- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.

- Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden itibaren başlayarak 6 ay ve her halde zina eyleminin üzerinden 5 yıl geçmesiyle dava hakkı düşer.

- Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Zinaya dayanarak boşanma davasının açılabilmesi için elbette ortada bir zina eyleminin bulunması gerekmektedir. Peki, kanunda zina sayılan haller nelerdir? Kanunda zina tanımına yer verilmemiştir. Öğretide ise zina şu şekilde tanımlanmıştır:

“Zina, eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken, karşı cinsten bir kişi ile isteyerek cinsel münasebette bulunmasıdır.’’

Zina eyleminin sübut bulması için cinsel ilişkinin varlığı aranmaktadır. Burada kastedilen cinsel ilişki, farklı cinsteki kişilerin cinsel organlarını birleştirmek suretiyle cinsel tatmine yönelmeleridir. Karşı bir cins ile öpme, sarılma, mesajlaşma gibi eylemler zina kapsamı dışındadır.

Zina eyleminin mutlak suretle karşı cinsten bir kişi ile gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Bir kadınla bir kadının veyahut iki erkeğin cinsel temasta bulunması zina kapsamına girmemektedir. Bu tür durumlarda evlilik birliğinin temelinden sarsılması veyahut haysiyetsiz hayat sürme sebeplerine dayanılarak boşanma davası açılabilir.

Zina eyleminin mutlaka bir insanla gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Hayvanlarla yapılan cinsel münasebetler ne yazık ki ülkemizde sıkça görülmektedir. Eşin bir hayvanla cinsel münasebette bulunması zina kapsamına girmeyip yine evlilik birliğinin temelinden sarsılması veyahut bu eylemin birden fazla kez yapılması halinde ise haysiyetsiz hayat sürme sebeplerine dayanılarak dava açılabilecektir.

Zinanın boşanma sebebi olması için bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesi gerekir. Zina, kusura dayalı bir boşanma sebebidir. Bunun sonucu olarak zorla veya bayıltma suretiyle eşe karşı gerçekleşen cinsel münasebetler zina kapsamına girmez. 

Yapay aletlerle gerçekleştirilen cinsel münasebetler (vibratör, yapay kadın vs) zina kapsamına girmez.

Zinanın varlığından söz edebilmek için eylemin tek bir sefer yapılmış olması yeterli olup, tekrarına gerek yoktur. Zina yapan eşin, bunu gönül bağı kurduğu bir kişiyle yapmış olması zorunlu değildir. Bu bağlamda eşlerden birinin hiç tanımadığı biriyle veyahut bir hayat kadınıyla bir otelde veya genel evde ilişkiye girmesi de zina kapsamındadır. Zina eyleminin varlığından söz edebilmek için karşı tarafın rızası olmak zorunda değildir. Bunun sonucu olarak cinsel saldırı veya cinsel istismarda bulunma halinde de zina eylemi gerçekleşmiş sayılacaktır.  

TMK m.161/2 hükmüne göre, dava açmaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak 6 ay ve her halde zina eyleminin üzerinden 5 yıl geçmesiyle dava hakkı düşer. Bu süreler hak düşürücü süreler olup bu süre zarfında boşanma davası açılması gerekir. Aksi halde açılan davanın usulden reddine karar verilir. Zina eylemi birden çok gerçekleşmişse süre son eylemden itibaren işlemeye başlar. Zina, devam ettiği sürece hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz.

TMK m.161/3 hükmüne göre,Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” Zina eylemini affeden eş artık bu olguya dayanarak boşanma davası açamayacaktır.

Af örtülü veyahut açık olabilir. Sadakatsizlik yapılan eş, tanıklar önünde eşini affettiğini açıkça bildirebileceği gibi olay sonrasında evliliğe kaldığı yerden devam etmesi de örtülü olarak affettiğinin göstergesidir.

Af, öncesindeki zina eylemine dayalı olarak dava hakkını ortadan kaldırır. (TMK m.161/son) Aftan sonra eşin sadakatsizliğini devam ettiren eylemler sergilemesi halinde zina nedeniyle boşanma davasının kabulü gerekir.

Zinaya dayalı boşanma davası açılmasıyla birlikte söz konusu eylemi ispatlama zorunluluğu hâsıl olacaktır. Zina iddiasında bulunan eş, diğer eşin zina ettiğini ispatlamakla yükümlüdür. (TMK m.6)

Av. Onur DEMİRAL