Avukatlar ve avukat stajyerleri, mesleğe yaraşır bir kılık ve kıyafetle başları açık olarak mahkemelerde görev yaparlar. Duruşmalara Türkiye Barolar Birliği’nce şekli saptanmış cüppe ile ve temiz k
Şikâyetli avukat hakkında, mesleğin onuruna uygun olmayan kılık kıyafetle dolaştığı ve bu kılık kıyafetlerle duruşmalara girdiği, iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülmeyerek “Disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.

Şikâyetli avukat savunmasında, deri rahatsızlığının bulunduğunu, bu nedenle terlik ve eşofman giymek zorunda olduğunu ileri sürmüş ve hastalığına ilişkin bir reçeteyi savunmasının ekinde sunmuştur.

Baro Disiplin Kurulu, şikâyetli avukatın Meslek Kurullarına ve Yönetmeliğe aykırı giyinmesinin zorunluluktan doğduğunu, kasıt ve ihmalinin bulunmadığını kabul ile şikâyetli avukat hakkında “Disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş, karara Baro Başkanlığı tarafından itiraz edilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, şikâyetli avukatın adliye binasına, duruşma salonlarına, icra dairelerine, mahkeme kalemlerine ve baro odalarına ayağında terlik, üstünde eşofman ve tişört olduğu halde girdiği, Adliye çevresinde de aynı kılık kıyafetle dolaştığı, Baro Yönetim
Kurulunun tayin ettiği muhakkik üyenin 15.05.2010 tarihli raporunda da “şikâyetli avukatın rahatsızlığının, temiz ve mesleğe yakışır bir kıyafet giymesine mani olmadığı gibi mesleğe uygun giyinmesinin tıbbi bir zorunluluk bulunduğuna ilişkin bir tespitinde olmadığı” nın kabul edildiği,

Şikâyetli avukatın Baro Başkanlığına sunduğu 13.04.2010 tarihli dilekçesi ekinde bir reçete sureti eklediği, ancak dilekçesinde belirttiği şikâyeti ile ilgili geçerli ve kabul edilebilir bir raporu sunmamış olduğu, anlaşılmıştır. 

Şikâyetli avukatın var olduğunu iddia ettiği rahatsızlığının avukatlık mesleğine yakışmayan bir giyim tarzında dolaşmasını resmi mercilerde bulunmasını gerektirecek bir sebep olduğuna dair hiçbir delil, mazereti kanıtlayan geçerli ve uygun rapor sunulamamıştır. Şikâyetli avukatın dosyaya sunduğu reçetede ise sadece ilaç isimleri belirtilmiş olup hastalık ve teşhisleri hakkında hiç bir bilgi içermemektedir. Bu nedenle şikâyetli avukatın anılan kıyafetle mahkemelerde ve çevresinde bulunmasını gerektirecek bir hastalığının bulunduğuna ilişkin mazereti yerinde görülmemiştir.

Avukatlık Yasasının 34.maddesine göre, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdür.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4.maddesine göre “Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 20.maddesi; “Avukatlar ve avukat stajyerleri, mesleğe yaraşır bir kılık ve kıyafetle başları açık olarak mahkemelerde görev yaparlar. Duruşmalara Türkiye Barolar Birliği’nce şekli saptanmış cüppe ile ve temiz kıyafetle çıkarlar. Erkek avukatlar iklim ve mevsim koşullarının elverdiği ölçüde kravat takarlar.” kuralını içermektedir.
Bu kural doğrultusunda 01.01.1975 tarihli “Avukatların Resmi Kılık Yönergesi” yürürlüğe girmiş ve 2.6.1989 tarih 752/23 sayılı, 16.8.1993 tarih 963/40 sayılı ve 23.11.1994 tarih 1826/52 sayılı genelgeler yayınlanmıştır. Adalet Bakanlığı da 01.02.1995 tarihli genelgesi ile Türkiye Barolar Birliğinin bu kuralını “genelgenin hayata geçirilmesi ve bu genelgeye uymayanlar hakkında disiplin işlemlerine tevessül edilebilmesi yönünden barolara yardımcı olunmasında gereken hassasiyetin gösterilmesi amacıyla” keyfiyeti tüm mahkemelere ve savcılıklara duyurmuş ve kuralın uygulanmasının izlenmesi gereği bildirilmiştir.

Yargıç ve savcıların yanında, yargının kurucu unsuru savunmayı oluşturan avukatlar olarak, yargıç ve savcıların resmi kılığını belirleyen 29.03.1998 tarih ve 23301 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Hâkim ve Savcıların Resmi Kıyafet Yönetmeliği’nin “Cübbelerin Altına Giyilecek Kıyafetler” başlıklı 7. maddesinin atıfta bulunduğu, 25.10.1982 tarih ve 17849 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin” 5.maddesinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Bu kurallarda Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 20. maddesini desteklediği gibi esas olan, meslektaşlarımızın; 23.11.1994 tarihli genelgemizde belirtildiği gibi;

“Erkek avukatların saç ve sakalları uzamış, erkek ve kadın avukatların kot pantolonlarla, yapılarına ve boylarına uymayan, yırtık sökük renkleri solmuş ve niteliklerini yitirmiş eskimiş cüppelerle görev yapmayı” sürdürmemeleridir.

Öncelikle kılık kıyafet kişinin kendisine olan öz güveni ve mesleğine olan saygısını yansıtır. Avukat, koşular ne olursa olsun mesleğin itibarını zedeleyecek her tür tutum ve davranıştan özenle kaçınmak zorundadır. Maddenin amacı, kolektif itibara zarar vermeyi önlemektir.
Bu nedenle, şikayetli avukatın adliye binasına, duruşma salonlarına, icra dairelerine, mahkeme kalemlerine ve baro odalarına ayağında terlik, üstünde eşofman ve tişört olduğu halde girdiği, Adliye çevresinde de aynı kılık kıyafetle dolaştığı, sağlık mazeretini ise geçerli bir raporla belgeleyemediği anlaşılmakla, Baro Disiplin Kurulunun “zorunluluk” gerekçesi ile şikâyetli avukat hakkında disiplin cezası tayinine yer olmadığına ilişkin kararında hukuksal isabet bulunmamış ve eylem disiplin suçu oluşturduğundan, “Disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” ilişkin kararın kaldırılarak, ayrıca incelenecek bir hususta bulunmadığından şikâyetli avukatın kınama cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç olarak, Baro Başkanlığının itirazının kabulü ile Baro Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin kararının KALDIRILMASINA, Şikâyetli Avukat E. B.’nin KINAMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, oybirliği ile karar verildi.
www.kararara.com