YAPAY ZEKÂ VE AKILLI SÖZLEŞMELER 

(Artifical Intelligence & Smart Contracts)

1. GİRİŞ

21.yüzyılda teknolojinin gelişmesiyle birlikte bireyselliğe ve özgürlüğe dayanan “Dijitalizm” kavramı, finans ve hukuk alanlarında birtakım yenilikler geliştirerek hukuk ve finans dünyasında sorgulamalara yol açmıştır. Bununla birlikte; süreç içerisinde yeni sistemlerin geliştirilmesi ve yeni düzenlemelerin ortaya çıkarılması gündeme gelmektedir. İşbu yazının devamında Dijitalizme bağlı Blockchain ve ilerleyen zamanlarda uygulama alanı bulacak Akıllı Sözleşmeler (Smart Contracts)’den bahsedilecektir. Akıllı Sözleşmeler’ den bahsedebilmek adına Blockchain Sistemini de etraflıca bilmek gerekmektedir. Söz konusu Blockchain sistemi, ortaya çıktığı ilk zamanlarda pek ilgi çekmemişti ve üzerinde gerektiği kadar durulmamıştı. Ancak günümüzde, Blockchain sistemine özgü yasalar ve yönetmelikler düzenlenmekte ve blockchain sisteminin önemini kavrayan devletler bu sisteme özgü düzenlemeler gerçekleştirip bu sayede sisteme hukuki bir boyut kazandırmaktadırlar. Hepimizin bildiği üzere Blockchain temelde uçtan uca (peer to peer) bir ödeme sistemi. Ancak bununla sınırlı olmayıp, hukuki sistemlerimizi ve devlet yönetimini de etkileyecek boyuta ulaşmıştır. İşbu yazıda bahsedilen Yapay Zekâ kavramının Blockchain sistemine uygulanmasıyla birlikte Akıllı Sözleşmeler (“Smart Contracts”) ortaya çıkacak ve günümüzden çok daha farklı bir düzene geçilecektir. Blockchain Sistemi içerisinde yer alan ve blockchain sistemini kullanan birçok bireyin aklındaki en temel sorulardan birisi: “Smart Contracts yani akıllı sözleşmeler nasıl çalışır ve yapay zekâ bunun neresindedir?” sorusudur. Bu soruya gereken cevabı verebilmek adına öncelikle Blockchain sisteminden bahsetmek gerekecektir.

2. BLOCKCHAIN VE BITCOIN

Aslında yukarıda da belirtildiği gibi blockchain uçtan uca bir para transferi sistemidir (peer to peer). Söz konusu sistemin bu denli tutulmasında ise; kriptolu oluşunun (Şifreli bir sistem), kimseye ait olmamasının, sistemde aracı kişi ya da kurumlar bulunmamasının ve en temelde şeffaf bir sistem olmasının payı oldukça fazladır. Bitcoin ise bahsedilen Blockchain Sisteminde kullandığımız para birimidir.

Bitcoin para biriminin en temel özelliklerini sıralamak gerekirse:

- Diğer kullanılan para birimlerinden farklı olarak sonsuz miktarda üretilmesi mümkün değildir.

- Hiçbir şahsa, devlete ya da kuruma ait değildir.

- Şimdilik en güvenilir para birimi olarak nitelendirilmektedir.

- Kriptoludur. Yani bir kripto paradır. (crypto currency= işlemleri güvence altında tutmak adına bir kriptografi yani şifreleme sisteminin kullanılmasıdır.)

Yukarıda bahsedilen Blockchain sistemindeki en önemli özelliklerden birisi söz konusu sistemde herhangi bir aracı olmamasıydı. Aracı derken ise yalnızca finansal aracı olarak düşünülmemeli, hukuki anlamda da herhangi bir aracı bulunmamaktadır. İşte bu anlamda akıllı sözleşmeler de devreye girmektedir. Akıllı Sözleşmeler, Blockchain sisteminin “Kripto” tekniği sayesinde meydana getirilecektir. Herhangi bir hukuki aracılığa, danışmanlığa gereksinim duyulmaksızın, kripto tekniği ile günümüzde avukatların en temel niteliklerinden biri olan “sözleşme hazırlama” bu sayede otomatik hale getirilecektir.

3. AKILLI SÖZLEŞMELER (SMART CONTRACTS)

Yukarıda bahsedilen Bitcoin gibi birçok para birimi mevcuttur. Etherium ve Ripple da kripto para birimlerinden birkaçıdır. Bu para birimlerinin işlevlerinden en temeli hesaplar arası para transferi sağlanmasıydı. Ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte para transferi ötesinde yeni bir işlevleri daha gündeme gelmiştir. İşte bu yeni işlev, dijital para transferinin ötesinde yeni bir işlem paradigması meydana getirebilmektir. Bu yeni işlem paradigması; bu kripto ağların, mahkemeler, avukatlar, bankalar veya gerçek birtakım kişileri içermeyen işlemler ve mutabakatlar yaratma niteliğini ortaya koyabilmektir. Aslına bakarsak, Akıllı Sözleşmeler çok yeni ve gelişmelere açık bir uygulama çeşididir.

Akıllı Sözleşmeler sayesinde, klasik bir sözleşmenin hazırlanması süreci otomatik hale getirilir. Gerçek kişilerin sözleşme sürecine katılımı olmaksızın, sözleşme süreci yerine getirilir, sözleşme tarafların vaatlerine göre düzenlenir ve uygulanması sağlanır. Bu sistem sayesinde; işletmenin masrafları azalabilir, hatalar en aza indirilebilir ve en önemlisi de zamandan tasarruf sağlanır. En önemlisi de, taraflar arasındaki çıkar dengesi söz konusu sistem sayesinde dengelenir ve tarafların karşılıklı ilişkileri verimli bir şekilde yapılandırılmış olur. Akıllı Sözleşmeler ilk kez Nick Szabo tarafından merkezi olmayan kayıtlar sayesinde keşfedildi (“Ledgers”).

Aslında Szabo’nun bu teorisi “Böyle olursa şöyle olur” temeline dayanmaktaydı. Sözleşmelerin ilerleyen zamanlarda gerçek kişiler kullanılmaksızın otomatik olarak yapılabileceğini ileri sürüyordu. Blockchain sistemi ile birlikte Szabo’nun teorisi gerçeğe daha kısa zamanda dönüştü. Szabo, Akıllı Sözleşmelerden “Bir sözleşmenin koşullarını yerine getiren bilgisayarlı işlemler protokolü” olarak bahsetmiştir. (Szabo, Nick, Smart Contracts, 1994)

Günümüzde Etherium altyapısı ile akıllı sözleşmeler yapılmaktadır. Etherium’u, Bitcoin ve Ripple’dan ayıran en büyük fark da buradadır. Etherium ile bir akıllı sözleşme yaratılabiliyor ve kullanıma sunulabiliyorken henüz Bitcoin ve Ripple tabanlı akıllı sözleşmeler henüz uygulamaya sunulmamıştır. Akıllı Sözleşme fikri Szabo tarafından ilk kez gündeme getirildiğinde, günümüzde kullanılan otomat makinalarıyla özdeşleştirilmişti. Otomatlara para atarak ardından da istediğimiz ürünün numarasını tuşlayarak sisteme belirli bir komut göndermiş oluyoruz. Ardından istediğimiz yiyeceği ya da içeceği herhangi bir aracı kişi olmaksızın alıyoruz. İşte akıllı sözleşmeler de bu örnekteki sistem aracılığıyla çalışıyor. Önceden belirlenmiş bir kodun sistemde belirlenen bir veri aracılığı ile harekete geçirilmesi sağlanıyor. Bu sağlanırken de tüm süreç şeffaf bir şekilde izlenebiliyor ve aracılara kapalı konumda tutuluyor. Akıllı sözleşmelerin çalışma şeklini başka bir şekilde açıklamak gerekirse; sözleşmeler belirli şifreler aracılığıyla bilgisayar diline dönüştürülüp kodlar halinde bloklarda saklanıyor. Kopyalanmış sözleşmelerin tarafları ise tamamen anonim olarak tutuluyor. “Individual Privacy” bu şekilde korunurken, kod parçalarına birtakım görevler ve işlemler yükleniyor ve işlem yüklü kod parçacıkları hazırda bekletiliyor. Aynı otomatlardaki gibi komut geldiği anda bu kod parçacıkları söz konusu işlemi yerine getirmek adına harekete geçiyor, sözleşme şartları sağlanıyorsa işlem başarılı bir şekilde gerçekleştiriliyor. Sistemdeki şartların sağlanamadığı durumlarda ise işlem tamamlanmaksızın iptal ediliyor. Yukarıda bahsettiğim gibi Akıllı Sözleşmelerde yüksek şifreleme (kriptografi) yöntemleri kullanıldığından oldukça yüksek bir güvenlik sisteminin bulunduğunu söyleyebiliriz.

Buna göre; borçlu uyrukları ve borçluya ilişkin diğer özel nitelikli kişisel veriler, ödeme koşulları, alacaklıya ilişkin özel nitelikli kişisel veriler, gizlilik ve diğer sözleşme koşulları Akıllı Sözleşmeler sayesinde düzenlenip saklanırken, hatalar bu esnada minimalize edilir. Riskler ve güvenilir birtakım aracılara duyulan gereksinim bu sayede olabildiğince azaltılır. Aynı zamanda söz konusu akıllı sözleşmeler sayesinde; yargılama giderleri, icra giderleri, diğer işlem maliyetleri ve olası dolandırıcılıktan doğabilecek kayıplar da bu sayede bertaraf edilecektir. Sistemin işleyişine bakacak olursak: Akıllı Sözleşmeler bir yazılım olup, sistem içerisinde muhafaza ediliyorlar. Denetimleri ise Blockchain sistemi içeren bir bilgisayar ağı tarafından gerçekleştiriliyor. Parasal değeri mevcut her türlü anlaşma bu sayede güvenilir ve aracısız bir şekilde gerçekleştiriliyor. Söz konusu işlemde herhangi bir gerçek kişi bulunmadığından, avukatlara ve notere de gereksinim bulunmuyor. Akıllı bir sözleşme sayesinde, taraflar sistemdeki kodun kurallarına bağlı kalacaklarının taahhüdünü vererek sözleşmeyi kurmuş oluyorlar. İfa zamanı, yükümlülükler koda bağlı olarak otomatikman gerçekleştiriliyor. Bu sayede taraflar arasında anlaşmazlık ortaya çıkması olasılığı en aza indiriliyor. Tarafların karşılıklı çıkarları sistemdeki yazılım tarafından korunuyor, tarafların hak ve borçları ise yine bu sistem tarafından gözetiliyor. 

Akıllı Sözleşme ile ev kiralayan birini düşünün. Kiracı, kirasını ödemezse sözleşmeyi ihlal etmiş sayılır ve buna göre akıllı sözleşme haciz protokolünü çağırır. Ardından, protokol ev anahtarlarının kontrolünü sistem üzerinden bankaya verir. Her ne kadar yukarıda mahkemelere ve avukatlara olan ihtiyacın azalacağından bahsetmiş olsak da akıllı sözleşme ilişkisine girmeden önce taraflar işlemsel danışmanlık veren avukatlara ihtiyaç duyabilirler. Yazılım bazlı bir sistemin yaratacağı sözleşmeye ve bu sözleşmenin yükümlülüklerine uymadan önce daha açık ve şeffaf bilgi almak isteyebilirler. İşte bu konuda avukatlara yine ihtiyaç duyulacaktır. Örneğin günümüzde, şirketler ve kimi kamu kuruluşları akıllı sözleşme uygulamaları geliştirmektedir. Bir akıllı sözleşme uygulaması olan Counterparty, Swarm şirketi kurucuları arasında kar payı dağıtmakta, kar paylaşımı yapmakta, alınan yönetim kurulu kararlarını denetlemekte ve şirket tarafından yapılacak yatırımların kararlarını almaktadır.

Uygulama alanı geliştikçe bu sözleşmeleri özellikle sigortacılık, bankacılık (kredi kullanımı), yasal işlemler, kira ve satış sözleşmeleri gibi birçok alanda kullanabilir hale geleceğimizi düşünmekteyim.

Örneğin, günümüzde ABD’li kanun koyucular teknolojik IT tabanlı bilgi desteği alarak, Akıllı Sözleşme ve Blockchain kavramlarına yönelik HB2417 Sayılı Kanun ile hem elektronik kayıt ve imzaların hukuki boyutunu düzenlemiş hem de bu kanunda Blockchain sistemine ve Akıllı Sözleşmelere yönelik atıflarda bulunmuşlardır. Bu da ABD’li kanun koyucuların Blockchain ve Akıllı Sözleşme kavramlarını ne denli önemsediğinin en temel göstergesidir. Ek olarak, kanunda herhangi bir boşluğa ve açık yoruma yer verilmemiş, sınırlar somut bir şekilde çizilmiştir. Her geçen gün ülkeler Blockchain ve Akıllı Sözleşmeler ile ilgili dijital politikalar belirlemeye devam ediyor ve en son 2017 senesinde Avrupa Parlamentosu tarafından ortaya koyulan “Blockchain Teknolojisi Hayatımızı Nasıl Etkileyecek?” isimli raporda yine Akıllı Sözleşmelerden ve Yapay Zekâ teknolojisinden bahsedilmiştir. (Suberg, William: Estonia Eyes Blockchain, Artificial Intelligence For Legal Sphere)

4. AKILLI SÖZLEŞMELERİN YARARLARI

Yapay zekalı akıllı sözleşmelerden bahsetmeden önce akıllı sözleşmelerin yararlarına bakacak olursak:

- Aracı herhangi bir kişi ya da kurum bulunmadığından süreç hızlanır.

- Aracı kişi ya da kurum bulunmadığından giderleri azaltır.

- Sözleşmeler kodlarla şifrelenerek kayıt altında tutulduğundan güvenlik üst düzeydedir ve sözleşmelerin kaybolma ihtimali yoktur.

- Sistem riskleri en aza indirdiğinden olabilecek hata oranı en aza indirilir.

- Tarafların çıkarları dengede tutulur. Her iki tarafında hak ve yükümlülükleri objektif olarak sistem bazında belirlenir ve garanti altına alınır.

En temelde hukuki bir sözleşmeyi düşünelim. Bu sözleşmeyi akdederken taraflar avukatlarına ya da aracılarına belirli bir ücret öderler. Yani söz konusu işlem belirli bir ücret dahilinde gerçekleştirilir. Akıllı Sözleşmelerde aracı bulunmadığından masraflar en aza indirilse dahi işlemleri gerçekleştirebilmek adına cüzi bir ücretin burada da ödenmesi gerekeceği unutulmamalıdır. Bir de akıllı sözleşmelerin işlem anından itibaren üst düzey güvenlik sağladığını yukarıda belirtmiştim. Ancak her gün gelişmeye devam eden teknolojiyi düşündüğümüz zaman, akıllı sözleşmelerin de kusursuz olduğunu söylemek pek doğru olmayacaktır. Zira, kodların hackerlar tarafından kırılması her ne kadar zor olsa da imkansız değildir. Ayrıca, kodları şifreleyenlerin ve belirleyenlerin de insan olduğunu düşünürsek, bu kişilerin en ufak hatalarının dahi ciddi olumsuzlukları doğurması olasılığı her zaman bulunmaktadır.

5. YAPAY ZEKÂLI AKILLI SÖZLEŞMELER

Günümüzde insanlar Akıllı Sözleşme kavramını duydukları andan itibaren, ortada bir yapay zekâ teknolojisinin de bulunduğu düşünmektedirler. Ancak, ne yazık ki bu kanı doğru değildir. Şayet bir akıllı sözleşme ortaya çıkarmak istediğinizde bunu yapay zekâ teknolojisini kullanmadan da gerçekleştirebilirsiniz. Yukarıda, günümüzde yapılan akıllı sözleşmelerin birçok nedenden dolayı tam anlamıyla “kusursuz” olamayacağından bahsetmiştim. İşte bu esnada bir akıllı sözleşme yapılma aşamasında, yapay zekâ kullanımı olduğu takdirde sözleşme kusursuz bir şekilde hazırlanabilecektir. Sözleşmenin geçerlilik kazanmasında yapay zekânın etkisi oldukça fazladır. Yani yapay zekâ desteği olmadan bir akıllı sözleşmenin aktif hale gelmesi düşünülemez.

Akıllı sözleşmelerde kodlarla yapılan şifreleme sayesinde üst düzeyde güvenlik sağlanıyordu. Ancak, işbu güvenlik sağlanırken hukuki denetim şifreleme nedeniyle gerçekleştirilemiyordu. Dolayısıyla yapay zekâ, bir akıllı sözleşmeye dahil edildiğinde tüm bu hukuki geçerlilik denetim mekanizması da sağlanmış olacaktır. O halde; yapay zekânın bulunmadığı bir akıllı sözleşme ile klasik gerçek kişi bazlı bir sözleşmeyi karşılaştırdığımızda hiç şüphesiz hukuki anlamda klasik sözleşme galip gelecektir. Anlatılanlar doğrultusunda yapay zekânın en başta hukuki geçerlilik denetimini sağladığını söyleyebiliriz. Yapay zekâ desteği ile herhangi bir yazılıma veya danışmana gerek olmaksızın, hukuken geçerliliği olacak akıllı sözleşmenin yaratılması mümkündür. (Omohundro, Steve: Cryptocurrencies, Smart Contracts, And Artificial Intelligence)

Peki yapay zekâ bunu nasıl sağlıyor?

Kullanıcıların/tarafların sisteme girdileri yapay zekâ sayesinde sözleşme şartlarını düzenleyen ve sözleşme yükümlülüklerini vadesinde yerine getiren akıllı sözleşme parçacıklarına çevriliyor. Bu parçacıklarda da yine belirli kodlar bulunuyor. Bu kodlarla birlikte, yapay zekâ tarafından sözleşme tarafları için diledikleri zaman mahkemeye de sunabilecekleri yasal geçerliliği bulunan evraklar hazır ediliyor ve tarafların her birine ayrı ayrı sunuluyor (kendi dillerinde).

Şu anda an itibariyle müşterilerine yapay zekâ yardımıyla hizmet vermeye başlayan pek çok firma mevcut. Bu firmalar geliştirdikleri yazılımlar sayesinde çok daha güvenilir işlemler yapılabilmesini sağlamakta. (Örneğin; Agrello isimli Şirket. Bu şirket yapay zekâ aracılığı ile müşterileri için bir akıllı sözleşme düzenlemiş. İsmi “Uygulanabilir Dağıtılmış Kod Sözleşmeleri- Executive Distributed Code Contracts”. Bu sözleşme ile, mevcut akıllı sözleşmelerin hukuki geçerlilik denetimi eksikliği yapay zekâ sayesinde giderilmiş olup tüm sözleşme şartları taraflar için bağlayıcı hale getirilmiştir.)

6. YAPAY ZEKÂLI AKILLI SÖZLEŞMELER BİR TEHDİT UNSURU MU?

Yapay zekâ (=Artifical Intelligence) günümüzde insanların gerçekleştirmekte olduğu programlamaya ve hatta konuşmaya varıncaya kadar birçok eylemi gerçekleştirmektedir. Akıllı sözleşmelerin hukuki anlamda geçerlilik kazanması için sürekli geliştirilen blockchain teknolojisi, yapay zekâ teknolojisinin gelişmesine önemli ölçüde ivme kazandırmıştır. Öyle görünüyor ki; ilerleyen zamanlarda insanlar tarafından gerçekleştirilecek birçok şey yapay zekâ teknolojisi ile anılacak.

Yapay zekânın kullanıldığı akıllı sözleşmeler her zaman bir risk taşımaktadır. Zira, en başta hatalı algoritmaya sahip yapay zekâ sözleşmede büyük sorunlar doğmasına neden olacaktır. Sözleşmenin yapılma aşamasında kötü yönetilecek bir yapay zekâ teknolojisi de hem mali açıdan hem de manevi açıdan çok büyük zararlara yol açabilir.

Yapay zekâ desteği ile sözleşmelere daha fazla geçerlilik kazandırılacağı ve taraflar için yararlı olacağı bilinse de yine de işlemin en üst basamağında her zaman insan olduğu unutulmamalıdır. Yapay zekânın yol açacağı sorunlar en nihayetinde insan faktörünün kontrolüne gelecek olsa dahi riskler ve oluşan hatalar geri dönülemez hasarlara yol açmış olabilir. Bu nedenle kontrol henüz tam anlamda sağlanamamışken yapay zekânın yüzde yüz güvenilir bir teknoloji olduğunu söylememiz mümkün değildir. Her zaman olası tehditlerin oluşumu söz konusudur ve buna göre akıllı sözleşmeler gerçekleştirilirken oluşabilecek risklere yönelik önlemler öncesinde alınmalıdır.

7. SONUÇ

Günümüzde Blockchain ve Akıllı Sözleşmeler’e yönelik, devletler tarafından getirilen düzenlemeler her geçen gün artış göstermektedir. Bu bağlamda, Blockchain ve Akıllı Sözleşmeler için geliştirilen düzenlemelerin, insana her geçen gün daha fazla entegre olan yapay zekâ kavramına ilişkin de geliştirilecek düzenlemelere de ön ayak olabileceği su götürmez bir gerçektir. Yapay zekâya yönelik alt yapı da ancak bu iki kavram aracılığı ile oluşturulabilecektir. Dünya’da hiçbir şahsın, şirketin ya da devletin güdümünde bulunmayan İnternet herkes tarafından kullanılan tüm devletlerin ortak yegâne iletişim aracıdır. İşte bu nedenle, ekonomik ve siyasi anlamda güçlü olmak isteyen her devlet dışa dönük olmalı ve gelişen teknolojiyi takip etmelidir. Gelişen yeniliklere göre hukuki düzenlemeler geliştirerek, bu yeniliklere somut bir şekilde ayak uydurmalıdır. İnternetin bulunduğu her ülkede Blockchain teknolojisi kullanılarak Akıllı Sözleşmeler akdedilebilir. İşte bu teknolojileri hayata geçirip kullanabilen devletlere karşın, bu teknolojilere seyirci kalan devletlerin dahi söz konusu sistemlere yönelik hukuki düzenlemeler yapmaları gerekecektir. (Omohundro, Steve: Srı Talk AI, Robotics and Smart Contracts)

Devletler nasıl ki siber güvenlik politikaları oluşturuyorsa aynı şekilde dijital güvenlik politikalarını oluşturmak da gelişen teknoloji karşısında bir o kadar önemlidir. Hukuk sistemlerinin ve bankacılık sektörünün devletler için en önemli yapı taşları olduğu günümüz dünyasında devletlerin gelişimi ve büyük gelişmeler yine bu iki sektördeki teknolojik dönüşümlerle sağlanacaktır. Bu iki sektördeki en büyük değişim ve gelişimler ise yukarıda bahsettiğim, yapay zekâ tarafından desteklenen akıllı sözleşmeler ve son teknolojiler sayesinde mümkün olacaktır.