Vajinismus sebebiyle boşanma konusunu detaylarıyla ele almadan önce vajinismus kavramının ne olduğundan kısaca bahsedelim.

Vajinismus, kadınların cinsel ilişki esnasında farklı bir duyguya bürünerek kasılıp ilişki kuramama durumudur. Çoğu zaman bilinçaltına yerleşmiş bir takım korkular ve yanlış cinsel bilgilendirilmeler sonucunda bu hastalık meydana gelmektedir. Kadın, ‘kendini koruma mekanizması’ ile elinde olmadan eşine karşı koymakta ve cinsel birleşim gerçekleşememektedir. Bu süreç günleri, ayları bulduğu gibi bazen uzun seneleri de bulabilmektedir.

Türkiye'de cinsel tedavi merkezlerine vajinismus nedeniyle başvuran hastaların oranı %62,2-75,9 arasındadır. Başvurucuların yarısından çoğu bu durumu kabul edip tedavi olurken bir kısmı da tedaviden kaçınmakta ve bu gerçekle yaşamaya devam etmektedir. İşte bu durum çiftlerde boşanma konusunu gündeme getirmektedir.

Eşlerin vajinismus yüzünden boşanma noktasına kadar gelmesi Türkiye’de çok sık rastlanan bir durumdur. Peki, vajinismus bir boşanma sebebi midir? 

Bu soruya net bir cevap vermek doğru olmayacaktır. Çünkü her vakıa kendi içerisinde değerlendirilir. Hakim, bu tür dosyalarda inceleme yaparken ilk olarak vajinismusun hangi derecede olduğu yani tedavi edilebilirliğini belirleme amacıyla bilirkişiye başvuracaktır. Bilirkişiden gelen rapor kadının tedavi edilebileceği yönündeyse bakılacak ikinci önemli husus kadının tedaviyi kabul edip etmediğidir. Eğer vajinismus sorunu yaşayan kadın tedavi olmayı kabul ederse bu durumda boşanmak yerine kocanın eşine tedavi konusunda destek olması beklenecektir. Zira böyle bir durumda psikolojik açıdan zor dönemde olan kadının korkularını yenmesi açısından eşlerin desteği büyük önem taşır.  

Kadının vajinismus tedavisini makul bir süredir kabul etmediği durumlarda, bu durum hem boşanmaya hem de tazminata konu olabilecektir. Yargıtay, tedaviden kaçan kadını eşine karşı kusurlu kabul etmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2002/1552 E, 2003/2680 K, 20. 03. 2003 T. sayılı değerlendirmesin de, evlenmenin sosyal ve duygusal nedeninin yanında çiftlerin cinselliğe ilişkin fiziki durumlarının normal yapıda ise, psikolojik nedenler sebebiyle evlilik birliği çerçevesinde ilk gece korkularına bağlı zamanla gelişen vajinismusa bağlı cinsel ilişkiye giremeyen çiftlerin evlilik birliğini temelinden etkilediğini onaylamıştır.

Burada önemli olan husus, kadının vajinismus tedavisini makul bir sürede kabul edip etmediğidir. Tedaviden kaçınılması durumunda kocanın evi terk edip boşanma davası açmasını Yargıtay haklı bulmuştur. Fakat kadının tedaviyi kabul etmesi durumunda vajinismus tedavisi devam ederken erkeğin vajinismus nedenine dayanarak boşanma davası açması “hastalıkta ve sağlıkta” devam etmesi gereken evlilik birliğinin yükümlülüklerini ihlal ettiği anlamına gelir. Bu nedenle tedavi devam ederken boşanma davası karara bağlanamaz.  Kadının tedaviyi kabul etmesi ve başlaması durumunda eşinin bu süreçteki desteği çok önemlidir. Yargıtay bir kararında;

Vajinismus olan kadının tedavi için tedavi kurumlarına başvurduğu, tedavi gördüğü, ancak bu tedavi süresinde katılım ve çözüm arayışını birlikte sürdürmesi gerekli olan erkek eşin kadını tedavisi sırasında yalnız bıraktığı, onunla beraber tedaviyi sürdürmediği, bu nedenle kadının tedavisinden bir sonuç alınamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Vajinismus problemi nedeniyle cinsel ilişki kurulamaması kadına kusur olarak yüklenemez.’’ şeklinde karar vermiştir.

Bu sorun karşısında eşlerin sabırlı ve birbirlerine karşı hoşgörülü olması büyük önem arz eder. Hastalıkta ve sağlıkta diyerek çıkılan yolda çaba göstermeden pes etmek ve evliliği sonlandırmak doğru değildir. Çiftler birbirlerine destek olarak bu sorunla başa çıkmaya çalışmalı ve boşanmayı en son çare olarak görmelidirler.