I. İZALE-İ ŞÜYU DAVASI NEDİR?

İzale-i şüyu (paydaşlığın/ortaklığın giderilmesi) davası; paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konulu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar arasındaki birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. [1] Ayrıca belirtmek gerekir ki; izale-i şüyu davası basit yargılama usulüne tabidir.

II. İZALE-İ ŞÜYU DAVASININ KANUNİ DAYANAKLARI NELERDİR?

A. TMK madde 642/I: Paylaşmayı isteme hakkı

Bu hüküm uyarınca; mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilecektir.

B. TMK madde 698: Paylı mülkiyetin sona ermesi

Bu hüküm uyarınca; hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilecektir.

C. TMK madde 699: Paylaşma biçimi

Bu hüküm uyarınca ise; paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilecektir. Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamaması halinde ise paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim; malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.
Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur.

Önemle dikkat etmek gerekir ki; satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.

III. İZALE-İ ŞÜYU DAVASINDA TARAFLAR KİMLERDİR?

İzale-i şüyu davasında, taraflar belirlenirken esasen ikili bir ayrım yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda;

- Elbirliği mülkiyet mevcutsa taraflar ortaklar olacaktır.

- Paylı mülkiyette ise taraflar paydaşlar olacaktır.

Esasen uygulamada en çok dikkat edilmesi gereken husus; tarafların belirlenmesidir. Zira tarafların kimliklerinin ve tebliğe yarar adreslerinin yargılama esnasında belirlenmeye çalışılması davaların oldukça uzun sürmesine ve masraflı olmasına yol açmaktadır. Bu kapsamda izale-i şüyu davası açarken uygulamada özellikle dikkat edilmesi gereken hususlar ise;

- HMK madde 27 gereğince; davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Dava açılırken tüm paydaşlar davalı olarak gösterilmelidir.

- Şayet davalı olarak göstermeyi unutulan paydaşlar var ise sonradan davaya dahil edilmelidirler. Ancak bu durum yargılamanın uzamasına ve hak sahibinin hakkına geç ulaşmasına yol açacaktır.

- Yargılama esnasında; paydaşlardan birisinin öldüğü ortaya çıkarsa Sulh Hukuk Mahkemesinden veraset(mirasçılık) belgesi alınarak mirasçılar davaya dahil edilmelidir.

- Bu durumda payın kime ait olduğu belli değil ise kayyım atanması gerekir.

İzale-i şüyu davalarında esasen en önemli husus; dava açılmadan önce tüm paydaşların kimlikleri ve gerçek adresleri tespit edilmelidir. Aksi halde dava açıldıktan sonra adres araştırması ve tebligat imkansızlıkları nedeniyle dava çok uzun sürebilir.

- Tüm çabalara rağmen bir sonuca varılamadığı takdirde anılan davalılara ilanen tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlanıp işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.

- Hatta yaklaşık 20 yıl süren bir izale-i şüyu davası nedeniyle AYM adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ve taraflara manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.[2]

- Ayrıca önemle belirtelim ki; ergin olmayan paydaşa husumet yöneltilmemesine dikkat edilmeli ve husumet veli veya vasiye yöneltilmelidir. Vasinin bu davayı açabilmesi için sulh hukuk mahkemesinden izin belgesi alması gerekmektedir.

A. Borçlu Ortağın Alacaklısının Dava Açma Hakkı

Ayrıca borçlu ortağın alacaklısının da İcra İflas Kanunu madde 121 gereğince dava açma hakkı mevcuttur. Anılan hüküm gereğince; bir intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf olunan bir mal hissesi gibi yukarıdaki maddelerde gösterilmeyen başka nevi malların satılması lâzım gelirse icra müdürü satışın nasıl yapılacağını icra mahkemesinden sorar. Merci, ikametgâhları malûm olan alâkadarları davet ve gelenlerini dinledikten sonra açık artırma yaptırabileceği gibi satış için bir memur da tayin edebilir, yahut iktiza eden diğer bir tedbiri alabilir.

Borçlu ortağın alacaklısı İcra Mahkemesinden, İcra İflas Kanunu madde 121’e göre alacağı yetki kararına dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için izale-i şüyu davası açabilir. Yetki kararı olmaksızın dava açması halinde dava hemen reddedilmeyip, davacıya yetki kararı alınması için süre verilecektir.

B. Mirasçıların Alacaklılarının İzale-i Şüyu Davası Açma Hakkı

Mirasçılardan alacağı bulunan gerçek veya tüzel kişiler de alacaklarını tahsil amacıyla terekeye dahil olan taşınır/taşınmaz malların, aynen bölüşme/satış suretiyle izale-i şüyu davası açabilir.

IV. GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME NEDİR?

Görevli mahkemeler Sulh Hukuk Mahkemeleridir.

Yetkili mahkemenin tayininde ise ayrıma gidilmesi gerekmektedir:

- Dava konusu taşınmaz ise; taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır. Birden fazla taşınmazın dava konusu olması halinde ise taşınmazlardan herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabilecektir. Ayrıca taşınmazın fiilen bulunduğu yer ile tapu kütüğüne kayıtlı olduğu yerin farklı olması halinde de, fiilen bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır.

- Dava konusunun taşınır olması halinde yetkili mahkeme davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir.

- Mirastan doğan izale-i şüyu davalarında ise murisin son yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

V. NELER DAVA KONUSU OLABİLİR?

Hem taşınır hem de taşınmaz mallar izale-i şüyu davalarının konusunu teşkil edebilecektir.

A. Dava Konusunun Taşınmaz Olması Halinde;

- Paylaşma davasına konu olacak taşınmazlar tapu kütüğüne kayıtlı bulunan taşınmazlardır.

- Tapu kütüğüne kayıtlı olmayan taşınmazlar için ise öncelikle taşınmazın tapu kütüğüne tescili sağlanmalı, ardından izale-i şüyu davası açılmalıdır.

B. Dava Konusunun Taşınır Olması Halinde;

- Taşınır mallar, haklar (örneğin; telefon kullanma hakkı, internet kullanım hakkı) ve kıymetli evraklar dava konusu olabilir.

- Ancak nakit para dava konusu olamayacaktır.

VI. NE ZAMAN PAYLAŞMA TALEP EDİLEBİLİR?

TMK madde 698’de de görüleceği üzere; hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.

Ancak uygun olmayan zamanlarda paylaşma isteminde bulunulamaz.

VII. İZALE-İ ŞÜYU DAVASI AÇILAMAYACAK HALLER NELERDİR?

A. Paylaşma Sözleşmesi Yapılması Halinde;

Mirasçılar arasında payların oluşturulması veya fiilen alınmasına ilişkin yazılı biçimde yapılmış paylaşma sözleşmeleri mirasçıları bağlayacaktır. Uyulmaması halinde ise taraflar sözleşmenin ifası için dava açma hakkına sahip olacaklardır.

B. Paylı Malın Sürekli Bir Amaca Özgülenmiş Olması Halinde;

Paydaşlar aralarında resmi şekilde yapacakları sözleşme ile paylaşma hakkını 10 yıl süre ile sınırlayabilirler. Bu sözleşmeler tapuya şerh edilebilir.

C. Ortaklığın Giderilmesinin Uygun Olmayan Bir Zamanda İstenmesi Halinde;

Uygun olmayan zamandan kast edilen olağanüstü nedenlerden dolayı paylaşmanın hissedarlar için zararlı olacağı zamandır. İzale-i şüyu davası uygun olmayan zamanda açılamaz.

D. Diğer Haller;

Paylı mülkiyette bağımsız olarak bir payın haczi ve satışı mümkündür. Bu nedenle paydaşın alacaklısı izale-i şüyu davası açamaz. Açması halinde dava hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile reddedilir.[3]

Kooperatif ortakları ortaklığın giderilmesini talep edemezler.[4]

Kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulmuş binanın tümünde ortaklığın giderilmesi istenemez. Ancak bağımsız bölümlerin her birinde ortaklığın giderilmesi talep edilebilir.

Üzerinde kat mülkiyeti kurulan bina bulunan taşınmazın ortaklığının giderilmesi istenemez. Ancak bağımsız bölümler davaya konu edilebilir.

Taşınmazda sadece intifa hakkı sahibi bulunan kişi izale-i şüyu davası açamaz.

VIII. PAYDAŞLAR ARASI SÖZLEŞMELERİN GEÇERLİLİĞİ NEDİR?

Mirasçı paydaşların birbirleri ile yaptıkları pay temlikine ilişkin sözleşmeler yazılı olmaları koşulu ile geçerlidirler.

Paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazların taksim sözleşmeleri geçerli değildir. Ortaklığın giderilmesi kararının verilmesi gerekir.

IX. PAYLAŞMA BİÇİMİ NE OLACAKTIR?

Paylaşma; malın aynen bölüşülmesi, pazarlık veya arttırma yoluyla yapılabilir.

Mahkeme pay miktarı ve paydaş adedinin imkân vermesi ve talep edilmesi halinde aynen taksime karar verir. Aksi halde payların satılarak satış bedelinin paydaşlara dağıtılması şeklinde taksim yapılır. Bu satım pazarlık veya arttırma yoluyla yapılabilir.

Satışın paydaşlar arasında yapılabilmesi için tüm paydaşların bu konuda anlaşması veya menfaatlerine uygun olduğunun tespit edilmesi gerekir.

Şartlı satış kararı verilemez.

Ayrıca belirtmek gerekir ki; izale-i şüyu davalarının iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olması nedeniyle davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının paydaşlığın satış suretiyle giderilmesini istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel değildir.

A. Aynen Paylaşma Yoluyla Ortaklığın Giderilmesi;

TMK madde 699 gereğince; paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilecektir. Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.

Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.

Taşınır mallarda; türleri aynı olan mallar aynen paylaşılabilir. Zira her paydaşa aynı türden malın verilmesi gerekir. Aynen paylaşma kararı gereğince taşınır mal ilgilisine teslim edilmemiş ise 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Taşınmaz mallarda aynen paylaşma yolu ile ortaklığın giderilmesi ise uygulamada karşımıza en çok çıkan durumdur. Taraflardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk olmaması halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirmeyi sağlamaktadır.

Taşınmazın önemli ölçüde değer kaybedeceği hallerde aynen paylaşma kararı verilemez.

Taraflar arasında anlaşma sağlanamaması halinde bir kısım paydaşların payı paylaşma dışı bırakılarak paylaşma yapılamaz.

Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hâkim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölüşme kararı veremez.

Taşınmaz mallarda aynen paylaşma kararı tescil edilmemiş ise bu hak zamanaşımına uğramayacaktır.

İzale-i şüyu davalarında taşınmaz malların aynen taksimine ilişkin kararın TBK madde 125 uyarınca 10 yıl içinde tebliğe çıkarılması gerekir.

B. Satış Yoluyla Ortaklığın Giderilmesi;

İzale-i şüyu davasında davacı ve davalılar satış yoluyla ortaklığın giderilmesini talep etmişlerse hâkim bu yönde karar verir. Davacı, dava dilekçesinde öncelikle aynen taksim bunun mümkün olmaması halinde satış yolu ile ortaklığın giderilmesini talep etmiş ise hâkim bu yönde karar verir.

Davacı satış yoluyla paylaşma talep etmiş ve davalılar itiraz etmemişse hâkim satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verir. Ancak davalılardan biri aynen taksim talep ederse hâkim öncelikle bu husus üzerinde durur. Aynen taksimin mümkün olmaması halinde satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verecektir.

Av. İdil KAVUŞAN

------------------------------------

[2] Anayasa Mahkemesi, Bireysel Başvuru No.2014/1178, T.10.03.2015.

[3] YARGITAY 14.HD., T. 17.6.2015, E.2014/13506, K.2015/6767.

[4] YARGITAY 6.HD., T. 6.4.2010, E.2009/13105, K.2010/3907.