Devlet tarafından araç sürücülerine yaptırması mecburi kılınan Kara Yolları Zorunlu Mali Mesuliyet Trafik Sigortası bulunmaktadır. Yaptırılması zorunlu olan bu sigorta sayesinde meydana gelen kazalarda sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sigorta şirketi, sigortalı araç içerisindeki yolcuları, karşı araç içerisindeki sürücü ve yolcuları aynı zamanda da yayaları maddi ve bedeni hasarlarına ilişkin tazminat bakımından koruma altına almaktadır.

Bir trafik kazası meydana geldiğinde tazminat miktarlarının belirlenmesi hususunda maddi ve bedeni kayıplar ile kazaya karışan araç sürücülerinin kusuru oldukça büyük önem arz etmektedir. Herhangi bir maddi ve bedeni hasarın bulunmadığı veyahut da sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı durumlarda tazminat hesabı yapılamayacağı gibi açılmış olan bir davada bu hususlar göz ardı edilerek tazminat talep edilirse davanın reddedilmesine ilişkin sigorta şirketi vekiline vekalet ücreti ödemek zorunda da kalınabilir. Dolayısıyla dava açıldığı sırada, kaza sonrası tazminat talebinde bulunmak için gereken şartların var olmaması halinde lehe sonuç elde etmek yerine aleyhe bir sonuç elde ederek maddi zarara uğrama ihtimali bulunmaktadır.

Son günlerde trafik kazalarının meydana gelmesinin hemen ardından çeşitli yollarla kazaya ilişkin bilgi sahibi olan hasar şirketleri çalışmış oldukları bazı avukatların büro isimlerini vererek, mağdurlar ile telefon yoluyla iletişime geçerek ve “Şu tarihte bir trafik kazası geçirmişsiniz ancak kazada kusurlu değilmişsiniz karşı arasın sigorta şirketinden ….-TL tutarında tazminatı kesinlikle alırız, vekaletinizi bize verdiğiniz takdirde dosyayla ilgili tüm işlemleri biz yürüteceğiz ancak tazminatın belli bir kısmını biz alacağız” diyerek vekaletname çıkarmaları istenmekte ve hukuki açıdan avukatlık mesleğine aykırı bir biçimde davanın sonucu ile ilgili hukuki görüşlerini bir teminat olarak açıklamaktadırlar. Dolayısıyla, kesin nitelikte olduğu iddia edilen tazminat miktarları yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile çoğu zaman mağdurun bedeni zararı bulunmaması gibi sebeplerle ya beklenenden düşük olmakta ya da zarar bulunmadığından tazminat alacağı da olmadığı yönünde mahkemelerce karar verilmektedir.

Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki, hasar şirketlerinin çoğu yeni çıkan kanuni düzenleme gereği avukata ve mağdurun belirli derecelere kadar kan bağı bulunan yakınlarına temlik yapılabileceği halde alacağın 3. kişilere temlik edilmesi yoluna giderek davaların uzamasına, temliknamenin niteliğinin ne olduğunu bilmeyen vatandaşların daha fazla mağdur olmasına sebep olmaktadır.

Söz konusu durumlar göz önünde bulundurulduğunda mağduriyetin daha fazla artmaması için dikkat edilmesi gereken birçok husus mevcuttur. Bu hususlardan birkaçına kısaca değinmek gerekirse;

- Bahsi geçen kişilerce “Aracınızda değer kaybı var biz aracı tamir edelim sigorta şirketinden değer kaybını alarak size verelim” denildiği takdirde mutlaka aracın ekspertiz raporunda haddinden fazla hasar kaydı olup olmadığını kontrol edin. Örneğin aracınızın 10.000,00-TL değer kaybı bulunmakta, biz aracınızı tamir ettikten sonra bu miktarı size vereceğiz denildiğinde mutlaka hasara ilişkin ekspertiz raporu kontrol edilmelidir zira rapordaki hasar oranı 50.000,00-TL gibi fahiş bir tutar olarak tespit edilmiş ise aracın satılma evresinde büyük problemler yaşanabilir. Küçük meblağlı maddi hasarlı kazalarda fahiş miktarda hasar bedeli aracınıza işlendiği veya aracınızda pert kaydı bulunduğu takdirde aracınızı gerçek değerinde satmanız oldukça güç olacaktır. Araç satış ilanlarında gördüğünüz “Şişirme Hasar Vardır” durumu tam olarak bu hususu ifade etmektedir. Öte yandan bu durum sigorta şirketlerine karşı işlenmiş nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğundan hakkınızda ceza yargılaması süreci dahi başlatılabilir.

- Tazminat talep edeceğiniz araç sürücüsünün kusurlu olduğundan emin olun, en azından kaza tespit tutanağı ve ceza yargılaması mevcut ise bu yargılama sırasında alınmış kusur bilirkişi raporlarını genelde herkesin anlayacağı nitelikte olduğundan mutlaka kontrol edin.

- Anlaşmalı bir kurum vasıtasıyla size öncesinde nasıl davranmanız gerektiği belirtilerek alınan maluliyete ilişkin raporlara şüpheyle yaklaşın. Alınan bu maluliyet raporlarındaki oranlar, yargılama neticesinde Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapordaki oranlar ile son derece çelişkili olabilir hatta maluliyet oranı yoktur şeklinde rapor dahi düzenlenebilir.

- Trafik kazası sonucu vefat eden yakınınıza ilişkin destekten yoksun kalma tazminatı talep edeceğiniz takdirde desteğin tam kusurlu olup olmadığını, size olan desteklik süresinin geçip geçmediğini kontrol edin. Örneğin anne veya babası vefat etmiş çocuklarda çocuğun destek tazminatı alabileceği yaş; medeni durum, öğrenim görme, yaşanılan yere ilişkin birçok farklılık arz etmektedir.

- Bahsi geçen kişilerin Sigorta Tahkim Komisyonu’nda sizin adınıza yaptığı başvuruları mağdur olarak E-devlet (Vatandaş Uyap) üzerinden görüntüleyemeyeceğinizden ne kadar tazminata hak kazandığınızı öğrenememe ve maalesef size verilenle yetinme durumu söz konusu olabilir. Bu sebeple, yargılamanın her aşamasında bilgi alınması, kararın mutlaka kontrol edilmesi son derece önemlidir.

- Sigorta şirketlerine karşı açılan davalarda önemli bir bilgi birikimi gerekli olduğundan karşınızda muhatap olarak bilgi alabileceğiniz bir avukat olmadan ve bilgileri teyit etmeden kesinlikle vekaletname çıkarmamaya ve alacağınızı temlik etmemeye dikkat edin.

Belirtilen bu hususlar açılacak davaya ilişkin dikkat edilmesi gerekenlerden yalnızca birkaçıdır. Dolayısıyla, herhangi bir hak kaybına uğramamak adına hasar şirketleri tarafından çalışmış oldukları bir büronun ismi verilerek tazminat alacağına ilişkin arandığınız takdirde mutlaka avukatla direkt görüşmenizde veya bu konuya ilişkin bilgi sahibi bir başka avukata danışmanızda fayda olacaktır.

Av. Elif Gökçe Uçar