikkat edilmelidir. TİTRK bu kişilerin kredi kuruluşu ile olan kredi ilişkileri dâhilinde rehin ilişkisi kurabileceğini kabul etmiştir. Bu kabul karşısında tacirler arasında hukuki işlem olmamakla birlikte ticari işletmeleri ilgilendiren bir fiilden doğan borcun taşınır rehni ile teminat altına alınmasını kabul etmemiş olması tutarsız bir durum meydana getirecektir. Kanunun amacı ile rehin ilişkisi kurabilecek kişiler dikkate alındığında “ticari işlemler” kavramının güvence altına alınacak borcu ifade eden yönü, işletme ve mesleki faaliyet dâhilinde ya da ilişkili olarak kazanç elde etme amacıyla gerçekleştirilen her çeşit iştir.[12]

TİTRK’nin uygulama kapsamına getirilen bazı istisnalar mevcuttur. Kanunun 1. maddesinin 4. fıkrasına göre sermaye piyasası araçları ile türev araçlara ilişkin finansal sözleşmeleri konu edinen rehin sözleşmeleri ile mevduat rehnine bu hükümler uygulanmayacaktır. Anılan maddenin 5. fıkrasına göre herhangi bir sebeple tapu kütüğüne tescil edilen taşınırlara bu hükümler uygulanmayacaktır. TİTRK’nin 8. maddesine göre ise sicile tescili diğer Kanunlar uyarınca zorunlu tutulan taşınırlar; örneğin, maden hakları ve cevherinin rehni, motorlu taşıt rehni, gemi rehni söz konusu olduğunda TİTRK hükümleri uygulama alanı bulmayacaktır.[13]

II. TANIMI VE KONUSU OLABİLECEK VARLIKLAR

A. TANIMI

Rehin hakları, bu hakkın sahibinin bir alacağını güvence altına alan, borçlunun borcunu gereği gibi yerine getirmediğinde ve alacaklının alacağına kavuşamadığı durumlarda, alacaklı kişiye rehne konu olan malı cebrî icra denilen hukukî bir yolla sattırma ve satış sonucunda elde edilen paradan alacağını karşılama yetkisini veren haklardır.[14] Eşya mülkiyetinin sağladığı şeylerden biri irattır. Bu irat malı kullanma hakkını ivazlı bir şekilde devretme sonucunda elde edilir. Eşya mülkiyetinin sağladığı bir diğer şey ise kredi sağlamadır. Bu kredi sağlama malı rehnetme sonucunda elde edilir. Bunun sonucunda kişi sahip olduğu malı satarak elinden çıkarmak zorunda kalmaksızın kalıcı olmayan ve sınırlı bir tavizle para (kredi) bulmuş olur.[15] Rehin haklarının konusu eşya olduğundan eşyanın taşınır ya da taşınmaz eşya olması hususu dikkate alınarak isimlendirilmiştir. Yani rehin hakları taşınmaz rehni ve taşınır rehni olarak iki şekilde düzenlenmiştir. Taşınmaz rehni, TMK’de kendisine ayrı bir başlıkta yer bulurken taşınır rehni bu şekilde bir başlık ile düzenlenmemiştir. Taşınır rehnine ilişkin düzenlemeler TMK’de sayılanlarla sınırlı değildir. Bu sebeple TMK dışında düzenlenen taşınır rehni çeşitleri de bulunmaktadır. İşte TİTRK de taşınır rehni çeşitlerinden birini düzenleyen Kanunlardan biridir.[16] Taşınır rehni, öğretide taşınır eşya, hak, hayvan ya da alacak üstünde kurulabilen rehin hakkı olarak tanımlanmıştır. Rehin hakları söz konusu alacağa güvence sağlama özelliğine sahiptir.[17]

B. KONUSU

TİTRK ve Ticari İşlemlerde Rehin Hakkının Kurulması ve Temerrüt Sonrası Hakların Kullanılması Hakkında Yönetmelik uyarınca rehin hakkının konusu olabilecek varlıklar açık bir şekilde sayılmıştır. 2018’de 7099 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 28. maddesi ile TİTRK’in 5. maddesine yeni bir bent eklenmiş olup maddede sayılan varlıklara benzer olan her türlü taşınır varlık ve hakkın da rehin hakkının konusu olabileceği ve böylece maddedeki varlıkların sınırlı sayıma tabi olmadığı hususu açığa kavuşturulmuştur.[18]

TİTRK’nin 5. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen varlıklar ticari işletmenin tamamı rehnedilmeden tek başlarına rehin hakkının konusu olabilir.

1. Alacaklar

TMK m. 954 uyarınca bağımsız şekilde temlike konu olabilen ve para ile değerlendirilebilen hak ve alacaklar üzerinde rehin hakkı kurulabilecektir. Yani alacağın üzerinde rehin hakkı kurulabilmesi için devredilmesi tarafların iradeleri ya da kanunla yasaklanmamış olmalıdır.[19]

TMK’de alacak rehni konusu düzenlenirken alacağın doğma sebebiyle ilgili bir ayrım yapılmamıştır. Ancak TİTRK’nin 5. maddesinin 5. fıkrası uyarınca her tür sözleşmeden doğan mevcut veya müstakbel alacaklar rehnin konusunu oluşturabilecektir. Öğretide bu hüküm uyarınca yalnızca sözleşmeden doğan alacağın taşınır rehnine konu olabileceği kabul edildiği gibi aksi şekilde alacağın doğma sebebinin önemli olmadığına dair görüşler de mevcuttur. Bu görüşü savunanlar uyarınca alacak sözleşmeden veya sözleşme dışı borç ilişkisinden doğmuş olabilmektedir. Çünkü Kanunda bu konuda düzenlenmiş herhangi bir yasak veya sınırlama söz konusu değildir.[20] Bizim de katıldığımız görüş uyarınca 2018’de p bendi ile söz konusu maddeye eklenen ibare de dikkate alındığında sadece sözleşmeden doğan alacakların rehnedilmesinin kabul edilmesi uygun bir yorum olmayacaktır. Çünkü kanun koyucunun bu bendin düzenlenmesindeki amacı önceki bentlerde sayılan taşınır varlıklara benzer varlıkların da taşınır rehnine konu edilebilmesinin sağlanmasıdır.

Kanundaki düzenlemeye göre sadece mevcut alacaklar değil müstakbel alacaklar da rehne konu edilebilecektir. Müstakbel alacak ise gelecekte doğacak ya da doğması beklenen alacaklar olarak kısaca açıklanabilmektedir.[21] Alacak üzerinde kurulan rehin hakkı, alacağın yanında kefalet gibi asıl alacağa bağlı olan ferî hakları da kapsayacaktır.[22]

2. Çok Yıllık Ürün Veren Ağaçlar

TİTRK m. 5’e göre çok yıllık ürün veren ağaçlar da rehnin konusunu oluşturabilmektedir. Çok yıllık ürün veren ağaç ile anlatılmak istenen meyve ağaçlarıdır. Meyve vermeyen kereste gibi ağaçların rehin konusu olarak değerlendirilmesi söz konusu değildir. Ağaç kavramının neyi kapsayacağı Kanunda açıklanmadığı gibi çok yıllık kavramının kaç yılı kapsayacak şekilde ifade edildiğinin cevabı bulunmamaktadır. Fakat basit şekilde her sene ürün veren ağaçlar çok yıllık ağaç olarak değerlendirilebilecektir.[23] Örneğin, portakal, elma, kiraz, incir gibi ağaçlar bu kapsama girerken çam, meşe, göknar, kayın, ladin, sedir gibi ağaçlar bu kapsama girmeyecektir.[24]

3. Fikri ve Sınai Mülkiyet Konusu Haklar

Fikri Mülkiyet Hukukunda haklar fikir ve sanat eserleri üzerindeki telif hakları ve sınai mülkiyet hakları olarak ikiye ayrılmaktadır. Fikri mülkiyet ve sınai mülkiyet hakları gayri maddi eşya olarak tanımlanmakta ve taşınır eşya niteliğinde olmamalarına rağmen rehin konusu olabilmektedir.[25]

Fikir ve sanat eserleri, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri, işleme ve derleme eserler, veri tabanları, icracı sanatçıların hakları, fonogram yapımcılarının hakları, radyo televizyon yapımcılarının hakları ve film yapımcılarının hakları olarak sayılmaktadır. Sınai mülkiyet hakları ise patentler, marka, faydalı modeller, tasarımlar, coğrafi işaretler, geleneksel ürün adı, entegre devre topoğrafyası, yeni bitki çeşitleri olarak sayılmaktadır.[26] 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında rehin konusu olabilecek haklar 62. maddede sayılmıştır. Alenileşmiş bir eserin müsveddeleri ve aslı, yayımlanmış bir eserin çoğaltılmış nüshaları, eser sahibinin korunmaya değer manevi haklarını ihlal etmemek şartıyla alenileşmiş bir eser ve eser sahibinin manevi haklara ilişkin hukuki işlemlerinden doğan para alacakları üzerindeki mali hakları üzerinde rehin hakkı kurulabilir. Kanunda bu rehin hakkının kurulması için bir tescil usulü düzenlenmemiştir. Ancak yapılacak rehin sözleşmesinin geçerlilik şeklinin yazılı şekil kuralı olduğu belirtilmiştir.[27]

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 148. maddesi uyarınca sınai mülkiyet hakları da rehin verilebileceklerdir. Ancak bu hukuki işlem aynı maddenin 4. fıkrası uyarınca yazılı şekle tabidir.[28]

4. Hammadde, Sarf Malzemeler ve Stoklar

Hammadde, sarf malzemeler ve stoklar, rehin hakkının devam ettiği süre boyunca söz konusu malların devamlılık göstereceği ve bu malların rehne konu edilmesi sonucu sözleşmenin faaliyetlerini olması gerektiği şekilde gerçekleştiremeyeceği tehlikesi sebebiyle mülga TİRK’te rehin hakkının konusunun dışarısında tutulmuştur. Ancak TİTRK ve Ticari İşlemlerde Rehin Hakkının Kurulması ve Temerrüt Sonrası Hakların Kullanılması Hakkında Yönetmelik uyarınca bunların da rehin hakkına konu edilebilmesi düzenlenmiştir. Hammaddeye örnek olarak ham petrol, kereste sayılabilecektir. Sarf malzemesine örnek olarak ticari işletmede tüketilen kırtasiye malzemeleri ve stok olarak da rehin veren kişinin kullanmak, satmak veya kiraya vermek için mülkiyetinde olan hammaddeler, yarı mamul ya da mamul mallar sayılabilecektir.[29]

5. Hayvanlar

Türk Hukukunda hayvanlar eşya olarak nitelendirilmemektedir.[30] TMK’nin 940. maddesinin[31] uygulama alanı bulamadığı durumlarda hayvanlar TİTRK kapsamında rehne konu edilebilecektir.[32] TİTRK uyarınca hangi hayvanların rehne konu edilebileceği HKK’ye göre tespit edilmelidir. HKK m. 14’e göre pitbull terrier, japanese tosa gibi tehlikeli olan hayvanların yurda girişi, sahiplenilmesi, üretilmesi, sergilenmesi, satışı, takası ve hediye edilmesi yasak olduğundan bu hayvanlar üzerinde rehin hakkı kurulabilmesi mümkün olmayacaktır.[33] Bu kapsamda bulunmayan hindi, tavuk, deve kuşu vb. çift ayaklı hayvanlar, balık çiftliklerinde yetiştirilen balıklar, özel hayvanat bahçelerindeki hayvanlar, su parklarındaki yunuslar, balinalar ve ayrıca pet shop olarak isimlendirilen dükkanlarda bulunan kedi, köpek gibi evcil hayvanlar TİTRK uyarınca rehne konu edilebilecektir.[34]

6. Kazanç ve İrat

Her çeşit kazanç ve irat da rehnedilebilecektir. Örnek olarak faiz, ortaklık payına denk gelen kar payı, tahvil faizi, özel finans kurumları nezdinde kar payı, mevduat faizleri, repo gelirleri bunlardandır.[35]

7. Lisans ve Ruhsatlar

İdare ile meydana getirilen hukuki ilişkinin sonucu olarak elde edilen, ekonomik bir varlığa sahip ve devredilebilir nitelikte olan her çeşit lisans ve ruhsat TİTRK uyarınca rehne konu edilebilecektir.[36] Diğer bir sicile kaydedilmesi öngörülmemiş olan ve idari izin belgesi niteliği de taşımayan her çeşit lisans ve ruhsat rehin konusu olabilecektir.[37]

8. Kira Geliri

Her çeşit kazanç ve iradın rehin konusu yapılabilmesi kira gelirlerinin rehnini de kapsayacaktır. Kira gelirleri menkul veya gayrimenkul sermaye iradı niteliği taşımaktadır. Fakat kanun koyucu kira gelirlerini ayrıca TİTRK m. 5’te düzenlemiş ve bu hususu vurgulama ihtiyacı duymuştur.[38]

9. Kiracılık Hakkı

Kiracılık hakkı temel olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) düzenlenmiş bir husustur. TİTRK ile taşınmaz üzerindeki kiracılık hakkı da rehin konusu yapılabilecektir. TBK m. 322’ye göre kiralayan kişiye zarar vermemesi şartı ile kiracının alt kira vermesi veya kiralananı kullanım hakkını tamamen ya da kısmen başkasına devretmesi mümkündür. Kiracılık hakkının kullanımının devri bazı yazarlar bakımından TBK m. 188 uyarınca alacağın devri şeklinde değerlendirilmektedir. Zira bu hakkı devralan kiracı, devreden kiracının haklarına sahip olması nedeniyle TBK’nin 322. maddesinde düzenlenen kiralayana zarar vermeme şartını sağlamaktadır. Fakat konut ve çatılı iş yerleri açısından kiralayanın yazılı rızası da gerekmektedir. Bu sebeple sözleşmede kiracılık hakkının devri mümkün görülmemişse TİTRK uyarınca rehin de kurulamayacaktır.[39]

10. İşletme Adı ve Ticaret Unvanı

Ticaret unvanı, ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerini yerine getirirken tacirin kullandığı bir isimdir. Bu isim taciri tanıtmaya ve onun diğer tacirlerden ayırt edilmesine yarar. Ticaret unvanını yalnızca tacir olan kişiler kullanabilecektir. İşletme adı ise işletme sahibiyle ilgili olmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmaya ve onun diğer işletmelerden ayırt edilmesine yarar. İşletme adı ticaret unvanından farklı olarak esnaflar tarafından da kullanılabilmektedir.[40]

Mülga TİRK’te ticaret unvanı ve işletme adı ticari işletmeden ayrı olarak münferiden rehnedilememekte ve ticari işletme rehninin zorunlu unsurları olarak sayılmaktaydı. Fakat TİTRK’nin yürürlüğe girmesi ile birlikte ticari işletme ve işletme adının ticari işletmeden ayrı olarak tek başlarına rehnedilebilmesi mümkün hâle gelmiştir.[41] Ancak bu düzenleme TTK’nin 49. maddesinde yer alan ticaret unvanının ticari işletmeden ayrı olarak devredilemeyeceğine yönelik düzenleme ile çelişmektedir. Bu hüküm ticaret unvanının ticari işletmeden bağımsız bir özelliğe sahip olmadığını ifade etmektedir. Fakat bir hakkın rehin konusu yapılabilmesi için bağımsız yani temlike elverişli olması gerekmektedir. Burada aslında bu düzenlemeye bir istisna getirilmiş ve bağımsız olmama özelliğine karşılık ticaret unvanının ticari işletmeden ayrı olarak tek başına rehin konusu yapılabilmesine imkân verilmiştir.[42]

11. Menkul İşletme Tesisatı

TİTRK m. 5’de ticari işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş makine ve teçhizat, araç, ekipman, alet, iş makinaları, elektronik haberleşme cihazları dâhil her çeşit elektronik gibi menkul işletme tesisatının rehne konu olabileceği düzenlenmiştir.[43]

Mülga TİRK yürürlükteyken ticaret unvanı ve işletme adı için geçerli olan düzenleme menkul işletme tesisatı için de geçerliydi. Kural olarak menkul işletme tesisatının ticari işletme rehninin kapsamına alınması zorunluydu.[44] Ancak TİTRK’nin yürürlüğe girmesi ile bunların da tek başlarına rehne konu olabilmesine imkân verilmiştir.

12. Tarımsal Ürün

TİTRK ile beraber çiftçilere kredi sağlama amacı için tarımsal ürünlerinde rehne konu olabilmesi imkânı getirilmiştir.[45]

13. Ticari Plaka ve Ticari Hat

Servis aracı, otobüs, minibüs ve taksilerin ticari faaliyetlerde kullanımına bağlı olarak sahiplerinin ticari plaka ile ticari hatta sahip olması mümkün olacaktır. Ticari plakanın motorlu araçtan bağımsız olarak bir ekonomik değeri vardır. Ancak ticari hattın, ticari plakadan bağımsız olarak haczinin mümkün olmadığı söylenebilmektedir. Yargıtay içtihatlarına[46] bakıldığında ticari hattın plakaya bağımlı olduğu ve onun mütemmim cüzü olduğu ifade edilmektedir. Bu sebeple hattın bağımsız olarak bir ekonomik değerinin olmadığının kabulü gerekmektedir. TİTRK kapsamında ticari plaka ve hattın beraber rehni söz konusu olabileceği gibi ticari plakanın tek başına rehne konu olabileceği söylenebilecektir.[47] Yargıtay içtihatlarına göre rehin sözleşmesinde taşınır rehninin konusu ticari plaka olarak düzenlenmişken takip talebi ve icra emrinde rehnin konusunun plaka sahibi araç olarak gösterilmesi yanlış olacaktır.[48]

14. Vagon

Vagonun çeşidi bakımından herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Bu sebeple vagonun türünün kapalı vagon, tahıl vagonu, sarnıçlı vagon ya da ağır yük vagonu olup olmadığı fark etmeksizin rehne konu olabilmesi mümkün olacaktır.[49]

15. Ticari Proje

Ticari hayattaki anlamıyla ticari proje, bazı durumlarda bir kat karşılığı ya da gelir paylaşımlı inşaat akdi olabileceği gibi bazı durumlarda ihaleye katılmak amacıyla kurulan adi şirket veya özel bir işi ifa etmek amacıyla kurulan anonim şirketi ifade edebilmektedir.[50] Bu çeşit projelerde menkul mallar ve alacaklar dâhil projeye ait olan malvarlığı genelde sağlanan finansmanın güvencesini oluşturmaktadır. Zira projeye ait olan malvarlığı da TİTRK uyarınca rehne konu olabilecektir.[51]

16. Ticari İşletme ve Esnaf İşletmesi

TTK m. 11 uyarınca ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı amaçlayan faaliyetlerin kesintisiz ve bağımsız biçimde yürütüldüğü işletmedir. TİTRK m. 5’te sayılan münferit taşınır varlıkların yanında ticari işletme ve esnaf işletmesinin de rehne konu olabileceği düzenlenmiştir. Yalnız sadece sicile kayıtlı olan ticari işletmeler rehin konusu yapılabilecektir. Esnaf işletmelerinde ise esnaf ve sanatkâr siciline kaydolma şartı aranmamıştır. Tacir birden fazla ticari işletmeye sahipse bunların birinin rehne konu olması diğerlerine etki etmeyecektir.[52]

Av. İlayda Gül ÇİNDİRLİ

-------------------

[1] Yayımlandığı Resmî Gazete, Tarih: 28.10.2016, Sayı: 29871.

[2] KANDEMİR, Süleyman; Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu'nun Tahlili (Ticaret Hukuku ve Eşya Hukuku Boyutuyla), Yüksek Lisans Tezi, 2018, s. 5-7.

[3] VİKİPEDİ, “Kobi”, E.T.: 24.03.2020, https://tr.wikipedia.org/wiki/KOB%C4%B0.

[4] SEVEN, Vural; Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu'na Göre Taşınır (Varlık) Rehni, 2. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2019, s. 4-6.

[5] Madde 939: “(1) Kanunda öngörülen ayrık durumlar dışında taşınırlar, ancak zilyetliğin alacaklıya devri suretiyle rehnedilebilir. (2) Rehnedende tasarrufta bulunma yetkisi olmasa bile, rehin konusu taşınıra iyiniyetle zilyet olan kimse, zilyetlik hükümlerine göre edinimi korunduğu ölçüde rehin hakkı kazanır. Üçüncü kişilerin önceki zilyetlikten doğan hakları saklıdır. (3) Taşınır, fiilen yalnız rehnedenin hakimiyetinde kaldığı sürece rehin hakkı doğmaz.”

[6] ANTALYA, Gökhan, ACAR, Faruk; Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni, 3. Baskı, Aristo Yayınevi, İstanbul, 2020, s. 9-10.

[7] Madde 10/4: “İşletmeye ithal edilen yeni unsurların rehnin kapsamına dahil olması için bu unsurların listeye alınması ve ayrıca Ticaret veya Esnaf ve Sanatkar Siciline tescili lazımdır.”

[8] ANTALYA, ACAR, s. 17.

[9] ANTALYA, ACAR, s. 19.

[10] Ayrıntılı bilgi için Bkz. BAHTİYAR, Mehmet, BİÇER, Levent; “Adi İş / Ticari İş / Tüketici İşlem Ayrımı ve Bu Ayrımın Önemi”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2016, s. 413-416.

[11] KOÇ, Kenan; Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kapsamında Rehin Alacaklısının Korunması, Yüksek Lisans Tezi, 2019, s. 26.

[12] ANTALYA, ACAR, s. 22-25.

[13] ANTALYA, ACAR, s. 22-27.

[14] OĞUZMAN, M. Kemal, BARLAS, Nami; Medenî Hukuk, 21. Baskı, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2015, s. 147.

[15] SEROZAN, Rona; “Taşınmaz Rehni”, İÜHFM, 2006, s. 301.

[16] UYUMAZ, Alper; “Medenî Kanun Dışındaki Kanunlarda Düzenlenmiş Taşınır Rehni Çeşitleri”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2017, s. 49.

[17] ŞENOCAK, Kemal, KAHRAMAN, Zafer, TUNCER KAZANCI, İdil, ÖCAL APAYDIN, Bahar; Ticarî İşlemlerde Taşınır Rehni, 1. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2019, s. 36.

[18] SEVEN, Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu'na Göre Taşınır Rehni, s. 75-76, ÜSTÜNDAĞ, Büşra; Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni, Yüksek Lisans Tezi, 2019, s. 90.

[19] ŞENOCAK, KAHRAMAN, TUNCER KAZANCI, ÖCAL APAYDIN, s. 67.

[20] SEVEN, s. 76, ŞENOCAK, KAHRAMAN, TUNCER KAZANCI, ÖCAL APAYDIN, s. 69, ANTALYA, ACAR, s. 105-106.

[21] BAYDAK, Ecrin; Ticarî İşlemlerde Taşınır Rehni Sözleşmesi, Yüksek Lisans Tezi, 2018, s. 83.

[22] ŞENOCAK, KAHRAMAN, TUNCER KAZANCI, ÖCAL APAYDIN, s. 70.

[23] ORAL, Bahar; Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni, Yüksek Lisans Tezi, 2018, s. 44.

[24] ANTALYA, ACAR, s. 98.

[25] TOKMAK, Emrullah; Ticari İşlemlerde Taşınır Rehninde Borçlu Temerrüdü Sonrası Alacaklının Hakları, Yüksek Lisans Tezi, 2019, s. 29.

[26] PARLAKYILDIZ, Fatma, GÜVEL, E. Alper; “Fikri Mülkiyet Hakları ve Bu Hakları Korumanın Ekonomik Önemi”, Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2015, s. 31.

[27] ŞENOCAK, KAHRAMAN, TUNCER KAZANCI, ÖCAL APAYDIN, s. 76.

[28] SEVEN, s. 108.

[29] ÇİMENOĞLU, Cemile Ceren; Ticaret Hukuku Boyutu ile Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu, Yüksek Lisans Tezi, 2019, s. 78.

[30] OĞUZMAN, M. Kemal, SELİÇİ, Özer, OKTAY ÖZDEMİR, Saibe; Eşya Hukuku, 19. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2016, s. 10.

[31] Madde 940: “Yetkili makamlar tarafından izin verilen kuruluşlar ile kooperatiflerin alacaklarının güvence altına alınması için, zilyetlik devredilmeden de, icra dairesinde tutulacak özel sicile yazılmak suretiyle hayvanlar üzerinde rehin kurulabilir. Bu amaçla tutulacak sicil Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.”

[32] SEVEN, s. 82.

[33] ŞENOCAK, KAHRAMAN, TUNCER KAZANCI, ÖCAL APAYDIN, s. 80-81.

[34] SEVEN, s. 82.

[35] ANTALYA, ACAR, s. 110.

[36] SEVEN, s. 83.

[37] ANTALYA, ACAR, s. 110.

[38] BAYDAK, s. 90.

[39] ORAL, s. 49.

[40] ARKAN, Sabih; Ticarî İşletme Hukuku, Yirmi Üçüncü Bası, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 2017, s. 271-283.

[41] ÖLMEZ KÖROĞLU, Belin; “Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu Uyarınca Ticari İşletme Rehni”, TBB Dergisi, 2017, s. 273.

[42] ŞENOCAK, KAHRAMAN, TUNCER KAZANCI, ÖCAL APAYDIN, s. 92.

[43] SEVEN, s. 85.

[44] HELVACI, İlhan; “Sanayi İşletmelerinde Ticari İşletme Rehni Üzerine”, İÜHFM, 2007, s. 275.

[45] ÜSTÜNDAĞ, s. 109.

[46] Ayrıntılı bilgi için Bkz. Yargıtay 12. HD, 2013/4989 E., 2013/12335 K., T: 01.04.2013.

[47] ANTALYA, ACAR, s. 114-115.

[48] Yargıtay 12. HD, 2016/8747 E., 2017/603 K., T: 18.01.2017.

[49] ANTALYA, ACAR, s. 104.

[50] SEVEN, s. 90.

[51] ŞENOCAK, KAHRAMAN, TUNCER KAZANCI, ÖCAL APAYDIN, s. 98.

[52] ARKAN, s. 26.