Genel Olarak

Kamu düzeni ve güvenliğin sağlanması, suçla mücadelede kolluğun etkin bir rolü vardır. Genel asayişin korunması ve tehlikenin önlenmesi amacıyla başvurulan bir faaliyet de önleme aramasıdır. Önleme arası kolluğun suç öncesi görevleri içinde yer alan bir idari kolluk faaliyetidir. Önleme araması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) madde 8, Anayasa madde 20-21, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK) madde 9, Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği (AÖAY) madde 19’da düzenlenmiş olup, ayrıca çok sayıda uluslararası sözleşme, kanun ve yönetmelik içerisinde de  düzenlenmiştir.  

Henüz ortada bir suç yokken başvurulan önleyici nitellikteki önleme araması, bu yönüyle de adli aramadan ayrılmaktadır. Önleme aramasında adli aramadan farklı olarak suç işleme şüphesi bulunmadığından burada araştırılması gereken şart muhtemel bir tehlikenin bulunduğunu gösteren somut vakıaların olup olmadığıdır. Bu nedenle önleme aramasında “makul sebep”, adli aramalarda ise makul şüphe aranmaktadır. 

AÖAY’nin 19. Maddesi önleme aramasının tanımına yer vermiştir. Buna göre; Millî  güvenlik ve kamu düzeninin, genel sağlık ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, taşınması veya bulundurulması yasak olan her türlü silâh, patlayıcı madde veya eşyanın tespiti amacıyla, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mülkî âmirin yazılı emriyle ikinci fıkrada belirtilen yerlerde, kişilerin üstlerinde, aracında, özel kâğıtlarında ve eşyasında yapılan arama işlemidir" şeklinde tanımlanmıştır. Maddenin tanımından da anlaşılacağı üzere  önleme araması kural olarak hakim kararı ile yapılacak olup, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amirin yazılı emriyle yapılacaktır. Kolluğun kendi içindeki birim amirlerinin emri ile önleme araması yapılamaz1. Öte yandan 2559 Sayılı PVSK'nun 9/6. maddesi uyarınca spor karşılaşması, miting, konser, festival, toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği veya aniden toplulukların oluştuğu hâllerde gecikmesinde sakınca bulunan hâlin bulunduğu kabul edilmekte olup bu hallerde hakim kararı veya mülki amirin yazılı emri aranmayacaktır. 

Kolluk tarafından, somut tehlikenin oluştuğunu gösteren belirlemeler önceden tespit edilip aramanın yapılması önerilen yer ve zaman ile birlikte o yer mülkî âmirine yazılı olarak iletilir. İllerde vali veya bu konuda yetkilendirdiği yardımcısı ve ilçelerde ise kaymakamı ifade eden mülki amir, kolluğun talebini uygun bulursa hâkimden arama kararı talep eder; ancak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde kendisi de yazılı arama emri verebilir. 

PVSK m. 9/3’de önleme aramasının yapılabileceği yerler; 

a) 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamına giren toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapıldığı yerde veya yakın çevresinde,

b) Özel hukuk tüzel kişileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya sendikaların genel kurul toplantılarının yapıldığı yerin yakın çevresinde,

c) Halkın topluca bulunduğu veya toplanabileceği yerlerde,

ç) Eğitim ve öğretim özgürlüğünün sağlanması için her derecede eğitim ve öğretim kurumlarının idarecilerinin talebiyle ve 20 nci maddenin ikinci fıkrasının (A) bendindeki koşula uygun olarak girilecek yüksek öğretim kurumlarının içinde, bunların yakın çevreleri ile giriş ve çıkışlarında, 

d) Umumî veya umuma açık yerlerde

e) Her türlü toplu taşıma araçlarında, seyreden taşıtlarda.

PVSK’da önleme araması yapılabilecek yerler bu şekilde düzenlenmiştir. Bununla beraber PVSK madde 9/4’de konutta, yerleşim yerinde ve kamuya açık olmayan işyerlerinde ve eklentilerinde önleme araması yapılması yasaklanmıştır. 

Özellikle uygulamada adli arama ve önleme aramasının oldukça fazla karıştırıldığı söylenilebilir. Ancak birbirinden oldukça farklı olan adli arama ve önleme aramanın ayrımını iyi bilmek gerekmektedir. Özellikle kolluk tarafından önleme araması kararı ile usulsüz bir şekilde arama yapılarak delil elde edilmeye çalışılmaktadır. Bu durum beraberinde birçok hak ihlalini getirmektedir. Adli arama kararı gerektirecek bir olayda önleme araması kararına dayanarak arama yapılması halinde yapılan arama faaliyetinin usulsüzlüğü gündeme gelecektir. 

Nitekim de Yargıtay 10. Ceza Dairesi vermiş olduğu bir kararda; somut olayda hakkında iletişimin dinlenmesi kararı verilen sanığın, kullanıcı şahıslarla buluşacağının tespit edilmesi üzerine kolluğun olay yerine gidildiği, sanığın kullanıcıların aracına bindiği ve araç durdurularak yapılan aramada sanığın kasketinin içinde suç konusu uyuşturucu madde bulunduğu tespit edilerek sanık hakkında kamu davası açıldığı ancak  somut durumda hakkında iletişimin tespiti bulunan sanığın, diğer şahıslarla buluşacağı ve atılı suçu işleyeceği yönünde kuvvetli suç şüphesi bulunmasına rağmen CMK'nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde "adli arama kararı" veya “yazılı adli arama emri” alınmadan, önleme araması karar ile arama yapılması hukuka aykırı olacağı yönünde karar verilmiştir. Bu kararda üzerinde durulan sorun, hukuka aykırı bir arama sonucu elde edilen delilin kullanılması ile elde edilen diğer bir delilin ceza muhakemesinde kullanılıp kullanılamayacağıdır. AngloAmerikan hukukunda zehirli ağacın meyvelerinin de zehirli olacağı görüşünden hareketle, bu tür delillerin ceza yargılamasında kullanılamayacağı kabul edilmektedir

Yine önleme araması esnasında suç şüphesi ile karşılaşılması halinde, var olan önleme araması kararına dayanılarak adli arama yapılamaz. Burada adli arama kararı alındıktan sonra aramaya devam edilmesi gerekir. Aksi halde yapılan işlem hukuka aykırı hale gelir. Bir delil elde edilmiş ise bu delil de yargılamada kullanılamaz.

Sonuç olarak kamu güvenliğin sağlanması açısından önleme araması büyük bir zorunluluktur. Bu haliyle de suç öncesi alınacak tedbirler hayati önem arz etmektedir. Önleme araması bu noktada toplumsal barış ve güvenliğin sağlanmasında büyük öneme sahiptir. Ancak önleme aramasında yetkiler kullanılırken Hukuk Devleti’nin gereklerine uygun hareket edilmeli ve kişilere mağduriyet yaşatılmamalıdır. Arama faaliyetinin uygulayıcısı olan kolluk görevlileri keyfiliğe mahal bırakılmaması amacıyla daha fazla eğitilerek bunun kapsam ve kalitesi arttırılmalıdır. Aksi halde aramaya maruz kalacak kişilerin mağdur olmaları kaçınılmaz olacaktır.

Stj. Av. Gülistan ZENCİR

------------

Kaynaklar

1 Yargıtay Ceza Genel Kurulu 26.06.2018 T. 2016/761-2018/305 K.

YURTCAN, Erdener, “PVSK Değişikliğine Dair Birkaç Not”, Güncel Hukuk, Ağustos 2007/8-44 sayı

AKDEMİR, Mehmet, Türk Hukukunda Önleyici Arama,