3568 sayılı kanun madde 48/e-4:

“Mükellefle birlikte kasden vergi ziyaına sebebiyet verdikleri mahkeme kararı ile kesinleşen meslek mensuplarına, meslekten çıkarma cezası verilir.”

Uygulamadaki isimlendirme ile meslek mensupları olarak isimlendireceğimiz, serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler, mesleklerinin doğası gereği vergi kaçakçılığı suçuna en yakın bölgede ve bazen tüm özenlerine rağmen tehlike altında bulunmaktadırlar.

3568 sayılı kanun madde 12/6:

“Bu Kanun hükümlerine göre meslek icra edenlerin vergi kanunları ve diğer kanunlardaki sorumlulukları saklıdır.”

Türk Ceza Kanunundaki hükümler ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu hükümleri gereği vergi kaçakçılığı suçuna iştirak halinden sorumludurlar. Vergi ve kabahatler yönünden mükellefleri ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumlulukları hususu ise vergi yargısının konusudur.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu madde 360:

“359 uncu maddede yazılı suçların işlenişine iştirak eden suç ortaklarının bu suçların işlenmesinde menfaatinin bulunmaması halinde, Türk Ceza Kanunu'nun suça iştirak hükümlerine göre hakkında verilecek cezanın yarısı indirilir.”

Yukarıdaki maddede açıkça belirtildiği gibi 359. maddedeki suçların işlenmesine iştirak eden ancak bundan menfaat elde etmeyenlerin cezası yarı oranında indirilecektir. Menfaat elde edilmesi halinde ise, fail ile aynı cezanın verilmesi gerekecektir. Ancak vergi suçlarında iştirak suçunun oluşması için vergi ziyaının doğması gerekmeyecektir. Vergi kaçakçılığı gibi bu suça iştirak içinde eylemin gerçekleşmiş olması yeterlidir, vergi kaçakçılığı suçları neticesi harekete bağlı bir suçlardandır. Ancak suça katılım maddi olabileceği gibi manevi de olabilir.

Vergi inceleme elemanlarınca gerçekleştirilen incelemeler sırasında VUK. madde 359’da sayılan suçların işlendiğine kanaat getirilmesi durumunda, meslek mensubu yönünden de bir iştirak olup olmadığı incelenerek, varılan kanıya göre iştirak suçu raporu olarak adlandırılan vergi suçu raporunda kendine yer bulan bir değerlendirme yapılabilecektir.

Ancak, meslek mensubunu iştirak ile suçlayabilmek için eyleme iştirakinin şüpheden uzak, kesin ve somut delillerle tespiti gerekmektedir. Uygulamada meslek mensuplarını, yetersiz inceleme ile zor durumlara düşüren suç raporlarına sıklıkla rastlanılmaktadır. Maddi menfaat temini hususu ise her türlü delille tespit edilebilecektir.

Yargıtay 11. CD. 06/02/2020 tarih ve E: 2016/9306, K: 2020/944: “3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca muhasebecilik mesleği gereği olarak verilen hizmet kapsamında mükellef şirketin beyannamelerini ve Bs-Ba formlarını vermek dışında suça konu faturaların düzenlenmesine ne şekilde iştirak ettiği ve hakkında 213 Sayılı VUK'nin 360. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılıp sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması, …. Bozmayı gerektirmiştir.”

Sonuç olarak: Uygulamada VUK. Mük. 227 ve 4 numaralı Genel Tebliğ dayanağı ile suçun unsurları ve kesin delillerinin tespiti halinde vergi (iştirak) suçu raporu düzenlenebileceği açıktır. Durumun yeterli inceleme ile tespiti, kesin deliller ile temellendirilmesini ve TCK. madde 37 - 41’de açıklanan suç unsurlarına yönelik somut delil ve tespitleri içermeyen vergi suçu raporları ile ikame edilecek ceza davaları, hükümsüz raporlar sebebiyle meslek mensuplarının lehine neticelenecektir.