Vatandaşlık hakkının kazanımı temel olarak, doğumla kazanılan vatandaşlık ve sonradan kazanılan vatandaşlık olmak üzere iki ayrımda düzenlenmektedir. Sonradan kazanılan vatandaşlıklar, ülkelerin iç hukuklarının sonucu olarak, yabancıya belirli şartların sağlanması sonucu tanınan vatandaşlık hakkıdır. Doğumla kazanılan vatandaşlık hakkı ise yine ülkelerin soy bağı esası (JusSanguinis) ve toprak esasına (Jus Soli) dayalı olarak sağladığı düzenlemelerin sonucu olarak kazanılır.

Değinmekte fayda varki, Roma Hukuku temellerine dayanan ’Jus Sanguinis’ (Right of Blood),vatandaşlık hakkının kazanımını kan bağı esasına dayandıran bir görüştür. [3]Jus Sanguinis’e göre yeni doğan çocuk doğrudan anne ve babasının sahip olduğu etnik köken göz önünde bulundurularak vatandaşlık hakkı kazanmaktadır.[4]

İkinci bir görüş ise İngiliz Hukuk Sistemi temeline dayanan ve toprak esasına bağlı vatandaşlık hakkı tanıyan ‘Jus Soli’ (Right of the Soil)’dir[5]. Jus Soli ise, başta Birleşik Devletler ve Kanada’nın iç hukuk düzenlemelerinde kabul gördüğü, vatandaşlık kazanımının bireyin ülkenin topraklarında doğmuş olmakla sağlanacağı görüşünü benimsemektedir.

Jus Soli, her ne kadar İngiliz Hukuku temellerine dayanmış olsa da, 1981 Britanya Vatandas-şlık Kanunu’na (BritishNationalityAct 1981)[6] göre, 1 Ocak 1983’den beri Birleşik Krallık’ta doğan çocuğun vatandaş olabilmesi için en az bir ebeveynin Birleşik Krallık vatandaşı olması veya yasal olarak Birleşik Krallık’ta yerleşik oturum hakkı sahibi (Indefinite Leave to Remain) olması gerekmektedir. Birleşik Krallık’ın bu bağlamda vatandaşlık hakkı için soy bağı esasını kabul ettiği söylenilebilir.

Ülkemiz kanunları üzerinden ele alırsak, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’na göre[7], ‘’Türk vatandaşlığı doğumla veya sonradan kazanılır.’’ Aynı Kanun, doğumla kazanılan vatandaşlığın soy bağı esasına[8] (JusSanguinis) ve doğum yeri esasına[9] (Jus Soli) dayandırılmasını ayrı ayrı koşullandırarak hükme bağlamıştır. Bu bağlamda, Türk ana veya babadan doğan çocugun Türk vatandaşlığı kazanımı düzenlenmişken, doğum yeri esası için, Türkiye'de doğan ve yabancı ana ve babasından dolayı doğumla herhangi bir ülkenin vatandaşlığını kazanamaması durumunda çocuk Türk Vatandaşı olabilmektedir.

Kavramlar üzerinden devam edecek olursak, ’’Dünya Vatandaşlığı’’ kavramı, anlamının içini tam dolduramayan ve temel anlamı dışında bir de yan anlamı olan bir kavramdır. Bireyin uluslarası topluma kanalize olabilmesi, mobilite olarak da anlamlandırılabilen, küreselleşme ve dünya üzerinde gerçekleşen hemen hemen herşeyden haberdar olabilmesi ve dahil olabilmesi Dünya Vatandaşlığı kavramının yan anlamını oluşturduğu söylenebilir. Günümüzde ana dili dışında ikinci bir dile hakim olabilen hemen herkesin, Dünya üzerinde gerçekleşen birçok olaydan sosyal medya ve benzeri platformlar aracılığı ile haberdar olabilmesi, yorum yapabilmesi ve üzerinde düşünebilmesi bu yan anlamın içini doldurduğu söylenebilir.

Diğer bir yandan Garry Davis tarafından 19 Kasım 1948’de ortaya atılan yeryüzünde yaşayan insanların ırk, renk, dil ve inanç ayrımı olmaksızın Dünya’nın vatandaşları olduğu fikri ve bundan kaynaklı olan dünya vatandaşlığıdır. [10]Hatta Garry Davis, bunu bir adım daha öteye taşıyarak, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi 2. Bölüm, Madde 13’e göre 1954 yılında kurduğu, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Dünya Hizmet Kurumu tarafından sağladığı sözde Dünya Vatandaşlığı Pasaportudur.[11]Her ne kadar bu belge Ekvator[12], Moritanya[13], Tanzanya[14] ve Tago[15] gibi Afrika ülkelerine giriş izni verse de, uluslarası toplum nezdinde kabul görmemiş ve Garry Davis 20’den fazla kez bu belge ile giriş yapmaya calıştığı için tutuklanmıştır. Dolayısı ile Birleşmiş Milletler ve buna bağlı olarak uluslararası toplum nezdinde hali hazırda kabul gören herhangi bir Dünya Vatandaşlığı Pasaportu söz konusu değildir.

Değinilmesi gereken diğer bir önemli nokta ise uçakta doğan çocuğun doğum yerinin tespiti meselesidir. 7 Aralık 1944’te 26 ülke tarafından imzalanan Şikago Konvensiyonu[16] (The Convention on International Civil Aviation) Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünü Kurmuş ve bu alanda ceşitli düzenlemeler oluşturulmuştur. Birleşmiş Milletler’in, Sikago Konvensiyonu’nun ve ülkelerin kendi düzenlemelerine göre, doğum yerinin belirlenmesi için ihtimaller sırası ile aşağıdaki gibidir:

- Uçağın varış yerinde doğmuş olacağı görüşü,

- Uçağın tescil edildiği bayrak devleti toprağı sayılması ve bu durumda tescilli olduğu ülkede doğmuş sayılacağı görüşü ve

- Uçağın hava sahasında bulunduğu ülkede doğmuş sayılması görüşüdür.

Hal böyle iken, uçakta doğan çocuğun doğum yerinin belirlenmesi noktasında, ucağın bayrak devletinin, varış yerinin ve hava sahası devletinin iç hukuk düzenlemelerine ve bu devletlerin uluslararası düzenlemelere taraf olup olmadığına bakılması gerekmektedir.

Doğum yerinin belirlenmesi, çocuğun vatandaslığının belirlenmesi adına, kan bağına dayalı kazanmış olduğu vatandaslığının dışında toprak esasına dayalı vatandaşlık kazanması için bakılması gereken ilk kısımdır. Sonraki aşama ise yukarıdaki ihtimaller ışığında, kan bağına dayalı olduğu vatandaşlık dışında bir vatandaşlık kazanımı için doğum yerinin belirlendiği ülke hukukunda toprak esasına dayalı vatandaşlık hakkının kazanılıp kazanılamayacağıdır.

Tüm bilgilerin ışığında farazi bir örnek verilecek olunursa, uçakta doğan çocuğun, uçağın varış noktasındaki ülkesi Sikago Konvensiyonu’na taraf ülke olması durumunda, aynı zamanda bu ülkenin iç hukuku, vatandaşlığın kazanımı yollarından toprak esasına hak sağlaması durumunda, çocuğun bu ülke üzerinde vatandaşlık hakkı iddiası kurulabilinecektir.

Dolayısı ile birden fazla koşulun bir araya gelmesi ve tüm durumların ayrı ayrı ele alınması gereken bu gibi gift durumlarda, ‘’UÇAKTA DOĞAN ÇOCUK DÜNYA VATANDAŞI OLUR’’ gibi asılsız ve kavramlarının karşılığını vermeyen, yukarıda açıklanmış olan bilgilerin tümünü toptan katleden açıklamaların hukuk nezdinde bir karşılığının olmadığı gözler önüne serilmektedir.

.

Ahmet Sait Hüsrev

Londra, Birleşik Krallık

-----------------------------------------------

[1] 18.12.2018 itibari ile 70’den fazla ülke sözlesmeyi imzalamıştır. Güncel liste icin bakınız : (https://treaties.un.org/pages/ViewDetails.aspx?src=TREATY&mtdsg_no=V-4&chapter=5&lang=en)

[2] Sözleşmenin orjinal hali icin bakınız: (http://www.un.org/en/development/desa/population/migration/generalassembly/docs/globalcompact/TreatySeries_989_175.pdf)

[3] Kostakopoulou, Dora (2008). The Future Governance of Citizenship. Cambridge University Press. pp. 26–27.

[4] Örnek olarak; Almanya, Finlandiya, İrlanda, İran, İsrail, ,İtalya, Birleşik Krallık.

[5] Vincent, Andrew (2002). Nationalism and Particularity. Cambridge; New York: Cambridge University Press.

[6] S.1, The British Nationality Act 1981

[7] 5901 Türk Vatandaşlığı Kanunu Madde 5.

[8] 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu, Madde 7.

[9] 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu, Madde 8.

[10] http://www.worldservice.org/gov.html

[11] http://www.worldservice.org/docpass.html?s=1

[12] Ekvator tarafından belgenin kabul edildiğine dair yazı için bakınız:
(http://www.worldservice.org/letters/ecuador.gif)

[13] Moritanya tarafından belgenin kabul edildiğine dair yazı için bakınız:(http://www.worldservice.org/letters/mauritan.gif )

[14] Tanzanya tarafından belgenin kabul edildiğine dair yazı için bakınız:(http://www.worldservice.org/letters/tanzltr.gif )

[15] Tanzanya tarafından belgenin kabul edildiğine dair yazı için bakınız: (http://www.worldservice.org/letters/togo.gif )

[16] The Convention on International CivilAviation - the International CivilAviation Organization (ICAO), ( https://www.icao.int/publications/pages/doc7300.aspx )